Babacan’dan danışmanlık iddialarına yanıt

0
47

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, seçimlerin ardından Başbakan danışmanı olacağı iddiasına ilişkin, “Önemli olan, AK Parti’nin kurumsal olarak önümüzdeki dönemde neler yapacağıdır. Yoksa şahıslar üzerine fazla tartışmalar yapmanın Türkiye’ye de partimize de faydası yok” dedi.

7 Haziran’da yapılacak seçimlerden sonra Başbakan danışmanı olarak göreve devam edip etmeyeceğine yönelik soru üzerine Babacan, tüm ekip olarak seçimlere odaklandıklarını söyledi.
 
Seçim sonrasıyla ilgili dedikodulara, söylentilere bakmamak gerektiğini dile getiren Babacan, söz konusu süreçle ilgili AK Parti’nin hazırlıklarına bakılması gerektiğini ifade etti. Bir seçim beyannamesi açıkladıklarını, bunun yanında önemli reform programları bulunduğunu belirten Babacan, “Kişiler hiç önemli değil, kişiler fani. Önemli olan, kurumsal olarak AK Parti iktidarının bundan sonra yapacaklarıdır. Bundan sonra yapacaklarımız da çok detaylı şekilde dokümante edilmiştir” diye konuştu.
 
Hiçbir G20 ülkesinin, Türkiye kadar detaylı reform hazırlığının bulunmadığına işaret eden Babacan, uygulanan politikalar ile güven ve istikrar ortamının korunmasının önemini vurguladı.
 
“SEÇİM SONRASIYLA İLGİLİ BUGÜNDEN BİR KARAR AÇIKLANMASI… BUNLARIN HEPSİ ÇOK YANLIŞ OLUR”
Babacan, bunun yolunun da söz verip, yapmaktan geçtiğini belirterek, AK Parti’nin bugüne kadar ne söz verdiyse, hepsini yerine getirdiğini bildirdi.
 
AK Parti’nin “3 dönem kuralına” dikkati çeken Babacan, bu kuralın “ruhunun” çok önemli olduğunu ifade etti. Söz konusu kuralın, partinin kurumsal olarak güçlenmesi, sistemin şahıslara fazla bağımlı hale gelmemesi için olduğunu anlatan Babacan, “Bu 3 dönem kuralının ruhunun işletilmesi çok önemlidir. Burada önemli olan politikaların ve kurumların kalıcılığı ama insan kaynakları açısından da makul bir rotasyondur. Dolayısıyla bunun ruhunu mutlaka işletmemiz gerekiyor ama seçim sonrasıyla ilgili bugünden herhangi bir hesap, kitap, herhangi bir karar açıklanması… Bunların hepsi çok yanlış olur. Önemli olan taahhütlere sadık kalmaktır” diye konuştu.
 
“Kişisel olarak kararınızı 8 Haziran sabahı vereceksiniz, öyle mi?” sorusunu da Babacan, “Çok detaylı, somut şeyler söylemek, hele hele seçime gittiğiniz dönemde doğru değil. Kurumsal olarak da partimiz açısından da ekonomimiz açısından da doğru değil. Önemli olan, AK Parti’nin kurumsal olarak önümüzdeki dönemde neler yapacağıdır. Yoksa şahıslar üzerine fazla tartışmalar yapmanın Türkiye’ye de partimize de faydası yok” şeklinde yanıtladı.
 
“ANA HATLAR, ANA SÜTUNLAR AYNEN KORUNACAK” 
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, seçimlerin ardından AK Parti’nin ekonomi politikalarında değişiklik olup olmayacağına yönelik soru üzerine de Partinin söz konusu politikalarının çok detaylı şekilde dokümante edilmiş durumda olduğunu bildirdi.
 
Başından itibaren, temel konularda bir sürekliliğin bulunduğunu aktaran Babacan, “Yani Türkiye’yi son 12 yıldır başarılı kılan ne varsa, bu politikaların aynen devamı çok çok önemli. Ana hatlar, ana sütunlar aynen korunacak, bu da zaten yazılı bir şekilde taahhüt edilmiş durumda” dedi. Bunun ötesinde ise Türkiye’nin artık ikinci nesil, mikro ekonomik alanlarla ilgili alanlara yoğunlaşması gerektiğini belirten Babacan, söz konusu reformların detaylarının ise son açıklanan 25 yapısal dönüşüm programında yer aldığını kaydetti.
 
“SİYASİ İSTİKRARIN MUTLAKA KORUNMASI GEREKİYOR”
Türkiye’de ekonomide başarının temelinde siyasi istikrarın yattığını vurgulayan Babacan, bunun mutlaka korunması gerektiğini söyledi.
 
Babacan, “Siyasi istikrar zafiyete uğradığı anda Allah korusun, ekonomi alanında ne yaparsanız yapın sonuç vermez. Şu anda dünyada da zaten siyasi istikrarı zayıflayıp da ekonomisi güçlü devam eden bir ülke kolay kolay bulamaz, gösteremezsiniz” diye konuştu.
 
Bu seçimlerin de onun için çok önemli olduğunu dile getiren Babacan, siyasi istikrar zemininin hemen üzerine de makroekonomik politikaların çok dikkatli şekilde kurgulanması gerektiğini ifade etti.
 
Ali Babacan, burada üç taşıyıcı sütunun bulunduğunu belirterek, “Bunlardan biri bütçe, ikincisi bankacılık sisteminin sağlam olması, üçüncüsü de Merkez Bankası’nın para politikalarının güven oluşturan politikalar olması. Bu üç ayağın da çok sağlam olması gerekiyor. Bu üç ayağın üçünün de nasıl olacağını biz dokümante ettik” dedi.
 
“DEV BANKALAR İFLAS EDERKEN, TÜRKİYE’DE HİÇBİR BANKAMIZA HİÇBİR ŞEY OLMADI” 
Eski Bakan Kemal Derviş’in geçen gün yaptığı açıklamaların hatırlatılması üzerine de Babacan, bahsettiği üç ayağın Türkiye’de sağlam olması durumunda, dünyadaki çalkantılara karşı, ülkedeki sistemin korunaklı olarak yürütülebileceğini söyledi.
 
Bunun örneklerini Türkiye’nin 2006 yılında ve 2008-2009 krizinde yaşadığını hatırlatan Babacan, şöyle konuştu:
 
“O dönemde de bizim sistemimiz sapasağlam ayakta kaldı. Amerika’da, Avrupa’da dev bankalar iflas ederken, Türkiye’de hiçbir bankamıza hiçbir şey olmadı, hepsi sapasağlam ayakta kaldı. En son da Amerikan Merkez Bankası’nın (Fed) 2013 Mayıs ayında ki bizim Gezi olaylarıyla aşağı yukarı eş zamanlı olarak, para politikalarında sıkılaştırmaya gideceğini açıklamasıyla dünya piyasalarında çok ciddi dalgalanmalara sebep oldu ama bizim piyasalarımızda dalgalanma sınırlı kaldı.
 
Hiç etkilenmeyeceğiz diye de bir şey yok. Biz dışa açık bir ekonomiyiz. Ülkenin etrafına yüksek surlar, dalgakıranlar çevirip de ekonomiyi kapatıp, ‘dışarıda ne olursa olsun bizi ilgilendirmez’ dememiz de işe yaramaz, çünkü o da bizi çok kötü etkiler, ekonomiyi daraltır. Açık bir ekonomi olmak zorundayız ama dıştan gelecek dalgalanmalara karşı da sistemimizi korunaklı yapmak zorundayız. Muhtemelen Sayın Derviş’in bu ifadeleri, Türkiye’deki finansal sistemin, bu üç ayağın da sağlam tutulması suretiyle dışarıdan gelecek dalgalanmalara karşı oldukça korunaklı hale geldiğinin tekrar teyidi açısındandır.”

”BİRİNCİ ÇEYREK BÜYÜMESİ TATMİNKAR OLMAYABİLİR”
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, A Haber’de katıldığı programda, gündeme ilişkin soruları yanıtladı ve birinci çeyrekte büyümenin tatminkar olmayabileceğini söyledi.

Babacan 10 Haziran’da açıklanacak birinci çeyrek dönem gayrisafi yurtiçi hasıla büyümesinin piyasa beklentileriyle paralel gelebileceğini aktardı.

Türkiye’nin 2015’te yüzde 4 büyüme hedefinin hala gerçekçi olduğunu dile getiren Babacan, seçimlerin ardından bazı isimlerin değişip bazılarının değişmeyeceğini ifade etti.

Babacan, otomotiv işçilerinin eylemine yönelik, “Bugün için sevindirici olan, her kesimin sağduyusu ile belli bir noktada bu konunun uzlaşma ile tamamlanmasıdır. Önemli olan bugün için budur” dedi.
 
Babacan, çeşitli illerdeki otomotiv işçilerinin eylemi hakkındaki düşüncelerinin sorulması üzerine, sektörün ekonomi ve ihracatın can damarı olduğunu söyledi.
 
Yaşananların hukuki anlamda bir grev olmadığına dikkati çeken Babacan, “Bu olanların hukuki bir zemini yok ama Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, işverenler ve sendikaların sağduyulu yaklaşımı ile bu yönetildi” diye konuştu.
 
Babacan, otomotiv işçilerinin eyleminin ekonomi üzerinde olumsuz etkisi olduğunu ifade etti. Olayın zamanlama açısından da incelenmesi gerektiğini kaydeden Babacan, “Bugün için sevindirici olan, her kesimin sağduyusu ile belli bir noktada bu konunun uzlaşma ile tamamlanmasıdır. Önemli olan bugün için budur” ifadelerini kullandı.
 
Babacan, bu konuda devletin bir taraf olmadığına da dikkati çekerek, “Devlet olarak toplu sözleşme döneminde devreye giriyoruz. O sözleşme yapıldıktan sonra 2 yıl devlet devrede değil. Bu sendikaların işverenlerle olan bir sorunuydu. Bir yandan çalışanlarımız ve sendikaların olumlu yaklaşımı bir yandan da işverenimiz bir miktar fedakarlığı konuyu daha iyi bir noktaya getirdi” değerlendirmesinde bulundu.
 
“BİRKAÇ YILDIR ENFLASYONUN ANA BELİRLEYİCİSİ GIDA FİYATLARI”
 
Babacan, enflasyondaki beklentisinin sorulması üzerine de Merkez Bankasının bu konuda yüzde 7 tahminlerine atıfta bulundu.
 
Piyasa analizlerinde de benzer rakamların olduğunu kaydeden Babacan, “Son birkaç yıldır enflasyonun ana belirleyicisi gıda fiyatları oldu. Bir dönem yaşanan kuraklık, bazı ürünler için rekabetin yeterince oluşamaması da fiyatların artmasına sebep oldu” dedi.
 
Babacan, ithalat ve ihracat politikaları belirlenirken gıda arz güvenliğinin dikkate alınması gerektiğine işaret ederek, bu noktada Gıda Ürünleri Arz Güvenliği Komitesi’ni kurduklarını anımsattı. Babacan, enflasyonu düşürme noktasında Komitenin önemli bir yer tuttuğunu belirtti.
 
Konunun hassasiyetine dikkati çeken Babacan, çalışan nüfusun yüzde 25’inin tarımla uğraştığına işaret etti.
 
“MERKEZ TÜRKİYE PROJESİ İÇİNDE TUTARSIZLIK BARINDIRIYOR”
 
Başbakan Yardımcısı Babacan, CHP’nin Merkez Türkiye Projesi hakkında da değerlendirmelerde bulunarak, projenin CHP’nin iç tutarsızlıklarını ortaya koyduğunu söyledi. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun “4 yıl verin yeter” dediğini hatırlatan Babacan, salon toplantılarında ise 20 yıllık projelerden bahsettiğini dile getirdi.
 
Babacan, çelişkili durumlarda işin kredibilitesinin de kalmayacağını vurgulayarak, “Bu projeler ana muhalefet partisinin samimiyetle ve uygulanabilir olduğunu düşünerek ortaya koyduğu projeler değil. Sadece seçime 3-5 kala acaba son bir kafa karıştırabilir miyiz? diye beyhude çabalar. Bunları böyle görmek lazım. Türkiye için zaten gereken neyse bu bizim 25 Dönüşüm Programımızda var” ifadelerini kullandı.
 
Babacan, bu projelerin derin analizler sonucunda oluştuğuna inanmadığını belirterek, kendilerinin 2002’den bu yana hayal bile edilemeyenleri hayata geçirdiklerini söyledi.
 
Maaşlara yapılacak zamdan daha önemli olanın paranın satın alma gücü olduğunu kaydeden Babacan, kendi dönemlerinde asgari ücret ile memur ve emekli maaşlarının satın alma gücünün çok çok arttığının altını çizdi.
 
“YÜZDE 4’LÜK BÜYÜME HALA GERÇEKÇİ”
 
Türkiye’nin yapısal reformlarla potansiyel büyümesini artırması gerektiğini ifade eden Babacan, maliye ya da para politikasıyla büyümeye çalışılmasının kısa vadeli ve riskli olduğunu söyledi.
 
Babacan, yüzde 4’lük büyüme hedefinin gerçekçi olup olmadığı sorusuna karşılık, şöyle konuştu:
 
“Hala gerçekçi. Herhangi bir endişemiz yok. İddialı mı iddialı, zor mu zor ama artık ulaşılamaz bir hedef değil. İlk çeyrek, Türkiye ve dünyada sıkıntılı bir dönemdi. Piyasa üzerinde bütün bunların getirdiği bir tedirginlik oldu. Bunun neticesinde belki yatırımlar, iç tüketim arzu ettiğimiz, planladığımız seviyede olmamış olabilir. Dolayısıyla 10 Haziran’da açıklanacak birinci çeyrek büyüme rakamları belki çok tatmin edici rakamlar olmayabilir. Piyasa beklentileri çerçevesinde bir büyüme rakamı ilk çeyrek için olabilir.
 
İkinci çeyrekte ekonomik aktivite biraz değişmeye başladı. İlk 3 ayın durgunluğu bir bakıma ikinci 3 ayda biraz aşılmış durumda. hele hele seçimleri atlatalım, seçimin heyecanı tedirginliği ortadan kalksın, yeniden tek başına güçlü bir iktidar, yeni bir AK Parti hükümeti iş başına gelsin piyasalar, ekonomi çok daha rahatlayacak.”
 
Merkez Bankasının faiz politikasına yönelik sorular üzerine Babacan, politika faizlerinin kısa vadede sonuç veren politikalar olduğunu, orta ve uzun vadede bir ülkenin kalkınma ve gelişmesinin bundan geçmediğini söyledi.
 
Türkiye’nin daha yüksek katma değerli ihracatla, daha iyi eğitilmiş bir nüfusla büyüyebileceğini vurgulayan Babacan, “Merkez bankalarının kısa vadeli politikalarının bir ülkeyi ihya etmesi mümkün değil. Sadece kısa vadede o günün gereği neyse onun yapılması lazım ki o günün gereği çok önemlidir. Günün gereğinden yanlış şeyler yapılırsa sistemi önemli ölçüde zaafa uğratabilir” diye konuştu.
 
Babacan, seçimin ardından faiz indirimi beklemenin gerçekçi olup olmadığı yönündeki soruya, “O Merkez Bankasının alanı. Onunla ilgili bir öngörüde, yorumda bulunmak işin prensibi açısından doğru değil” karşılığını verdi.