Citi, Türkiye’yi Bölgesel Merkeze Dönüştürüyor

By Fortune Türkiye

Citibank Türkiye, küresel ağının sağladığı avantajları Türkiye’de firmalara sunmak için geliştirdiği yeni çözümleriyle sektörde fark yaratıyor. Citibank Türkiye Genel Müdürü Emre Karter, “Türkiye bizim için bölgesel bir merkez olma yolunda da ilerliyor. Türkiye’den Orta Asya Türk Cumhuriyetleri’nin da aralarında olduğu bazı ülkelerin yönetimini de üstleniyoruz” diyor. – Ersan Taylan

Bu yıl Türkiye’deki 50. yıllarını kutladıklarını belirterek sözlerine başlayan Citibank Türkiye Genel Müdürü Emre Karter, “Ülkemizdeki kurulan ilk yabancı bankalardan biri olarak yarım asırdır Türkiye’nin ekonomik gelişimine ve birçok şirketin büyüme sürecine eşlik ettik” diyor. Bu özel yılda Citibank Türkiye’nin gündeminde hem Türkiye hem de bölgesel ülkelerle ilgili önemli çalışmalar var. Bankanın müşteri portföyü, ağırlıklı olarak kurumsal ve ticari şirketler, finansal kurumlar, Türkiye sermaye piyasalarına yatırım yapan ve saklama hizmeti sunulan yabancı kurumsal yatırımcılar ile çok uluslu şirketlerden oluşuyor. Türkiye’de yatırım planları olan bazı global markalara danışmanlık hizmeti veriliyor. Citibank Türkiye, aynı zamanda, uluslararası pazarlarda büyümek isteyen Türk şirketlerine de kapsamlı destekler sunuyor. Bankanın bu hizmetlerini yanı sıra Türkiye’ye özel yeni çözümlerini, bölgesel planlarını Karter ile konuştuk. İşte ayrıntılar…

2025 yılında bankanız için nasıl bir strateji oluşturdunuz? Odağınızdaki konular nelerdir?

2025 yılına baktığımızda, stratejimizde hem geçmiş yıllardan bu yana süregelen önceliklerimizin yer almaya devam ettiğini, hem de dünyanın ve ülkemizin konjonktürüne bağlı yenilikler olduğunu söyleyebilirim. Türkiye’deki faaliyet modelimiz gereği, temel odağımız her zaman olduğu gibi küresel ağımızın sağladığı avantajları yerel pazara taşımak. Bu yaklaşım, müşterilerimize yüksek katma değerli çözümler sunmamıza ve sektörde farklılaşmamıza olanak sağlıyor. Bunun yanında, Türkiye bizim için bölgesel bir merkez olma yolunda da ilerliyor. Türkiye’den Orta Asya Türk Cumhuriyetleri’nin da aralarında olduğu bazı ülkelerin yönetimini de üstleniyoruz ve bu alandaki yapılanmamızı da elbette ilgili mevzuatlara uygun şekilde, daha da derinleştirmeyi hedefliyoruz. Stratejimizi üç ana eksen etrafında de şekillendiriyoruz: Türk müşterilerimizle global uzmanlığımızı buluşturmak, bölgesel merkez olma vizyonumuzu güçlendirmek ve ülkemize gelen yatırımların artmasına katkı sunmak.

Türkiye bankacılık sektöründeki konumunuzu, pozisyonunuzu nasıl tarif edersiniz?

Kurumsal, ticari ve yatırım bankacılığı alanında uzmanlaşmış bir oyuncuyuz. Türkiye’deki uzun vadeli önceliklerimizi üç temel eksen üzerine inşa ediyoruz: Türkiye’ye gelen doğrudan yabancı yatırımların desteklenmesi, Türk şirketlerinin hem yurt içinde hem de küresel ölçekte büyüme hedeflerine katkı sağlanması ve küresel sermaye ile yerel fırsatlar arasında bir köprü oluşturmak. Bu doğrultuda Türkiye’ye yatırım yapmak isteyen çokuluslu şirketlerin piyasa dinamiklerini daha iyi anlamalarına destek oluyor, finansal yapılandırma gibi alanlardaki ihtiyaçlarına destek oluyoruz. Diğer yandan, Türkiye’den yurtdışına açılmak isteyen firmaların dış pazarlara erişimini kolaylaştıracak finansman ve danışmanlık hizmetleri sağlıyoruz. Aynı şekilde, ihracat potansiyeli yüksek Türk şirketlerinin uluslararası pazarlarda rekabet gücünü artırmalarına yönelik olarak, dış ticaret finansmanı, döviz ve faiz riski yönetimi ve menkul kıymet saklama alanında aktif rol üstleniyoruz.

Global ağınız, müşterilerinize ne tür avantajlar sağlayabilir?

Citi dünya genelinde yaklaşık 100 ülkede faaliyet gösteren bir finansal kurum. Bu geniş ağ sayesinde müşterimize hem erişim hem de ölçek anlamında destek olabiliyoruz. Ticaretin finansmanı, nakit yönetimi, yatırım bankacılığının yanında menkul kıymet saklama ve tabii ki hazine işlemlerinde destek oluyoruz. Bunun yanında ana ortağımız Citi, ülkemizdeki finansal kurumlara fonlama desteği sağlayan başlıca yabancı bankalardan biri konumunda.

Dünyadaki trendler, yatırım olanaklarıyla ilgili fırsatları değerlendirmek isteyen şirketler için neler söylemek istersiniz?

Bugün küresel yatırım ortamını etkileyen üç temel trend öne çıkıyor: dijital dönüşüm, tedarik zincirinin yeniden yapılanması ve sürdürülebilirlik. Türkiye’deki şirketlerin büyük bir kısmının hali hazırda bu dönüşümün aktif bir parçası olduğunu görüyoruz. Rekabet avantajı sağlamak isteyen firmaların ise bu alanlarda stratejik adımlar atması giderek daha kritik hale geliyor. Biz de bu doğrultuda müşterilerimize yalnızca finansman sağlamakla kalmıyor, küresel piyasalara dair iç görüler, risk yönetimi çözümleri ve yatırım değerlendirme alanlarında da destek oluyoruz.

Yurtdışı pazarlarda büyümeyi hedefleyen firmalara ne tür destekler sunuyorsunuz?

Türk şirketlerinin küresel ölçekte büyümesini uzun süredir destekliyoruz. Şirket birleşme ve satın alma işlemlerinden, ticaret finansmanına kadar çeşitli ürün ve hizmetlerle firmalara eşlik ediyoruz. Aynı zamanda, Citi’nin faaliyet gösterdiği ülkelerdeki yerel uzmanlığından faydalanmalarını sağlıyoruz. Özetle amacımız, bir şirketin yurtdışına açılma sürecinde stratejik planlamadan operasyonel uygulamaya kadar her aşamada destek sunan bir çözüm ortağı olmak.

Türkiye’de yatırım planları olan yabancı yatırımcılar için sunduğunuz hizmetler nelerdir?

Birçok uluslararası şirket, Türkiye’ye yatırım kararı almadan önce bizimle temas kuruyor. Bu görüşmeler, ister şirket birleşmeleri veya satın almaları olsun ister sıfırdan yatırım kararları olsun, genellikle yatırım ortamına dair değerlendirme ve danışmanlık hizmetleri ile başlıyor. Şirketler Türkiye pazarına giriş yaptıktan sonra ise finansman, nakit yönetimi ve tedarik zinciri çözümleri ile operasyonlarını daha etkin yürütmelerine katkı sağlıyoruz. Kısacası, Türkiye’ye yatırım yapmayı planlayan yabancı yatırımcılara uçtan uca çözümler sunuyoruz, stratejik rehberlikten operasyonel desteğe kadar entegre çözümler sunuyoruz.

Değişen müşteri alışkanlıkları, ihtiyaçları doğrultusunda yapılan çalışmalar ve yeni finansal çözümlerinizden söz eder misiniz?

Son yıllarda müşteri alışkanlıkları ve beklentilerinde ciddi bir dönüşüm yaşanıyor. Dijitalleşme, hız ve şeffaflık artık her alanda olduğu gibi bankacılıkta da temel beklentiler haline geldi. Kurumsal müşteriler, daha hızlı esnek ve entegre çözümler talep ederken, karar alma süreçlerinde daha fazla veri ve öngörüye dayalı analiz bekliyor. Biz de hizmet ve ürün gamımızı bu doğrultuda genişletiyoruz.

Bankanızın müşteri profilini nasıl tarif edersiniz?

 Müşteri portföyümüz ağırlıklı olarak büyük ve orta ölçekli Türk firmalardan, çok uluslu şirketlerden oluşuyor. Bu şirketlerin ihtiyaçları genellikle ülkemizde ve diğer ülkelerde büyüme hedeflerine bağlı olarak finansman, nakit yönetimi, hazine ve yatırım bankacılığı çözümlerini kapsıyor. Kısacası, uluslararası bağlantısı olan, büyüme odaklı, ihracatçı firmalara odaklanan bir müşteri profiline sahibiz. Ayrıca ana ortağımız Citi de Türkiye’de finansal kurumlara özellikle sensikasyon kredileri, bono ihraçları ve yapılandırılmış finansman çözümleri gibi alanda destek veriyor. Bunun yanı sıra, yurtdışında bono ve benzeri finansman araçları ihraç eden Türk şirketlerine global ağımız aracılığı ile destek oluyoruz. Ülkemize yatırım yapan büyük uluslararası fon ve portföy yönetim şirketleri için de menkul kıymet saklama hizmeti sunuyoruz.

Yabancı yatırımcıların Türkiye’ye olan ilgisinde bir artış var mı? Bu konuyla ilgili gözlemleriniz, tespitleriniz nelerdir?

Bunu net bir şekilde gözlemliyoruz. Biliyorsunuz yıllardır yabancı yatırımcılar için yatırım konferanslarına ev sahipliği yapıyoruz. Değişik zamanlarda yetkililer ile road-show’lara çıkıyoruz. Daha önceki senelerde yabancı yatırımcıları Türkiye’ye getirdik, son yıllarda ise bunun yanında New York ve Londra’da yatırımcı konferansları düzenliyoruz, aynı zamanda zoom üzerinden de yatırımcı toplantıları düzenliyoruz. Bu toplantılarda Türkiye’ye artan bir ilgi olduğunu görüyoruz.

İçinde bulunduğumuz dönemin şartlarını baz alarak Türk firmalarının, işletmelerin öncelikli ihtiyaçların neler olduğunu gözlemliyorsunuz?

Küresel ölçekte belirsizliklerin ve jeopolitik risklerin arttığı ve faiz oranlarının yüksek seyrettiği bir dönemden geçiyoruz. Aynı zamanda ticaretin ve tedarik zincirlerinin yeniden şekillendiği bir tabloyla karşı karşıyayız. Covid ile başlayan tedarik zincirlerindeki dönüşüm, son dönemde artan korumacı politikalar ve yeni gümrük tarifeleri ile birlikte daha da derinleşiyor, bu da küresel ticarette kartların yeniden dağıtıldığı bir tabloyu beraberinde getiriyor. Bu koşullar altında Türk şirketlerinin öncelikli ihtiyaçlarının başında kur riskinin etkin yönetimi, finansmana erişim ve yeni pazarlara açılım geliyor. Aynı zamanda dijitalleşme, operasyonel verimlilik ve sürdürülebilirlik gibi uzun vadeli stratejik öncelikler de firmaların ajandalarında önemli bir yer tutuyor. Özellikle ihracat yapan ya da yapmayı hedefleyen firmalar açısından, dış pazarlarda rekabet gücünü artırmak için hem yenilikçi finansal araçlara hem de hedef pazarlarına dair derinlemesine bilgiye erişim büyük önem taşıyor. Gerek iç gerek dış pazarlarda büyümek isteyen şirketler, stratejik kararlarında daha fazla öngörü, esneklik ve işbirliği ihtiyacı duyuyor.

Bankanızın finansal sonuçları (2024 2025 ilk çeyrek) hakkında bilgi verir misiniz?

Bankamız 2024 yılı finansal sonuçlarına göre toplam aktifleri bir önceki yıl sonuna göre yüzde 52’lik artış göstererek 90 milyar TL seviyesine ulaşmıştır. Toplam krediler yüzde 20’lik büyüme ile 14.8 milyar TL seviyesindedir. Bankamız güçlü sermayesi ve sağlıklı bilanço yapısı sayesinde 2024 yılında 14.98 milyar TL kar ederek bankacılık sektörü içinde önemli bir yere sahip olduğunu göstermiştir. Bankamız 2024 yılı finansal sonuçlarına göre toplam aktifleri bir önceki yıl sonuna göre yüzde 29’luk artış göstererek 118 milyar TL seviyesine ulaşmıştır. Toplam krediler yüzde 34 lük büyüme ile 19.8 milyar TL seviyesindedir. Bankamız güçlü sermayesi ve sağlıklı bilanço yapısı sayesinde 2025 yılının ilk çeyreğinde 5.2 milyar TL kar ederek bankacılık sektörü içinde önemli bir yere sahip olduğunu göstermiştir.

Son olarak küresel ekonomide artan risklerin neler olduğunu düşünüyorsunuz?

Hiç kuşkusuz ki şu an dünyadaki en önemli risklerin başında jeopolitik riskler geliyor. Buna bağlı olarak da petrol fiyatlarında gördüğümüz artışın pek çok ülkeye olduğu gibi Türkiye’ye de etkisi var. Bu aynı zamanda ülkelerin büyüme hızına da aşağı yönde etki ediyor. Bu jeopolitik gelişmelerin aynı zamanda dünyadaki risk iştahı üzerinde de (Özellikle de gelişmekte olan piyasalara olan para akışında) negatif etkisi var. Ancak daha önceki benzer gelişmelerde olduğu gibi bu tarz gelişmelerin bir süre hareketlenme yarattıktan sonra stabilleştiğini görüyoruz. Dolayısı ile jeopolitik gelişmeler bir risk doğurmakla birlikte bunun etkisinin uzun vadeli olmayacağını söylemek mümkün. Jeopolitik risklerin yanında dünyada gördüğümüz bir risk de ticaret alanında. Amerika’nın yeni gümrük tarifeleri ile ilgili yeni uygulamalarının etkisini iki yönde görmek mümkün. Bunlardan ilki tarifelerin ne yönde şekilleneceği konusundaki belirsizliğe bağlı uluslararası ticaretteki belirsizlik… Bir diğeri de ülke büyümelerine negatif etkisi. Belirsizlik, şirketlerin uzun vadeli planlamalarında “bekle gör” politikasına dönmelerine neden oluyor. Dolayısıyla yatırımlar erteleniyor. Bu öncelikle bu tariflerden etkilenecek ülkeler için geçerli. Ülkemize baktığımızda ise bu gelişmelerin Türkiye için bazı fırsatlar doğurması mümkün. Türkiye’ye uygulanması planlanan tarife, bugünkünden farklı görünmüyor. Bu miktar birçok ülkeye nazaran oldukça düşük ve bunun Türkiye’nin ihracatını olumlu etkilemesini bekleyebiliriz.

BENZER MAKALELER

SON MAKALELER

Loading...