Karanlık Odadan Dijitale Bir Gazetecinin Hikâyesi

By Fortune Türkiye

Gazeteciliğe 1980’lerde filmlerin banyosunu yaparak başladı; bugün gastronomi odaklı Foods Digitale Genel Yayın Yönetmeni. Dinçer Karacalar, medyanın dönüşümünü ve gastronomi yayıncılığının yükselişini anlatıyor.

Kasım ayının güneşli bir gününde, bir basın toplantısı için Sakarya yolundayız.

Aracın penceresinden dışarıya bakıyorum. Hızla geride kalan ağaçlar ve arabalar, hayatın kareleri gibi akıp gidiyor.

Yan koltukta, birinci yılını dolduran dijital dergi Foods Digitale’in Genel Yayın Yönetmeni Dinçer Karacalar var.

Kişisel hikayesinden, medyanın dönüşümünden ve gastronomi yayıncılığından bahsediyor.

Araç yol alırken, sohbet de geçmişe doğru yöneliyor.

Bu işi yapamam

Dinçer Karacalar, henüz 17 yaşındayken 1987 yılında medya ile tanışıyor.

 “Abim beni Sabah Gazetesi’ne soktu. Muhabirlerin filmlerini banyo ediyordum.”

Sabah’taki o küçük karanlık oda, Türkiye’nin en hareketli gazetecilik dönemlerinden birine açılan kapıydı.

O yılları anlatırken, sesi hem nostaljik hem de ölçülü.

 “Bostancı’da bir patlama olmuştu, beni sahaya gönderdiler.”

Oradaki manzarayı görünce saha muhabirliğinin kendisine göre olmadığını fark etmiş.

Medyanın farklı alanlarına yöneliyor. Yıllar sonra kuracağı derginin çeşitliliğine bir ön hazırlık gibi…

Dinçer Karacalar

Bir gazetecinin evrimi

Kariyer rotası, neredeyse her dönemin medyasına dokunmuş. Foto muhabirlikten spor servisine, oradan televizyon programlarına ve PR ajanslarına…

“Bir dönem Magazin programı yapıyorduk, sonra menajerlik…”

Bu birikim, bugünün medya dünyasında giderek azalan çok yönlü gazeteci profilinin bir örneği.

Her alan başka bir şey öğretti bana,”

Haberin mutfağından geliyor. Mesleği yalnızca izlemekle kalmamış, her evresini yaşamış.

Gaziantep’te keşfedilen damak tadı

Askerlik yılları yönünü değiştiren kırılma olmuş.

“Gaziantep’teyken gastronomiyle tanıştım. Orada damak tadımı buldum.”

Gazetecilik kısa bir süreliğine kenara çekilmiş olsa da, o dönemde edindiği gözlem alışkanlığı farklı bir alana taşınmış: Yemeğin kültürel hikâyesine.

Bu keşif, sonraki yıllarda kuracağı Foods Digitale’in de temelini oluşturmuş.

Gastronomiye yönelimi, kişisel bir merak kadar yükselen bir temayı erken fark etmesinin sonucu.

Deneyimle yoğrulmuş sezgisi, gastronomi yayıncılığının geleceğini öncesinden görmesini sağlamış.

Niş alanı fark etmesi uzun sürmedi

“Magazin dergisi çıkaracaktım,” diyor gülerek.

Arkadaşı Ela Kaya, ona gastronominin yükselen alan olduğunu söylüyor.

“Beş dakikada kararımı değiştirdim.”

Bu beş dakika aslında yıllar içinde oluşmuş bir birikmişin sonucu. İlgisinin nerede toplandığını, hangi konuların zamanın ruhuna denk düştüğünü fark etmiş.

Yenilenmek gerektiğinden bahsediyor.

“Gastronomi dergiciliğinde farklı olarak biraz daha çeşitlilik sunmak istedim. %70 gastronomi, %30 lifestyle.”

Oran, sadece içerik dağılımı değil; gazeteciliğin değişen okur profilini okuma biçimi.

Marka yaratmaya çalışıyor

Derginin ismi, kendiliğinden çıkmış.

 “Konuşurken bir anda Foods Digitale dedik.”

Sonra sloganı buluyorlar: “Ne yersen O’sun.

Slogan, gastronomik olduğu kadar, kültürel bir tanım içeriyor. Tüketimle kimlik arasındaki ilişki…

“Foods Digitale farklı alanlara dokunuyor,” diyor.

“Ama her şey ortak bir hikâyenin parçası.”

Her sayıda bir ünlü isim yer alıyor ama magazin figürü olarak değil, gastronomi kültürünün parçası olarak konumlandırılıyor.

Basılı sayfadan dijital dünyaya

Dijitale geçişi, yayıncılığın doğal evriminin bir parçası olarak görüyor.


“Okur artık dergiyi elinde değil, ekranında görmek istiyor.”

O da hikâyesini yeni mecrada anlatmayı tercih etmiş.

Foods Digitale, her ay dijital formatta yayımlanıyor. Web sitesi foodsdigitale.com ise günlük haber akışıyla bu yapıyı tamamlıyor.

Böylece dergi, periyodik sayılarla kalıcılığını korurken, site güncel gelişmeleri izleyen bir haber merkezi işlevi görüyor.

“Birinde zamanı durduruyoruz, diğerinde akışın içindeyiz.”

Bu denge, dijital çağda gazeteciliğin yeni biçimi olsa gerek.

Yeni bir ekran arayışı var

Sohbet ilerliyor. Konu geleceğe dönüyor.

Bir YouTube kanalı kurmayı planlıyor.

“Ama orada önemli olan hikâyeyi doğru anlatabilecek bir ses.”

Bu düşünce, televizyon geleneğinin dijital dünyadaki yeni karşılığını arayan bir gazetecinin iç sesi gibi.

Foods Digitale’in geleceğinde bu adım, gazeteciliğin anlatım biçimini genişletmek anlamına geliyor.

Değişen mecralarda aynı meslek

Dinçer Karacalar’ın anlattıkları basınının dönüşümüne tanıklık eden bir hikaye. Medyanın değişen araçlarına rağmen gazeteciliğin özünün nasıl korunduğunu gösteriyor.

“Ben her dönemi yaşadım. Gazete, televizyon, PR… Şimdi de dijital. Hepsi aynı hikâyenin farklı kareleri.”

Bugün o hikâyenin son karesi Foods Digitale.

Hem derginin sahibi hem de Genel Yayın Yönetmeni olarak, yılların birikimini yeni bir anlatım biçimine dönüştürüyor.

Araç Sakarya tabelasını geçerken sohbet yavaşlıyor.

“Gazetecilik biçim değiştiriyor, ama merak hep aynı kalıyor,” diyor.

Araç toplantımızın olduğu yere yanaşıyor.

Güneş tepede. Yol bitiyor ama hikâye hâlâ devam ediyor.

BENZER MAKALELER

SON MAKALELER

Loading...