Dijital Sanatlar ve NFT Fırsatları

0
1063
Dijital Rönesans A.Ş. Kurucusu Filiz Dağ

Dijital Rönesans A.Ş. Kurucusu Filiz Dağ ve dijital sanatçı Burak Dirgen, Birol Güven’in hazırlayıp sunduğu “Gelecek Geliyor” programında geleceğin bilim ve sanat dünyasının nasıl gelişeceğine, ticaretin nasıl mümkün olduğuna dair önemli açıklamalarda bulundu. İşte ayrıntılar…

Filiz Dağ fen, teknoloji, mühendislik, matematik (STEM) çalışmalarının ivme kazandığı bir dönemin ardından son 10 yıllık dönemde de topluma, canlıya; yaşamı anlamaya ve anlamlandırmaya yönelik sanat kısmının eksik kaldığının fark edildiğini söyledi. Ayrıca “Katma değerli içeriklerin, marka değerli ürünlerin oluşabilmesi için ve aynı zamanda yaşam odaklı olabilmesinin yolu da bilimin daha çok sanatla, yaşama dokunur şekilde ilerlemesinden geçiyor.” diye konuştu.

DİJİTAL SANAT NEDİR?

Birol Güven’in dijital sanatın ne olduğuna dair sorusunu Burak Dirgen, “Dijital sanat, 1960’lardan itibaren kullanılan bir terim. Sanat üretiminin araçlarını ifade ediyor. Dijital araçlar üreterek ortaya çıkan bir sanat ürünü.” şeklinde cevapladı. Bir ressamdan resim üretmesi beklenirken dijital sanatçının, kendisini çok farklı şekillerde ifade edebildiğini belirten Dirgen, “Video üretebiliyor, fotoğraf çekebiliyor, dijital bir resim çizebiliyor ya da video oyunuyla da kendini ifade edebiliyor.” diyerek çeşitli örnekler sundu. Bu alanda en sevdiği durumun da bu sınırsız ifade imkânları olduğunu söyleyen Dirgen, heykeltıraşların dahi heykellerini dijitalde tasarladığını belirtti. Araçların sınırsız ve daha kolay olmasından dolayı tasarlamanın ve bu tasarının ardından hayata geçirmenin daha iyi olduğunu ifade eden dijital sanatçı Dirgen, konuşmasında “Aslında kolaylaşan şey ulaşım oluyor. Bilgiye ulaşım kolaylaşıyor. İnternet sayesinde kullanılan araçları da kolaylıkla öğrenebiliyoruz. Video izleyerek bir programın kullanımını kavrıyoruz. Programın kullanımını öğrenerek bir heykel de tasarlayabiliriz. Ürünlerimizi bu araçlarla üretiyoruz. Buna da ‘dijital sanat’ adını veriyoruz.” ifadelerine yer verdi.

SANATÇI ÖN PLANDA

Bu araçları kullanmanın da bir anlamda yetenek olduğu ifade eden Dirgen, sanatçının duygularının ve bakış açısının halen devrede olduğunu vurguladı. “Yapay zekanın da ürettiği bir sanat var, ama üretilen sanatı da yine insan yönetiyor.” diyerek sanatçının rolünün son bulmadığını söyleyen Dirgen, on binlerce veri yüklenen yapay zekanın üretimle karşılık verdiğini belirtti. “Buradaki değerleri, parametreleri belirleyen yine biziz.” diyen dijital sanatçı, kendilerinin halen ön planda olduğunu, bu anlamda değişen bir şey olmadığını anlattı.

NFT’LERİN GELECEĞİ

Dağ, bu işin geleceğinin tam anlamıyla ekonomiyle ilgili olduğunu vurguladı. Ekonomiye giden yoldaysa asıl önemli olanın konunun nasıl başladığıyla anlatılabileceğini ifade eden Dağ, oyun tasarımlarının ve oyunlaşma sürecinin, kripto paralara geçişle süregeldiğini belirtti. Sanatsal tasarımların ürünleşmiş hali olan NFT’leri Dirgen, “İçerisinde dijital verileri barındıran dijital bir sözleşme. Aslında kontrat ya da noter de diyebiliriz. Dijital bir aidiyet söz konusu.” şeklinde açıkladı. NFT’lerin bir sonuç olduğunu ifade eden Dağ ise “Bunun bir de gelişim aşaması var. Oyunlaşmanın, oyun sektörünün içerisindeki tocken’ların geçtiği süreci anlatmalıyız. Basitten zora doğru giden bir durum.” diyerek sürece dikkat çekti. Yıllar önce oynanan bilgisayar oyunlarında oyun paralarına ihtiyaç duyulduğunu söyleyen Dirgen, “O zamanlar bendeki gerçek parayı, başa birinin oyun parasıyla nasıl değiştiririz diye düşünüyorduk. Para hiç icat edilmemiş gibi ve biz takas ediyoruz. Bu, paranın icadından önceki bir çağ gibi. Günümüzdeyse kripto paralar keşfedildi.” şeklinde konuştu.

KRİPTO PARALAR

Oyunlarda kullanılan paraların görsellerde, satın alınan kartlar olarak ifade edilebileceğini belirten Dağ, “O kartlar, şimdi dijital sanat veya NFT diye sattığımız kartlar. O coin’ler de paraya dönüşen kripto paralar. Günümüzde kripto para ve NFT dediğimiz her şey, oyun sektörünün o zamandan hayatımıza soktuğu, ama şimdi satılabilir ve alınabilir olan ticari ürünler; oradaki para da bu ticaretin yapılmış olduğu para birimi haline geldi.” diyerek geleceğin bilim ve sanat dünyasına dair açıklamalar yaptı. Elle tutulamayan şeylerin gerçek hayata dönüştüğü dijital çağda oyun paralarının da kripto paralara evrildiğini bir kez daha vurgulayan Dirgen, bunun bir Pazar haline geldiğini “Oyun oynayarak bazı üçüncü dünya ülkelerinde alınan asgari ücretten daha fazla para kazanan insanlar var. Oyunla yaşıyorlar.” şeklinde açıkladı. Ayrıca oyun tasarımlarının da giderek daha fazla kripto paralarla birleştiğini ifade etti.

VARLIK SAHİBİ KORUNUYOR

Öncelikle kripto para birimine sahip olunması gerektiğini söyleyen Dağ, “Birden fazla para birimi var. Öncelikle kripto para alınacak. Bu, TL’den; o ülkenin para birimi üzerinden gerçekleştirilecek. Daha sonra digital wallet dediğimiz dijital cüzdanlar var. Bir de bu uygulamayı indirilecek. Market-place dediğimiz, pazaryeri belirlenecek. Arkasından bu ürünü, pazaryerine yerleştirebilmemiz ödememiz gereken gazlama dediğimiz bir ödeme var. Bu da 20 ile 200 dolar arasında. Yani o pazaryerine, ürünü yerleştirmek için bir maliyet var. Bu maliyeti de yine kripto para dediğimiz ödeme yöntemleriyle yapmamız gerekiyor.” diye konuştu. Sergiye, yani pazaryerine konan ürün satıldıktan sonra ödemenin alınabilmesi için elde edilen gelirin belli bir yüzdesinin varlık sahibine verildiğini belirten Dağ, “Yüzdeyi belirleyen, sanatçının kendisi oluyor.” ifadelerini kullanarak, “akıllı kontrat” denen sistem sayesinde her satışın ardından sanatçıya belli bir pay verildiğini sözlerine ekledi.

DİJİTAL SANATÇILAR İNŞA EDECEK

Oyun kurucusu olup, sistem kuramadığımız için telaşlanmamız gerektiğini belirten Dağ, yeni teknolojilerin sunduğu imkânlara hazırlıksız olduğumuz için tehdit oluşturduklarını ifade etti. Oluşturulan evrenin satılmak istendiğinden bahseden Dağ, “Bu içerikleri inşa edecek olan mimarlar da dijital sanatçılar, senaristler.” diye belirtti. Bunların satımı noktasında da storytelling denen hikâye yazarlarına ihtiyaç olduğunu ifade eden Dağ, “Oynanan her oyunun bir hikâyesi var. Bir kahraman bir yerlere koşar, prenses kurtarılmayı bekler, yaratıklar uzaydan gelir gibi. Metaverse de böyle olacak. Bu noktada senaristler çok önemli bir konumda. Yapay zeka senaryo yazamıyor. Bilim ve sanatın bütünleşikliği diye iddiada bulunmamın sebebi de bu.” diye konuştu. Dirgen, NFT’nin gelişim sürecini anlatırken, “İlk NFT projesi aslında avatar projesiydi. Kısaca şöyle anlatabilirim: 10 bin adet avatar, ilk çıktığında ücretsiz olarak dağıtıldı. Ama NFT kavramı geliştikçe bu proje kavramı, bu proje geliştikçe de buna benzer başka projeler gelişti. Böylelikle aslında avatar ihtiyacı ortaya çıktı. Avatarlar da bir topluluk oluşturdu. Dijital dünyada da böyle bir topluluk meydana geldi.” ifadelerini kullandı. Dirgen, para haberlerinin NFT’ye dikkati arttırdığını,
bir dijital sanatçının 69 milyona satım yapmasının ardından her şeyin değiştiğini belirtti. Dağ, dijital dünyada ticaretin nasıl yapıldığını anlatırken, “NFT bir sonuç, bir de bu sonucun paketini evimize transfer süreci oluyor. Market-place denen pazaryerleri var. Bunlar perakende sektörünün, AVM’den dijitale döndüğü dönemde e-ticaret siteleriydi. Herhangi bir metayı biz bu e-ticaret sitelerinden alırken, bu dijital metaların alım-satımının yapıldığı markalaşmış yerler var. Bunlara market- place deniyor. Öncelikle bir eser, illâ dijital sanat olmak zorunda değil, çekilmiş bir fotoğraf da olabilir. Dijital olarak konulacak herhangi bir şey olabilir. Bu dijital varlığı ben nasıl satarım sorusu önemli.” dedi.