G-20 zirvesi ya da ‘gövde gösterisi’ platformu

0
52

Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeleri bir araya getiren, bu yıl 15-16 Kasım’da Türkiye’nin ev sahipliğinde Antalya’da düzenlenen G-20 zirvesi, Çin ekonomisindeki iniş çıkışların yakından takip edildiği, FED’in faiz artırım beklentilerinin gelişmekte olan ülkelerin şimdiye kadar uyguladıkları ekonomi ve para politikalarını belirsiz bir döneme soktuğu ve ayrıca Türkiye’nin yanı başındaki Suriye’de iç savaş nedeniyle ortaya çıkan geniş çaplı göç sorununun hem Türkiye’nin hem de AB ülkelerinin başını ağrıttığı bir süreçte gerçekleşiyor.

G-20 zirvesinin gündeminde, global ekonomik büyümeyi güçlendirme, şoklara karşı küresel ekonominin direncini artırma, sürdürülebilirlik ve ticari korumacılığın kaldırılması ana başlıklar olarak sıralanırken, yapısal reformlarla ekonomiye olan güven duygusunun pekiştirilmesi de ele alınan belli başlı konular arasında.

Öte yandan, ekonomik ve ticari sorunlara hem yerel hem de uluslararası düzeyde çözüm arayışlarına, bu konuda dile getirilen temennilere rağmen dünyada yatırımın yetersizliği, genç kesimde ciddi boyutlara varan işsizlik yakıcı sorunlar olarak önemini koruyor.

Nitekim zirve öncesinde eylül ayında Ankara’da düzenlenen G-20 Finans Bakanları ve Merkez Bankası Başkanları toplantısında da işsizlik, yatırımın yetersizliği ve ülkelerin GSYİH’lerine göre borç yükünün çok fazla olması gibi sorunlara dikkat çekilmişti. IMF Direktörü Christine Lagarde, küresel piyasalarda belirsizliğin hakim olduğunu kaydederken, büyüme, verimlilik, ticaret rakamları ve yatırımın düşük olduğunu, buna karşılık işsizliğin ise çok yüksek olduğunu belirtmişti.

Lagarde’ın dile getirdiği küresel ölçekteki sorunlar Türkiye ekonomisi için de önemini koruyor ve tüm bunlar ülkedeki siyasi belirsizlik, terör ve dolar kurundaki artışla birleşince daha sıkıntılı bir tablonun ortaya çıkmasına yol açıyor. Türk yetkililer ise zirve öncesinde, kalkınmayla ilgili olarak ulusal düzeyde KOBİ yatırımına öncelik verme ve genç kesimdeki işsizliği yakın takibe almanın öncelikli maddeleri olduğu mesajını verdiler.

KOBİ teşviği söz konusu olduğunda da, bankaların sağladığı krediler ön plana çıkıyor. Bu alanda önemli bir destek sağlayan Türk Ekonomi Bankası (TEB), ticari ve özel bankacılık alanlarındaki uzmanlığını KOBİ bankacılığına da taşımış durumda. Nitekim bankanın 2015 yılı ilk yarı yıl bilançosunda, ekonomiye ve müşterilere sağlanan destek 51,2 milyar TL’ye ulaşırken, bunun yüzde 48’ini Türkiye ekonomisinin lokomotifi olan KOBİ’lere kullandırdığı krediler oluşturdu.
 
Bu arada, Türkiye G-20 zirvesinin dönem başkanlığını üstlenirken, dolar kurundaki artıştan dolayı milli gelirde meydana gelen azalmanın Türkiye’yi G-20 liginden düşürebileceği tartışmaları da gündeme geldi. Nitekim Fortune’un G-20’yle ilgili olarak görüşlerine başvurduğu iktisatçı Prof. Dr. Eser Karakaş da, dolar kurundaki artış nedeniyle Türkiye’nin milli gelirinin 700 milyar dolar civarına gerilediğini (2014 yılı sonu itibariyle 800 milyar dolar civarıydı) kaydederek, ülkenin ilk 20’ye girememe riskinin söz konusu olduğuna ve bir an önce bu rakamın 1 trilyon doların üzerine çıkarılması gerektiğine dikkat çekti. Prof.Dr. Karakaş, G-20’yle ilgili olarak da, bu platformun karar verecek bir mekanizma olmadığını sadece karşılıklı görüş alışverişinde ve birtakım temennilerde bulunulduğunu söyledi. Bununla birlikte, dünyanın bütün büyük ülkeleri burada yer aldığı için zirvenin bir tür gövde gösterisi niteliği taşıdığını ve bu ligde yer almanın da bu açıdan önemli olduğunu kaydetti.

İklim ve enerji verimliliği gibi konuların da ele alındığı G-20 küresel GSYİH’nin yaklaşık yüzde 85’ini temsil ediyor. G-20’nin dönem başkanlığı Türkiye’den sonra Çin’e geçiyor. G20’de yer alan ülkeler ABD, AB, İngiltere, Türkiye, Arjantin, Avustralya, Brezilya, Kanada, Çin, Fransa, Almanya, Hindistan, Endonezya, İtalya, Japonya, Meksika, Rusya, Suudi Arabistan, Güney Kore ve Güney Afrika olarak sıralanıyor.