‘Ar-Ge ve inovasyon çalışmalarına yoğunlaşmalıyız’

0
39

Enerji alanında dünyanın en önemli organizasyonları arasında gösterilen ve Koç Holding Enerji Grubu Şirketleri Aygaz, Opet ve Tüpraş’ın da destekçileri arasında yer aldığı Dünya Enerji Kongresi’nin 23’üncüsü İstanbul’da toplandı. 13 Ekim’e kadar devam edecek kongre kapsamında düzenlenen “2060 Senaryoları: Büyük Dönüşüm” 
başlıklı panelde konuşan Koç Holding Enerji Grubu Başkanı Yağız Eyüboğlu, gelecekte enerji arzı ve kullanımının demografik, ekonomik, jeopolitik, iklim ve teknolojik olmak üzere 5 ana faktör tarafından 
şekilleneceğini belirtti. Hızla artan enerji ihtiyacı karşısında, dünyanın hiçbir enerji kaynağını göz ardı etme lüksü olmadığını belirtirken, enerji arz güvenliğinin de çözülmesi gereken en önemli sorun olduğunun altını çizen Yağız Eyüboğlu, “Hiç kuşkusuz sahip olduğumuz medeniyet ve teknolojik gelişimimizin enerjisini şimdiye kadar fosil yakıtlardan sağladık. Fosil yakıtların kullanımı, gelişen alternatif yakıt teknolojileri ile göreceli olarak azalacak olmakla birlikte, öngörülebilir gelecekte en önemli enerji ve hammadde kaynaklarından biri olmayı sürdürecektir” diye konuştu.

Dünya Enerji Konseyi tarafından, enerji alanında karşı karşıya olunan sorunları belirlemek ve bu sorunlara küresel bir bakış açısıyla çözümler geliştirebilmek için düzenlenen Dünya Enerji Kongresi’nin 23’üncüsü İstanbul’da başladı. Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı himayelerinde düzenlenen ve destekçileri arasında Koç Holding Enerji Grubu Şirketleri Aygaz, Opet ve Tüpraş’ın da bulunduğu kongrede Koç Holding Enerji Grubu Başkanı Yağız Eyüboğlu “2060 Senaryoları: Büyük Dönüşüm” başlıklı panelde katılımcılara seslendi.

“Dünya nüfusu 3 milyar artarken, bu sayının en az 2 milyarı enerjiyi yoğun olarak tüketen orta gelir grubundan gelecektir.”
Gelecekte enerji arzı ve kullanımının demografik, ekonomik, jeopolitik, iklim ve teknolojik olmak üzere 5 ana faktör tarafından şekilleneceğini belirten Yağız Eyüboğlu, şöyle devam etti: “Uluslararası Enerji Ajansı verilerine göre, bugün 1,3 milyar insanın elektrik ile tanışmadığı, 2,7 milyarının hâlâ odun veya tezek gibi geleneksel biokütle enerjisine bağımlı olduğu bir dünyada yaşıyoruz. 2060 yılında dünya nüfusunun 10 milyarı geçeceği, nüfusun yaklaşık yüzde 70’inin şehirlerde yaşayacağı öngörülüyor. Dünya nüfusu artarken, bir yandan da gelişmekte olan ülke ekonomilerinin güçlenmesi, yaşam kalitesindeki artışı da beraberinde getiriyor. Eş zamanlı olarak doğal kaynakları tüketme hızımız da artıyor. Bu dönemde dünya nüfusu 3 milyar artarken, bu sayının en az 2 milyarı enerjiyi yoğun olarak tüketen orta gelir grubundan gelecektir.”

Yağız Eyüboğlu: “2040 yılında fosil yakıtların hala %60 paya sahip olacağı öngörüsü öne çıkıyor” Hızla artan enerji ihtiyacı karşısında, dünyanın hiçbir enerji kaynağını göz ardı etme lüksü olmadığını belirtirken, enerji arz 
güvenliğinin de çözülmesi gereken en önemli sorun olduğunun altını çizen Yağız Eyüboğlu, “Hiç kuşkusuz sahip olduğumuz medeniyet ve teknolojik gelişimimizin enerjisini şimdiye kadar fosil yakıtlardan sağladık. Fosil yakıtların kullanımı, gelişen alternatif yakıt teknolojileri ile göreceli olarak azalacak olmakla birlikte, öngörülebilir gelecekte en önemli enerji ve hammadde kaynaklarından biri olmayı sürdürecektir” diye konuştu. Eyüboğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Yapılan projeksiyonlarda, dünya ısı artışını maksimum +2 C ile sınırlayan ve alternatif enerji kaynaklarının hızlı gelişimini varsayan senaryolarda dahi, 2040 yılında fosil yakıtların hala %60 paya sahip olacağı öngörüsü öne çıkmaktadır. Özellikle yüksek enerji yoğunluğuna gereksinim duyulan ağır taşımacılık ve havayolu ulaşımı, çimento, demir çelik sanayii gibi alanlarda kullanımın artarak devam edeceği anlaşılıyor.”

“Kazananlar değişime her yönüyle adapte olanlar olacaktır” 
İklim değişikliğinde kötüye gidişi önlemek üzere Paris COP21’de belirli bir aşamaya gelindiğinin kabul edildiğine dikkat çeken Yağız Eyüboğlu, “Bu çözüm odaklı çalışmaların başarıya ulaşması, özellikle dünya gayri safi milli hasılasında önemli pay sahibi ülkelerin daha büyük sorumluluklar yüklenmesi halinde mümkün olabilecektir. Bunun için uluslararası anlaşmalara uyum hiç şüphesiz büyük önem arz ediyor. Emisyon değerlerinin düşürülmesinde en çok dile getirilen konulardan biri ulaşım sektörünün elektrifikasyonu. Ancak istenilen emisyon hedeflerinin yakalanmasında araç parkının elektrifikasyonundan çok, elektriğin hangi kaynaktan üretildiğinin önem arz ettiğini unutmamalıyız. Aksi taktirde araç parkının elektrifikasyonu tek başına beklenen emisyon düşüşünü sağlamayacaktır” dedi.

Yağız Eyüboğlu sözlerine şöyle devam etti: “10 yıl önce ABD net petrol ve Gaz ithalatçısı iken shale gaz devrimi ile resmi değiştirdi. Böyle bir değişimi kimse beklemiyordu. Teknolojinin tüm alanlarında bu gibi değişimlere hazır olmalıyız. Kazanan tarafta olmak için Ar-Ge ve inovasyon çalışmalarına yoğunlaşmaya devam etmeliyiz. Enerji kaynaklarının dönüştürülmesinde de küresel olarak geçerli tek bir doğru çözüm, senaryo yoktur. Hangi enerji modeli seçilirse seçilsin sağlıklı ve yaşanılabilir bir çevre için her ülke kendi Ar-Ge 
çalışmalarını sürdürmeli, enerji verimliliğini artırmalı ve üretilen her birim üretim için sarf edilen enerji tüketimi azaltılmalıdır. Kazananlar değişime her yönüyle adapte olanlar olacaktır.”