Dijital Dönüşüm ve E-ticaretin Geleceği

0
1378

İnternet, son 20 yılda alışverişin doğasını değiştirdi, e-ticaret pazar yerleri her zamankinden daha önemli hale geldi ve dijital dünyaya entegre olmak için e-ticaret platformunda sürdürülebilir iş stratejileri daha fazla konuşulmaya başlandı. Teknoloji ve E-Ticaret birbirinden ayrılmaz bir ikiliyken hızlı ve etkili olabilmek her zamankinden daha önemli oldu. Fortune, E-Ticarette geleceği tanımlamaya yardımcı olan teknolojileri, siber tehditleri, rekabetçi olmayı ve kârlılığı gündeme getirirken, IoT, yapay zekayı ele aldı. Fortune Türkiye’nin düzenlediği, DE-CIX Türkiye’nin destekleriyle gerçekleşen “Dijital Dönüşüm ve E-Ticaretin Geleceği” yuvarlak masa toplantısında; müşterilere yönelik yeni hizmetler, işletme ihtiyaçlarını belirlemek ve yeni büyüme fırsatlarını ortaya çıkarmak üzere sektör temsilcilerinin öngörülerine başvurduk. Bu özel buluşmada, değişen dünya şartlarına göre geliştirilen teknolojiler ışığında e-ticaret sektörü oyuncularının aksiyon planları, dijitalleşme, yapay zekaya yönelik başlıklar, Türkiye’nin ve sektörün geleceği, e-ticaret, tüketici davranışları, trendler konusunda markaların gündemindeki konulara odaklandık. İşte bu özel buluşmaya katılan kanaat liderlerinin gündeme getirdiği başlıklar ve detaylar…– ŞULE LALELİ

BÜLENT ŞEN • DE-CIX TÜRKİYE BÖLGE DİREKTÖRÜ
‘TÜRKIYE’DEKI FAALIYETLERIMIZLE, BÖLGEDEKI DIJITAL BÜYÜMEYI DESTEKLEYEN BIR LOKAL EKOSISTEM KURDUK’

“ASYA, Avrupa ve Amerika kıtaları arasında dev bir bağlantı ekosistemi yaratan DE-CIX olarak en büyük hedefimiz, verinin merkezi olarak Türkiye’yi büyük bir üs, bir HUB haline getirmek. Ayrıca maliyetleri düşürürken yeni teknolojik gelişmeleri müşterilerimize sunmak.”

“Dünyanın lideri internet değişim operatörü DE-CIX, 2015 yılında BTK desteği ile kurulan Türkiye’nin tek resmi ‘İnternet Değişim Noktası.’ DE-CIX, kurulduğu ilk günden bu yana, internetin ve tüm dünyada bilgi erişiminin kalitesini artırma ve yeni marketlerde büyüme hedefi ile motive oluyor. DE-CIX Türkiye’de 2016 yılında ticari faaliyetlere başladı. Aslında 1995’te yola çıktık. İçeriğe ulaşmak ve veriye yakın olmak amacımız vardı. Amerika’ya gidip içeriklerini Avrupa’ya taşımasını ve iş fırsatlarını getirmesini istedik. Kısa sürede içerik sahipleri Almanya’ya geldi. Trafiği DE-CIX AlmanyaFrankfurt’tan yönetmeye başladı. Bugün 600 veri merkezine ulaşabiliyoruz.

Platformumuzda 60 bulut operatörü var. (SAP Cloud, IBM Cloud, Oracle Cloud, Google, Amazon Web Services, Microsoft, Alibaba) en çok talep gören bulut çözümleri sunan şirketler. DE-CIX üç kıtada en büyük platform. 1 saniyede 4,5 milyon yüksek kalitede veri bizden akıp geçiyor. Trafik dönüşümü Türkiye’de saniyede 400 GB’a ulaştı. Dünyada 47 yerde lokasyonlarımız var. Afrika ve Asya’da büyüdük. Birbirine bağlı noktalarda 3 binin üzerinde şirket bize bağlanmış durumda.

DE-CIX olarak Türkiye ve dünyada neler önemli teknolojik çalışmalar gerçekleştiriyoruz. Baktığımızda internet değişim noktası, internet trafiğini rahatlatmak için kurulmuş bir trafik değişim noktası aslında: İnternet servis sağlayıcı ve veri merkezleri tarafından içerik sağlayıcı şirketler tarafından kullanılan noktalar. Bir araya gelip trafik değiş tokuşu yapıyor ve piyasada servisler artıyor. Yakın zamanda attığı adımlarla dünyanın en önemli havacılık merkezlerinden biri haline gelen Türkiye, dünyanın en büyük havalimanını yaptı. 35 milyar dolar yatırım yapıldı. Dubai’deki bir üssü Türkiye’ye çekti. Madem bunu yolcu trafiği için yapıyoruz internet trafiği için neden yapamayalım? Bizim burada bulundurmak istediğimiz bazı operatörlerin, arama motorlarının ve sosyal medyaların Türkiye’ye gelmesi, trafiğini üzerimizden geçirmesi bize çok şey kazandırır.

Çünkü Türkiye’nin etrafındaki bölgelerdeki trafik potansiyeli çok yüksek. DE-CIX olarak bu trafiği Türkiye’de toplamak istiyoruz. Veriyi Türkiye’de tutmak ve dönüşümü burada gerçekleştirmek istiyoruz. Hizmetlerimizde ise iş ortaklarımızla beraber uluslararası bağlantılarla çalışıyoruz. Yedekli ve güvenli ilerliyoruz. Bugün bulut çözümü sağlayan şirketlerin Türkiye’de sunucuları yok. Bulut, sadece operatörlerin değil, kurumsal işletmelerin de istediği bir hizmet. Bizler de bu konuda çalışmalar yapıyoruz. İnternet Değişim Noktaları için yeni konumlar ve ortaklıklar duyurarak genişlemeye devam ediyoruz. Bunun sonucu olarak da

DE-CIX şu anda eşleştirme, bulut ve birbirine bağlantı hizmetlerini dünya çapında sunuyor. Özetle, internet değişim noktası olarak DE-CIX ile çalışıyorsanız dünyadaki tüm dijital ağlarla da bağlantı sağlamış oluyorsunuz. DE-CIX platformuna bağlı olan şirketler yüksek güvenlikle güvence altında oluyor ve DDoS ataklarına karşı korunuyor. Son olarak yeni bir hizmetimiz var, Microsoft Azure Peering Service. Hepimiz mutlaka iş hayatımızda Microsoft 365 kullanıyoruz: Microsoft Word, Excel, PowerPoint ve diğer uygulamalar. Örneğin, Microsoft Teams uygulamasını kullanan birçok şirket mevcut. Bu uygulamaların hepsinin yedekleme ve güncellemeleri tamamen internet üzerinden geliyor. Ancak bu bazen güvenlik veya gecikme sorunları yaratabiliyor.

Biz DE-CIX olarak burada müşterilerimize yüksek seviyede güvenlik sağladığımız premium bir hizmet sunuyoruz. Üstelik de aldıkları hizmetin SLA’sının yani hizmet sözleşmesinin de olduğunu vurgulamalıyım. Türkiye bulunduğu bölge açısından çok önemli ve stratejik bir ülke. Ortadoğu ve Asya’nın kapısı. Oradaki şirketler için de Avrupa’nın kapısı. Karasal olarak çok önemliyiz. Türkiye’de bu üs olduğu zaman veri merkezleri artacak istihdam ve iş imkanları artacak. DE-CIX olarak kendimizi bu konuda ‘oyun kurucu’ olarak görüyoruz.”

ARDA ECEVIT • YEMEKSEPETI STRATEJIDEN VE DÖNÜŞÜMDEN SORUMLU GENEL MÜDÜR YARDIMCISI
‘YENILIKÇI TEKNOLOJILERE DENEYIM ODAKLI YATIRIMLAR YAPIYORUZ’

Teknoloji ve inovasyondaki birikimimizle kullanıcılar ve tüm paydaşlarımızın deneyimini geliştiriyoruz. Türkiye’de hızlı ticarete liderlik ederken, gelecek döneme ilişkin yapay zeka ve otomasyon gibi farklı teknolojilerin mümkün hale getireceği senaryoları test ederek hayata geçiriyoruz. Teknolojik gelişmeler e ticaret dünyası içerisinde uçtan uca pek çok değişimi tetiklemeye devam ediyor. Yemeksepeti’nin öncüsü olduğu hızlı ticaret dikeyinde de özellikle makine öğrenimi, yapay zeka ve otomasyon teknolojilerinin giderek daha da önemli yer bulacağını söyleyebiliriz.

Yemeksepeti’nin müşteri yolculuğu boyunca içerik, sipariş, destek ve teslimat aşamalarında bu teknolojileri halihazırda uygulamakta olduğu ve üzerinde çalıştığı pek çok kullanım senaryosu mevcut. Bununla birlikte her saniyenin öneminin büyük olduğu hızlı ticaret dünyasında geleceğe dönük olarak en önemli seviyede fark yaratacak olan teknolojilerin sipariş kararlarını destekleyerek hızlandırmak ve dağıtımı daha da hızlı ve verimli hale getirmek üzerine olacağını söyleyebiliriz. İlk amaca hizmet eden yakın dönemde hayata geçmiş bir uygulamamız olarak Yemek.com’un WhatsApp üzerinden iletişim kurulabilen botu ile yemek kullanıcılarımıza yemek tavsiyeleri sunmasını örnek verebiliriz. Gerek Yemeksepeti, gerekse üyesi olduğumuz Delivery Hero bünyesinde bu alanda yapay zeka kullanımının mümkün hale getireceği ileri düzey uygulamalar üzerine çalışmalarımız sürüyor. Dağıtımı daha hızlı ve verimli hale getirmek üzerine ise hızlı ticaret dünyasının gündeminde olan bir diğer önemli teknoloji otomasyon. Yemeksepeti olarak bu alanda da geleceğin teslimat modellerini test etmek üzerine oldukça aktif olduğumuzu söyleyebilirim. Caddebostan kaldırımlarında, Akasya ve Akmerkez alışveriş merkezlerinde mekik dokuyan teslimat robotumuz YEBO’muz alanda öncü bir uygulama olarak çok sevildi; binlerce sosyal medya paylaşımına ve TV haberleri dahil olmak üzere pek çok mecraya konu oldu. Teslimatta inovasyon alanındaki çalışmalarımız arasında, İstanbul Boğazı’nda drone’la gerçekleştirmiş olduğumuz teslimat testini de örnek verebiliriz. Yemeksepeti olarak teknoloji ve inovasyon alanında sektöre öncülük eden çalışmalarımızı, kullanıcılarımız ve diğer tüm paydaşlarımıza sunduğumuz deneyimi sürekli geliştirmeye odaklı olarak sürdüreceğiz.

DUYGU DENIZ KUŞAKSIZ • DOMINO’S TÜRKIYE E-TICARET MÜDÜRÜ ARDA ECEVIT • YEMEKSEPETI STRATEJIDEN VE DÖNÜŞÜMDEN SORUMLU GENEL MÜDÜR YARDIMCISI
‘YAPAY ZEKAYA DAYALI TEKNOLOJILERE AĞIRLIK VERECEĞIZ’

“Hizmet kalitesini, ürün çeşitliliğini, müşteri odaklı bakış açısını, her geçen gün değişen ihtiyaç ve talepleri doğru anlayarak çözüm üretme yönündeki motivasyonumuzu koruyoruz. Domino’s olarak dijital kanallarımızı geliştiren yatırımlara odaklıyız.” “E-ticarette, özellikle gıda sektöründe inanılmaz bir rekabet var. Domino’s, üretilen hamurun sevkiyatından bitmiş ürün sevkiyatına, ürünün sipariş edildiği dijital platformdan müşterinin ürünü gelip alabileceği restoranlara kadar tüm süreci dijital bir marka deneyimi olarak sunuyor. Domino’s olarak kendi dijital kanallarını sürekli büyüten bir markayız. Bugün satışlarımızın yüzde 80’i dijital kanallardan geliyor. ‘Beklemeden GelAl’ olarak adlandırdığımız deneyimi dijitalleştirdik diyebilirim. Kullanıcının mobil uygulama üzerinden dijital kanallardan restorana gittiğinde, siparişinin hazır olması ve alabilmesi üzerine yoğunlaştık. Büyük veriyi özellikle hiper segmentasyona geçtiğimiz dönemde kullandık. Özellikle pizza gibi daha kişiselleştirilebilir bir üründe sunduğumuz dijital deneyimin daha kişisel olmasına özen gösterdik.

Üzerinde son çalıştığımız konu ise; kullanıcı sepet adımında siparişi bitirmeden, siparişi şubeye düşürüp, oradaki yapay zeka çalışmasıyla birlikte hızlı teslimat süresine geçmeye çalışmak oldu. Teslimat sürelerinde moto kuryenin güvenliği, sipariş öncesi dönemi kısaltmak, ulaştırma zamanını aynı sürede tutmak ve fırındaki teknolojiyi çok yüksek güçte pişirirken, kullanıcının sepet adımında yüzde 90 sipariş vereceği algoritma üzerinden o siparişi daha önce restorana düşürürken süreci kısaltmaya çalışıyoruz. Birçok teknolojik yatırımı arka planda aynı anda çalışıyoruz. COVID sonrası sürdürülebilirliği sağlarken, müşteri memnuniyetini ve dijital deneyimdeki kusursuzluğu iyileştirmeye çalışıyoruz. Satışlarımızda her sene yüzde 10-20 oranında pay arttırıyoruz, şu an kendi kanallarımızdan alınan siparişlerin yüzde 75’i mobil uygulamamızdan geliyor.

‘Pizza Satan Teknoloji Firması’ olma niteliğimizden “Food Tech” markası olmaya doğru ilerlediğimiz bu dönemde en önemli önceliğimiz otomasyon, data ve yapay zeka teknolojilerini işimize daha fazla entegre etmek. Otomatizasyon ve yapay zeka kullanımını tüm süreçlerimizde işimizin merkezi haline getirmeye devam edeceğiz.”

GÖKHAN ERGÜL • SAHIBINDEN CTO’SU
‘DIJITAL DÜŞÜNMEYE İLK GÜNDEN YATIRIM YAPAN BIR MARKAYIZ

“Veri analitiği, makine öğrenmesi ve yapay zekâ destekli yeni özellikler ve deneyim iyileştirme en çok yatırım yapmaya devam ettiğimiz alanlar. sahibinden. com kurulduğu günden beri dijital düşünmeye odaklı bir kurum.” “Sahibinden 2000 senesinde kuruldu. Türkiye’nin internet ekosistemindeki en eski kurumlardan biri. Dolayısıyla dijitalleşme şapkasıyla baktığınız zaman zaten sahibinden.com’un varoluş nedeni, bu dijitalleşme sürecini çok önceden düşünerek seri ilancılık fikrini internete taşımaktı.

İlk günden bu yana iş modelimizin DNA’sında dijitalleşme yer alıyor. Büyük veri işleme, yapay zeka yıllardır gündemimizde. Sadece yapay zeka ve makine öğrenmesi üzerinde çalışıp, verdiğimiz hizmetleri geliştirmek için çalışan özel bir ekibimiz var. sahibinden.com Teknoloji ekibi olarak da site ve mobil uygulamaları üzerinden kullanıcılarımıza verdiğimiz hizmetin devamlılığını ve kalitesini sürekli olarak artırmaya çalışmanın yanı sıra her departmanımızın verimliliğini ve iş yapış şekillerini iyileştirmek üzere destek veriyoruz.

Kişisel verilerin hukuka uygun olarak toplanması, saklanması ve paylaşılmasını sağlamak ve gizliliğini korumak amacıyla mümkün olan en üst seviyede güvenlik tedbirlerini alıyoruz. AR-GE merkezimizde ise inovatif birçok ürün geliştirdik. İlan fotoğrafların otomatik olarak iyileştirilmesi, fotoğraftan araç tanıma hizmetini, emlak ilanlarının üç boyutlu gezilmesi deneyimini yapay zeka modelleriyle gerçekleştirdik. Güvenlik dünyasında da sitenin ve uygulamalarımızın kesintisiz ve güvenli bir şekilde hizmet verdiğini takip etmek amacıyla topladığımız metriklerin üzerinde makine öğrenmesi destekli anomali tespiti yaparak hem operasyonel iyileşmeler sağladık, hem de potansiyel tehditleri erken tespit edebilecek ve gerçek kullanıcılar ile kullanıcı gibi davranan makinaları ayrıştırmamıza yardım edecek davranışsal modeller geliştirdik.

Son dönemde, özellikle ChatGpt’nin büyük kitleler tarafından kullanılabilir hale gelmesiyle birlikte gündemde “üretken yapay zeka” (generative AI) konuları var. Pratik yapay zeka uygulamalarının geçmişine bakarsak göreceğimiz örneklerin hemen hepsi “özelleşmiş yapay zeka” uygulamaları, yani spesifik bir veri setiyle eğitilmiş ve spesifik sorulara yanıt verebilen bir yapay zekaya dayanıyor. Bizim bugüne kadar yapmış olduğumuz uygulamalar da özelleşmiş yapay zeka temelli. Şimdi üretken yapay zeka dünyasına geçtiğimiz anda hem sorabileceğiniz soruların niteliği, hem de alabileceğiniz yanıtların kalitesi ve derinliği değiştiği için biz de ürün ve hizmetlerimizi yeni nesil yapay zeka dünyasına nasıl uyarlayacağımız üzerinde çalışıyoruz.

OZAN BAYÜLGEN • HEPSIPAY GENEL MÜDÜRÜ
‘HEPSIPAY ILE E-TICARET VE PERAKENDE OYUNCULARININ ÇÖZÜM ORTAĞI OLACAĞIZ’

“MÜŞTERILERINE hızlı ve güvenli yeni nesil ödeme ve vadelendirme çözümleri sunan Hepsipay ile bugün 12 milyon kullanıcıya ulaştık. Hepsipay ile finansal teknoloji yeteneklerimizi yeni kurumsal müşterilerimizle paylaşırken, güvenli ve hızlı ödeme çözümleriyle perakende sektörü için önemli fırsatlar yaratacağız.”
“Hepsipay, 2016’da ödeme ve elektronik para lisansını aldı. 2021’den itibaren Hepsiburada’nın platform cüzdanı olarak öne çıktık. Hepsiburada müşterilerinin kesintisiz alışverişine devam etmesi için iadeyi, cüzdana aktararak müşterilerin de işlerini kolaylaştırdık. Biz de son iki senede, bütün satın alma yolculuğunun optimizasyonuna odaklandık. Hepsiburada ilk müşterimiz oldu. Müşterinin satın alma yolculuğunda, nerede ödeme yöntemine karar verdiğini, nerede satın alma gücünü değerlendirdiğini, ona göre sepette eklemeyi çıkartmayı nerede yaptığını; sürekli test ettik. Hepsiburada’nın e-cüzdan ve ödeme geçidi çözümü sunan yeni nesil ödeme yöntemi olarak 12 milyon kullanıcıya ulaştık. Hepsiburada platformunda yapılan toplam satışların % 87’si Hepsipay’in kolay ve güvenli ödeme çözümü Hepsipay aracılığıyla yapıldı. 2021’in sonlarına doğru, “Alışveriş deneyiminde özellikle satın alma gücünü pekiştirecek ve bankacılık sisteminin dışında kalmış müşteri açısından daha avantajlı bir yönteme gidebilir miyiz?” diye düşündük. Buradan da ‘Hemen Al Sonra Öde’ ürünü doğdu. Hepsipay’in sunduğu ‘Hemen Al Sonra Öde’ uygulaması ise 180 binin üzerinde müşteriye ihtiyaçlarını ertelemeden ve kredi kartı limitlerine takılmadan alışveriş yapma imkânı sundu.

Hepsipay’in yaklaşık 12 milyon müşterisi, Türkiye’ de online ve fiziki mağazalarda alışverişlerini Hepsipay ile yapabilecekler. Hepsipay için ayrı bir uygulama indirmelerine gerek yok. Hepsiburadan içerisinden native bir uygulama olarak açılıyor ve bu uygulama üzerinden Hepsiburada’daki bakiyeleriyle her yerde alışveriş yapabiliyorlar.

Cep telefonunda Hepsipay uygulaması içinde saklı kartlar var. Müşteri istediği an kredi yükleyebiliyor-ki bu saniyeler içerisinde oluyor- ve her yerde QR kodla ödeme yaparak alışveriş yapabiliyor. Perakendeciler açısından ise Hepsiburada’daki satışa dönüş oranlarını, sepet büyüklüğünü ve frekans arttırmadaki deneyimi Türkiye’nin büyük perakendecilerine götürmek istiyoruz. Öte yandan gelecek dönem ‘Gömülü finans’ ile banka uygulamalarına hiç gitmeden deneyimlenecek bir sürece doğru gidiyoruz. Yüksek frekanslı uygulamaların tamamında gömülü finans uygulamaları olacak. Müşteri için de hakikatten çok daha iyi bir deneyime doğru gidiyor. Ödemeyi düşünmeyeceği ve ödemenin ürünle, hizmetle bir arada geldiği bir dünyaya ve teknolojiye doğru gidiyoruz.”

ÖNDER GÜLER • GOOGLE CLOUD TÜRKİYE ÜLKE MÜDÜRÜ
‘GOOGLE CLOUD OLARAK AI TEKNOLOJİSİYLE VERİMLİLİK SAĞLIYORUZ’

“GOOGLE CLOUD hizmetlerinin en büyük avantajı her türlü BT kapasitesi açısından dünyanın her yerinde, en verimli çözümleri sunmasıdır. Bulut, verinin her formunu değerlendirmekte, avantajlarını kullanmakta, tüm iş süreçlerine yapay zeka desteğini katmaktadır.” Hiyerarşide daha yukarıdaki ihtiyaçları karşılamaya, daha büyük hedefleri gerçekleştirmeye doğru gidiyoruz. Bütün bunlar da data ile fırsatlar sunuyor. Datayı ise iki başlıkta ele alıyoruz. Birincisi; şirket içindeki alışveriş, sepet, ürün stoğu, muhasabe işlemleri ki bunlar yapısal data. Bir de büyük bir data havuzu var. Bu iki iş hep ayrıydı. Reklamcılar bu dataları analitik araçlarında tutarken, IT’ciler ise stok, muhasebe, alışveriş hyperscale cloud dediğimiz yapılarda tutuyordu. Bu gibi yapıları yönetmek için iki ayrı altyapı kurmak lazımdı ancak bunları yönetmek masraflı ve zor işti. Google Cloud ikisini birleştirmeyi becerdi. Bu Google’ın lider olduğu konulardan biri oldu. Bir tarafta yapısal alışveriş datası var. Öbür tarafta bitler, byt’lardan oluşan, her gün milyonlarca, akan, her clickstream’ de, reklamınıza her tıklandığında akan unstructered bir data var. Bunları birleştirdiğimizde yepyeni fırsatlar doğdu.

İkinci büyük gelişme; geçtiğimiz Kasım-Aralık ayında gündeme gelen Generative AI konusu. Bu model öğreniyor ve öğrenmeye devam ediyor. Bugün artık yüzde 99’lara varan tespitler yapabiliyor. Şu anda konuştuğumuz large language modeller ise aslında 2017’ de Google Research ekibinin yazdığı bir makaleyle dünyaya geldi. Makale, sistemi anlatan ve eğiten bir makaleydi ve pek çok konuyu gündeme getirdi.

Elbette kullanıcının tecrübesi ve deneyimi önümüzdeki dönemde değişecek ama kurumsal dünyaya bu teknolojilerin gelmesi birkaç etikete bağlı olacak. İlki, kendi verinizle train edebilmeniz ki bu Google’ın getirdiği farklardan biri. Bunu kısa süre önce, Google I/O geleneksel pivot konferansımızda yaptığımız duyurularda da paylaştık. Personal Shopping Assistant çok ön plana çıkacak. Content Generation, Product Discovery ve Conversational Commerce değişiyor. Bununla beraber birkaç şey de değişecek. Google olarak kişiselleştirilmiş alışveriş asistanı uygulamasında bir text olarak web sistemin içine gömebileceğimiz bir kod yaratıyoruz. Google Cloud platformunda kullanıcı, entegre çalıştırabilecek şekilde kodu Google Cloud’dan alıyor. O artık datanızda çalışmaya başlıyor. İkinci bir gelişme ise içerik değiştirme. Bu da e-ticareti başka bir yere götürecek. Son olarak da AI konusu. Hassasiyet gerektiren bir konu. Kısaca konuları yönetmek kullanıcı ve bizlerin sorumluluğunda olacak.”

ÖZLEM KESTIOĞLU • VODAFONE TÜRKIYE İCRA KURULU BAŞKAN YARDIMCISI
‘5G VE BULUT BİLİŞİM YETKİNLİĞİMİZLE, İŞLETMELERİN GÜVENİLİR ORTAĞIYIZ’

“Vodafone olarak bir dönüşümden geçiyoruz. Bağlantı hizmeti veren bir şirket olarak çıktığımız yola, müşterilerimizin teknoloji tarafındaki ihtiyaçlarını karşılayan yeni nesil bir teknoloji şirketi olarak devam ediyoruz. Stratejilerimizi belirlerken hangi alanlarda fark yaratabileceğimize bakıyoruz. Özellikle bulut ve nesnelerin interneti teknolojileri son zamanlarda odaklandığımız temel alanlar. Vodafone Business olarak Türkiye’de veri merkezlerimizde, tüm dünyada 28 ülkede toplam 800 bin m2 veri merkezi alanı ile hizmet veriyoruz. Vodafone Veri Merkezi çözümlerinin temelini İstanbul Avrupa Yakası, İstanbul Anadolu Yakası, İzmir ve Ankara’da yer alan uluslararası sertifikasyonlara sahip veri merkezleri oluşturuyor. Nesnelerin interneti tarafında Vodafone Grubu olarak bağladığı nesne sayısı itibarıyla dünyanın en büyük IoT hizmet sağlayıcısı konumundayız. Şu anda 190 ülkede 150 milyondan fazla nesneyi birbirine bağlıyoruz. Türkiye’de ise bu rakam 3 milyondan fazla. Tüm bu teknolojilere nasıl bir servis ile eriştiğiniz ve ne kadar kesintisiz hizme alabildiğiniz de önemli bir konu. Biz Vodafone Business olarak temelde bağlantı hizmeti veren bir şirketiz ve yedekliliği düşünerek kurduğumuz bir altyapıya sahibiz. Bütün iletişim omurgası kendi veri merkezlerimizden geçtiği için kesintisiz olmak bizim en önemli önceliğimiz. Tabii bu noktada altı çizilmesi gereken bir diğer konu da güvenlik. Biz sahip olduğumuz teknolojilerle en üst seviyede bir güvenlik altyapısı sunuyoruz.

Müşterilerimize ihtiyaçlarının çok daha ötesinde ‘kullandığın kadar öde’ modeliyle yedekleme, kesintisizlik ve güvenlik hizmetleri sunuyor ve avantaj sağlıyoruz. Bulut teknolojilerini temel bir hizmet olarak görerek ciddi bir şekilde bu alana odaklanıyor ve yatırımlarımızı yapıyoruz.

Otomasyon tarafına çok ciddi yatırımlar yapıyor bir yandan da ekiplerimizi büyütüyoruz. Bünyemizde BDDK’ya tabi kurumlar var. Onlar için özel bulut ortamları kuruyoruz. Veri merkezinin kapasite artırımı konusundaki yatırıma yönelik çalışmalarımız da devam ediyor. Son dönemde odaklandığımız alanlardan bir diğeri de enerji. Enerji maliyetlerinin her geçen gün arttığı günümüzde Red Enerji çözümümüzle işletmelerin yanında oluyoruz. Uçtan uca tasarlanmış bir IoT çözümüyle enerji tüketiminin takibini sağlıyoruz.

Özetle IoT’deki oyun alanımız çok geniş ve projeleri tamamen ihtiyaçlara paralel geliştirebiliyoruz. Geleceğin işletmesine dönüşmek için artık stratejik teknoloji yatırımlarını yapmak kaçınılmaz. Vodafone Business olarak bulut bilişim alanında sürekli yatırım yaparak, işletmelerin güvenilir teknoloji ortağı olmaya devam edeceğiz.”