Çin Batı’yı Kendine Getiriyor

    0
    44

    “Made in China 2025” planı Çin’in bilişimden tıbba, uzaya kadar her tür gelişmiş sanayi kolunda diğer ülkeleri geride bırakmasını hedefliyor. Çin düşük ücretli işlerin çekim merkezi olmasının ardından artık 2025 yılı itibariyle en nitelikli alanlarda cazibe merkezi olmayı hedefliyor.

    Batı’ya dönüp baktığımızda ise, son otuz yıldır yapılageldiği gibi artık üretim maliyetinin azaltılması için sadece maaşların aşağıya çekilmesinin yeterli olmadığını görüyoruz. Geleceğe yönelik umut yaratmak için “iyi işler” de sunmak gerekiyor. Nitekim Fransa’daki “Sarı Yelekliler” hareketi bunu ortaya koydu: İnsanlar yalnızca ufak tefek işler, artmayan ücretler istemiyor, “iyi” işler talep ediyor.

    Geç uyanma

    Belki geç oldu ama uyanıldı. 2015 yılında “Made in China 2025” deklarasyonu ürküttü. İngiltere bir yıl önce “Endüstriyel Strateji”yi gündeme getirdi. Almanya ise kendi planını mart ayında açıkladı. Fransa’da “üretim anlaşması” adı altında bir düzenleme hazırlanırken, ABD’de Florida senatörü Marc Rubio “Amerikan rüyası”na yönelik tehdide dikkat çeken bir komisyonun başkanlığını yapıyor. Rubio konuyla ilgili şöyle diyor: “Amerikan iş dünyası, çalışanlar ve ailelerinin yararı için 21. yüzyılın yüksek ücretli sektörlerine öncelik tanımalıyız.” Hatta Suudiler bile petrol gelirinin yeterli olmadığını ve ekonominin gelişimi için çeşitlendirmenin zorunlu olduğunu anlamış bulunuyorlar.

    Asya ve devletçiliğin önemi

    “Endüstri odaklı politika” yeniden önem kazanıyor. Bu konsept 1960’lı yıllarda gündeme gelmiş ama 1970 ve 80’li yıllardaki başarısızlıkların ardından terk edilmişti. Liberal dalga ise hepsini alıp götürmüştü. Ancak Asya bu yaklaşımı diri tuttu. Japonya ve Çin’de devlet stratejik önemini korudu.

    Sanayi odaklı politika şimdi artık geri dönmüş bulunuyor. Devletin müdahalesi tabu olmadığı gibi vazgeçilmez görülüyor. Ancak bunun şekli henüz netleşmiş değil. Almanya’da Ekonomi Bakanı Peter Altmaier geçişi millileştirmeler, Avrupa rekabetiyle ilgili politika değişikliği ve elektrikli piller, bulut ve hidrojenli motor gibi belli “şampiyon” alanlarda kamu desteğini içeren bir formül ortaya koydu. Ancak Alman bakanın yaklaşımı sosyalist uygulamaları çağrıştırmakla eleştirildi.

    Kısacası Xi bizi sarstı ama ne yazık ki henüz tam uyandıramadı. Avrupa’da sanayi hâlâ kötü durumda ve kıta henüz net bir politika geliştirebilmiş değil. Çin’in kararlı ilerleyişi karşısında dik durmuş sayılmayız.  

    LES ECHOS – ERIC LE BOUCHER