Yapay Zekâda Türkiye’nin Elindeki Kozlar Birleşince Geride Kim Kalacak?

By Fortune Türkiye

Sekiz yıl önce kurulan Türkiye Yapay Zeka İnisiyatifi (TRAI), artık sadece farkındalık üretmiyor. Fon kuran, girişimcilerle temas halinde olan ve bilgi birikimini modele dönüştüren bir merkez. “Trilyon dolarımız yok ama hâlâ koşabileceğimiz akıllı yollar var” diyor, TRAI kurucusu Halil Aksu.

Wyndham Grand Levent’in geniş lobi alanı, öğlen sonra hâlâ dolu. 340 kurumdan gelen yüzlerce temsilci ayakta kahve içerken, üç farklı sahnenin ışıkları koridora taşıyor. Bir ekonomi etkinliğinde görmeye alışkın olduğum “protokol sonrası dağılan kalabalık” manzarası bu defa yok. Aksine, öğle arasında salon boşalmadı, akşamüstü yeniden doldu. Ayakta duran biri, kaçırdığı bir şey olup olmadığını soruyor. Cevap muhtemelen evet.

Sorunun yanıtı, birkaç adım ötede sohbet ettiğim Halil Aksu’nun sözlerinde gizli. Türkiye Yapay Zekâ İnisiyatifi’nin kurucusu ve Digitopia CEO’su Aksu, kalabalığı gösteriyor. “ Bu sıradan bir merak değil” diyor.

Vizyon çok, proje az

TRAI’nin bu yıl 126 şirketle yaptığı araştırma, yapay zekâ yatırımlarının hâlâ sınırlı kaldığını ortaya koyuyor. Şirketlerin yalnızca %33’ünün yapay zekâ stratejisi var. %50’den fazlasının ise bu alanda herhangi bir yatırımı bulunmuyor. Daha da dikkat çekici olan, sadece %14’lük bir kesimin 10’dan fazla projeye sahip olması.

Aksu bu tabloyu şöyle yorumluyor: “Yer gök yapay zekâ ama şirketlere etkisi hâlâ sınırlı. Bunun nedeni kültür, bütçe ve yetenek üçgeninde yatıyor. Şirketlerin çoğu potansiyeli görüyor ama proje üretecek kaynaklara sahip değil.” Kurumlar çoğu zaman teknolojiden çok, birlikte iş yapacak yetkin girişimcilere erişemiyor. Ekosistemin içinden geçilen en kritik eşik bu.

TRAI Kurucusu Halil Aksu

Avrupa’yı geçebilir miyiz?

Aksu’nun değerlendirmesinde dünya üç lige ayrılmış durumda. “Amerika kendi başına Şampiyonlar Ligi’nde oynuyor, AGI peşinde. Çin ikinci ligde. Biz ve Avrupa gibi ülkeler üçüncü düzeydeyiz” diyor. Ancak Avrupa’nın regülasyon sıkışıklığı, Türkiye’nin önüne bir hız avantajı sunabilir.

Türkiye’nin lehine olan en büyük unsur genç ve mühendislik altyapısı güçlü nüfusu. “Bizde hız var. Özellikle bankacılık, e-ticaret, perakende ve otomotiv gibi sektörlerde yıllardır iyi uygulamalar var,” diyor Aksu. Buradaki temel mesele, hızın kurumsal yapılarla fonlanabilmesi. Zira yapay zekâ, yalnızca yazılımla değil, sermayeyle büyüyor.

Yeni bir ordu mu kuruluyor?

Zirve katılımcıları arasında dikkat çeken gruplardan biri de sivil kıyafetli üst düzey subaylardı. Halil Aksu bu detayı özellikle vurguladı: “Bu yıl başından beri kuvvet komutanlıklarıyla çok yakın temasımız var. Türkiye’de bir siber kuvvet ve yapay zekâ ordusu kurulması gündemde.” Savunma Bakanlığı bu konuda strateji hazırlığında.

Bu gelişme, yapay zekânın Türkiye’de artık sadece verimlilik aracı olarak değerlendirilmediğini, stratejik güvenlik meselesi olarak da görülmeye başlandığını işaret ediyor. “Bu, bir ulusal kapasite meselesi,” diyen Aksu’ya göre yapay zekâ sadece şirketleri değil, devletin karar alma mekanizmalarını da dönüştürmeye aday.

Genetik dönüşüm kapıda

Halil Aksu’nun verdiği sayılara göre, dünya genelinde tanımlanmış yaklaşık 7500 hastalık bulunuyor, ancak bunların yalnızca 500’ü için etkin bir tedavi yöntemi mevcut. Yapay zekâ destekli genetik araştırmalar, özellikle ekonomik bulunmadığı için ilaç firmaları tarafından fon ayrılmayan nadir hastalıklar alanında yeni çözümlerin kapısını aralıyor.

Harvard Üniversitesi’nden örnek veren Aksu, “Yaşlanmayı durdurmak hatta geri sarmak artık laboratuvar ortamında mümkün. Araştırmalarda üç genin yaşlanma sürecini etkilediği tespit edildi ve ilaç geliştirme aşamasına geçildi,” diyor. Benjamin Button filmine atıf yaparken yaşta geri sarmanın artık bir filmden ibaret olmadığının mesajını veriyor. Sağlık alanındaki dönüşüm, yalnızca bir biyoloji değil, aynı zamanda devasa bir sağlık ekonomisi potansiyeli anlamına geliyor.

Halil’e değil Ceviz’e sorulacak

TRAI’nin kurduğu yeni fon, yapay zekâ girişimlerine yatırım yapmak üzere eylül ayında One Portföy iş birliğiyle hayata geçti. “Yıllarca ekosistemi izledik, raporladık. Şimdi yatırım da yapıyoruz,” diyor Halil Aksu. Bu fon, girişimlerin sadece prototip değil, ölçeklenebilir ürün çıkarması için önemli bir kaldıraç.

Diğer yandan inisiyatifin yedi yıllık bilgi birikimiyle eğitilen bir yerli model de var: ceviz.ai. Aksu bu projeyi şöyle tanımlıyor: “Halil’e sorar gibi Ceviz’e soracaksınız. Bu, bir sohbet robotundan fazlası. Ekosistemin zekâsını modele dönüştürmeye çalışıyoruz.” Ceviz, yalnızca içerik sunan değil, karar destek sağlayan bir yapay zekâ uygulaması olacak.

Bu sefer içeriden başlayabilir miyiz?

Türkiye Yapay Zekâ Zirvesi, teknoloji meraklılarını buluşturan bir etkinliğin ötesine geçmiş durumda. Etkinlik ekonomik yapı, kamu vizyonu, girişimciler ve yatırımcılar arasında yeni bir sinerji alanına dönüşmüş görünüyor. Özellikle savunma, sağlık, bankacılık ve perakende gibi sektörlerde hem kamu hem özel sektörün ilgisi, çoktan yapay zekânın uygulamaya taşınan bir konuya dönüştüğünü işaret ediyor.

Kuşkusuz yarışa nereden başlandığı kadar, nasıl koşulduğu da önemli. Türkiye, sahip olduğu mühendislik kapasitesi, girişimci dinamizmi ve kamu ilgisiyle bu yarışta var olduğunu söylüyor.

BENZER MAKALELER

SON MAKALELER

Loading...