SoftwareOne Türkiye, global gücünün sayesinde, 90’dan fazla ülkede edinilmiş deneyimi yerel ihtiyaçlarla buluşturuyor. 2019’da Türkiye pazarına giriş yapan şirketin faaliyetleri yalnızca yazılım lisanslama danışmanlığıyla sınırlı değil. Uygulama modernizasyonu, bulut geçişi, siber güvenlik, DevSecOps, yapay zekâ ve otomasyon gibi alanlarda da uçtan uca hizmet sunuyor. Türkiye’nin en büyük 500 şirketinin yüzde 80’i ile aktif olarak çalıştıklarını belirten SoftwareOne Türkiye Ülke Müdürü Doğa Pekdemir ile ürün ve hizmetlerinin yanı sıra dijital dönüşümde firmalara sağladıkları avantajları konuştuk. – Ersan Taylan
Müşterilerinize sunduğunuz hizmetler nelerdir?
SoftwareOne olarak müşterilerimize teknoloji yatırımlarını daha verimli, ölçeklenebilir ve sürdürülebilir hale getirecek uçtan uca çözümler sunuyoruz. Globalde 7.500’ü aşkın yazılım üreticisiyle doğrudan iş birliğimiz var ve bu geniş ekosistem içindeki çözümleri, müşterilerimizin özgün ihtiyaçlarına göre entegre ederek hayata geçiriyoruz. Hizmet portföyümüz; yazılım lisans yönetimi, uygulama modernizasyonu, DevOps ve DevSecOps danışmanlığı, yapay zekâ tabanlı veri çözümleri, BT süreç otomasyonu ve uçtan uca siber güvenlikten oluşuyor.
Lisans yönetimi ve FinOps alanında sunduğumuz danışmanlık hizmetleri, kurumların BT harcamalarını optimize etmelerine, lisans fazlalıklarını tespit ederek tasarruf sağlamalarına ve yatırımlarını daha stratejik yönetmelerine imkân tanıyor. Bu da özellikle döviz kurlarının etkili olduğu bir pazarda ciddi bir katma değer yaratıyor.
Şirketinizin pazardaki pozisyonu hakkında bilgi verir misiniz?
SoftwareOne’ı pazarda bir ürün ve hizmet sağlayıcısı olmanın yanı sıra, gerçek anlamda bir teknoloji danışmanı ve dönüşüm partneri olarak konumlandırıyoruz. Bizi rakiplerimizden ayıran en önemli fark, global kaslarımız ile yerel çevikliğimizi bir arada sunabilmemiz.
Global ölçekteki bilgi birikimimizi, Türkiye pazarının regülasyonlarına, yatırım alışkanlıklarına ve organizasyonel yapılarına göre esnek ve danışmanlık odaklı şekilde adapte edebiliyoruz. Ekibimiz hem teknik uzmanlık hem de sektörel içgörüye sahip danışmanlardan oluşuyor.
Böylece müşterilerimizin yalnızca teknik ihtiyaçlarını değil, aynı zamanda organizasyonel ve stratejik dönüşüm hedeflerini de anlayarak uçtan uca çözümler üretebiliyoruz. Ayrıca müşterilerimizle kurduğumuz güvene dayalı ilişkiler, uzun vadeli iş birliklerinin temelini oluşturuyor. Bugün IT yöneticileriyle ihtiyaca yönelik çözümleri konuşurken aynı zamanda bu çözümlerin yönetim kuruluna nasıl sunulacağı, yatırımın nasıl geri döneceği gibi stratejik sorulara da yanıt veriyoruz. Bu kapsamda bakıldığında, SoftwareOne pazarda eşine az rastlanan bir konumda duruyor.
Türkiye’deki hedeflerinizden söz eder misiniz?
SoftwareOne olarak temel hedefimiz, Türkiye’yi global ekosisteme katkı sağlayan bir teknoloji üssü olarak konumlandırmak. Bugün Türk mühendislerinin bilgi birikimi ve çözüm üretme kapasitesi, yalnızca yerel değil, uluslararası projelerde de kendini kanıtlamış durumda. Biz de bu yetkinliği daha fazla yurtdışı projeye entegre ederek, ihracat gücümüzü artırmak istiyoruz.
Önümüzdeki dönemde özellikle yapay zekâ ve veri teknolojilerine yönelik yatırımlarımızı artıracağız. AI bizim için sadece bir teknoloji değil, aynı zamanda iş yapış biçimimizi yeniden tanımlayan stratejik bir odak. Bu alanda hem ürün geliştirme hem de müşteriye özel çözüm üretme noktasında Ar-Ge yatırımlarımızı büyütüyoruz. Sürdürülebilirlik de ajandamızın önemli bir parçası. Teknoloji yatırımlarını yalnızca verimlilik ekseninde değil, karbon ayak izi ve çevresel etkiler açısından da değerlendiren bir perspektifi benimsiyoruz.
Bu doğrultuda müşterilerimize sürdürülebilir BT altyapıları kurmalarında da yol arkadaşlığı yapıyoruz. Ayrıca Cloud Skills Academy gibi yetkinlik geliştirme programlarımızla hem kendi çalışanlarımızı hem de müşterilerimizin ekiplerini geleceğin teknolojilerine hazırlıyoruz. Yani SoftwareOne Türkiye olarak yalnızca bugünü değil, beş yıl sonrayı da planlayan, değişimin öncüsü bir yapı kurma vizyonuyla ilerliyoruz.
Yeni teknolojilere adapte olmaya çalışan şirketler kendi işlerine uygun teknolojileri seçerken nelere dikkat etmeliler?
Yeni teknolojilere adaptasyon, günümüzün en kritik rekabet avantajlarından biri. Teknolojiyi sadece bir yenilikten ziyade, stratejik bir yatırım ve dönüşüm fırsatı olarak görmek gerekiyor. Şirketlerin bu süreçte dikkat etmesi gereken en önemli konu, seçecekleri teknolojinin kendi iş yapış biçimlerine, organizasyonel yapısına ve büyüme hedeflerine ne kadar uyum sağladığıdır.
Biz SoftwareOne olarak kurumlara teknoloji önerisi sunmadan önce, mutlaka onların iş süreçlerini, regülasyonlara tabi alanlarını, insan kaynağı yapısını ve mevcut BT altyapılarını analiz ediyoruz. Çünkü aynı teknoloji, iki farklı şirkette tamamen farklı etki yaratabilir.
Ayrıca teknolojiyi satmanın yanı sıra organizasyona entegre edebilmek, kullanıcılar tarafından benimsenmesini sağlamak da ayrı bir başarı alanıdır. Eğitim, iç iletişim ve yönetişim süreçlerinin teknoloji yatırımıyla entegre bir şekilde planlanması, bu adaptasyonu güçlendirir. Kısacası şirketler, teknolojiyi seçerken hem teknik özelliklerine hem de iş stratejilerine, kültürel yapılarına ve uzun vadeli hedeflerine hizmet edip etmediğine bakmalı. Bu noktada doğru danışmanlık almak, riskleri minimize ederken başarı oranını ciddi şekilde artırır. Biz de bu süreçte, kurumlara yalnızca teknoloji öneren değil, birlikte düşünen ve yön gösteren bir partner olmaya çalışıyoruz.
Dijital transformasyon, inovasyon ve değişim yönetimi konularında neler söylemek istersiniz?
Dijital dönüşüm, inovasyon ve değişim yönetimi bugün artık ayrı ayrı ele alınabilecek kavramlar değil; birbirini besleyen, hatta bir arada var olabilen bir üçlü. Başarılı bir dijital dönüşüm, teknolojinin doğru bir şekilde uygulanmasının yanı sıra; bu teknolojinin iş süreçlerine doğru entegre edilmesi ve kurum kültürü içinde sahiplenilmesiyle anlam kazanıyor. Bugün pek çok kurum için dijital dönüşüm, bir altyapı yatırımı olarak görülse de esas mesele, organizasyonun tüm katmanlarında bu dönüşümü içselleştirebilmek. Değişim yönetimi burada devreye giriyor. Teknoloji ne kadar ileri olursa olsun, insan adaptasyonu ve süreçlerin bu teknolojiye göre yeniden tasarlanması olmadan gerçek bir dönüşümden söz edemeyiz.
İnovasyon ise bu sürecin en dinamik parçası. Süreçleri dijitalleştirirken yeni iş modelleri, yeni hizmet kurguları ve yeni değerler yaratmak gerekiyor. Bu da ancak hem teknolojik hem de zihinsel olarak dönüşüme açık organizasyonlarla mümkün. Biz SoftwareOne olarak bu süreci, müşterilerimizin teknik altyapısından önce stratejik ihtiyaçlarını anlayarak başlatıyoruz. Neye, neden ve nasıl yatırım yapılacağını birlikte planlıyoruz.