Siber tehditler, yerli yazılım hamlesi ve elektrifikasyon… Hızlanan dönüşüm, Türkiye’nin enerji egemenliğinde yeni bir kapı aralıyor. Gelişmeleri içerden takip eden Elder Genel Sekreteri Fakir Hüseyin Erdoğan’ın yorumları tek bir soruyu akla getiriyor. Kapının ardında nasıl bir gelecek duruyor?
Salona adım attığım anda ilk gözüme çarpan, sessizlik ile beklentinin birbirine karıştığı o ağır hava…
JW Marriott Ankara’nın salonunda mavi ışıklar, henüz dolmamış sandalyelerin üzerine geniş lekeler halinde düşüyor. Sahnedeki dev ekran hafif bir uğultuyla yanıp sönüyor. Birkaç görevli kabloları kontrol ediyor, bir bardak çaydan yükselen buhar, uzun masanın ucunda tek başına duruyor.

EPDK ve Elektrik Dağıtım Hizmetleri Derneği (Elder) koordinatörlüğünde altıncısı düzenlenen Enerjim Sensin programının başlamasına daha dakikalar var ama salonda adeta görünmeyen bir akış dolaşıyor.
Fuar alanına çıktığımda bu nabız hızlanıyor. Takım elbiseli yatırımcılar stantlar arasında dolaşıyor, genç girişimciler sunumlarını heyecanla anlatıyor. Kabloların yanında fikirlerin de dolaşımda olduğu hissi, havada asılı duruyor.
Birkaç adım ileride Elder Genel Sekreteri Fakir Hüseyin Erdoğan kalabalığa bakıyor. Gülümseyerek gelenleri işaret ediyor:
“Görünen kadar görünmeyen tarafı da var,” diyor.
Bu söz, kalabalığın ardında başka bir anlamın saklı olduğunu hissettiriyor.
Tam da o anda soruyorum:
Bu programı önemli kılan şey gerçekten ne?
Cevap, Fakir Hüseyin Erdoğan’la yaptığım sohbette kendini yavaş yavaş gösteriyor.
Enerji egemenliğinin görünmez sınırı
Elektrik şebekesini çoğu zaman kablo ve trafoların toplamı olarak düşünürüz. Oysa Elder Genel Sekreteri Fakir Hüseyin Erdoğan, meseleye farklı bir boyut katıyor.
“Şebekeler bir ülkenin görünmez egemenlik hattıdır,” diyor.
Fuayede gözlemlediğim hareketlilik de bu duyguyu doğruluyor. Enerji sektörü, savunmadan finans sistemine kadar uzanan geniş bir güvenlik zincirinin merkezine yerleşmiş durumda.
“Biz bilgi akışını da yönetiyoruz.”
Cümle, konuyu teknik bir arızadan çıkarıp ulusal güvenlik meselesine dönüştürüyor.
Siber tehditler bugün yalnızca kesinti riski yaratmıyor; sağlık altyapısından ulaşıma, kritik tesislerden ulusal koordinasyona kadar her alanın kapısını tıklatabilecek bir güç taşıyor.
Şebekenin zayıf bir noktasındaki açıklık, bir ülkenin tüm savunma çizgisini kırılganlaştırabilecek kadar etkili.
Ve bir noktaya daha işaret ediyor Fakir Hüseyin Erdoğan:
“Kaynak koda sahip olmak siber kaygıyı azaltır.”
Meseleyi sadece teknik bir tercih olarak da görmüyor. Müdahale hızını artıran, dışa bağımlılığı azaltan, ulusal kontrolü güçlendiren bir zihinsel eşik.
Elektrifikasyonun büyümesi bu eşiği daha kritik hâle getiriyor.
Enerjinin yalnızca bir iç ihtiyaç olmadığını söylüyor. Aksine rekabetin uluslararası boyutunu belirleyen bir güç.
“Bir ülke, enerjisini dijital tehditlere karşı koruyabildiği ölçüde geleceğini korur.”

Yerli Yazılımlar bariyeri kırıyor
Dağıtım sektöründe kullanılan yazılımları, sadece teknik bir araç olarak değerlendirmiyor.
“Onlar ülkemizin fikri mülkiyet kapasitesinin önemli birer parçası” diyor.
AR-GE bütçeleriyle geliştirilen yerli çözümler, maliyetleri azaltırken aynı zamanda özgüven alanı yaratıyor.
“Kendi yazılımımızı üretmek, özgüveni büyütür.”
Vurgu, aslında kontrolün nerede olması gerektiğini hatırlatıyor.
“Yazılımı yerleştirdikçe siber risk yönetimi kolaylaşıyor.”
Bu yaklaşım, Enerjim Sensinprogramındaki girişim ekiplerinde de yansımasını buluyor.
Bazıları ürünlerini küresel pazara taşımaya hazırlanıyor. Bu da yerli yazılımın sınır aşan niteliğini gösteriyor.
“Fikir ürüne dönüştüğünde dünya pazarı da yakınlaşır,” diyor.
Yurt dışına açılan projelerden, zihinsel dönüşümden bahsediyor.
Akıllı Şebekeler işin olmazsa olmazı
Elektrifikasyonun göbeğinde akıllı şebekeler var.
Fakir Hüseyin Erdoğan, seneye başlayacak yeni tarife döneminin “Dağıtım 2.0” vizyonunu bu yüzden bir eşik olarak değerlendiriyor.
“Akıllı şebeke geri döndürülmez bir dönüşüm başlatacak.”
Dönüşüm, daha dayanıklı altyapıdan anlık veriye dayalı karar süreçlerine kadar geniş bir alanı kapsıyor.
Tüketim alışkanlıklarından sanayi rekabetçiliğine kadar pek çok başlık, elektrik dağıtım şirketlerinin hazırladığı bu çerçeveden etkileniyor.
Dağıtım şirketleri artık altyapı yönetimiyle yetinmiyor.
Veri üreten, analiz eden ve enerji ekonomisinin ritmini belirleyen bir merkez hâline dönüşüyor.
Cam tavanı kıran program
“Bu iş teknik olduğu kadar zihinsel bir mesele.”
Her kelimenin üstünde durarak sözlerinin önemini hissettiriyor.
Enerjim Sensin programının cam tavanları kırdığını söylüyor.
Türkiye enerji teknolojilerinde ivme yakaladıkça, yerli girişimlerin uluslararası pazarlara açılma cesareti de büyüyor.
Sandalyeler doluyor
Toplantı salondaki sandalyeler dolmaya başlıyor.
Fakir Hüseyin Erdoğan dönüp bakıyor. Kararlı bir ses tonuyla:
“Şebekeyi güçlendirdikçe rekabette de güçleneceğiz” diyor.
Salonun aralık kapısından mavi ışıklar sandalyelere düşüyor.
Enerjim Sensin programı, yeni bir zihinsel kapıyı aralıyor.
