Bretton Woods Gerçek Anlamda Biterken

0
206

ANGLO-SAKSON SİSTEMİ yani liberal/ demokrat ekonomiler Çin’e karşı mevzileniyor.

Fed toplantısı ve Evergrande tartışmaları arasında (hayır Evergrande Çin’in Lehman’ı değil ama tüm Çin büyüme modeli aslında kredi bazlı olduğu için ciddi bir yavaşlama döneminin habercisi) önemli bir jeopolitik gelişme kendisine profesyonel siteler dışında fazla yer bulmadı. Tabii eğer Fransa’da yaşamıyorsanız. Geçtiğimiz ay Bretton Woods sisteminin temel taşlarından birisi olan altın dolar bağının başkan Nixon tarafından sona erdirilmesinin yıl dönümüydü. Genel fikir bu adımla beraber Bretton Woods sisteminin de sona erdiğidir. Ancak gerçek bu sistemin sadece bir altın-dolar bağı olmadığı aksine bugün bildiğimiz dünyanın pek çok kurumunun Bretton Woods ile hayata geçtiği ve sistemin hala canlı olduğudur. Ve düşünmemiz gereken ABD’nin bu sistemden kendisini çekmeye başladığında neler olabileceği. Zira sloganların dışına çıkarak bu ihtimali değerlendirdiğimizde ki işaretlerini alıyoruz, kaotik bir dönem dünyayı bekliyor olacak. Geçtiğimiz günlerde ABD’nin Afganistan’dan çekilme haberi geldi. Ve maalesef ABD’nin nasıl çekildiği neden çekildiğinin önüne geçti.

Çin Afganistan’ı örnek vererek Tayvan’a ABD’ye fazla güvenmemesi gerektiğini söyledi. Oysa Afganistan hiçbir zaman bir ABD müttefiki olmadı, Tayvan ile ise savunma paktı var. Nisan ayında Fransız DCNS şirketi Alman ve Japon rakiplerini geride bırakarak Avustralya’nın en büyük silah ihalesini kazanmıştı. Avustralya’nın amacı karasularının güvenliğini artırmak. Ancak bu ülkenin konumunda olmanız durumunda tercih etmeniz gereken denizaltı tipi (12 adet satılacaktı) dizel değil, nükleer özelliğine sahip olmalı. Avustralya’nın kendine ait bir nükleer programı olmaması nedeni ile dizel/elektrikli denizaltında karar kılınmıştı. 15 Eylül’de ise ortaya bir nükleer bomba düştü! ABD-İngiltere ve Avustralya AUKUS kısaltması altında bir pakta girerek Avustralya’yı nükleer denizaltı sahibi yapma hedefini açıkladı ve Fransa’yı devreden çıkardı. ABD Çin’i dizginleme adımı atarken, İngiltere Brexit sırasında telaffuz ettiği Global İngiltere hedefine doğru bir adım atıyor, Avustralya ise çok daha kuvvetli bir donanma oluşturuyor. Neticede ABD şu anda sadece İngiltere ile paylaştığı teknolojiyi Avustralya’ya da veriyor olacak. Ancak asıl bomba ABD’nin bu ülkeye havadan ve denizden fırlatılabilen cruise füzeleri de verecek olması. Menzil 1500 mili aşıyor. Bu Çini vurmak için elbette yeterli değil ancak Çin donanmasına karşı ve daha önemlisi Malakka Körfezi’nde bir hedefi vurmak için kullanılabilecek bir kapasite. Google’a “Malacca Dilemma” yazarsanız konunun önemini anlayabilirsiniz. Böylece bölgede üç ülke + ABD Çin’in tedarik zincirini tehdit edebilecek güce erişmiş durumda.

Tahmin edersiniz ki bu üç Asya Pasifik ülkesi de Çin dostu değil. Bu fiziki tehdide karşı bir de elbette Anglo-Sakson sisteminin yani liberal/demokrat ekonomilerin Çin’e karşı mevzilenmesi söz konusu. Birkaç gün önce Çin’in CPTPP’ye baş vurmasının nedeni elbette bu gelişmeler (bu tip ticaret anlaşmaları potansiyeli abartılan gelişmeler). Bu başvurudan hemen birkaç gün sonra İngiltere de NAFTA’ya başvurmayı (yeni adı ile USMCA) değerlendirdiğini açıkladı. Japonya’yı da ABD’nin vazgeçmeyeceği bir müttefik olarak ekleyebilirsiniz. Tüm bu olan bitenin içinde Fransa veya Avrupa’nın ABD için Bretton Wood sırasında sahip olduğu önemi artık taşımayacağını görmemiz gerekiyor. Ve hatta Rusya’nın Çin’i kuşatmak konusunda ABD için çok daha büyük önem taşıdığını söylemek mümkün. Yoksa siz Trump gidince her şey eski haline mi dönecek sanmıştınız?