Türkiye’de orta ölçekli sanayi şirketleri teknolojiye hızla uyum sağlıyor, ancak büyüme aynı hızda gelmiyor. Goldfinch’in baktığı yer tam da bu kopuş noktası. Peki sorun sermayede mi, yoksa başka bir yerde mi?
Rota Portföy ve Goldfinch Global Capital iş birliğiyle kurulan Sanayi ve Teknoloji Girişim Sermayesi Fonu için Wyndham Grand Levent’teyim. Sınırlı sayıda gazeteci meslektaşımla bir masanın etrafında oturuyoruz.
Duvarlardaki soyut tablolar ve su şişelerinin nizami dizilimi, konuşulacak konunun titiz düşünülmüş bir sohbet ortamı olduğunu hissettiriyor.
Beni bu masaya çekense karşımdaki kişinin orta ölçekli sanayi şirketlerini başka bir lige taşıma iddiası.

Goldfinch Global Capital Kurucu Ortağı ve Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Tamer Saka, yeni kurdukları Goldfinch fonun hedefini özetliyor:
“Orta büyüklükteki şirketlere global ölçekte büyüme imkanı sağlayacak yatırımlar yapmayı hedefliyoruz.”
Söyledikleri, yalnızca sermaye koymayı tarif etmiyor. Türkiye’de sanayinin uzun süredir aynı noktada takılı kaldığı bir eşikten bahsediyor.
Tamer Saka konuşurken aklımdaki soru da netleşiyor:
Türkiye’de orta ölçekli sanayi şirketleri neden belli bir noktadan sonra büyüyemiyor?
Orta ölçekli şirketlere yönetimsel destek
Tamer Saka’nın kurumsal hayattaki güçlü geçmişi, aynı zamanda bu fonun felsefesini de şekillendirmiş görünüyor.
Uzun yıllar Sabancı Holding’de çift risk ofisleri kurarak, holdingin tüm yönetim sistemlerinin tek elden, disiplinli şekilde yürütülmesini sağlamış.
Bu tecrübenin getirdiği disiplinli bakış açısı, şimdi Goldfinch’in yatırım mantığına işleniyor.
“Türkiye’de özellikle orta pazardaki şirketlerde teknolojiye çok hızlı bir adaptasyon gözlemliyoruz,” diyor.
Hemen arkasından önemli bir tespitte bulunuyor:
“Ancak belli bir eşiğe geldikten sonra büyümekte zorlanıyorlar.”
Bunda şirketlerin finansmana erişim, yönetim, insan kaynağı gibi sıkıntıları etkili oluyor.
Fonun temel vaadi de tam burada devreye giriyor.
Amaç, ileri teknoloji kullanan şirketlere hem finansman hem de yönetsel destek sağlamak.
Yani doğru kararların alınabileceği kurumsal bir altyapıyı kurmalarına yardım etmek.
Yaklaşım, Goldfinch fonunu, standart girişim sermayesi fonlarından ayırıyor.
“Şirketlerin önünü açacak, onları destekleyecek her türlü yönetsel katkıyı veren bir anlayışla hareket edeceğiz.”
Bir nevi kendi kendine yeten yapıları, dışarıdan gelen uzmanlık ve sermaye ile küresel rekabete hazırlama misyonu.
Türkiye’de özel sermaye yatırımları 2024’te 902 milyon dolarla sınırlı kaldı. Bu durum, sermaye ile birlikte yönetsel destek sunan bütünleşik modellerin, işlem hacmi kadar işlem kalitesini de yukarı taşıyabileceğini işaret ediyor.

(Rota Portföy Genel Müdür Yardımcısı)
Tecrübeden gelen iddia, risk yönetimi mirası
Fonun arkasındaki kişisel hikaye, vaadin güvenilirliğini artıran temel unsur.
Tamer Saka, 29 yaşında Türkiye’de ilk çift risk ofislerinden birini kurup, Avrupa’da ödül alan modele imza atan bir profesyonel.
Kariyer akışı, parayı olduğu kadar, paranın nereye ve nasıl gideceği konusunda da güçlü bir sistem kurma yetkinliği veriyor.
“Burada bir hareket alanı ve farklı bir şeyler yapılabileceğini görüyorum,” diyor.
Profesyonel rollerden kendi işine geçiş, kişisel tatmin arayışından öte, sektördeki boşluğu doldurma isteği olarak yorumlanabilir.
Saka, meseleyi sadece ticari faaliyet olarak görmüyor, aksine ülkesindeki sanayi dönüşümüne destek olmak gibi bir sivil toplum bilinci taşıyor.
“İleri teknoloji kullanan üretim şirketlerin önemli.”
Goldfinch fonu, yatırım alanını üretim yapan firmalarla sınırlamıyor. Bu üretimi mümkün kılan teknolojiyi geliştiren şirketleri de kapsamına alıyor.
İleri malzeme, elektronik, sağlık ve tarım gibi alanlara yapılan odaklanma, fonu küresel sanayi dönüşümünün ana eksenleriyle yan yana getiriyor.
“Mesele dönüşümün neresinde durduğunu görmek.”
Yaklaşımın arkasındaki hedef ise ölçekli.
2030’a gelindiğinde en az 1 milyar dolarlık varlığı yöneten, alternatif bir varlık yönetimi yapısına ulaşmayı önüne koyuyor.
Yatırımcıya vadedilen potansiyel
Goldfinch, yatırımcısına büyüme potansiyeli yüksek, ancak yönetsel engellerle karşılaşan, az bilinen şampiyonları bulmayı vadediyor. Yatırımlarının %85’ini yurt içine, %15ini ise yurtdışına yapacak.
“Türkiye’nin sanayi dönüşümünde ortaya çıkacak güzel örneklere yatırım yapacağız.”
Sadece finansal getiri vadetmiyor, aynı zamanda, ülkenin üretim yapısını ileri standartlara taşıyan dönüşüm hikayesinin ortağı olmayı öneriyor.
Türkiye’deki özel sermaye yatırımlarının henüz zayıf olduğu düşünüldüğünde, bu alanda gidecek çok yol olduğu söylenebilir.
Toplantı bitiyor.
Dışarıda bir yanda kar soğuğu, diğer yanda güneş var.
Kafamda ise Tamer Saka’nın anlattıkları…
Düşünüyorum…
Bu fon, orta ölçekli şirketlerin sıçramasını gerçekten sağlayabilecek mi?
