Alanya’da ilk kez düzenlenen Türkiye Dijital Göçebe Festivali, 50 yabancı çekirdek katılımcı ve toplamda yaklaşık 500 kişilik sirkülasyon yarattı. Katılımcı profilinin harcama bandı 2.500–4.000 dolar aralığında. Peki Alanya bu geçici hareketi yerleşik bir ekonomik modele çevirebilir mi?
Kumların üzerinde güneşli bir ekim günü.
Sahile yakın tarafta ahşaptan geniş çardakta sessiz kalabalık konuşmacıyı dinliyor. İleride masalarda bilgisayarlarıyla çalışanlar, rüzgâra karşı şapkasını düzeltip ekranına odaklanan bir yazılımcı…
Alanya’da Anjeliq Downtown Hotel’in bahçesindeyim. Türkiye Nomad Fest’in tam ortasında.
Yan masadan biri konuşuyor: “Öğleden sonra rotamız Dimçayı, sonra festival alanına döneceğiz.”
Herkesin hikâyesi farklı ama arayış benzer, hem çalışabilecekleri hem yaşayabilecekleri bir yer…
O anda aklımda geçen soru şu oluyor:
Alanya, dijital göçebelerin meskeni olabilir mi?
Cevabını öğrenmek için Türkiye Nomad Fest’in kurucusu ve organizatörleri Mine Dedekoca, Gizem Burteçin ve Neşen Yücel ile görüşmem gerekiyor.

Turiste benzemiyor, peki bunlar kim?
Neşen Yücel konuşmaya “Dijital göçebe turist değildir” diyerek başlıyor.
Ardından cümlesini tamamlıyor.
“Bu insanlar çalışarak dolaşıyorlar.”
Yani harcama niyetleri turistle aynı, fakat kalış süreleri ve ritimleri farklı.
Gizem Burteçin rakamla konuşuyor:
“Yüzde 47 soloprenör, yüzde 33 uzaktan çalışan, yüzde 20 girişimci.” Harcama bandı 2.500–4.000 dolar arası.
“Bu insanlar otel lobisinde kokteyl beklemiyor, sabah zoom, öğlen prototip, akşam network” diyor.
Mine Dedekoca noktayı koyuyor: “Bu turistik gezi değil, çalışma biçimi.”
Eğlence değil, üretim
Festivalin merkezinde eğlence yerine, üretim var. AI kampı, bireysel girişimcilik oturumları ve kültürel bloklar, gündemi “tüketim”den “üretim”e çeviriyor.
Neşen Yücel bunu şöyle tanımlıyor: “Biz motivasyon dağıtmıyoruz, çıktı üretiyoruz.”
Mine Dedekoca aynı noktayı somutlaştırıyor: “İki buçuk günde herkes kendi prototipini yazdı.”
Gizem Burteçin çizgiyi netleştiriyor: “Bir festival 5 günde motivasyon verir. Biz 5 günde iş üretiyoruz.”
Bu vurgu dikkat çekici. Kitleyi bir araya getiren şey keyif değil, çıktı.
Bansko çalışan bir model
Alanya’yı anlamak için önce başarıya dönmüş bir örneğe bakmak gerekiyor: Bansko.
Neşen Yücel, “Bansko’da bu iş 2018’de başladı; bu sene 800 biletli katılım vardı,” diyor.
Etki sadece katılımla sınırlı değil.
“Bansko’da sezon uzadı, yerel halkın geliri arttı, restoranlar yıl boyu açıldı.”
Mine Dedekoca örneği çerçeveye oturtuyor:
“Orayı dönüştüren şey takvim ve tekrar.”
Gizem Burteçin hatırlatıyor:
“Biz Türkiye’de hâlâ bu değer zincirini turizm başlığında ve sayı ile okuyoruz.”
Son cümle gizli değeri hatırlatıyor. Mesele kaç kişinin geldiğinden ziyade ne kadar süre kaldığında.
Güneş, vize ve yerleşmeye uygun kültür
Türkiye’de dijital göçebe vizesi daha yeni, 2024’te devreye girmiş.
Mine Dedekoca “52 ülkede benzeri var, biz de o listeye girdik” diyor. Altı aya kadar kalış kapısını aralıyor.
Gizem Burteçin, “Bu insanlar güneşi takip ediyor; Alanya’nın 300 güne varan güneşi önemli bir argüman” diye ekliyor.
Neşen Yücel, “Misafirperverlik ve topluluk duygusu insanımızın DNA’sında var” diyor.
Vurgu, kültürel temasın bu model için elverişli bir zemin olduğu yönünde.
İnternet kadar hoşgörü de gerekli
Gizem Burteçin sahadaki gözlemini doğrudan paylaşıyor:
“Gençlerin entegre olma isteği dil bariyeri kalktığında hızlanır.”
Mine Dedekoca yapısal avantaja işaret ediyor: “Yerel katılım süreci büyüten bir çarpan etkisi yaratır”
Neşen Yücel özetliyor: “Aidiyet üretilebilen yer, dijital göçebeyi uzun süre tutar.”
Sürdürülebilirlik iklim, fiyat ve altyapıda olduğu kadar, duygudan da geçiyor.
Ekonomi nereye bağlanır?
Kişi başı 2.500–4.000 dolar harcama, 6–12 haftaya yayıldığında “kısa süreli turizm” çizgisini aşıyor.
Gizem Burteçin, “Bu insanlar bir festivale katılıp iş fikrini geliştiriyor, geri dönüp prototipini üretip gelir yaratıyor” diyor.
Mine Dedekoca cümleyi kapatıyor: “Yerel ekonomi dijital göçebeyi sadece konaklayan değil, iş ortağı olarak gördüğünde dönüşüm başlar.”
Neşen Yücel’in ifadesi netti: “Biz turistik ziyaretin ötesinde, katma değer üreten akışı önemsiyoruz.”
Alanya doğru yer
İlk gün otelin lobisinde sorduklarım hâlâ aklımın bir köşesinde duruyor:
Alanya, dijital göçebelerin vadisi olabilir mi?
Neşen Yücel cevap yerine şart koyuyor: “Takvim ve tekrar olmadan olmaz.”
Mine Dedekoca ikinci şartı ekliyor: “Topluluk yöneten profesyonel akıl gerekir.”
Gizem Burteçin üçüncü çizgiyi koyuyor: “Talep doğurduğun yerde mekan inşa edilir.”
Güneşin doğduğu yerdeler
Ahşap çardağın önünden geçiyorum. Konuşmacı yapay zeka hakkında bilgi veriyor. İleride deniz mavi uzanıyor, ekim ayı ve Alanya güneşli…
İlki gerçekleştirilen Türkiye Dijital Göçebe Festivali “oldu”nun kanıtı değil; “olabilir”in ilk notu.