ABD’de ekonomistlerin yumuşak iniş için erken kutlama yaptıkları belirtiliyor. En azından Deutsche Bank açısından görünüm bu.
Çok uluslu Alman bankasının araştırma ekibi, Washington’un artık son evreye giren bir patlama-sönme döngüsü yarattığına inanıyor. Banka yetkilileri, ekim ayı gibi yakın bir dönemde gerçekleşecek olan resesyonun agresif faiz artışları ve COVID dönemindeki uygulamaların soncu olduğunu belirtiyorlar.
Grubun baş ekonomisti David Folkerts-Landau “The Clock is Ticking” başlıklı araştırma raporunda “Sert bir inişten kaçınmanın tarihte benzer bir örneğinin görülmediğine” dikkat çekiyor.
Bu karamsar görüş de, FED’in resesyona yol açmadan aşırı ısınan ekonomiyi soğutarak hemen hemen imkansızı başardığı gibi yatırımcı dünyasında halihazırda hakim olan olumlu havayla çelişiyor.
Deutsche Bank, gelecek 12 ayda resesyon olasılığını ölçen bir göstergeden yararlanıyor. Buna göre, ABD ekonomisinde daralma olasılığı yüzde 100 ancak bunun için bir şeyin gerçekleşmesi gerekiyor: Tüketicilerin COVID 19 kapanmalarındaki tasarruflarını tamamen harcayıp, bitirmeleri.
Folkerts-Landau’ya göre, bu tasarruflar da yıl sonuna doğru bitebilecek ve bu durumda da, son mali çeyrekte resesyon süreci başlayacak.
Ayrıca üniversite mezunlarının da federal öğrenci borçlarını ödemeye başlamaları için yılın ikinci yarısında hükümet düğmeye basacak. Pandemi nedeniyle, son üç yıldır ödemeler askıya alınmıştı.
Daha da kötüsü, Deutsche Bank yetkililerine göre, ABD gelecek yıl da resesyonda kalmaya devam edecek. Ekonomistler bununla birlikte, ABD ekonomisinin bu yıl yüzde 1,4 oranında büyüyeceğini öngörüyor.
Öte yandan, diğer G-7 ülkelerinin de durumu parlak sayılmaz. 2024’te en parlak performans yalnızca yüzde 0,8’lik bir büyümeyle Japonya’dan bekleniyor; hem Almanya hem euro bölgesi ekonomisi ise ancak yüzde yarım puanlık bir büyüme gerçekleştirebilecek.
