Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ‘Fransız 24 Kanalı’na konuştu. Erdoğan, Rus uçağının düşürülmesinin ardından Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’i telefonla aradığını, ancak yanıt alamadığını söyledi.
Durumu bir “egemenlik hakkı meselesi” olarak niteleyen Erdoğan, “Hiçbir ülke, hiçbir ülkenin egemenlik haklarını ne karada, ne denizde, ne havada ihlal edemez. Bu konuda dikkatli olmaya mecburuz” dedi. Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Putin’in olay sonrasında “özür dilenmesi gerektiğini de içeren” açıklamalarının hatırlatılması üzerine, şunları kaydetti:
“Sayın Putin henüz daha bana (aramama) dönmüş değil. Biz askeri ataşelerine, büyükelçilerine, dışişlerine çağırmak suretiyle, gerekli olan bilgileri, teknik bilgileri A’dan Z’ye vermiş bulunuyoruz. Böyle bir talep söz konusu değil. Bir defa böyle bir talepten önce bu olayı konuşmamız lazım. Bu olay niçin böyle oldu, neden böyle oldu, nasıl oldu? Ben olaydan bir müddet sonra kendilerini aradım ama o andan bu ana kadar henüz bize bir dönüş söz konusu değil. Bir dönüş söz konusu olmadığına göre burada tabii neyin nasıl söyleneceği ayrı bir tartışma, müzakere konusudur. Kaldı ki olaya tabii buradan girmek, o da ayrı bir yanlıştır. Eğer biz suçlu arama noktasına gideceksek ayrı bir konudur. Ayrı bir müzakere konusudur.”
ELİMDE NET DELİLLER, BELGELER VAR
Türkiye’nin elinde olayla ilgili net bilgiler olduğuna dikkati çeken Erdoğan, şöyle devam etti: “Benim şu anda ülke olarak elimde belgeler, deliller, her şey var. Bunlar ortada. Bu deliller, belgeler ortada olduktan sonra, bunlara rağmen Rusya ne düşünüyor? Ben bunu görmek isterim. Benim radar üssümdeki tespitler var. Acaba bu radar tespitleri Sayın Putin’de var mı? Veya onun ilgili birimlerinde var mı? Bütün bu 5 dakika içindeki 10 uyarı ile ilgili konuşmalar var. Ve bunları biz şu anda televizyonlarımızdan yayınlıyoruz.
BUNLARI BİLMELERİ LAZIM
Onların bunları bilmesi duyması lazım. Bu konuyla ilgili olarak bütün bunlardan sonra, ‘Söylenenler yalandır’ ifadelerini kabul etmemiz mümkün değil. Çünkü ben radar merkezlerinden bana gelen bilgiye bakarım ve radar üssündeki bütün dinlemelere ve bütün uyarılara bakarım. Şu anda da müttefiklerimizin bu konuyla ilgili bilgileri bizim bilgilerimizle örtüşüyor, başta NATO olmak üzere.”
BEN ÜLKEMDE MÜSAADE ETMEM
Olaydan sonra Putin’in “Üzgünüz” demesi ve elini uzatması halinde Türkiye’nin hala Rusya ile işbirliğine devam edip etmeyeceği sorusu üzerine Erdoğan, Türkiye’nin Rusya’yla işbirliği halinde olduğunu, olayı bir gerilim sebebi olarak görmediklerini belirterek, şunları kaydetti: “Tabii ki tokalaşmamız lazım, tabii ki yolumuza yine beraber devam etmemiz lazım. Birilerini tatmin etmenin gayreti içerisinde olmaya gerek yok. Zaten böyle zamanlarda tahrik unsurları ortaya çıkar. Burada da birçok tahrik unsuru var. Örneğin büyükelçiliğimizi gelip taşlayanlar, yumurta atanlar, domates atanlar falan. Bunların hepsinin yaptığı işler çok çok duygusaldır ve yanlıştır. Benzer şeyler benim ülkemde de olabilir ama ben, benim ülkemde buna asla müsaade etmem ve anında güvenlik güçlerimi oraya gönderirim. Orada, o yakın mahalde, böyle bir eylemi yapmalarına müsaade etmem. Niye? Çünkü bütün büyükelçilikler vesaire, bunların hepsi bizim güvencemiz altındadır. Onları korumakla mükellefiz. Eğer onları korumuyorsak bu da uluslararası bir diplomasi hatasıdır.
TÜRKİYE’YE SAYGISIZLIK
Rusya’nın Türkiye’yi Kaçak petrol satma konusunda DAEŞ’e yardım etmekle suçlamasına ilişkin soru üzerine Erdoğan, “Bundan dolayı çok üzgünüm. Onu açıkça söyleyeyim. Bir defa, bu ifadeyi kullananlar öncelikle bunu ispat etmeye mecburdur. Eğer bunu ispat edemezse bu Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne karşı çok büyük bir saygısızlıktır. Bunu yapanlar müfteridir. İftira atıyorlar. Bir defa bizim birinci derecede petrol ve doğal gaz alımı yaptığımız ülke Rusya’dır. Bunu kendileri biliyor. İkinci derecede biz İran’dan doğal gaz ve petrol alırız. Üçüncü derecede Azerbaycan, dördüncü sırada Kuzey Irak, beşinci sırada Cezayir ve Katar’dan doğal gaz ve LNG alımı yapıyoruz” diye konuştu.
RUSYA’DAN BAZI FİRMALAR DAEŞ’LE ORTAK OLARAK…
Rusya’dan bazı firmaların DAEŞ’le ortak olarak Suriye rejimine petrol satışı yaptığıyla ilgili ABD Hazine Bakanlığı’nın açıklaması bulunduğuna işaret eden Erdoğan, şunları kaydetti: “Bakın şu anda benim elimde ABD Hazine Bakanlığı’nın açıklaması var. Bu açıklama da ‘Rusya Federasyonu’na ait firmalar ile DAİŞ ortak olarak petrol satışı yapıyor’ diye. Kime? Rejime. Suriye rejimine. Bunlar bizim elimizde belge olarak var ve bunu da ABD açıkladı.
KAÇAKÇILAR PETROL SOKMAYA ÇALIŞIRSA…
Fakat burada yapılan bu iftira ve dürüst olmayan ifadeler hakikaten siyasette, veyahut da yönetimde üst düzeye gelmiş insanlara yakışmıyor. Biz şu anda kaçakçılıkla ülkemize bizim petrol sokmaya çalışanlar olduğu zaman hemen onlara biz bir defa yapışıyoruz. Ellerindeki petrolleri kesinlikle alırız. Ondan sonra da onları bizim gümrük ticaret kendisi alır, imha eder. Bizim yaklaşım tarzımız budur.”
Türkiye’nin petrol alışverişi yaptığı ülkelerin başında Rusya’nın geldiğine dikkati çeken Erdoğan, “Çok ayıp. Bunu Rusya yetkililerin söylememesi gerekirdi. Bizim asla terör örgütleriyle böyle bir alım satımımız yoktur. Bunu ispat etmeleri gerekir. İspat ettikleri an Tayyip Erdoğan böyle bir görevin başında bulunmaz. Ama bu iftirayı atanlar, acaba o yerlerini bırakabilirler mi? Biz namusumuzla yaşıyoruz. Namusumuzla yaşamaya da devam edeceğiz. Bakın ben size sadece şunu söyleyeyim. Biz 2014’te 79 milyon litre kaçak petrol yakaladık. Bu kaçak petroller yakalandığı zaman gümrük ticaret bunları alır imha eder” diye konuştu.
“Sizce Suriye’de öncelikle DAEŞ’le mi savaşmak lazım, Beşar Esed sorunu daha sonra mı çözülmeli?” şeklindeki soru üzerine Erdoğan, “Bunların her ikisi de beraber yürüyen süreçler. Şu anda Rusya, Suriye’de rejimle beraber hareket ediyor. Her türlü desteği veriyor. İran, her türlü desteği veriyor. Fakat DAEŞ’e karşı şu anda mücadele veriyorlar mı vermiyorlar mı bu önemli. Bakın çok açık, net söylüyorum. Vermiyorlar. Şu anda özellikle Rusya’nın mücadeleyi verdiği yer Lazkiye ve kuzeyidir” dedi.
1.5 AYDA 300 KİŞİ ÖLDÜ
Suriye rejiminin Bayırbucak Türkmenleri’nin olduğu bölgeyi sürekli olarak ateş altında tuttuğunu belirten Erdoğan, son 1,5 ay içerisinde orada ılımlı muhaliflerden 300 kişinin öldüğünü söyledi. Hayatını kaybedenler içerisinde Türkmenlerin ağırlıkta olduğunu ifade eden Erdoğan, “Hele son bir hafta içerisinde 20 tane Türkmen öldürüldü. Bunlar Bayırbucak Türkmenleri. Bütün bunlar gözümüzün önünde olurken DAEŞ tamamıyla doğu bölgesindedir. Cerablus ve daha doğusudur. Dolayısıyla oralarda herhangi bir, şu ana kadar DAEŞ’le mücadele yok. DAEŞ’le mücadeleyi kim sürdürüyor? Koalisyon güçleri sürdürüyor. Koalisyon güçleri şu anda o bölgede havadan, karadan ılımlı muhaliflerle, Özgür Suriye Ordusu’yla bunu sürdürüyor ve DAEŞ’e karşı oralarda ciddi neticeler de almış durumdalar. Fakat burada maalesef biz Rusya’nın böyle bir mücadelesini şu ana kadar tespit edebilmiş değiliz” şeklinde konuştu.
O BAŞLADI ZATEN
Türkiye’nin son günlerde Amerika’yla bir operasyon yürüterek, Türkiye-Suriye sınırını DAEŞ’e karşı kapatıp kapatmayacağına ilişkin soruya ise Erdoğan, “O başladı zaten. Şu anda DAEŞ’e karşı özellikle Mare-Harcele dediğimiz hatta şu anda havadan bu mücadele sürerken bunun yanında karadan da Özgür Suriye Ordusu mücadelesini devam ettiriyor. Bizim sınırla ilgili olarak DAEŞ’e yönelik, ‘açıktır’ diye kimse bir şey iddia edemez. Biz bu noktada zaten şu ana kadar 27 bin kişiyi içeri sokmadık, onlara giriş yasağı var. Ama bunun yanında da şu anda ciddi manada gönderdiğimiz 2 bin 550 civarında rakam var” yanıtını verdi.