Çağlayan Adliyesi’nde gerginlik çıktı

0
36
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Selim Kiraz’ın şehit edildiği Çağlayan’daki İstanbul Adalet Sarayı’nda avukatların aranarak içeri alınmasına tepki gösteren bir grup kadın avukata çevikkuvvet polisi müdahale etti.

Aramaya tişörtlü tepki
Avukatar, x-ray cihazından geçerken elbiselerini çıkarıp tişörtlerle kaldılar. Tişörtlerinin üzerinde ‘Avukata dokunma, dokunursan yanarsın, diren avukat’ yazısı yer aldı. Aramayı geçtikten sonra slogan atan kadın avukatların etrafı çevikkuvvet polisleri tarafından çevrildi. Polis müdürü, avukatlara slogan atmayın uyarısında bulundu.

Çevik kuvvetle müdahale
Avukatlar slogan atmaya devam etti. Çevikkuvvet polisi kadın avukatlara ve onlara destek veren erkek avukatlara müdahale etti. kadın avukatlar yerlerde sürüklenerek adliye dışına çıkarılmaya çalışıldı.

Yaralı avukat hastaneye kaldırıldı
Bir kadın avukat müdahale sırasında yere düşerek başını çarptı. Baygınlık geçiren kadın, olay yerine gelen ambulansla hastaneye kaldırıldı.

Çağlayan’daki İstanbul Adalet Sarayı’nda avukatların aranarak içeri alınmasına tepki gösteren bir grup kadın avukata Çevik Kuvvet polisinin müdahale etmesi sonucu yaralanan avukatın Refika Korkmaz olduğu öğrenildi. Korkmaz hastaneye kaldırıldı.

“Hakim kararı sorduk, gösteremediler”
Avukatlar adına açıklama yapan Avukat Volkan Gültekin, “1-1,5 saattir kapı önünde avukat arkadaşlarımız, hassas kapıdan geçmeyi, ellerindeki çantalarla kabul etmelerine; çipli kimliklerini çipli cihazdan okutup geçmelerine, her zamanki rutin uygulamayı kabul ederek geçmek istemelerine rağmen, illa çantalarının ayrı bir X-Ray cihazına konulması dayatmasına karşı bunun artık arama olduğunu, HSYK madde 9’da düzenlenen idari nitelikte bir arama olduğunu ve idari nitelikteki aramalar Anayasa 20. maddeye aykırı olduğu için, çünkü orada hakim kararı aranmaksızın arama yapılabileceğini söylüyor, ama Anayasa 20. maddesi tüm aramalar, önleme ve adli arama ayrımı olmaksızın hakim kararıyla arama yapılacağını belirtiyor. Orada sadece gecikmesinde sakınca bulunan bir hal varsa, Cumhuriyet Savcısı’nın yazılı emriyle arama yapılacağını belirtiyor. Burada hakim kararı sorduk, göstermediler. Öyle bir karar olmadığını söylediler. ‘Cumhuriyet Savcısı’nın yazılı emri var mı?’ dedik, ‘Sözlü talimat var’ dediler. Cumhuriyet Savcısı sözlü talimat veremez, Anayasa’nın 20. ve 21. maddeye aykırı” diye konuştu.

“Arkadaşlarımız duruşmaya giremedi”
Volkan Gültekin, şöyle devam etti: “Avukatlık Kanunu nasıl hakim ve savcılara özel olarak, bizim savunma dokunulmazlığımızdan kaynaklı buralara girişlerde belli ayrıcalıkları vatandaşın savunma hakkı açısından veriyorsa, aynı uygulamayı da, aynı tekniğe sahip tüm savcılara da yapılanı istiyoruz. Aynı yargı mensubuyuz. Türk Ceza Kanunu madde 6. bizi kamu görevlisi, yargı çalışanı olarak kabul eder, yargı personeli gibi değerlendirir. TCK 265/2 hakime yapılmış suç gibi değerlendirir. Biraz önce bize kolluğun yaptığı uygulama, hakime yapılmış gibi değerlendirilmesi gereken bir suçtur. Görevi yaptırmama için direnme suçudur. Biraz önce biz kendilerine ihtar ettik, ‘Elinizdeki sözlü talimat kanunsuz emirdir. Kamu görevlilerinin kanunsuz emre uymama yükümlülüğü vardır.’ Söyledik, yazılı dahi olsa uymamakla ödevlidirler. Onu da söylememize rağmen, hukuka aykırı olarak işlerimizi yapmamıza engel oldular. Birçok arkadaşımız duruşmasına giremedi. CMK’dan görevli, zorunlu müdafilikten görevli bir arkadaşımız gözaltına gidecek, yarım saat, 1 saat orada beklemek zorunda kaldı, hak kaybına neden oldu.”

Gültekin, konuşmasını şöyle tamamladı: “Dolayısıyla, bu adliye hepimizin, adliye bizim yaşam alanımız, bundan dolayı bu özel hükümler var. Burası alışveriş merkezi değil. Ayrıca özel güvenlik görevlilerinin arama yetkisi kesinlikle yoktur. Kolluk değildir, zor kullanma gücü yoktur. Bize az önce engelleme yapanlar sivil polisler ve özel güvenlik görevlileridir. Bu hukuka aykırılığa biz bu şekilde karşı çıkmasaydık, hukukçu olmazdık. Bu zaruretten dolayı bunu yapmak zorundaydık. Bundan sonra da böyle gireceğiz adliyeye, bu bizim doğal hakkımız. Ayrıca, dedik ki, ‘Bizim hakkımızda tutanak tutun, öyle geçelim.’ ‘Hayır, biz anlamayız, çıkarmayız.’ En son girmek zorundaydık. Elimizdeki işler kendi işlerimiz değil. Vatandaşın hak kaybı oluyor. İçeride işlerimiz var. Baro yönetiminden çok talep ettim, gelen olmadı.”