Çalık’tan denim sağlamlığında performans

0
273

Çalık Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Çalık kendi şehri Malatya’da 1987 yılında fabrika kurma kararı aldığında, denim kumaş üretmekten önce gabardin tarzındaki ürünleri yapabilecek bir fabrika tasarlanıyor. Fakat Çalık’ın gönlünde bir denim fabrikası kurma hayali var. Başlangıçta gabardin ürünler için tasarlanan fabrikanın 1994 yılında denim alanında faaliyet göstermek üzere dönüştürülmesine karar verilirken, denim üretimi de iki yıl sonra başlıyor. Denim, bilindiği üzere, genelde blucin yapımında kullanılan kaba, dayanıklı bir kumaş türü.
Çalık, Malatya’daki fabrikadan sonra, özellikle tekstil yatırımları için başka bir lokasyon, başka bir ülkeye yönelmeye karar veriyor: Türkmenistan’a. Türkmenistan’da bir denim fabrikası faaliyete geçirilirken, denim alanında uzmanlaşma da beraberinde gelmeye başlıyor. Türkiye’de o yıllarda da, şimdi olduğu gibi, en önemli konulardan biri ihracat ayağını geliştirebilmek. Ahmet Çalık, Çalık Denim için en kritik pazarın hangileri olduğunu araştırmaya giriştiğinde, pilot ülke olarak, modanın da merkezlerinden biri olan, İtalya’yı seçiyor ve İtalya’da bir ofis açılıyor. Kendi satış bağlantı kanallarını kuran Çalık Denim, 2000’li yılların başında İtalya’da güçlenmeye başlıyor.

İtalya’da çok sayıdaki denim üreticisi içinde kendisine yer edinmeye çalışan Çalık Denim, burada olmasının sunduğu bazı avantajlardan da faydalanmaya başlıyor. İtalya’daki markalara satış yapıyor olmaları, İtalyan markalarını takip eden firmalar karşısında avantaj sağlıyor.

Çalık Denim ardından, en güçlü olduğu pazarlar olan, Akdeniz’e yönelerek, hem markalarının varlığı hem de konfeksiyon konusundaki hareketlilik nedeniyle Portekiz’i hedef seçiyor. Satışlarını güçlendirmeye başladığı Portekiz’i Fransa izliyor. “Daha doğrusu satış organizasyon yatırımlarını ilerletiyor. Arkasından da Almanya, Hollanda pazarları ve daha sonra da İngiltere geliyor” diyen Çalık Denim Genel Müdürü Hamit Yenici ürüne yönelik olarak ise şunları söylüyor: “Yapılan akılcı yatırımlarla beraber o günün en iyi streç kumaşları üretilmeye başlıyor. Çünkü özellikle dokuma makinelerinin teknolojisinde streç kumaşların dokunabilmesi için avantaj sağlayan tezgahlara yatırım yapılıyor ve bunlar olurken satış ağı güçlendiriliyor.”

TÜRKİYE’DEKİ DENİM ÜRETİCİLERİ dünyanın birçok yerine kumaş tedarik ediyor. Çok büyük bir konfeksiyon pazarı var ama marka sayısı az (Mavi Jeans, Collins, Little Big gibi). “Tedarik ettiğimiz kumaşların bir kısmı, Türkiye’de pantolon haline geliyor. Bir kısmı da diğer ülkelerde… İtalya’daki markalara sattığımız kumaşın hepsinin yükleme yeri İtalya değil. İtalya da bir kısım üretimini orada yapıyor ama çok büyük bir kısmını Tunus’ta yapıyor; bir kısmını Türkiye, Bangladeş, Vietnam’da yapıyor” diyen Yenici asıl önemli konunun “suyun başındaki kişileri” kumaşlarını kullanmaları konusunda ikna etmek olduğunu söylüyor; “Üretimi nerede yapacakları onlara kalıyor. Elbette hammaddenin geldiği yerde konfeksiyon üretimi de yapılıyorsa avantaj sağlıyor. Bize yakın konfeksiyon yapılabilecek, Romanya, Bulgaristan, Tunus var. Buraya kumaşın varması kısa sürüyor ve aynı saat diliminde olduğunuz için kolay iletişim sağlıyorsunuz.”
Üretimlerinin çok büyük bir kısmı için yurtdışındaki markalara hizmet veren Çalık Denim’in Türkiye’deki konfeksiyoncu müşterileri de aslında yurtdışındaki markalara ya da perakende gruplarına bu servisi veriyorlar. Satışlarının yaklaşık yüzde 10’u Türkiye’ye (nihai markası Türkiye’de olanlar), yüzde 7-8 civarında ABD’ye, yüzde 7 civarında Uzakdoğu’ya, kalanı ise Avrupa’ya yapıyorlar. İlk başta gabardin tarzı ürünlerin işlenmesini sağlayan makine parkına sahip olmaları da aynı zamanda denim kumaşların çeşitlendirilmesine yardımcı oluyor.

ASIL HAMMADDELERİ pamuk. Türkiye’deki pamuğun merkezi ağırlıkla Güneydoğu Anadolu bölgesi. Çalık Denim ise hammadde teminini Türk pamukları ve çok büyük bir kısmını da Amerikan pamukları ile sağlıyor. Neden Amerika’dan satın alma gereği duydukları konusunda, “Türkiye’de hâlâ bazı tip üretimlerimiz için uygun kaliteli pamuğu bulmakta zorluk çekiyoruz. Pamuğun kendi hammaddesinin kötü olduğundan değil aslında; toplama, depolama, çırçırlama konusundaki bazı uygulama yanlışlıklarından dolayı” diyen Yenici, kaliteli üretim yapabilmeleri için ABD’den satın alma yapmaya mecbur kaldıklarını söylüyor. Türkiye’de pamuk toplanması ve balyalanması sırasında, sentetik iplikler ve sentetik çuvallar kullanılırken, bunlar da bazen o pamuğa karışınca boya almadıkları için, özellikle koyu renk çalışmalarda gözükmeye başlıyor. Çalık Denim bu tür risklerden kaçınması gerekebildiği için yüzde 40’a yüzde 60 oranında Türk ve Amerikan pamuğu kullanıyor.

Girdileri içerisinde en büyük hammaddesi pamuk olan Çalık Denim, son iki senedir emtia fiyatlarında yaşanan düşüşten etkileniyor. Amerikan pamuğuna da son dönemde bir anti damping söz konusu. “Amerikan pamuğu getirdiğiniz zaman, o ürün Türkiye’de kullanılacaksa vergisini vermek durumundasınız. Ama biz çok büyük bir ihracatçıyız. Aldığımız Amerikan pamuğunun çok büyük bir kısmını ihraç ediyoruz. Dolayısıyla bize olan etkisi çok büyük olmayacaktır. Ama iç pazarda sunulacaksa Amerika’dan pamuk almak kesinlikle onları etkileyecek, Türk pamuğuna olan ilgiyi artıracaktır” diyen Yenici, 2012-2013 yıllarına göre pamuğun fiyatının yaklaşık yüzde 25 gerilemiş durumda olduğunu ve şu an için de çok fazla hareketlilik olmadığını ekliyor. En büyük girdilerden bir diğeri olan kimyasallarda ise euro/dolar paritesindeki değişim ile özellikle euro ile satılan ürünlerin dolara dönmesi de şirket için girdi maliyetlerinde artış yaratıyor.

“2016 yılında bizi en çok etkileyenlerden biri de asgari ücretteki artış oldu. Tekstil sektörü emek yoğun bir sektör. Mavi yakalı sayımız çok yüksek. Asgari ücretin birden bire artıyor olması hazırlıksız yakalanmamıza sebep oldu” diyen Yenici, piyasadaki zorlukların, krizlerin ve risklerin de finans maliyetlerini bir miktar yukarı çıkardığını söylerken, “Bankalar da daha temkinli davranıyor ve bu, piyasa için artan bir maliyet getiriyor” diyor.
Enerjisini doğalgaz ya da kömürden elde eden Çalık Denim, yeni çevre kanunlarına göre, bölgedeki Türk kömürlerinden beklenen salımı yakalamalarının mümkün olmadığı iddiasıyla ithal kömür kullanıyor. “İthal kömürü Rusya’dan alıyorduk, Rusya kapısı kapanınca Güney Afrika’dan almaya başladık. Türk kömürüyle kıyasladığınız zaman ithal kömür kullanmaya başladığımızda buhar maliyetlerimizde bir miktar artış var. Ancak elektrikteki durumsa daha önceki senelere göre biraz daha farklı. 2014 ve 2015’te üretimin düşmesi, pazarlık gücümüzü artırmaya başlıyor ama rakip olduğumuz ülkelere göre daha yüksek fiyatlı enerji kullanıyoruz” diyor Yenici.

İnovasyon ihtiyacı, yoğunlaşan rekabet ortamında kendi isteklerini yapabilme ve piyasayı yönlendirme gerekliliğinden ortaya çıkıyor. “Ür-Ge ve Ar-Ge’ye verdiğimiz önemle, Ar-Ge merkezimizi kurduk ve 2011 yılında devlet tarafından tasdik edildi. Burada 70’in üzerinde çalışanımız var. Yerli ve yabancı üniversitelerle, TÜBİTAK’la da çalışıyoruz” diyen Yenici, önemli olanın bu çalışmaların ticarileşmesinin sağlanması olduğunun da altını çiziyor. “Yaptığınız Ür-Ge ve Ar-Ge çalışması, satışa ve üretime dönüşmüyorsa, sanattan öteye geçmiyor. Bu çalışmaları ticarileştirip endüstriyelleştirmek için çabalıyoruz. Ve bundan katma değer çıkarabilmek için… Sonuç olarak kapasiteniz sınırlı. Ama aynı metrajı, belki yüzde 10 daha fazla harcayarak yüzde 50 daha kârlı satabiliyorsanız, bu yüzde 40 her zaman için katma değerdir” diyor.

FİYATLAR AŞAĞI İNERKEN satış gelirlerini yüzde 54 artıran şirket, bunu nasıl başardı? Verilmiş olan yatırım kararları neticesinde, 2015’e girerken kapasitesini ve satışlarını bir miktar artıran Çalık Denim, kapasite artışından daha yüksek ciro artışı yakaladı. Yenici, “Daha katma değerli ürünleri satışımıza adapte ettik. Bir şekilde kabuk değiştirmeye başladık. Eğer satış fiyatınızı artırabiliyorsanız hem satış cironuz, hem de kârlılığınız daha iyi seviyeye gelmeye başlıyor. Doğru zamanda yaptığımız kapasite artışı da önemli bir faktördü. Bunu realize etmeyi başardık” diyor.

Satışların yüzde 94’ü yurtdışına gerçekleşiyor. Çalık Denim’in Türkiye’deki en büyük müşterilerinden olan Mavi Jeans’e yapılan satışlar ise yüzde 5-6’yı geçmiyor. “Gerçek müşterimiz nihayetinde aslında yurtdışında. Satışlarımızın yüzde 90’ından fazlasını yurtdışındaki markalara ya da perakende gruplarına yapıyoruz. Ama nereye yüklüyoruz diye sorarsanız; yani yapmış olduğumuz satışın yüzde kaçı Türkiye’de konfeksiyon haline geliyor, yüzde kaçı dışarıda oluyor dersek, yaklaşık yüzde 50-50” diyor Yenici.

Tekstil imalatı eğer önünüzde güçlü bir perakende markası ile birlikte yürümüyorsanız zor denir. Fakat Çalık Denim marka stratejini böyle kurmuş değil. “Kendi sektörümüz içinde marka olmak istiyoruz. B2B işi içindeyiz” diyen Yenici, gerçek müşterilerinin Diesel, Gucci, H&M, Zara, Armani olduğunu söylerken, “Ancak bunlar için içerik markası olmayı kendimize hedef edinmiş durumdayız” diyor.

Çalık Denim yılda iki kumaş koleksiyonu hazırlıyor: İlkbahar-yaz ve sonbahar-kış. Ve bunları genelde iki sene öncesinden planlamak, ortaya çıkarmak zorundalar. Örneğin şu zamanlarda, 2018 yılında satılacak pantolon kumaşlarını müşterilerine göstermekle meşguller. “Modanın ne tarafa gideceğini herkesten daha önce takip etmemiz gerekiyor. Bunun için yurtdışında danışmanlarla çalışıyoruz. Ayrıca Ar-Ge, Ür-Ge’deki arkadaşlarımız fuarlar dışında, dünyadaki tüm önemli merkezlerdeki mağazaları dolaşıyor” diyen Yenici, Los Angeles, Tokyo, Osaka, Kuzey Avrupa’da Stockholm, Göteborg, Kopenhag, Amsterdam, Milano, Londra ve New York’un önemli merkezlerden olduğunu söyleyerek şöyle devam ediyor: “Buradaki mağazaları dolaşıyoruz; piyasada neler olduğunu, trendin ne tarafa gittiğini öğreniyoruz. Hatta satın alma da yapıyoruz. Çünkü ürünleri toplamak zorundasınız. Sonuçta kendinize bir yol çiziyorsunuz. Ve elbette yeni çıkan hammaddeleri de teknik olarak takip ediyoruz. Hem makine üreticileriyle hem kimyevi boya üreticileriyle hem de hammadde üreticileriyle dirsek teması içindeyiz.”
TEKSTİL SEKTÖRÜ İÇİN 2015 iyi bir değildi. Ödenemeyen krediler sorunu bu yıl da devam ederken Yenici 2016 için, “daha kötü bir yıl” diyor ve devam ediyor: “Bizim sektör hep bir sinüs eğrisi çizer. Denim moda olmaya başlar, blucin öne çıkar, satışlar artar fakat artık başka şeyler de giymenin zamanı geldi derseniz inmeye başlar. Sinüs eğrisinin yukarı çıkışını 2014 yılı ortalarına kadar yaşamıştık. Ondan sonra bir miktar aşağı iniş sergilemeye başladı sektör. 2015 yılına geldiğimizde, bunların da haricinde dünyada dengeler değişmeye başladı. 2015 yılında euro-dolar paritesinin seyrinde dramatik bir değişiklik oldu; 1,40’lardaki pariteler, 1,05, 1,07’lere doğru geldi.”

Bu değişimin yarattığı panik havası, üreticileri, aldıkları kumaşı değiştirme ya da aldıkları bölgeyi değiştirme gibi fikir değişikliklerine neden oluyor. Ve bu hareket piyasada bir salınım yaratıyor. “Bu durumun ülkemiz için hem pozitif hem negatif etkileri oldu; pozitif; Uzak Doğu ya da dolarla satın alma yapan yerler pahalı olmaya başladı. Buna karşılık girdileri dolarla olan ve euro ile satış yapanlar daha kötü duruma düşmeye başladı. Domino etkisi gibi, etkileniyorsunuz. Denime olan ilgi biraz azalıyor; çok dayanıklı olduğu ve eskimediği için yenisini alma ihtiyacı ötelenebiliyor” diyen Yenici, sektörde ciddi bir gerilemenin başladığını anlatırken, bu kötüye gidişin bir nedeninin de, iklimle ilgili olduğundan bahsediyor: “Normalde sezon değişimini bilirsiniz. Ama mevsimler değişti; 2015 yılında Avrupa’da satışlar başladığında ‘okula dönüş’ dönemi olur. Eylül-ağustos ayında okullar açılacağı zaman satışlar bir miktar artmaya başlar, yani kışlık alışveriş başlar. Havalar o kadar sıcak devam etti ki, kış gelmemeye başladı. Dışarıda sıcaklık 25 dereceyken kaban alma ihtiyacı hissetmiyorsunuz. Geçen sene ceket-kaban işinde Avrupalı markaların tamamı bu yüzden zarar etti. Zamanında satılmayınca markalarda panik başlıyor. Hepsi beraber karar veremedikleri için indirime gitmeye başlıyorlar” diyor ve devam ediyor; “Malın orijinal fiyatındaki satış miktarı azaldıkça kendi kârları düşüyor. Satılamayınca, mağazada bittiği zaman yenilemek için koyacakları siparişlerden de vazgeçmeye başladılar. Aynısı 2016’da bu sefer yaz için yaşıyoruz. Nisan ayında Almanya’da kar yağıyordu.”

İRAN AMBARGOSUNUN kalkmasıyla bu pazar Çalık Denim’in de radarına girmiş durumda. Yenici direkt olmasa da dolaylı işlerde İran ile bir iyileşme yakalanacağını bekliyor. En önemli hedefi katma değerli ürün oranını artırmak olan şirket, bunu yaparken de kendisine daha büyük pazar açma hedefinde. “2020 hedefimiz 60 milyon metre yani şu an yaptığımızdan yüzde 50 daha fazla satış gerçekleştirmek istiyoruz. Tabii ki ciromuzu yüzde 50’nin daha da üzerinde artırmayı hedefliyoruz. Çünkü katma değerli ürünlerimiz arttıkça bunu yapabileceğiz” diyen Yenici, 60 milyon metreye çıkmanın kapasite artırıma girdiğini söylerken ekliyor: “Doğru, inovatif ürünler yapabileceğimiz yatırımlar gerçekleştirerek, geçen sene ve bu yıl dahil olmak üzere 100 milyon dolar civarında yatırım yapıyoruz. Ve 2020 yılına kadar, pazar ve sektör de destek olduğu sürece, şu anki kapasitemizi yüzde 50 artırmış olacağız. Ciromuzu ise yüzde 50’nin üzerinde arttıracağız.”
Türkiye’nin üçüncü en büyük kapasitesine sahip olan Çalık Denim, 2020 yılında ikinci olan rakipleri çok büyük atılımlar yapmazsa, kapasite anlamında ikinciliğe ulaşmayı hedefliyor. Ayrıca içinde oldukları bazı pazarlardaki paylarını da artırmayı planlıyorlar. Yenici şöyle anlatıyor: “Özellikle Almanya, İngiltere, Kuzey Avrupa, Hollanda pazarlarımızı genişletme peşindeyiz. Ayrıca, aslında satış yaptığımız ancak büyüme potansiyelinin, fırsatların çok büyük olduğu iki pazar daha var bizim için. Buradaki algımızı bilinirliğimizi ve pazar payımızı artırmak istiyoruz; biri Kuzey Amerika, diğeri Uzakdoğu, özellikle Japonya pazarı. Artırmış olduğumuz kapasiteyi de buralarda değerlendireceğiz.”