COVID-19 Günlerinde İnsan Olma Rehberi

0
245

VEON Co-CEO’su Kaan Terzioğlu’nun Twitter paylaşımı, benim rastladıklarım arasında koronavirüs yerine insana odaklanan ilk çalışma ve koronavirüsün şekillendirdiği dünyada kendimizi doğru şekillendirebilmek için iyi bir rehber.

VEON Co-CEO’su Kaan Terzioğlu Twitter’da çok farklı bir grafik paylaşarak bize kendimize odaklanma fırsatı verdi. Bunu kimlerin algılayacağı ve kimlerin kendisine üçüncü bölgeye –büyüme bölgesi- ulaşmasını sağlayacak yol haritası çizeceği benim için merak konusu. Şu ana kadar yaşananlar karşısında yaşananları çok iyi anlatan grafikle ilgili en önemli soru, en dış çembere ilerleme konusundaki başarı ile ilgili.

Sabahtan akşama kadar kesintisiz bir biçimde koronavirüsün ne yaptığını, kaç kişi ile ilişki kurduğunu ve kaç kişiyi öldürdüğünü takip ediyoruz. Yaşananlar bir magazin programından farksız. Kurtulanlar –yani eski sevgililer- ve uzmanlar –yani sevgilileri tanıyanlar- görüşleri ile süreci anlamayı sağlıyor. Sonuçta formatın, magazin programlarından hiçbir farkı yok. Ancak bütün bu magazini izlemek, bu yıldızlarla ya da televizyonda görünen kişilerle karşı karşıya gelme olanağını sağlamıyor ya da karşılaşınca hayatını sürdürebilme yeteneğini kazandırmıyor. Koronavirüs durumu daha da karışık. Kendisi ile ilgili herşeyi bilmemize karşın kendisiyle karşılaşmamamız, kapımızı çalarsa açmamamız ve onun gezdiği sokaklara çıkmamamız gerekiyor.

Yani uzak durmamız ve ilişki kurmamamız gereken bir şey, yedi gün 24 saatimizi işgal ediyor. Bunun aptalca olduğundan kuşku yok. Kaan’ın paylaştığı grafik, virüsle değil kendimizle ilgili olması nedeniyle değer taşıyor. Bize koronavirüs döneminde kendimizi geliştirme yol haritası sağladığı için üzerinde durmamız gerektiğini düşünüyorum. Ve tabii ki daha önce olduğum bir aşı nedeniyle bunun farkına varıyorum.

Aşı dediğim, Alphan Manas’ın 2000’li yılların başlarında karşıma çıkardığı “Geyik E-Mail Endeksi”. Bu endeks, çalışanların e-posta kullanımı yaygınlaşırken fakat heyecan verici olmaktan uzakken insanların e-postayı nasıl kullandığı ile ilgiliydi. Şirketler, makro ekonomik koşulların iyileşmesine bağlı olarak rutin büyümelerini sürdürürken canı sıkılan beyaz yakalılar deli gibi paylaşımda bulunuyordu. Bu, her zaman gidilen mekanda tanıdıklarla geyik muhabbeti yapmaktan farksızdı. Aklımda kalan en ilginç kitle, gelen e-postayı hiç bakmadan iletenlerdi. Önemli olan o ortamda bulunmaktı çünkü. İşler krize girdiğinde ise, bu beyaz yakalılar konumlarını korumak ve çalışıyor görünmek için bir anda bu e-postaları kesiyor ve sadece işlerine odaklı oldukları bir kimliğe bürünüyorlardı. Tabii, bugün elde ettiğimiz sonuçlar geçmişte yaptıklarımızdan kaynaklandığı için genellikle bu yaklaşım bir işe yaramıyordu. Alphan bu tabloyu gözümüze sokarken Kaan, gelecekte daha iyi sonuçlar elde etmemiz için bugünden başlayarak yapabileceklerimizin bir yol haritasını önümüze koyuyor. Şimdi bu grafiğe bir göz atalım.

Bunu yaparken esası oluşturan soruyu aklımızdan bir an bile çıkarmayalım: “Covid-19 sırasında nasıl biri olmak istiyorum?”

Grafik üç bölgeden oluşuyor:

Birinci Bölge: Korku Bölgesi
İkinci Bölge: Öğrenme Bölgesi
Üçüncü Bölge: Büyüme –ya da Gelişme- Bölgesi

Korku Bölgesi şu davranış özelliklerini gösteriyor:

İhtiyaç olmayan gıda, tuvalet kağıdı ve ilaçları toplayıp stoklamak.
Korku ve öfkeye bağlı duyguları yaymak.
Sık sık şikayet etmek.
Alınan bütün mesajları iletmek (forward etmek).
Hemen kontrolünü kaybetmek.

Öğrenme Bölgesine geçildiğinde bu davranış özellikleri şu şekilde değişiyor:

Kontrol edilemeyen şeylerle ilgilenmekten vazgeçmek
Gıdadan habere kadar kişiye acı veren ya da kişide rahatsızlık yaratan şeyleri tüketmeyi iradi olarak bırakmak
Duygularını tanımlamak ya da farkına varmak
Durumun farkına varmak ve nasıl hareket edileceği üzerine düşünmek
Yanlış bir bilgiyi dağıtmadan önce bu bilgiyi değerlendirmek.
Hepimizin elinden gelenin en iyisini yapmaya çalıştığının farkına varmak.

Büyüme Bölgesi aslında bir sonuç değil, yeni davranış biçimine geçiş için bir başlangıç noktası oluşturuyor. Bu bölgenin belirgin özellikleri şu şekilde sıralanıyor:

Diğerlerini düşünmek ve onlara yardımcı olmanın yollarını aramak.
Yeteneklerini, bunlara ihtiyacı olanlar için kullanmaya açık hale gelmek.
Bugünü yaşarken geleceğe odaklanmak.
Kendine ve diğerlerine anlayış göstermek.
Diğerlerine değer vermek ve şükran duymak.
Mutluluk barındıran bir ruh halini korumak ve umut yaymak.
Yeni değişimlere uyum sağlamanın yolunu aramak.
İç huzuru, sabır, ilişkiler ve yaratıcılık alanlarında alıştırmalar yapmak.

Üçüncü bölgedeki özellikler bugüne kadarki hayatımızda çok alışık olmadığımız ya da yapmanın getirisi olmayan maddeler olarak uyum niyeti ve çaba gerektiren aksiyonlara dayanıyor. Bunlar şaşırtıcı bir biçimde süper kahramanların da özellikleri. Bu benzetme abartılı görünebilir ancak yaşadığımız şu karanlık günlerde ihtiyacımız olan bu tür umut değil mi?