Kırklareli Lüleburgaz’daki Arcadia Bağları, geliştirdiği projelerle bölgenin sürdürülebilirlik dönüşümüne liderlik ediyor. Arcadia, ekolojik tarımı turizm ile birleştirdiği özgün modelini şimdi de franchising sistemiyle büyütmeyi hedefliyor.
İşletmeler sürdürülebilir kalkınmaya destek olabilmeleri için öncelikle varoluş amaçlarını gözden geçirmeleri gerekiyor. Kırklareli Lüleburgaz’daki Arcadia Bağları Ortaklarından Zeynep Arca Şallıel’de böyle düşünen bir iş insanı. İstanbul’daki ofisinde bir araya geldiğimizde, klasik ekonomi öğretisinin dışında, tanımları değiştiren sosyal ve toplumsal duyarlığı yüksek projelerinden söz etti. Şallıel’in anlattıkları sıradan sosyal sorumluluk faaliyetleri değil. Tüm projelerinin odağında sosyal fayda ve yoksulluğa çözüm sağlayacak proaktif yaklaşımlar var. Üstelik tüm bunları yenilikçiliğe kapalı tarım sektöründe yapmaya çalışıyor. Evet, Türkiye bir tarım ülkesi olmasına rağmen sektörün yeniliklere kapalı olduğunu söylemek mümkün. Buna rağmen Avrupa’nın en büyük tarım ekonomisiyiz. Ancak verimlilik düşük. En temel sorunlarımızın başında bu var. Toprakların adil dağılımı, çiftçiyi gözeten-destekleyen uygulamalar yeterli değil. Özetle bir türlü çözülemeyen problemler var. İşte bu nedenlerle kırsaldaki yoksulluk sorunu çözülemiyor. Ülkemiz, bu büyük ve önemli sorunu aşmak için şimdiye kadar Köykent yaklaşımlarından Örnek Köy teorilerine kadar birçok faklı projeyi denedi. Ne yazık ki bir türlü arzu edilen seviyelere ulaşamıyoruz. Neyse ki başarılı girişimcilik performanslarıyla dikkat çeken işletmelerin sayısı artıyor. Az önce belirtiğimiz özgün modeliyle Arcadia Bağları’da bu örneklerden biri.
Doğayla Uyumlu Üretim
Hamitabat ve Çeşmekolu Köyleri arasında yer alan Arcadia Bağları, 2004 yılında kuruldu. Dikili bağ alanı 400 dekara yakın. Aslında şirketin tarımsal üretimi sadece üzüm yetiştiriciliği ile sınırlı değil. Aynı zamanda lavanta, ceviz, badem ve armut bahçeleri var. Ayrıca arıcılık yapılıyor. Bunların dışında sebze bahçeleri bulunuyor. Arcadia Bağları Ortaklarından Zeynep Arca Şallıel, “Bizim yapmak istediğimiz şey tek başına bir tarım girişimi değil. Biz sürdürülebilir üretimi, turizmi kapsayan, bu disiplinler arası yaşam ve üretim alanı kurmak üzere yola çıktık. Bugün geldiğimiz noktada bu aslında” diyor. Şallıel, tarımın geleceğini agroekoloji de görenlerden biri. Tüm çalışmalarının odağında da bu var. Arcadia Bağları çatısı altında gerçekleştirdiği üretimin yanı sıra doğaya saygılı tarım, sürdürülebilir konaklama ve yaşam felsefesiyle yepyeni bir girişim modeline de öncülük ediyor. Şallıel, Arcadia’yı, “İçinde tarım, tarımsal ürünleri dönüştüren bir üretim, ağırlama, gastronomi ve turizmi içeren multidisipliner bir yaşam alanı” olarak tanımlıyor. Bu modelin önümüzdeki dönemde başka şehirlere de kurulması planlanıyor. Büyüme planları arasında franchise modeli de olacak. Öncelikle Marmara Bölgesi’ndeki bazı illerde, ardında da Türkiye’nin diğer şehirlerinde franchising sistemiyle yeni çiftlikler kurulacak.
Şehir Karmaşasından Uzak
Üzüm bağlarının ortasında konumlanan Bakucha Vineyard Hotel & Spa, sürdürülebilir konfor anlayışıyla hizmet veriyor. Tesis; huzur ve sadeliğin yanı sıra gastronomi, kültür ve doğa alanlarında da misafirlerine beklentilerinin ötesini sunmayı vadediyor. Kuzey Trakya’nın el değmemiş coğrafyasında, doğanın kucağında keyifli bir yaşam alanı sunan Bakucha Vineyard Hotel, şehrin karmaşasından uzaklaşmak isteyenlere huzurlu ve bilinçli bir kaçış imkanı sunuyor. Bakucha’nın mimarisi, gösterişten uzak olmasının yanı sıra kendine has bir ruha sahip. Mimarisinde ve dekorasyonunda doğal malzemelerin öne çıktığı yapıların her detayı, çevresel uyumu ve konforu gözeterek planlanmış. Tesiste yer alan 26 odanın her biri, doğa manzarası ve kendine ait açık alanları ile misafirlere ihtiyaç duydukları kişisel alanı sunuyor.