Dijital dünyanın e-ticaret atölyesi

0
239

İstanbul’da bir evin sekiz metrekarelik ufacık bir odasında temelleri atılan T&G Workshop, dijital pazarlama ve yazılım hizmetleri ile köklü şirketlerin dijital platformda fark yaratan adımlar atmasını sağlıyor.

Piyasaya 2008 yılında İstanbul 4. Levet’teki bir evin sekiz metrekarelik ufacık bir odasında adım atan T&G Workshop bugün Türkiye’nin en büyük 500 bilişim şirketinin yer aldığı Bilişim 500 listesinde üst üste ikinci defa yer almayı başardı. Şirketin kurucuları Kıvanç Toker ve Ahmet Güven Önder’in tanışması İstanbul Erkek Lisesindeki sıra arkadaşlığına dayanıyor. Sonrasında öğrenimine Almanya’da Münih Teknik Üniversitesi’nde bilgisayar bilimleri bölümüyle devam eden Kıvanç Toker okulu bitirir bitirmez tersine beyin göçüne katılarak Türkiye’ye geri dönüyor. Güven Önder ise Koç Üniversitesi’nde ekonomi bölümünü bitiyor ve her ikisi de beraber geçirdikleri bir günün sonunda Doğan Grubu’ndan iş teklifi alarak aynı gün işe başlıyorlar. Burada çalıştıkları iki yılın sonunda içlerindeki girişimcilik duygusunun etkisiyle T&G Workshop’u kuruyorlar. Ekibe daha sonra katılan Berk Önder, Güven Önder’in kuzeni. Bilkent Üniversitesi’nde bankacılık ve finans bölümünü bitiren Berk Önder, üç yıl finans sektöründe çalışıktan sonra ekibe dahil oluyor.
T&G Workshop’ta verilen hizmetleri ekip temelde üç başlıkta topluyor. Bunlardan ilki, altyapı geliştirme, yazılım projeleri ve e-ticaret projeleri, ikincisi ise dijital pazarlama. Dijital pazarlama alanında “search engine optimization”, “search engine marketing”, “adwords”, “e-mail marketing” gibi geliştirilen altyapının duyulmasını, ziyaret edilmesini ve ciroyu artırmaya yönelik destekleyici pazarlama hizmetleri veriliyor. Üçüncü faaliyet alanı ise danışmanlık hizmeti.
Ekip, T&G Workshop macerasına sıfır sermaye ile başlıyor. Kıvanç Toker, “Hani böyle Amerika’da hikayeler var ya garajda falan başlayan. Bizim Türkiye’deki evlerin garajında bunu gerçekleştirmek biraz zordu. O yüzden Güven’in evinin bir odasını kapattık bu iş için. Sonra karşılıklı iki masa koyalım, beraber bir şeyler yapalım diyerek başladık” diyor. Sıfırdan başlayıp şu an geldikleri noktayla ilgili Güven Önder, “İki senedir Bilişim 500 içerisinde yer almamızı sağlayacak, bugün dört-beş tane projeyi finanse edebilecek ve bu sayede Avrupa Birliği’ne, TÜBİTAK’a başvurabilecek, buna kaynak ayırabilecek, rengarenk bir ofis sahibi olmamızı sağlayacak bir noktaya geldik diyebilirim” diyor.

Şirketle ilgili ilk göze çarpan şey web sitesi oluyor. İçeriği renkli bir dille oluşturulmuş siteye eski tarayıcılar ile girildiğinde karşınıza bir mesaj çıkıyor: “Dinozor git browser’ı yenile.” Berk Önder, “Explorer 6 ve 8 ile siteye erişmeye çalıştığınızda site zaten tasarımsal anlamda bozulduğu için o noktada engelleme zorunluluğu oluştu” diyor. Güven Önder ise siteyle ilgili, “Bizden bir iş talep edecek, bizimle işi olacak bir insanın teknolojik ve bilişimsel anlamda bazı şeyleri aşmış olması gerekiyor. Bu, çok ileri seviyede kullanıcı demek değil. Ama altyapıyı geliştireceğim diyorsan en azından internet tarayıcın Explorer 6’dan bir çıt yukarı olsun ki aynı dili konuşabilelim” diyor.

Ekibin amatör olarak girişimleri 2000’li yılların başlarına dayanıyor.  İşe ilk başladıkları dönem daha çok “bunlardanistiyorum.com”, “hobbygarage.com” gibi firmalara hizmet verirken zaman içerisinde “yakala.co”, “1v1y.com” ve “perabulvari.com”un alt yapısını geliştirmek gibi daha büyük şirketlere hizmet vermeye başlıyorlar. Oldukça spesifik bir alanda faaliyet gösteren şirket, mağazacılık yapan birçok büyük perakende şirketinin ya da büyük grupların elektronik ticaret kanallarını onlar için oluşturuyor. Aktif pazarlama üzerine bir çalışma yapmak yerine kendi işleriyle kendilerini pazarlama yolunu tercih ediyorlar. Yaptıkları işin çok ciddi bir ön hazırlık gerektirdiğinin altını çizen Güven Önder, “Yani siz ‘evet, ben şöyle bir yazılım istiyorum’ dediğinizde, o yazılımın içerisinde neler olması lazım, sıra dışı durumları neler olabilir, kuralları neler olabilir konusunda çok ciddi dökümanlar gerekiyor. Bunu bir firmanın talep edebilmesi için en az üç-dört ay oturup hazırlanması gerekiyor aslında” diyor.

Toplamda aktif olarak yürüttükleri 14 tane projeleri bulunuyor. Eczacıbaşı Bilişim’in e-ticaret altyapılarını yeniden kuran ekip, Borusan Otomotiv Premium Kiralama’nın ise e-marketing çalışmalarının optimizasyonu üzerinde çalışıyor. Eczacıbaşı Bilişim Altyapı ve Teknoloji Hizmetleri Müdürü Murat Gölcü, “T&G Workshop genç, yetenekli, teknolojiyi ve iş süreçlerini yakından takip eden inovatif bir ekipten oluşuyor. Genç olmalarına rağmen alanlarında oldukça tecrübeliler ve size sadece bir e-ticaret platformu sunmuyor aynı zamanda süreç ve teknoloji danışmanlığı da yapıyorlar. Bununla beraber firma oldukça disiplinli ve yapısal bir proje metodolojisi uyguluyor. Bu da projelerin öngörülen maliyet ve zamanda tamamlanmasını sağlıyor” diyor. Arzum Elektrikli Ev Aletleri Bilgi Teknolojileri Müdürü Arif Emre Ünal ise şirketle ilgili, “T&G Workshop, ekibimizin bir parçası gibi çok hızlı bir araya gelip değerlendirme yapabildiğimiz ve bizi şaşırtan derecede aldığımız kararları hızla aksiyona dönüştüren dinamik bir ekip” diyor. T&G Workshop’un çalıştıkları diğer firmalar arasında Selpak, Okey, Desa, Bambi Ayakkabı, Penti, Borusan Lojistik ETA, Doğuş Digital (Doğuş Yayın Grubu), VeriFone (İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin taksi projesi) yer alıyor.

Şirketin kuruluşundan bu yana yaklaşık sekiz seneyi kapsayan dönemde her sene ortalama yüzde 40’ın üzerinde büyüdüklerine değinen Kıvanç Önder, “Bazı senelerin kriz senesi olduğunu düşünürsek aslında yüzde 100 büyüdüğümüz seneler de var. O anlamda düzenli olarak bir yükseliş içindeyiz. Bilişim 500 zirvesinde en son sıradaki firmanın cirosu 1 milyon TL’dir. Biz hayli yukarısındayız o rakamın” diyor. Hızlı büyüme kadar istikrarlı büyüme de önemli. Kısa sürede üst üste iki yıl Bilişim 500’e giren T&G Workshop bugün için bu yönde ilk sağlam adımları atmış gözüküyor.
 

E-TİCARETE GERÇEKÇİ BAKIŞ…

E-ticaretin Türkiye’deki gelişimi hakkında ne düşünüyorsunuz?
Kıvanç Toker: Bu konuda şu an Türkiye’de çok ciddi bir balon var. Özellikle e-ticaret konusunda çıkan yatırım haberleri birçok insanı bu alana girmeye teşvik ediyor. Belki çok klişe olacak ama maalesef ki durum öyle dışarıdan göründüğü gibi değil. Türkiye’de büyük e-ticaret isimleri dışında birkaç tanesinde (yemeksepeti.com gibi) gerçekten gelecek var.  Ama herhangi bir markaya ait olmayanlar konusunda biz de çok umutlu değiliz açık söylemek gerekirse.
Berk Önder: Türkiye’den facebook, twitter gibi girişimlerin çıkma ihtimali milyarda bir gibi. Çünkü bu işin doğasının olduğu, hamurunun yoğurulduğu yer ne yazık ki bizim topraklarımız değil. O yapıya kavuşacak her türlü hukuki, eğitim ve ticaret altyapıları oluşturulmaya başlanırsa belki 30-40 yıl sonra Türkiye’den de bu tip girişimler çıkabilir.
Güven Önder: Şu belirsizlik var. E-ticarete giriş yapan bir perakende markası veya X yatırımcısı bunun bir üretim işi mi, ticaret işi mi, yoksa bilişim işi mi olduğuna karar veremiyor. Buna yarı bilişim işi, biraz da ticaret işi gibi bakıldığı zaman olay aslında ortada kalıyor. E-ticaret adı üzerinde e’sini atarsak bir ticaret işi. Bir ürün alışverişi var burada.

“START-UPLARIN İŞİ KOLAY DEĞİL”

Türkiye’ de teknoloji ve bilişim alanındaki start-up’ların gelişimini nasıl görüyorsunuz?
Kıvanç Toker: Geçenlerde turistik amaçlı San Francisco’ya gittim. Silikon Vadisi biliyorsunuz ki orada. Stanford Üniversitesi etrafına yukarıdan aşağı kadar, belki San Francisco’nun en güzel manzaralı, en güzel yerlerinden birini teknoloji şirketlerine vermişler. Türkiye’de ise İstanbul Teknik Üniversitesi’nde Teknokent’in içinde büyük teknoloji şirketleri yer alıyor. Bir gün herhangi bir hükümetin “Buyurun sizin gibi 15-20 kişilik gerçekten Türkiye’de ürün geliştirmeye çalışan firmalara buraları vereceğiz. Başka kimseyi de almayacağız” diyebileceğine inanıyor musunuz? Ben inanmıyorum.
Güven Önder: Biz şirketi kurduğumuzdan beri 2008 krizini, Gezi olaylarını gördük, 17 Aralık’ı gördük. Geliriniz sıfır lirayken sizi hiç etkilemiyor bunlar. Ama iş büyüyünce, gelir artınca bunlar çok büyük problem haline geliyor. Bugün bizim pek çok kullandığımız donanım da, lisans da, araba da döviz endeksli.
Berk Önder: Start-up konusunda şöyle bir zihinsel algı var. Orası bütün fizik ve kimya kurallarından arındırılmış; verimliliğin, kârın, operasyonel zorlukların hiç birinin olmadığı, bir dünya zannediliyor. Oysa bir start-up’ın içerisinde yer alan kişinin mutlaka bir fatura kesmesi, o faturanın karşılığında kesilen paranın tahsilatının olacağını bilmesi, o gelmiyorsa da bunlarla ilgili çözüm önerilerini önceden sunması gerekiyor. Bu işe para koyan kişilerin bunu isteyeceğini biliyor olması lazım.

CEM YILMAZ’LI REKOR KIRAN LANSMAN

Kuruluşunuzdan bu yana gerçekleştirdiğiniz projelerden en ilginç anınız hangisi?
Güven Önder: Cem Yılmaz hikayesi, “yakala.co” projesi ki Hürriyet iştiraki olarak açılmıştı. Açılışında, Türkiye’deki ilk ipad çıkmıştı. Lansmanıyla birlikte Türkiye’de yanılmıyorsam 100-170 tane ipad dağıtılacaktı. Virali Cem Yılmaz ile yapılmıştı. Bizim Cem Yılmaz’dan ve ipad’den proje yayına açılmadan iki üç gün önce haberimiz oldu. Bu tarz işlerde bu kadar talep toplayan bir yüzü kullanacaksanız, bunlar sizin trafiklerinizi, dolayısıyla alt yapınızı, donanımınızı, yazılımınızı her şeyinizi etkiler. Sayaç da vardı, o sayacın sıfırı vurmasıyla beraber yarım saatte 1,8 milyon, akşama kadar 2,8 milyon tekil ziyaretçi geldi. Bu rekor kırıldı mı bilmiyoruz. O zamana kadar yarım saat gibi bir kısa sürede bu kadar tekil ziyaretçi yoktu. Hâlâ da rekor kırılmamış olabilir.