Amerikalı siyasetçiler yıllarca Batı demokrasisinin beşiği olan İtalya ve Yunanistan’a mali yük olarak baktılar. İtalya art arda gelen kısa ömürlü hükümetleri, Yunanistan ise kemer sıkma, kurtarma programlarıyla gündemdeydi. Ancak şimdi bu sorun Atlantik ötesinde yaşanıyor.
IMF’nin yeni tahminlerine göre, yakın zamanda 38 trilyon doları aşan ABD’nin borcu herhangi bir ileri ekonominin borcundan çok daha hızlı artacak; bugün GSYİH’nin kabaca yüzde 125 olan borcu 2030 yılında yüzde 230’a çıkacak. Bu da ABD’yi, GSYİH’nin yüzde 137 kadarı borcu olan İtalya’nın ve borcu GSYİH’nin yüzde 130’una düşmesi beklenen Yunanistan’ın üzerine çıkarıyor.
Bu borç yükünün önemli bir nedeni, Trump yönetiminin bu yaz Kongre tarafından onaylanan yeni vergi düzenlemesi. Vergilerde öngörülen ciddi kesintilere paralel federal harcamaların artması bu borç dağını daha da yükseltti. Yetkililere göre, bu yasal düzenleme gelecek 10 yılda 4 trilyon dolarlık bir açık yaratacak.
Aslında Trump’ın ikinci başkanlık dönemindeki harcama politikası daha önceki yönetimlerin harcama seviyelerinden çok farklı değil. Vergi Politikası Merkezi’nin tahminlerine göre, Başkan Biden döneminde COVID-19 pandemisinden kaynaklı harcamalar 5 trilyon dolara ulaşarak savaş zamanları dışında görülmemiş bir bütçe açığına neden oldu. Bu aşırı harcamaların büyük bölümü geçici olsa da, ABD yüksek faiz oranları şeklinde bu borcu daha yıllarca ödeyecek.
Kongre Bütçe Ofisi’nin tahminlerine göre, toplam ulusal borç yılda kabaca 7 trilyon dolar artarak, 2029 yılında 38 trilyon doları aşacak.
