ABD’de Başkan Obama’nın İran’la nükleer pazarlıkta daha sert bir çizgi izlemesi için Kongre’nin baskısı altında olduğu bir süreçte, ilginç bir ikilem ortaya çıkıyor: ABD yönetiminin kendi askerlerini kara harekâtına sokmadan Irak ve Suriye’de IŞİD’e karşı mücadelesini sürdürebilmesi için gittikçe daha fazla İran’a ihtiyacı var.
Irak’ta Saddam’ın doğum yeri olan Tikrit’in IŞİD’in kontrolünden alınması için İran’ın askeri birlikleri Irak’ın 30 bin kişilik ordusuna katılırken, Amerikalı yetkililer İran’la koordinasyon halinde olmadıklarını vurguluyorlar.
Bu teknik açıdan doğru olabilir. Ancak Amerikan savaş uçakları İran’ın IŞİD’e karşı yürüttüğü paralel savaşı, radyo konuşmaları gibi çeşitli kanallardan yakından izliyor. Ayrıca iki taraf da faaliyetlerinde Irak komuta merkezini aracı olarak kullanarak karşı karşıya gelmekten kaçınıyor.
Sonuç olarak, pek çok ulusal güvenlik uzmanına göre, İran’ın dahil olması Irak ordusunun IŞİD’e karşı tutunmasını sağlıyor.
Obama’nın eski danışmanlarından Vali R.Nasr, “Obama yönetiminin stratejisine sadık kalabilmesinin tek yolu İranlılar’ın yükün büyük bir bölümünü üstlenmesi ve sahada mücadeleyi kazanmasıdır” diyor. “ABD’nin Irak stratejisi büyük ölçüde İran sayesinde başarılı oldu.”
Geçen Ağustos ayında IŞİD’in Amerli kuşatması, İran’ın Irak’taki Şii milisleri organize etmesi sayesinde yarıldı. Amerikan uçakları da bombardımanla bu operasyona destek verdi.
İran ordusu aynı zamanda geçen kasım ayında Baiji şehrinin IŞİD’den kurtarılması (gerçi bir ay sonra IŞİD şehrin bir kısmını tekrar ele geçirdi) operasyonlarında Iraklı Şii milisleri ve Irak güvenlik güçlerini destekledi.
İranlılar Erbil şehri etrafındaki Kürt savunmasına da destek sundular.
Tikrit’te geçen hafta İran destekli Şii milis liderler, güçlerinin üçte ikisinden fazlasının hükümete bağlı 30.000 askerden oluştuğunu belirttiler. Ayrıca İranlı deneyimli casus General Süleyman’ın da kendilerine yardım ettiğini kaydettiler.
Amerikalı dış politika uzmanları, General Süleyman’ın varlığının ABD’nin Tikrit’teki operasyona hava saldırılarıyla katılmasını engellediğini kaydediyorlar. Bunun nedeni ise, İranlı deneyimli casusun bir zamanlar Irak’taki Amerikan kuvvetlerine karşı kanlı bir kampanya yürütmüş olması.
Ancak her ne olursa olsun ABD’nin Irak’taki stratejisi, İran’ın Tikrit’i İŞİD’den geri alma mücadelesinden yararlanabilir. Bununla birlikte, bu konuda kaygı da yüksek. Amerikan Kongresi’ndeki Cumhuriyetçiler, İŞİD’in yenilmesinin önemli olduğuna bununla birlikte, Tikrit faktörüyle İran’ın Irak’taki etkisinin artabileceğine dikkat çekiyorlar.
Irak’taki şirketlerin istihbarat analisti olan Landon Shroder, “şu aşamada Irak’ta olan bitenleri gözlemleyen herkes Irak’ta asıl nüfuz sahibinin İran olduğunu biliyor” diyor. “Bu kadar can ve para kaybının ardından böyle bir sonuç ABD için hiç de hoş olmayan bir tablo. Ama gerçek bu.”
Shroder halihazırda Kürt grupları, Irak ordusu ve Şii milisleri bir arada IŞİD’e karşı savaştıracak tek gücün İran olduğunu kaydediyor.
(THE NEW YORK TIMES)