‘Enerji, AB katılım müzakerelerinin en avantajlı başlığıdır’

0
32

İKV, “Türkiye-AB Katılım Müzakerelerinin En Avantajlı Başlığı: Enerji” adlı bir değerlendirme notu hazırladı. Rusya krizinin, Türkiye-AB enerji iş birliğini gündeme getirdiğine işaret edilen değerlendirmede, 2014’ün enerji politikaları, çatışmalar ve rekabetin küresel gündemi belirlemeye devam ettiği bir yıl olarak hatırlanacağı dile getirildi.
 
Ukrayna krizinin etkilerinin, düşen petrol fiyatlarının, Doğu Akdeniz’deki doğalgaz arama çalışmalarının ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Türkiye ziyaretinde Güney Akım Projesi’ni sonlandırdığını açıklamasının, 2014’ün önemli olayları arasında sayıldığı değerlendirmede, şu ifadelere yer verildi:
 
 “Tüm bu gelişmelerin yarattığı toz duman ortamından doğrudan etkilenen iki aktör olan AB ve Türkiye için enerji başlığı, katılım müzakerelerindeki 35 başlıktan biri olmaktan öteye geçerek, ortak kazanımlara, zorluklarla mücadelede güç birliği yapmaya, küresel birer aktör olarak tarafların gücünü artırmaya olanak sağlayan bir zemindir. Enerji oyununda taşların defalarca dağıtılıp dizildiği bu yılın sonuna gelmişken, ortak akıl ve tecrübe bizlere bir kez daha enerji başlığında müzakerelerin gecikmeksizin açılması gerektiğini hatırlatıyor.”
 
Değerlendirmede, enerji başlığında müzakerelerin açılmasıyla Türkiye-AB arasında bu alandaki iş birliğini daha güçlü ve somut hale getirmenin sonuçlarına ilişkin de şunlar kaydedildi:
 
“Enerji, Türkiye-AB stratejik ortaklığının ayrılmaz bir parçasıdır. 2014 yılında Ukrayna krizinin sonuçlarıyla boğuşan, ithal enerji bağımlılığını azaltmak üzere politikalarını şekillendiren ve enerji konusunda verdiği önemi 1 Kasım 2014 tarihinde göreve gelen yeni Komisyon’da bir başkan yardımcısı ve iki komisyon üyesi atayarak gösteren AB’nin Türkiye ile stratejik ortaklığında enerji politikasının öne çıkması şaşırtıcı değildir. Bugün özellikle birincil enerji kaynaklarına erişim rotalarını çeşitlendirerek, kaynak ülke olarak Rusya’nın ve transit ülke olarak Ukrayna’nın AB’nin doğalgaz ithalatındaki ağırlığını azaltabilmek için öne çıkan alternatif geçiş ülkesi Türkiye’dir.
 
Rusya Devlet Başkanı Putin’in Güney Akım Projesi’ne son verdiklerini açıklamasını takiben Brüksel’de görüşülmeye başlayan alternatiflerin başında Azeri gazını Avrupa’ya taşıyacak projeler gelmektedir. Halihazırda TANAP’ın inşası için gerekli adımları atmış olan Türkiye hiç kuşkusuz yeni projeler için de ekonomik açıdan en anlamlı ve güvenilir güzergah olarak öne çıkmaktadır. Bunun yanında Irak Hükümeti ve Kürt Özerk Yönetimi ile anlaşan Türkiye, buradaki petrol ve doğalgazın uluslararası pazara taşınması için gerekli altyapıyı hazırlamıştır. Doğu Akdeniz Bölgesi’ndeki doğalgazın taşınması için farklı alternatifler gündeme gelmesine rağmen, Kıbrıs müzakerelerinde ilerleme kaydedilmesi ve siyasi gerilimin azalması, Türkiye’nin bir geçiş rotası olarak masaya getirilen alternatifler içerisinden sıyrılmasını sağlayacaktır.”
 
İthal enerji bağımlılığı AB ortalamasının üzerinde olan Türkiye için alternatif enerji kaynaklarının da önemine dikkat çekilen değerlendirmede, hayata geçirilecek yeni projelerin sadece Türkiye’nin tek bir kaynağa bağımlılığını azaltmakla kalmayacağı, Türkiye’nin orta ve uzun vadede bir enerji üssü olma hedefine de hizmet edeceği belirtildi.
 
“Enerji müktesabatı yeni istihdam ve yatırım fırsatları getirecektir”
Enerjinin Türkiye ve AB’nin iklim değişikliğiyle mücadele politikalarının ayrılmaz bir parçası olduğuna işaret edilen değerlendirmede, “AB’nin ekonomik krizle mücadele ettiği dönemde ekonomiyi canlandırma paketlerinde mutlaka yer alan enerji projeleri, müzakere sürecindeki Türkiye için de yeni istihdam ve yatırım fırsatlarını beraberinde getirecektir. Bugün sadece TANAP’ın 5 bin kişiye doğrudan istihdam sağlayacağı konuşulmaktadır. Türkiye sadece boru hatları için değil aynı zamanda yenilenebilir enerji alanında önemli bir pazar olarak öne çıkmaktadır. Ayrıca müktesebat uyumu kapsamında enerji piyasalarının liberalleştirilmesi yönünde atılan adımlar, ülkemizde daha iyi işleyen ve rekabetçi bir piyasa yaratılmasının yolunu açmakta, yeni fırsatları beraberinde getirmektedir” yorumu yapıldı.
 
Enerji müktesebatına uyumun nükleer güvenliğin artırılması anlamına da geldiği vurgulanan değerlendirmede, AB düzenlemelerine uyum çalışmalarının enerji verimliliğine ilişkin akıllı girişimlerin önünü açacağına değinildi.
 
Enerji başlığının Türkiye ve AB için iletişim stratejisinin en güçlü ayağı olduğu belirtilen değerlendirmede, “Enerji hem Ukrayna krizi nedeniyle kışın soğukta kalma tehlikesiyle karşı karşıya kalan AB vatandaşlarının hem de Türk vatandaşlarının doğrudan hayatına dokunmaktadır. Dolayısıyla bu alandaki güçlü iş birliğinin faydaları aktarıldığında gerek Türkiye’nin AB üyeliğinin getireceği katkı gerek ülkemizde AB üyeliğinin önemi çok daha net anlaşılacaktır” ifadelerine de yer verildi.