Detoks: Modern zamanların dini

0
45

Günlerini yalnızca enginar, kiwi, nane, yeşil limon karışımını içerek geçirmenin pek de eğlenceli bir tarafı olmasa gerek. Ancak vücudu arındırma/detoks olarak adlandırılan bu yeni trend modern, kentli insanın yeni yaşam biçimine dönüşmüş durumda.  Sosyoloji uzmanlarına göre, detoks hem modern hem de aslında son derece eski bir gelenek. Eski olmasının nedeni, dinlerde yeri olan oruç/perhiz gibi uygulamalara göndermede bulunması. Bu konsept zaman içinde özellikle Asya dinlerindeki öğretilerle harmanlanıp, bedenin arınması fikriyle de bütünleşti. Detoksun modern yüzü ise çok daha entelektüel, ruhsal bir vurgu içeriyor ve “diyet, rejim” sözcüklerine göre çok daha çekici.
 
Öte yandan, detoks her ne kadar afilli bir sözcük olsa da, diyetle karıştırılmaktan kurtulamıyor, ikisi arasındaki sınırlar iç içe geçiyor. İşte sorun da bu noktada başlıyor. Bu flulaşmanın nedeni de,  hem rejim hem de detoksun şeker, yağ, kilo fazlalığı vs’yle boğuşan ve aynı zamanda vitamin ve mineral fakiri bir popülasyonun hafifleme/sağlıklı olma arzusuna oynaması.
 
Detoks adı verilen bu moda fenomeni biraz daha sempatik kılmak için ise kırlık yerlerde hafta sonu kür programları düzenleniyor. Detoks menüleri dışında hiçbir şeyin verilmediği bu arınma süreçlerine artık yalnızca kadınlar değil erkekler de ilgi gösteriyor.
 
Endokrinolog ve beslenme uzmanı Dr. Paule Nathan, “zaman zaman detoks ihtiyacı hissetmek normaldir. Günümüzde, detoks programları sağlığa olduğu kadar ruha odaklanma ihtiyacına da cevap veriyorlar. O halde niçin yapmayalım ki? Ama tabii ki abartmamak koşuluyla” diyor.  Modern zamanların insanı sağlıklı, fit görünme arzusunun yanı sıra, deli dana skandalı, GDO vs gibi gıda endüstrisinin karanlık yönlerinden kaynaklanan güvensizlik nedeniyle de, bu tür arınma programlarına rağbet ediyor.
 
Öte yandan, uzmanlara göre kentli insanın detoksa yönelmesinde organizmayı temizleme isteğinin yanı sıra çevreci kaygılar da rol oynuyor. Şehirleşmenin artmasına paralel olarak, doğayla kopukluk büyüyor ve insanoğlu da, bu koşullarda daha fazla doğaya yönelme, doğanın sunduklarından yararlanma ihtiyacı hissediyor.  Aslında detoksla toprak arasında somut bir benzerlik de var: Detoks kürü uygulamak, tıpkı tarlanın iki mevsim arasında bir şey ekilmeden dinlendirilmesi gibi, vücudun da rahatlatılması anlamına geliyor.
 
Bununla birlikte, detoks her ne kadar iyi niyetli bir uygulama olsa da, arınmaya giden yol çoğu zaman basit değil. Çok fazla ve uzun süre yapıldığında riskli. Bu tür durumlarda yorgunluk, beslenme stresi ve güçsüzlük ortaya çıkıyor. Ayrıca migren atakları, baş dönmesi ya da kas krampları gibi olumsuzluklar da söz konusu.
 
Uzmanlara göre, ideal olanı hafta sonu, sakin bir ortamda yapılan detoks programları. Detoks uygulamaları bir ila altı gün arasında değişen meyve suyu, çorba ve bazen de normal düzene geçişi kolaylaştırmak için hafif yemeklerden oluşuyor. Üç günlük sıvı beslenme düzeninin ardından proteinleri (tavuk eti, kırmızı et) yavaş yavaş tekrar gündeme getirmek ve bir yandan da bitki sularını içmeyi sürdürmek makul bir düzen. Öte yandan, sindirim sistemi ve organların esenliği açısından her hafta 16 ila 24 saat arasında değişen sürelerde detoks uygulamak, beslenme düzenini asitli yiyeceklerle (yağlı et, şekerli yiyecekler, tahıllar…) alkali gıdalar (meyve ve sebze) arasında denge kurarak yeniden organize etmek vücut açısından daha sağlıklı.
 
Ayrıca detoksun sağlık üzerindeki olumlu etkisinin yanı sıra kozmetik açısından da artıları var. Vücut toksinlerden arındığında cilt de güzelleşiyor, yenileniyor. Sonuç olarak, hem ruh hem beden hem de güzellik açısından yararlı olan makul ve kontrollü bir detoks insanoğlunun yeni dini olabilir mi?