Yeme-içme sektöründe artan maliyet baskıları, fiyatlara ve hizmet bedellerine yansıyan farklarla birlikte bahşiş konusu yeniden kamuoyunun gündemine oturdu. Özellikle bazı restoranlarda fişlere eklenen ‘servis bedeli’ ya da ‘hizmet ücreti’ kalemleri, müşteri tarafında ‘soru işaretleri’ yaratırken; çalışanlar ve işletmeciler tarafında ise bu ücretlerin nereye gittiği ve kimin hakkı olduğu konusu hâlâ tartışmalı.
Sektör temsilcilerine göre sorun, yalnızca etik bir mesele değil; vergilendirme, denetim, kayıt altına alınarak şeffaflık gibi yapısal alanlara da dokunuyor. Uzun yıllardır fiş dışında nakit verilen bahşişlerin kayıtsız olması, çalışanların emeklilik primlerine yansımaması ve restoranlar üzerinde ek denetim baskısı yaratması gibi birçok faktör, bu konunun sadece ‘nezaket’ meselesi olmadığını gösteriyor.
“YENİ BİR MODELE İHTİYAÇ VAR”
Bahşişin, özellikle hizmet sektöründe çalışanlar için gelirlerinin önemli bir parçası olduğunu belirten İstanbul Ticaret Odası (İTO) 17. Restoranlar ve Yiyecek İçecek Hizmetleri Komite Üyesi Yücel Özalp, kayıt dışı uygulamaların önüne geçilmesi gerektiğini vurguluyor. Bazı işletmeler, bu karmaşayı azaltmak için bahşişi otomatik olarak faturalandırılmış bir hizmet bedeli olarak eklemeye başladı. Ancak bu uygulamanın da müşteride ‘zorunlu bahşiş’ algısı yarattığına vurgu yapan Özalp, bahşişin doğrudan çalışanlara gitmesini garanti altına alacak, aynı zamanda vergisel yükümlülükleri de yerine getirerek kayıt altına alınacak bir çerçeveye ihtiyaç olduğunu belirtiyor. Uzun süre üzerinde çalışarak yasalaşması için sunduğumuz modelde çalışanların sigortalanması, bahşiş uygulamasının kayıt altına alınması, tüm bahşişlerin eksiksiz çalışana ödenmesi gibi maddeler yer alıyor. Tamamıyla çalışan haklarını koruyan ve kayıt dışı ödemenin önüne geçilen bu uygulamanın yürürlüğe girmesi şart.”