BM: Suriyeliler vatansız kalabilir

    0
    49

    Birleşmiş Milletler (BM) Mülteciler Yüksek Komiseri Antonio Guterres, Suriye ve Irak’taki krizin “vatansızlık” sorununu artırabileceğine dikkati çekerek “Çok sayıda Suriyeli mülteci vatansızlık riskiyle karşı karşıya” dedi.
     
    BM Cenevre Ofisi’nde düzenlenen basın toplantısında, BM Mülteciler Yüksek Komiserliği’nin (BMMYK) hazırladığı “Vatansızlığı 10 Yılda Bitirme” raporu hakkında konuşan BM Mülteciler Yüksek Komiseri Guterres, küresel kampanya başlatarak herhangi bir ülkenin vatandaşlığına sahip olmayan milyonlarca kişinin “vatansızlık” sorununu, 10 yılda çözmeyi amaçladıklarını söyledi.
     
    Gutterres, “Dünyada vatandaşlığı bulunmayan 10 milyon kişi var” dedi.
     
    Myanmar’da 1 milyondan fazla kişi vatansız
    Listenin başındaki ülke Myanmar. Ülkede vatandaşlığı bulunmayanlar arasında üst sırada Rohingya Müslümanları bulunuyor. Guterres, “Myanmar’da 1 milyondan fazla kişinin, etnik kimlik ve dini nedenlerle vatandaşlığı yok” ifadesini kullandı. Listede Myanmar’ı, sırasıyla Fildişi Sahili, Tayland, Litvanya, Estonya ve Dominik Cumhuriyeti izliyor.
     
    Guterres, 27 ülkede kadınların çocuklarına vatandaşlıklarını erkeklerle eşit düzeyde geçirmesine izin verilmediğini söyledi.
     
    Öte yandan rapora göre, son 10 yılda, vatandaşlığı bulunmayan 4 milyon kişi, bir ülkenin vatandaşlık hakkını elde etti.
     
    Suriyeliler de vatansızlık riskiyle karşı karşıya
    BM rakamlarına göre, Suriye’ye komşu ülkelerde 3 milyondan fazla Suriyeli mülteci var ve Suriye içinde 6,5 milyon yerinden edilmiş kişi bulunuyor.
     
    Suriye ve Irak’taki krizin “vatansızlık” sorununu artırabileceğine dikkati çeken Guterres, “Çok sayıda Suriyeli mülteci vatansızlık riskiyle karşı karşıya” diye konuştu.
     
    Guterres, “Suriye mülteci kamplarında 50 milyondan fazla çocuk dünyaya geldi. Birçoğu, Suriyeli olarak kayda alındı. Ama doğum sertifikası bulunmayan Suriyeli çocuklar ileriki yıllarda vatandaşlık konusunda ciddi sorun yaşayabilirler” uyarısında bulundu.
     
    Lübnan ve Ürdün’deki mülteci kamplarında kalan Suriyeli çocuklar hakkında Guterres, “Biz Lübnan ve Ürdün’deki Suriyeli çocukların vatandaşlık işlemlerinin iyileştirilmesi için çalışmalar yapıyoruz” bilgisini verdi.
     
    Guterres, “Komşu ülkelerde yeni doğan Suriyeli mülteci çocukların yüzde 70’i kayıt altında değil ve resmi bir doğum belgeleri yok” dedi.
     
    Filistinlilerin “vatansızlık” ile ilgili istatistiklerde yer almama nedeni hakkında ise Guterres, “Çünkü oradaki sorun biraz karışık ve özel bir durumu var. Oradaki çözüm açık bir şekilde politik bir çözüm olmalı. Umarım Filistin sorunu çözülür” diye konuştu.
     
    Kırım Tatarları Ukrayna vatandaşı oldu
    Kırım Tatarlarının da listede olduğunu ifade eden Guterres, “Kırım Tatarlarının vatandaşlık hakkı elde etmesi için daha önce büyük bir çalışma vardı. Büyük çoğunluğu Ukrayna vatandaşlığı aldı” ifadesini kullandı.
     
    BMMYK’dan aldığı bilgiye göre, Sovyetler Birliği tarafından 1940’lı yıllarda Almanya, Bulgaristan, Ermenistan ve Yunanistan’a gönderilen 266 bin Kırım Tatarı 1980’li yılların sonlarında Kırım’a geri döndü ve birçoğu Ukrayna vatandaşlık haklarını kullanmaya devam etti. Ukrayna hala Kırım’da yaşayanları Ukrayna vatandaşı olarak kabul ediliyor.
     
    BMMYK’ya göre, Ocak 2014 verilerine göre, Kırım’da yasal oturma izni bulunmasına rağmen herhangi bir vatandaşlığı olmayan 450’den fazla kişi yaşıyor.
     
    Vatansızlık sorunu ilk kez 1. Dünya Savaşı’nda ortaya çıktı
    Uluslararası Hukuka göre vatansız terimi, vatandaşlık hakkını kaybeden ve bir yenisini kazanamayan kimseler için kullanılıyor.
     
    Vatansızlar sorunu ilk kez Milletler Cemiyeti’ne üye devletler için, 1. Dünya Savaşı’nın ardından, yurtlarından atılan ve vatandaşlıktan çıkarılan 2-3 milyon mültecinin ortaya çıkmasıyla kendini gösterdi. Nansen pasaportu, bu mültecilere göç etmek ve varlıklarını sürdürmek yollarını sağlamak amacıyla yaratıldı. XX. yy. boyunca vatansız mültecilerin ya da göç eden kimselerin sayısında önemli bir artış oldu.
     
    Vatansız kişilerin statüleri, çalışma koşulları ve toplumsal durumlarına ilişkin hukuksal düzenlemeler ve bu konularda alınacak önlemler, Birleşmiş Milletler’in (BM) düzenlediği bir konferansta kabul edilen Vatansız Kişilerin Statüsüne İlişkin Sözleşme’yle (28 Eylül 1954) belirlendi. Gene Cenevre’de BM tarafından düzenlenen bir konferansta kabul edilen Vatansızlığın Azaltılması Konusunda Sözleşme’de (30 Ağustos 1961) ise vatansızlık durumunun ortadan kaldırılmasında özellikle kişinin doğumu ve yerleşmek amacıyla oturduğu yer gibi esasların göz önünde bulundurulması ilkesi benimsendi.
     
    Bir de özel olarak, vatansızları korumak ve aynı zamanda, gerekirse mültecilerin yeniden vatandaşlıklarını kazanmak için çalışmakla görevli bir kurum var. Bu kurum, 1950’de Uluslararası Mülteciler Örgütü’nün (15 Aralık 1946’da Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun kararıyla kurulan) yerini alan ve merkezi Cenevre’de bulunan Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği’dir.
     
    1954 ve 1961 tarihli bu sözleşmelerin ikisini de henüz onaylamamış olan Türkiye, vatansızlar hakkında ikametgah, ikametgahın bulunmadığı durumlarda sürekli mesken, o da yoksa dava tarihinde vatansızın bulunduğu devlet hukukunu uyguluyor.