MICROSOFT TÜRKIYE, ÇAĞLAYAN ARKAN’IN genel müdürlüğü sırasında bilişimi Türkiye’nin kalkınma motoru olarak kullanmak için “Potansiyelini Keşfet” sloganı ile önemli bir inisiyatif başlatmıştı. Şu andaki Genel Müdür Murat Kansu, şu anda yapılanlara bakılırsa birkaç yıl sonra benzer bir biçimde anılacak gibi görünüyor. Şirketin 1 Haziran’da Çırağan Sarayı’nda düzenlediği etkinlikte Azure üzerinde servis geliştiren start-up ve orta büyüklükteki şirketleri tanıtırken bu tablo açıklık kazandı. İki dönem arasındaki fark ise, Microsoft’un aradan geçen dönemde şirket olarak nasıl evrimleştiğini ortaya koyuyor.
Daha önce adı lisanslar ile birlikte anılan Microsoft, CEO Satya Nadella’nın yönetiminde bir bugün bir bulut ve servisler şirketine dönüşmüş durumda. Bu şirket için büyük bir dönüşüm. Aralık 2017’de Türkiye’yi ziyaret eden Microsoft Avrupa, Ortadoğu ve Afrika Başkan Yardımcısı Michel van der Bel ile bir araya geldiğimizde bu değişimin sadece ürün portföyüne değil şirketin insan kaynaklarına da yansıdığını görmekten memnun olmuştum. Van der Bel, eski kadroda çok yaygın olmayan bir biçimde Microsoft ve ürünlerini değil işi konuşabileceğiniz bir kişi. Bu, bulut dönüşümü konuşulduğunda ayrı bir tat veren bir özellik.
Van der Bel, bulutla ilgili uygulamalarından bahsederken “Bizim uygulamalarımızdan OneNote’a bakıp şık bir uygulama diyebilirsiniz ama bizim açımızdan arkasındaki felsefe daha büyük önem taşıyor. Biz şirketlerin –tabir caizse- hakikatin en son biçimine dayanarak yönetilmesini sağlamaya çalışıyoruz. İster global ister yerel bir şirket olun şöyle bir tablo ile karşılaşabilirsiniz: bir toplantı yaptığınızda insanların bilanço dökümlerini açıp ellerindeki rakamların birbirinden farklı olduğunu görür. Buna kaç kere şahit oldunuz diye sorduğumda hiç de azımsanmayacak düzeyde yanıtını alıyorum” diyor. Bu, Microsoft’un bulut öncesi dönem yazılımları için de geçerli bir durum ve doğal sonucu, insanların rakamların doğruluğu konusunda sıkıcı bir tartışmaya başlaması oluyor.
Van der Bel, “Bulut teknolojisi sayesinde, bu çözüme geçen müşterilerimiz bu tür bir toplantıya girdiklerinde herkes OneNote’u açıyor ve senkronizasyon için ‘Sync’ tuşuna tıkladıklarında merkezdeki en güncel hakikat versiyonu bütün cihazlarda senkronize oluyor. Bu sayede toplantıya bütün veri tam olarak aynı olacak şekilde başlama fırsatı buluyorsunuz” şeklinde konuşuyor ve ekliyor: “Bu böyle anlatınca çok basit görünebilir ama bu noktaya ulaşmak oldukça zor. Yine de bu o kadar büyük bir verimlilik kazandırıyor ve daha hızlı içgörü elde etmeyi sağlıyor ki, cazibe kaynağı oluyor.”
Bu bulutun kullanılma biçimlerinden biri ama en çarpıcısı değil. Seyahat halindeyken de sürekli bağlı olması sayesinde OneNote verimliliği artıran bir araca dönüşüyor. Van der Bel, büyük bir samimiyetl