AstraZeneca Türkiye’nin Türk Tıbbi Onkoloji Derneği (TTOD) iş birliğiyle hazırladığı “Türkiye’de Akciğer Kanseri: Güncel Veriler Işığında Politika Önerileri” raporunda, akciğer kanserinin Türkiye’de her yıl yaklaşık 41 bin kişiyi etkilediği, hastalığın ekonomik yükünün 129 milyar TL’ye ulaştığı belirtiliyor. Raporda, akciğer kanseri kontrolünün etkinleştirilmesi için erken tanı, multidisipliner tedavi yaklaşımları, yapay zekâ uygulamaları ve tarama programlarına odaklanan politika önerileri de sunuluyor.
Türkiye’de her yıl yaklaşık 41 bin kişiyi ve ailelerini doğrudan etkileyen akciğer kanseri, kansere bağlı ölümlerde ilk sırada yer alması ve sağlık sistemi üzerindeki ciddi ekonomik yükü ile önemli bir halk sağlığı sorunu. Hastaların büyük bir kısmı ileri evrede tanı almakta ve bu durum, erken tanının artırılmasına yönelik etkin müdahalelerin hayata geçirilmesi gerekliliğini ortaya koyuyor. Bu doğrultuda, sağlık sorunlarının çözümüne katkı sağlayan AstraZeneca Türkiye, akciğer sağlığını korumak ve geliştirmek amacıyla hayata geçirdiği Akciğer Sağlığı İnisiyatifi kapsamında TTOD ile birlikte önemli bir çalışmaya daha imza attı. İnisiyatifin güncel bilimsel gelişmeler ışığında sağlık politikalarının geliştirilmesine katkıda bulunma hedefi doğrultusunda, AstraZeneca Türkiye ve TTOD iş birliği ile “Türkiye’de Akciğer Kanseri: Güncel Veriler Işığında Politika Önerileri” isimli bir rapor hazırlandı.
Türk Tıbbi Onkoloji Derneği Yönetim Kurulu Üyesi ve Önceki Dönem Başkanı Prof. Dr. Murat Dinçer liderliğinde yürütülen rapor; Başkent Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Simten Malhan, Türk Tıbbi Onkoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Nuri Karadurmuş, Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Deniz Köksal, Türk Radyasyon Onkolojisi Derneği Önceki Dönem Başkanı Koç Üniversitesi Radyasyon Onkolojisi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Uğur Selek, Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Cerrahisi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Çelik ve AstraZeneca Türkiye Kurumsal İlişkiler Direktörü Erdal Kiraz’ın katıldığı toplantıda kamuoyu ile paylaşıldı.
Rapora göre dünyada en yüksek ölüm oranlarına sahip kanser türü olan akciğer kanserinde tanı süreci, toplumda belirtilere ilişkin farkındalığın henüz beklenen düzeyde olmaması, tanı süreçleri ve sevk zincirlerindeki gecikmeler gibi hususlardan etkileniyor. Oysa hastalığın erken evrelerinde tanı konulması ve etkin bir tedavi yaklaşımı ile beş yıllık sağ kalım oranlarının yüzde 80’lere çıkabileceği öngörülüyor.
Raporda akciğer kanserinin erken tanısını geliştirmek için pek çok ülkede tarama programlarının hayata geçirildiği belirtiliyor. Ülkemizde meme, serviks ve kolon kanserlerinde olduğu gibi akciğer kanserinde de tarama programına ihtiyaç olduğunu belirten rapor, bu konuda yapılan bir maliyet etkililik çalışmasına da değiniyor. Bu çalışmaya göre Nelson protokolünü temel alan bir tarama programı Türkiye’de uygulandığında 7 binin üzerinde erken ölümün önlenebileceği öngörülüyor.
Ayrıca raporun hazırlanmasına katkı sunan bilimsel kurulun gerçekleştirdiği analizler, Türkiye’de akciğer kanserinin ekonomik yükünün 129 milyar TL’ye ulaştığını ortaya koyuyor. Hastalık, yalnızca tedavi harcamalarıyla değil, aynı zamanda iş gücü kayıpları ve bakım giderleriyle de toplum ve ekonomi üzerinde ağır bir yük yaratıyor.
“Akciğer kanseri sağlık ekonomisinde acil önlem gerektiriyor”
Konuyla ilgili açıklama yapan Başkent Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Simten Malhan, “Bu çalışmamızda akciğer kanserinin hem doğrudan hem de dolaylı maliyetlerini inceleyerek, ülke ekonomisi üzerindeki geniş çaplı etkisini ortaya çıkarmayı hedefledik. Doğrudan maliyetler arasında hastane yatışları, ayakta tedavi hizmetleri, ilaç ve tıbbi malzeme giderleri, tanı ve tedavi prosedürleri yer alırken dolaylı maliyetler iş gücü kaybı, erken ölümler nedeniyle oluşan üretkenlik kaybı ve bakım verenlerin harcadığı zamanın ekonomik değerini kapsıyor. Akciğer kanserinin sağlık ekonomisinde acil önlem gerektirdiğini ortaya koyan çalışmamız, bu hastalığın erken tanısı ve önlenmesine yönelik stratejilerin hastalığın ekonomik yükünü yönetme açısından önemine de işaret ediyor. Tarama programlarının yaygınlaştırılması, risk faktörlerine yönelik önleyici politikaların geliştirilmesi ve tedaviye erişimin hızlandırılması gibi önlemler, uzun vadede hem sağlık sisteminin maliyetlerini düşürebilir hem de toplumsal üretkenliği artırabilir” dedi.
“Akciğer kanserinde tanının erken evrede konulabilmesi oldukça kritik”
Akciğer kanserinin yönetiminde erken tanının önemine dikkat çeken Türk Tıbbi Onkoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Nuri Karadurmuş ise “Akciğer kanseri belirtileri, öksürük gibi diğer hastalıkların belirtileri ile karıştırılabilen belirtileri içerdiğinden, hastalar çoğunlukla ileri evrede hekime başvuruyor ve tanı alıyor. Oysa, hastalığın erken evrelerinde tanı konulması ve etkin bir tedavi yaklaşımı ile beş yıllık sağ kalım oranları yüzde 80’lere çıkabiliyor. Bu sebeple akciğer kanserinde tanının erken evrede konulabilmesi oldukça kritik” şeklinde konuştu.
“Yapay zekâ kanserle mücadele stratejisinde önemli bir bileşen haline geliyor”
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Deniz Köksal ise gelişen teknolojinin, yapay zekânın ve dijital sağlık çözümlerinin karar vericilere önemli fırsatlar sunduğunu vurgulayarak şunları söyledi: “Yapay zekâ, tıpta veri odaklı karar almayı güçlendiren, mevcut tanı ve tedavi süreçlerine hız ve verimlilik kazandıran bir paradigma değişikliği sunuyor. Yapay zekânın kanserle mücadele stratejisinde önemli bir bileşen haline geldiğini gözlemliyoruz. Bu kapsamda yapay zekâ çözümlerinin entegre edildiği klinik süreçler ve pilot tarama çalışmaları ülkemizde daha da yaygınlaştırılmalı. Teknolojiyi sadece bir destek aracı olarak değil, erken tanıda yardımcı bir güç olarak da değerlendirmeliyiz.”
“Multidisipliner yaklaşımın güçlendirilmesi, akciğer hastalarının bakımının kalitesini artırarak tedavi süreçlerini de optimize edebilir”
Çalışmaya TTOD adına liderlik eden Türk Tıbbi Onkoloji Derneği Yönetim Kurulu Üyesi ve Önceki Dönem Başkanı Prof. Dr. Murat Dinçer ise rapor hakkında yaptığı değerlendirmede akciğer kanserinin tanısı ve tedavisinde multidisipliner yaklaşımın uygulanmasının hasta sonuçlarını iyileştirmede kritik bir rol oynadığını söyleyerek, “Multidisipliner yaklaşım; göğüs hastalıkları uzmanları, medikal onkologlar, radyasyon onkologları, göğüs cerrahları, radyologlar, patoloji ve genetik uzmanları, nükleer tıp uzmanları, psikologlar ve beslenme uzmanları gibi farklı disiplinlerden uzmanların bir araya gelerek iş birliği yapmasını sağlıyor. Multidisipliner yaklaşımın güçlendirilmesi, hasta bakımının kalitesini artırarak tedavi süreçlerini de optimize edebilir” dedi.
“Akciğer Sağlığı İnisiyatifi ile erken tanının önemine dikkat çekiyoruz”
AstraZeneca Türkiye Kurumsal İlişkiler Direktörü Erdal Kiraz da açıklamasında şöyle dedi: “Akciğer kanseri, günümüzün en önemli sağlık sorunlarından biri olarak yalnızca bireyleri değil, toplumları ve sağlık sistemlerini de derinden etkiliyor. Bu nedenle erken teşhis ve farkındalık çalışmaları artan bir öncelik taşıyor. Biz de bu amaçla Akciğer Sağlığı İnisiyatifi’ni hayata geçirdik. Akciğer sağlığında en iyi sonuçlara ulaşmanın ancak etkin paydaş iş birliği ile mümkün olacağına inanıyoruz, bu nedenle Türk Tıbbi Onkoloji Derneği’ne raporun hazırlanmasındaki değerli katkıları için teşekkür ediyoruz. Herkes için daha adil, erişilebilir ve sürdürülebilir bir sağlık sistemi için iş birliğine dayalı bu tür çalışmalar yapmaya devam edeceğiz” dedi.
“Türkiye’de Akciğer Kanseri: Güncel Veriler Işığında Politika Önerileri” raporunun tamamına buradan ulaşabilirsiniz.