Tarlada Ne Değişti de Çiftçi Artık Rapor Tutuyor?

By Fortune Türkiye

Çiftçi artık yalnızca ürün değil, veri de topluyor. Cargill’in “1000 Çiftçi 1000 Bereket” programı, sahada verimliliği artırırken üreticiyi ölçülebilir bir sistemin parçası hâline getiriyor. Peki bu değişim, tarımın geleceğini nasıl şekillendiriyor?

Sabahın erken saatleri… Cargill’in “1000 Çiftçi 1000 Bereket” programı için düzenlenen zeytin hasadı için Edincik’te İpek Zivane’nin zeytin bahçesindeyim. Yeşillik alana kurulmuş uzunca bir masa. Etrafta zeytin ağaçları, masada çay bardakları… Birazdan hasat başlayacak. Ama önce öğrenmem gerekenler var.

Cargill Gıda Türkiye, Orta Doğu ve Afrika CEO’su Murat Tarakçıoğlu ile ayak üstü sohbetteyim. Cümleleri hızlı: Sensörler, uydular, gübre analizleri, karbon ayak izi…

Cargill Gıda Türkiye, Orta Doğu ve Afrika CEO’su Murat Tarakçıoğlu

O anlatırken zihnimde tek bir cümle geçiyor: “Çiftçi artık ürün değil, veri üretiyor olabilir mi?”

Bunu anlamamın yolu birazdan başlayacak toplantıdan geçiyordu. 

Tedarik zincirinin ilk ucunda veri var

Kadın çiftçiler, danışmanlar, şirket yöneticileri masanın etrafında.

“Su kullanımını azaltıyor, toprağı koruyoruz,” diyor, Murat Tarakçıoğlu.

Sözleri kısa ama içerdiği sistem uzun. Sensörler, uydu verileri, gübre analizleri, karbon ayak izi… Programın teknik altyapısı, sahadaki kararları ölçülebilir hâle getiriyor. Bu ölçüm çiftçiye olduğu kadar, şirketin tedarik zincirine de hizmet ediyor.

2019’dan bu yana 27 ilde 7 binin üzerinde çiftçiye ulaşan program, sahada 460.000 saatlik veri üretmiş. 180.000’in üzerinde uydu görüntüsü paylaşılmış, 1 milyon dekardan fazla araziye 400’ün üzerinde dijital cihaz kurulmuş.

“Veriyle üretim, tarımı dönüştürüyor,” diyor.

Bu dönüşüm yalnızca çiftçinin verimliliği kadar, şirketin tedarik zincirine de hizmet ediyor. Artık mesele yalnızca neyin üretildiği değil, nasıl üretildiği. Ve bu nasıl’ın ölçü birimi “veri”den geçiyor.

Toprak aynı, iş tanımı farklı

Zeytin bahçesinde çayını içtiğimiz İpek Zivane’nin yaklaşımı durumu özetliyor:

“Hem tarlamı bilinçli yönetiyorum, hem daha fazla verim alıyorum.”

Bahçesinde artık yalnızca ürün değil, veri de yetişiyor. Sensörler nemi ölçüyor, PestTrap erken uyarı verisi sağlıyor, Flowmeter her sulamayı kayıt altına alıyor. Zivane gibi üreticilerin sahasına şu ana kadar 50.600 dakikalık görüşmeyle destek verilmiş. Bu veriler yalnızca çiftçiye değil, şirketin üretim standardını koruma çabasına da hizmet ediyor.

Üretim artık sezgiyle değil, birlikte tanımlanmış ölçütlerle yönetiliyor. Bu, üreticiyle şirket arasında daha teknik, daha veri odaklı ama bir o kadar da karşılıklı bağımlılık içeren bir ilişki kuruyor. Bu sistemde veri, hem toprağı hem ilişkileri yönetmenin ortak dili hâline geliyor.

Çiftçinin yeni iş raporlamak

 “1000 Çiftçi 1000 Bereket, Türkiye tarımının dijitalleşmesinde önemli bir dönüm noktası oldu”

Tarakçıoğlu’nun bu ifadesi programın ulaştığı kapsamla örtüşüyor.

Bununla birlikte sahada görülen şey daha çok üretici davranışındaki değişimle ilgili. Dijital araçlar, sadece üretim süreçlerini kolaylaştırmakla kalmıyor, aynı zamanda kararları belirli ölçütlere bağlayan bir yapıya dönüştürüyor.

Programın 2023 sezonuna ait etki analizine göre, çiftçilerde finansal okuryazarlık %69, tarımsal teknik bilgi seviyesi %73, veriye dayalı iş yapış biçimi %81 oranında artmış. Belma Dağara’nın ifadesi, bu dönüşümün sade bir özeti:

“Toprağımı koruyarak daha verimli üretim yapmayı öğrendim.”


Bu öğrenme, bireysel deneyimle değil; artık önceden tanımlanmış dijital referanslarla ilerliyor.

Çiftçi, üretim hatalarını azaltırken aynı zamanda daha sınırları belirgin bir sistem içinde karar veriyor.

Bu sistemde çiftçi hem üreten, hem raporlayan, hem yönlendirilen bir konuma yerleşiyor.

Destekten sistem ortaklığına geçiş

Programın sonuçları dikkat çekici. 2024 yılında kârlılık kanolada %21, mısırda %28, ayçiçeğinde ise %39 oranında artmış. Aynı dönemde karbon salımında %53’e varan düşüş sağlanmış. Veriler çevresel ve ekonomik kazancı olduğu kadar, sistemin ölçülebilirlik temelli işleyişini de ortaya koyuyor.

Her 1 TL’lik yatırım karşılığında 3,72 TL sosyal etki yaratıldığı belirtilen SROI hesabı, üreticinin katkısıyla sistemin nasıl veriye dayalı değer ürettiğini gösteriyor. Çiftçi artık kendi tarlasında olduğu kadar, sistem için de rol oynuyor.

Kararların veriye göre alındığı yapıda, üretici klasik anlamda bir çiftçiden çok, veri sağlayan bir üretim halkasına dönüşüyor.

Süreç artık “destek” değil, kontrollü bir işleyişin içinde tanımlı bir ortaklık.

Veriyi kim okuyor?

Cargill’in 1000 Çiftçi 1000 Bereket programı, Türkiye kırsalında az rastlanan bir organizasyon yapısına ve teknik kapasiteye sahip.

Program sahaya bilgi, araç ve danışmanlık götürüyor; aynı zamanda üreticiyi daha tanımlı ve ölçülebilir bir üretim yapısına dâhil ediyor. Bu yapının çiftçiye nasıl bir alan açtığı ise sahada ancak zamanla netleşebilecek bir konu.

Öğlen sonrası sepetler doluyor.

Fark ediyorum ki sepetlerde gördüğüm sadece zeytin değil, veri de var.

Asıl soru şu:

Bu veriyi kim okuyor, kim karar veriyor?

BENZER MAKALELER

SON MAKALELER

Loading...