Bebekliler koylarından vazgeçmiyor

0
30

İstanbul’da değnekçiliği ve park mafyasını kaldırmak için karada başlayan ve kentin sokak ve kaldırımlarını otoparka dönüştürerek çalışmalarına devam eden İstanbul Büyükşehir Belediyesi kuruluşlarından İspark, devlet hastaneleri gibi resmi kurumlara da yayılarak hızla büyüyor. Gelirlerinin yüzde 25’i belediyeye aktarılan kuruluşun cirosu 2005 yılında 743 bin 400 TL iken devasa bir artışla 2014 yılsonu itibariyle 235 milyon 874 bin 500 TL’ye ulaştı. Araç kapasitesi 86 bini aşan ve toplam 550 otoparkının sadece 45’i katlı otoparklardan oluşan İspark’ı on yıl içinde 120 milyon araç kullandı. Hedefleri, beş yıl içinde araç kapasitesini 200 bine çıkarmak.
 
Yakın zaman önce de “deniz araçlarında tonozculuğu bitireceğiz” iddiasıyla boğazın en müstesna koylarında başlayan iskele ya da tekne bağlama hizmetini de devreye alan İspark, yat limanlarının ve marinaların yer almadığı İstanbul Boğazı’nda bu uygulama ile 11 noktada tekne park yapmış olacak. Bu projelerin toplam maliyeti 50 milyon lirayı bulacak. Hepsi hizmete açıldığında ise, Boğaz’da toplam 5 bin tekne ve yatın konaklayabileceği kapasite yaratılmış olacak.
 
Yaklaşık 10 yıldır kentin otopark sorununu çözmeye çalışan İspark, İstinye ve Tarabya’da hizmete açılan tekne parklardan sonra (kapasiteleri toplam 388), Bebek, Kuruçeşme, Beykoz ve Paşabahçe koylarında da tekne bağlama alanı oluşturmak için yürütülen fizibilite çalışmalarını tamamladı. Yakın zamanda başlayacak dört projenin 2016 yılında tamamlanması planlanıyor. Bebek 300, Kuruçeşme 85, Beykoz 310 ve Paşabahçe 165 kapasiteyle hizmet verecek. Marmara ve Karadeniz kıyılarında başka yeni projeler de gündemde.
 
“Tekne parklar ilk etapta dört noktada yaklaşık bin tekne ve yat bağlama kapasitesiyle hizmete açılacak” diyen İspark Genel Müdürü Mehmet Çevik, şöyle devam ediyor “Ardından Çubuklu, Kanlıca, Anadolu Hisarı, Çengelköy ve Arnavutköy’de de tekne parkların yapımına başlayacağız.”
 
Tekne park diğer marina alanlarından farklı özellikler taşıyor. Proje yüzer iskelelerden oluşuyor. Dolayısıyla gerektiğinde başka bir alana taşınması mümkün olabiliyor. Kayıt dışı olan tekne-yat bağlama giderlerinin bu projelerle artık kayıt altına alınacağını söyleyen Çevik’e, bu noktada Bebek Semt Girişimi üyelerinden Nigar Alemdar’ın itirazını dinliyoruz. Bebek Semt Girişimi, Boğaziçi sahillerini Bebek özelinde korumak üzere geçtiğimiz yıl Bebekliler Derneği şemsiyesi altında kuruldu. “Tonozcular koskoca boğazda 20 taneyi bulmaz ve üç-beş kuruş kazanıyorlar. İspark ise büyük paralar peşinde” diyen Alemdar, “Ben Bebek’te büyüdüm. Eski Bebekliler’de herkesin bir sandalı olur. Bu tür bir yaşamı sona erdirip tamamen para getirecek ve çevreyi mahvedecek bir projeyle geliyorlar. Boğaz doğal bir suyolu. Uluslararası kurallara bağlı. Buraya bir yığın tekneyi bağladığınız an, bu geçiş şimdi olduğundan çok daha riskli hale gelir” diyor.
 
300 tekne kapasiteli tekne parka ve ona ilave yapılacak 150 araçlık otoparkın ise, Bebek’in zaten kötü durumdaki trafiğini daha da artıracağı öne sürülüyor. “Bebek’in yolları bu projeyi kaldırmaz. 300 teknenin kaptanı, miçosu, sahibi, misafirleri, gıda takviyecileri gelecekler. Bunların getireceği kara trafiği yükünü düşünmek gerekir” diyen Alemdar; “Tarabya ve İstinye çok küçük cep koylardır. Ama Bebek bir koy değil. Bir gidiş bir geliş sahil yolu ve yine bir gidiş bir geliş Bebek-Etiler yolu var. Başka kara arteri yok” diyor. İspark’ın tekne parkları yüzer iskelelerden (pontonlar) oluşsa da pontonları sabit tutmak için deniz dibine atılacak beton blokların deniz ekolojisine vereceği zarar da bir diğer itirazdan.
 
Belediyeye iyi bir gelir sağlayacağı şüphesiz olan projenin İstanbul denizciliğine, yatları şehrin göbeğine bağlamanın dışında, ne getireceği henüz belli değil. Bu hızla devam eden tekne parklar önümüzdeki yıllarda güney marinalardaki teknelerin kışın İstanbul’a göçünü de başlatabilir. Bu da zaten yoğun olan Boğaz trafiği ve kirliliğini artıracaktır.