Yeni nesil ödeme sistemleri yalnızca bireylerin değil, işletmelerin de gündelik hayatını dönüştürüyor. Türkiye’nin yerli fintech girişimlerinden Paratim, bu dönüşümün dikkat çeken örneklerinden biri. Paratim Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu Başkan Vekili Gökhan Orhun ile gerçekleştirdiğimiz bu röportajda; dijital cüzdanlardan POS sistemlerine, genç kullanıcı stratejisinden güvenlik önlemlerine kadar birçok konuyu konuştuk. Gökhan Orhun, “Kullanıcının gün içindeki ilk finansal işleminden sonuncusuna kadar yanında olmak istiyoruz” derken, sektördeki yerlerini nicelikle değil, memnuniyetle tanımladıklarını da vurguladı. – Zeynep Aktaş
Finansal teknolojiler dünyasında yenilik kadar esneklik de önem kazanıyor. Bu esnekliği hem birey hem işletme tarafında sunan Paratim, ön ödemeli karttan linkle tahsilata kadar geniş bir çözüm yelpazesiyle dikkat çekiyor. Şirketin genel müdürü Gökhan Orhun’un deyimiyle, amaç sadece ödeme almak değil, kullanıcıya tüm finansal hayatını tek panelde yönetebileceği bir sistem sunmak. Gerek operasyonel kolaylık gerekse güvenlik önlemleri açısından kurumsal standartları yakalayan bu altyapı, dijitalleşen ödeme dünyasında Paratim’i ayrışan bir konuma getiriyor.
Gökhan Bey, önce sizin hikâyenizle başlamak isterim. Bize kısaca kendinizden bahseder misiniz?
Aslında yolculuğumun merkezinde hep finans vardı ama bu sektöre doğrudan değil, zamanla şekillenen bir yönelimim oldu. Finans üzerine eğitim aldım. Marmara Üniversitesi mezunuyum, ve yine aynı üniversitede bankacılık üzerine yüksek lisans yaptım. Ardından da Işık Üniversitesinde MBA yaptım. İş hayatına ise ilk önceleri elektronik sektörüyle başladım. Finansal sistemlerle yolum ticaret döneminde kesişti. Orada, tüketici finansmanı modelleriyle çalıştım. Sonraki adımını 2014 yılında Aktif Bank’ta perakende bankacılıktan ödeme sistemlerine geçişim oldu. Bankanın dijital bankası N Kolay markasının kurulmasında yer aldım ve 8 yıl boyunca ödeme sistemleri tarafında birçok projeye liderlik yaptım.
Paratim’e geçiş nasıl gerçekleşti peki? Neyi hedeflediniz?
Aslında Paratim’de beni çeken şey, bir şirketi A’dan Z’ye yapılandırma fırsatıydı. 2023 Mayıs’ında göreve başladım. O dönem şirket finansal olarak denge noktasındaydı. İlk işimiz organizasyonu baştan kurmak oldu. Antalya merkezli yapıyı İstanbul’a taşıdık, ekibi büyüttük, ürünleri yeniden yapılandırdık. Bugün 50’yi aşkın bir ekiple, hem bireyler hem işletmeler için çözümler üretiyoruz.
Bu çözümlerden biraz bahsedebilir misiniz? Paratim tam olarak ne sunuyor?
Paratim’i tek bir ürün olarak tanımlamak zor. Bireyler için dijital cüzdan, ön ödemeli kart ve sanal kart sunuyoruz. Fatura ödeme, sigorta teklifi alma, döviz transferi gibi hizmetler bir arada. İşletmeler içinse çok yönlü tahsilat altyapısı sağlıyoruz: Fiziksel POS cihazları, sanal POS sistemleri ve “link ile ödeme” gibi entegrasyonsuz çözümler. Sosyal medya üzerinden satış yapanlardan, danışmanlık hizmeti veren profesyonellere kadar çok geniş bir kullanıcı profiline hitap ediyoruz.
“Link ile ödeme” sistemi özellikle ilgimi çekti. Entegrasyon gerekmemesi önemli bir avantaj mı?
Kesinlikle öyle. Örneğin bir diyetisyen ya da bireysel eğitmen, saniyeler içinde bir ödeme linki oluşturabiliyor. Bu, klasik POS cihazına ya da web sitesine ihtiyaç duymayan ama tahsilat yapması gereken kişiler için çok pratik bir yöntem. Üstelik süreç hem güvenli hem hızlı.
Bu sistemin KOBİ’ler için getirdiği kolaylıklar neler?
KOBİ’lerin operasyonel yükünü ciddi oranda hafifletiyoruz. Çoğu zaman birden fazla bankayla ayrı ayrı çalışıyorlar. Biz tek bir panelden hem ödeme almayı hem raporlamayı hem de nakit akışını yönetebilecekleri bir altyapı sunuyoruz. Ayrıca çalışan harcamaları için limitli kartlar tanımlanabiliyor, yan hak ödemeleri bu kartlarla yapılabiliyor. Böylece kontrol ve takip mekanizmaları daha şeffaf hale geliyor.
Peki bireyler tarafında ne tür yenilikleriniz var?
Uygulamamız üzerinden çok kısa sürede, yaklaşık bir dakika içinde hesap açılabiliyor. Böylece sanal kartla güvenli alışveriş yapılabiliyor, ayrıca fiziksel kart talep edilebiliyor. Genç kullanıcıların teknolojiye yatkınlığı sayesinde dijital cüzdan kullanımı giderek yaygınlaşıyor. Geleceği de bu tarafta görüyoruz zaten. Artık simitçinin bile QR kodla satış yaptığı bir dönemdeyiz.
Genç kullanıcılar demişken, bu kitleye yönelik özel bir stratejiniz var mı?
Evet, var. Üniversiteler, şenlikler, öğrenci kulüpleri gibi alanlarda daha fazla yer almayı hedefliyoruz. Çünkü gençler sadece bugünün değil, yarının da kullanıcıları. Onların dijital ödeme alışkanlıkları çok daha hızlı dönüşüyor. Bu nedenle uzun vadeli büyümemizi bu segment üzerinden planlıyoruz.
Paratim şu an hangi büyüklükte? Başladığınız noktayla bugünü karşılaştırabilir misiniz?
Göreve başladığımızda şirket finansal olarak başa baş seviyedeydi. Bugün tüm masraflarını karşılayabilen ve gelir yaratan bir yapıdayız. Net rakam vermem doğru olmaz ama %60’ın üzerinde bir büyüme yakaladık. Yine de biz kendimizi en çok para kazanan şirket olarak değil, en yüksek memnuniyet oranına sahip şirket olarak tanımlamayı tercih ediyoruz.
Sektördeki rekabetin yanı sıra en büyük risk alanınız nedir?
En büyük riskimiz, siber güvenlik. Bu alanda tıpkı bankalar gibi tüm sızma testleri, denetimler ve uluslararası sertifikalarla çalışıyoruz. Yapay zekâ destekli güvenlik sistemlerimiz var. Kendimiz bile sistemlerimize saldırı simülasyonu yapıyoruz. Çünkü işimiz para ve güven çok kritik.
Son olarak, Paratim gibi bir sistemle çalışmak isteyen bireyler ya da KOBİ’ler neye dikkat etmeli?
Öncelikle Merkez Bankası lisansına sahip olup olmadığını kontrol etmeliler. Ardından kullanım kolaylığına, panelin erişilebilirliğine ve müşteri desteğine bakmalılar. Sadece komisyon oranı değil, sağlanan bütün hizmetlerin kalitesi önemli. Biz de bu nedenle kullanıcı deneyimini merkeze alan çözümler geliştiriyoruz.