Çalışanlarımız Ve Tedarikçilerimizle Büyük Bir Aileyiz

0
1451

1973 yılında Emin Saçmacı tarafından kurulan ve Kayseri Organize Sanayi Bölgesi’nde faaliyet gösteren Ödül Madeni Eşya, 350 çalışanı ile birlikte 96 ülkeye ihracat yapıyor.

Bu yıl hedeflerinin 102 ülkeye ihracat yapmak olduklarını söyleyen Yönetim Kurulu Üyesi Mustafa Kemal Saçmacı, yatırım planlarımızı kendimizi ve hizmetimizi geliştirmek üzerine kurduk diyor. Ocak, fırın, ankastre ürünler, davlumbazın yanı sıra karavan içi özel tasarımlar üreten Ödül Madeni Eşya, bünyesinde özel tasarımları planlayan 12 kişilik Ar- Ge ekibi bulunduruyor. Beyaz eşya sektöründe ihracat temelli üretim yapan Ödül Madeni Eşya Yönetim Kurulu Üyesi Mustafa Kemal Saçmacı, Uluslararası Ticaret mezunu ve Kayseri Sanayi Odası Yönetim Kurulu Üyesi. Eğitimini Malta ve İngiltere’de tamamlayarak şirketteki görevinin başına dönen 36 yaşındaki Saçmacı, şirket hedeflerini, sektörü ve aile şirketinde kurumsallaşma örneği olan başarı hikayesini Fortune Türkiye’ye anlattı.

Şirketinizin kuruluş hikayesini anlatır mısınız?

Ödül Madeni Eşya, 1973 yılında babam Emin Saçmacı tarafından kuruldu. Babam dört yıl önce vefat etti. Babam vefat etmeden 15 yıl önce, tüm yönetimi abim ve bana devrederek, şirketin onursal başkanlığını yaptı. Ben 1983 Kayseri doğumluyum. İlk, orta, lise öğrenimimi Kayseri’de tamamladım. Eskişehir Anadolu Üniversitesi’nin Uluslararası Ticaret bölümünden mezun olduktan sonra, master için Malta ve İngiltere’ye gittim. İş hayatım küçük yaşta yazları babamın yanında fabrikaya gelip giderek başlamıştır. Eğitimimi tamamladıktan bu yana fabrikada aktif olarak görev almaktayım. başta mini fırın pişirici grubuyla işe başladık. Daha sonra ürün gamlarımızı geliştirdik. Katmer sacı, ocak derken 13 yıl önce tam boy ürün grubunda imalata girdik. Sekiz yıl önce, ankastre ürünlere geçiş yaptık. Dört yıl önce de ürün gamımızda davlumbaz ve aspiratör ekledik. Şirketimizin temel amacı, sürekli müşteri memnuniyeti ve en kaliteli ürünleri üretmek. Soğutucu grubunda, Özbekistan’da ortaklığımızın bulunduğu üç fabrika, yine ortağı olduğumuz bir fırın fabrikamız var.

Şirketinizdeki görev dağılımı nasıl?

Yönetim Kurulu Başkanımız abim Murat Saçmacı. Ben hem genel müdür hem de yönetim kurulu üyesiyim. Annemiz de manevi olarak başımızda. Eşit dağılımdayız, ama patron Murat Saçmacı.

İkinci kuşak yöneticisiniz. Bunun faydaları ya da zorlukları neler?

Abimle projelerimizi oluşturup, belli bir noktaya getirdikten sonra babam ve büyüklerimizin tecrübelerinden faydalanıyorduk. Büyüklerimiz bize fizibilite nasıl yapıldığını, fizibilitenin yalnızca satış olmadığını, fizibilitenin üretimde de çok önemli olduğunu, üretim teknolojilerini doğru kullanmayı, maliyet yaparken sadece karlı satışın değil, daha düşük maliyetli üretim yapmayı öğrettiler. Biz de sonuna kadar bu tecrübelerden yararlandık. Biz yeni bir şeyler yapmaya çalıştıkça, yolumuzu açtılar. Yanlış yaparak doğruyu bulacağımızı öğrettiler. Abim de beni hiç durdurmuyor ve yeni fikirlere hep açık oluyor.

Üçüncü kuşağın şirkete ilgisi nasıl? Işık görüyor musunuz?

Ben evli değilim. Abimin üniversiteye hazırlanan bir oğlu var ve işe ilgisi olduğunu görüyorum. Yaz tatillerinde yavaş yavaş işe ısınıyor. Bir işte başarılı olmak için ilk kural o işi sevmek ve severek yapmaktır. Eğer bu işi severek yapacağına inanıyorsa bizde her türlü desteği vereceğiz.

2020 yılı için büyüme hedefiniz nedir?

Kendi öz sermayemizle büyüyoruz. Karşılıksız kesinlikle borçlanmıyoruz ve kredi kullanmıyoruz. Satın almalarımız peşin, satışlarımız peşin veya akredite ile döndüğü için ayağımızı yorganımıza göre uzatıyoruz.

Kaç çalışanınız var?

Kayseri’ye gelemeyen müşterilerimiz için, İstanbul’da bir showroom yerimiz var. Burada yedi arkadaşımız çalışıyor. Toplamda 350 çalışanımız var. 45 kadın çalışanımız var. İstihdamımızı İŞKUR aracılığıyla yapıyoruz ve kadın istihdamına çok önem veriyoruz.

Kaç ülkeye ihracat yapıyorsunuz?

Üretimimizin tamamı ihracat ve 96 ülkeye yapıyoruz. En çok Kuzey Afrika bölgesine ihracat yapıyorduk, ama Kuzey Afrika’daki iç karışıklıklardan dolayı ihracatımızı, Körfez ülkeleri, Avrupa, İsrail ve İngiltere’ye yönlendirdik. Hedefimizde Güney Amerika ülkeleri var. Hatta çok ilerliyoruz diyebilirim. 96 ülkeye ihracat yapıyoruz dedik ama, bu yıl ki hedefimiz 102 ülke olacak. Biz bu hedefi 102 ülkeye çıkarırken, mevcut müşterilerimizin yanına yeni müşteriler katarak ilerliyoruz. Bu da bize şunu kazandırıyor, farklı insanlardan farklı geri dönüşler alabiliyoruz. Her ülkenin kendine göre özelliği var. Hatta İngiltere’de karavanlar için özel ürünler üretiyoruz. Dünyada tasarımı bize ait özel ürünlerimiz var ve yalnızca biz üretiyoruz.

Önümüzdeki dönem yeni yatırım planınız var mı?

Şu anda yatırımlarımızı kendi işletmemizi yenilemek ve geliştirmek üzerine yapıyoruz.

Ar-Ge faaliyetleriniz ne durumda?

Ar-Ge ve tasarıma çok önem veriyoruz. Şirket bünyemizde 12 mühendis arkadaşımız çalışıyor. Altı mühendisimiz Ar-Ge, öbür altı mühendisimiz de tasarım ve kalıp bölümlerinde çalışıyor. Plastik ve metal kalıplarımızı kendi bünyemizde yaptığımız için, çok hızlı model çıkarabiliyoruz. Devletin verdiği ciddi yatırım teşvikleri var. Özelikle Ar-Ge tarafında TÜBİTAK ve KOSGEB’in yatırım teşviklerinden yararlanıyoruz. Ayrıca kalifiye eleman konusunda da faydalanıyoruz.

Yazılım konusunda destek alıyor musunuz?

Her konuyu kendi bünyemizde çözmeye çalışırsak asıl uzmanlık konumuza odaklanamayız. Yazılımı kendi içimizde çözdüğümüz noktalar var, fakat çok geniş bir alan olduğu için dışarıdan profesyonel destek alıyoruz. Ar-Ge tarafında bazı üniversite hocalarıyla görüşmelerimiz ve destek aldığımız noktalar oluyor. Üniversite-sanayi işbirliğine fazlasıyla önem veriyoruz. Onların teori, bizim pratik bilgimiz var. Biz kendi adımıza elimizden geleni yapıyoruz, onlardan da gerekli destekleri alıyoruz.

Beyaz eşya sektörünün Türkiye’de geldiği noktayı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Beyaz eşya sektörü Türkiye’nin parlayan yıldızlarından diyebilirim. Altı-yedi yıl önce Avrupa ve İtalya’nın girdiği krizde, özellikle İtalya’da birçok fabrika kapandı ya da devlet borçlu şirketlere el koydu. İtalya bizim sektörümüzün lokomotifi ve duayeniydi. Tabi İtalya’daki fabrikalar kapandıktan sonra, birçok ülke Türkiye’ye yöneldi. Türkiye bu açığı gördü ve beyaz eşya üretiminde etkin yatırımlar yaptı.

Çin’deki Corona virüsü bütün dünyayı sardı. Siz etkilendiniz mi? Sizin sektörünüzde bu kriz fırsata çevirilir mi?

Çin’deki Corona virüsüyle beraber, Çin’le ticaret yapan birçok Avrupa ülkesi ve başka ülkeler Türkiye’ye dönüş yapıyor. Bu tarz durumlarda Çin gibi dünya devi olan ülkelerin sıkıntıya girmesiyle, birçok sektörde Türkiye bu işi fırsata çevirebilir. Hatta yatırımlara, Ar-Ge’ye ve endüstriye daha çok önem verirsek, çok daha iyi noktalara gelebiliriz. Zaten ülkemizin Arçelik, Beko ve Vestel gibi dev kuruluşlar var. Türkiye’nin adının duyulmasına gerçekten fayda sağlamış markalar bunlar. Biz de burada, pazarda yerimizi alıyoruz.

Tedarikçileriniz ile ilgili politikalarınız nelerdir?

Bizim öncelikli politikamız, ülkemizin kalkınması. Yüzde 95 tedariğimizi Türkiye’den, onun dışındaki yüzde 5’lik tedariği de İtalya, Almanya, İran ve Çin’den yapıyoruz. 1973 yılından beri bu işi yaptığımız için neredeyse bütün tedarikçileri tanırız ve onlar da bizi tanır. Öncelikli tercihimiz yerli tedarikçiler. Her zaman şunu söylerim; yan sanayi olmazsa ana sanayi olmaz, ana sanayi olmazsa yan sanayi olmaz. Burada doğru politikalar yürütmek ve doğru ürünler üretmek çok önemli. Çalışanlarımız, tedarikçilerimizle birlikte büyük bir aileyiz. Tedarikçilerimiz olmazsa biz, biz olmazsak tedarikçilerimiz olmaz.

Kayseri Sanayi Odası Yönetim Kurulu üyesisiniz. Sorumluluklarınızı nasıl dengeliyorsunuz?

Kayseri Sanayi Odası Yönetim Kurulu’nun en genç üyesiyim. Kendi işimle, buradaki görevimi yürütürken tabi ki zorluklar oluyor. Ama sonuçta bu görevi kabul ettiysem, sadece şirketimiz için değil, şehrimiz içinde mutlaka faydalı olmak zorundayız. Biz gençler, büyüklerimizin tecrübelerinden faydalanarak, elimizden gelen eforu göstererek, şehrimizi çok daha iyi noktalara getirmek istiyoruz. Kayseri Sanayi Odası olarak, Kayseri’de bir model fabrika projesi ve savunma sanayi ile ilgili ciddi çalışmalar var. Sonuçta biz memleketimize faydalı olabilmek için çalışıyoruz.

Aile şirketlerindeki kurumsallaşma çok önemli. Siz bu süreci nasıl yönetiyorsunuz?

Bir şirket anayasamız var. Fakat abimle benim aramda 10 yaş fark var. Şirketimizin uzun ömürlü olması için babamızın bize öğrettiği en önemli şey, birbirinize karşı saygı ve sevgi olduğu sürece hiçbir şeyin bozulmayacağı ve birbirimizin fikirlerini iyice dinleyip, yorumlamamız. Ve bizden sonra gelecek nesillere de bunu en iyi şekilde aktarmak zorunda olduğumuzu düşünüyorum.