Elmacı Madencilik Krom Madeninde Dünya Sıralamasında

0
1599

Maden işletmeciliği alanında 1993 yılından bu yana faaliyet gösteren Elmacı Madencilik, krom cevheri üzerine yoğunlaşarak bu alanda yatırımlarını artırdı. Maden sahasında Ar-Ge için özel bir alan oluşturup, krom cevherinin katma değerini artıran firma, krom içeriğini iki kat artırarak kalitede dünya sıralamasına girdi.

“Kurumsal bir ailke şirketi” olmayı kendine ilke edinen firmanın başarısının arkasında yönetimde yer alan kardeşlerin azimle çalışması ve dayanışması yatıyor. Çocukken babası ile gittiği maden sahalarını şimdi yöneten isim Elmacı Madencilik Genel Müdürü Alper Tuna Elmacı ile firmalarının faaliyetleri, yatırımları, aile şirketi olmanın şirkete yansımalarını ve hedeflerini konuştuk.

Şirketinin kuruluş ve büyüme hikayenizi anlatır mısınız?

Yaklaşık 27 yıldır madencilik sektöründeyiz. Firma olarak krom cevheri üretimi yapıyoruz. Ürün yelpazemizde refrakter sınıf üretimlerimiz ile bunun yanı sıra parça ve konsantre üretimlerimiz de mevcut. Kardeşlerim ve ben 2004 yılında şirketi devraldığımızda, Pınarbaşı’nda Eti Krom’dan kiralamış olduğumuz bir ruhsatımız vardı. Sonra orayı ihale ile satın aldık ve Yahyalı, Niğde ve Antalya bölgelerinde de krom madenleri satın aldık. Madencilikte devamlılık önemlidir. Sektörde biz de tecrübemizi katarak devamlılığı sağlayabilen ender firmalardan biriyiz. Maden üretimi ile ilgili sürekli yeni çalışmalar ve arayışlar içerisindeyiz. Krom ilginç bir maden. Aslında gündelik hayatımızda birçok noktada kullanıyoruz ama farkında değiliz. Mesela çatal, kaşık kromdan yapılır ve içinde korozyon önleyici bir madde vardır. Özelikle bakteri barındırmadığı için mutfak gereçleri ve endüstriyel mutfaklarda da çok kullanılıyor. Sağlıklı olmasından dolayı Gıda ve Tarım Bakanlığı zorunlu olarak da endüstriyel mutfaklarda falan krom kullanımı zorunlu kılıyor. Bunun dışında otomotiv parçaları, silah sanayinde de oldukça revaçta diyebilirim. Biz çıkarttığımız madeni nasıl katma değerli hale getiririz düşüncesi ile yatırımlarımızı gerçekleştirerek şirketimizi alanında başarılı bir konuma getirdik.

3 MİLYON DOLARLIK YATIRIMIN 1 MİLYON DOLARI AR-GE’YE’

Şirket yatırımlarınızdan bahseder misiniz?

Pınarbaşı’nda yaklaşık üç bin hektarlık alanda bir işletmemiz var. İşte biz burada dünyanın en kaliteli krom madenini çıkartıyoruz. Pınarbaşı’nı lokomotif bölge olarak aldık. Biz çıkarttığımız madeni nasıl katma değerli hale getiririz düşüncesi ile bin metrekarelik alanda bu Ar-Ge tesisini kurduk. Ar-Ge modellerini hep bu bölgede deniyoruz. Zaten orada yaptığımız Ar-Ge faaliyetlerinin sonucu olarak, dünyanın en kaliteli krom cevherini elde ettik. Krom madenlerinde elde edilen krom cevherindeki krom içeriği yüzde 30. Bizim burada elde ettiğimiz krom içeriği yüzde 60 seviyesinde. Bu da işte dünyanın en kaliteli krom cevheri olmasını sağladı. Yakın zamanda yaptığımız 3 milyon dolarlık yatırımın 1 milyon doları Ar-Ge yatırımına gitti ve buradan gelecek gelirle de yatırımlarımıza devam edeceğiz. Bu yatırımlar pilot bir yatırım. Önümüzdeki dönem 10 milyon dolar gibi bir yatırımımız söz konusu olacak. Ar-Ge yatırımı son derece önem arz ediyor. Türkiye’deki rezervlerimizden örnek veriyorum; Biz Pınarbaşı’nda 300-500 bin ton rezervden bahsederken, Güney Afrika gibi rakibimizde 50 milyon tondan bahsediliyor. Bizim bir ayda ürettiğimiz cevheri, bir işletme, bir günde üretiyor. Tabi Güney Afrika’da işletme maliyetleri, ucuz elektrik ve ucuz işçilik var. Yani o yüzden rakibimiz çok güçlü ve öne çıkmak için Ar-Ge faaliyetlerimize daha çok önem veriyoruz.

Yatırımlarınızın şirketinize katkıları nelerdir?

Ürünlerimize kimyasal sanayide pazarlar bulduk. Artık krom cam şişelerinde de kullanılıyor. Soda camındaki yeşil rengi veren madde krom cevheridir. Bunun için de Şişecam ile birlikte hareket etmeye başladık. Şişecam dışında, yurtdışında birkaç firma ile görüşüyoruz. Yeşil cam üreten bütün firmalar bizim hedef pazarımız haline geliyor. Daha yoğun bir şekilde, daha büyük hacimle işi geliştirmek için çalışıyoruz. Bu alandaki yatırımımız henüz pilot bir tesis olduğu için siparişler geldikten sonra da endüstriyel bir tesise dönüştüreceğiz. Bir diğer yatırımımız da tamamen ithal edilen döküm kumu üzerine. Bundan da kısaca bahsedecek olursak; döküm kumu dökümhanelerde kullanılıyor. Bunu kalıp olarak kullanıyorlar. Birkaç çeşit döküm kumu var. Hassas dökümlerde de krom kumu kullanılıyor. Krom kumu Türkiye’de üretilmediği için, Güney Afrika’dan ithal ediliyor. Biz de yine bio tesisimizde döküm kumu ile ilgili belirli bir aşamaya geldik. Dökümhanelere gönderdik ve şu anda oralarda deneme yapılıyor. Yakın zamanda da seri üretime geçmeyi planlıyoruz.

Aile şirketinde sağlıklı yönetimi nasıl gerçekleştiriyorsunuz? Şirketteki görev paylaşımınız ile ilgili bilgi paylaşır mısınız?

Biz üç kardeşiz. Benden bir buçuk yaş büyük ağabeyim Derviş Elmacı ve 10 yaş küçük erkek kardeşim Ercan Elmacı. 2004 yılında, ikinci kuşak olarak şirketin başına geçtik. Ağabeyim iş geliştirme, pazarlama, ben madencilik ve kardeşimde yazılımın başında. Ben uluslararası ticaret okuyup, sonrasında yurt dışında ekonomi eğitimi aldım. Askerlik görevimi yerine getirdikten sonra işletmenin başına geçtim. Kardeşler olarak, yönettiğimiz alanların dışına pek çıkmıyoruz. Ağabeyim yazılım şirketimizde görev alıyor. Ben madencilik tarafında görev alıyorum. İşte birbirimizin alanlarına ve kararlarına karışmamızın olumlu bir yansımalarını geçmişte çok kez gördük. Ayrıca bizde patron yok. Bu şirket patronla yönetilmiyor. Üst düzey yöneticiler ve çalışanlar var. Biz de her çalışan gibi şekilde maaş alıyoruz. Onun dışında kâr dağıtımı yapıyoruz.

Üçüncü kuşak sizin sektöre nasıl bakıyor?

Biz madenciliğe babamız tarafından ısıtıldık. Bütün kardeşler yaz tatillerinde, maden sahalarında olurduk ve her işi yapıp mutfağında yetiştik diyebilirim. Onun içinde 2004 yılında babamız vefat ettiğinde madencilik işi nasıl yapılır demedik ve işimize hemen adapte olduk. Aynı şekilde çocuklarımızı da bu süreci yaşatmaya bu şeyi geleneği devam ettirmeye çalışıyoruz. Mesela oğlumu hafta sonları sahaya götürmeye çalışıyorum. Ama çok hevesli görünmüyor. Ben de o yüzden şu anda fazla üzerine gitmiyorum. Ama beş yaşındaki kızım daha hevesli görünüyor. Bakın şimdiki nesil çok farklı ve teknolojinin içerisinde doğdular. Onun için en büyük problemimiz, yeni neslin motivasyon eksikliği. Çünkü çok fazla enstrüman görüyorlar ve tüketiyorlar. Hatta hiçbir şey öğrenmeden, vazgeçmeyi öğreniyorlar.

‘İHRACAT ÖNCELİĞİMİZ YAKIN COĞRAFYA’

Hangi ülkeler ihracat yapıyorsunuz?

Bundan 10 yıl önce birinci pazarımız Rusya ve Çin’idi. Ama şimdi Avrupa tarafı daha iyi. Japonya pazarında da ihracat anlamında söz sahibiyiz diyebilirim. Hindistan’la görüşmelerimiz devam ediyor. Yakın zamanda da Hindistan’a ihracatımızın başlayacağını söyleyebilirim. Şu anda biz paslanmaz çelikten kimyasala dönüşüm içerisinde olduğumuz için, pazarda bölgesel olarak farklılık gösteriyoruz ve göstereceğiz. Henüz Amerika’ya ihracatımız yok. Çünkü önceliğimiz yakın coğrafya. Ama bir sonraki hedefimiz tabi ki Amerikan pazarı. Afrika pazarında yokuz çünkü büyük rakibimiz Güney Afrika. Bizim yaklaşık 10 katı civarımızda krom üretimleri var. Bakın yıllardan beri bize öğretildiği gibi, Türkiye yeraltı kaynakları bakımından çok zengin bir ülke değil. Türkiye, fakir yeraltı kaynakları bakımından zengin bir ülke. Bu Alman bir profesörün Türk madenleri ile ilgili bir saptamasıdır.

Madencilik sektörünün zorlukları neler? Özelikle altını çizmek istediğiniz sorunlar neler?

İki dönemdir Kayseri Ticaret Odası’nda Madencilik komitesindeyim. 2013 yılında ilk göreve geldiğimizde, Kayseri etrafında irili ufaklı yaklaşık 150’ye yakın maden ocağı vardı. Bu yıl itibariyle de bu sayı 30’a kadar düştü. Madencilik sektörü son yıllarda birçok sorunla mücadele etme durumunda kaldı. Sektörü yavaşlatan en önemli konu ise “Madencilik genelgesi” oldu. İş kanunları çıkarken madencilerden çok fazla fikir alınmadı. Bürokrasi biraz daha kendi içerisinde kapandı ve hızlı bir şekilde bu kanunları çıkardılar. Ama şu anda bir firma ben madencilik yapayım dediğinde, yeni bürokratik yapıda çok imkanı yok gibi görünüyor. Şu anda ruhsat güvencesi diye bir şey yok maalesef. Ruhsatlar bu çıkan kanunlarla her an düşme tehlikesi altında. Öyle olunca da yatırım yapılamıyor maalesef. Biz aile şirketi olduğumuz için devam ediyoruz. Kayseri, fakir madenler açısından zengin bir şehir.Biz maden üreticisi olarak ikinci sırada yer alıyoruz.

Çin’deki Corona virüsü salgını dünya ekonomisini de oldukça sarstı. Siz de etkilendiniz mi?

Çin tarafındaki Corona virüsü hakikaten bizim sektörümüze de ciddi darbe vurdu.Çin’deki firmalarla görüşmelerimizi, insanlar evlerinden çıkmadığı için çok zor şartlar altında gerçekleştiriyoruz. Birçok üretim faaliyetleri yarı yarıya düşmüş durumda. Mecbur üretim yapıyorlar. Bu da ciddi anlamda emtia fiyatların darbe vurdu. Petrolden tutunda, demir-çelik fiyatları da bu krizden oldukça etkileniyor. Doğal olarak bu da krom fiyatlarına olumsuz yansıyor. Corona virüsünün süreci tam olarak belli olmadığı ve tam olarak tedavisinin de ortaya konulmadığı için, Çin hedeflerimiz de değişiklik gösterdik. Çin’de kaybettiğimiz pazarı başka bölgelerde kazanmaya çalışıyoruz.