Yurt dışı faaliyetlerini Private Brands yapısıyla ve Atelier Rebul markasıyla sürdürdüklerini ifade eden Rebul Şirketler Grubu Co-CEO’su Kerim Müderrisoğlu, yeni pazarlara girmenin heyecanını paylaşıyor ve uluslararası platformdaki markalarla işbirliklerine durmaksızın devam edeceklerini belirtiyor. SEBLA KUTSAL
Fransız eczacı Jean Cesar Reboul tarafından 127 yıl önce Beyoğlu’nda kurulduktan sonra, 1939’da Cumhuriyet’in ilk eczacılarından Kemal Müderrisoğlu’na devredilen Rebul Eczanesi, 2013 yılından bu yana, yoluna Rebul Şirketler Grubu olarak devam ediyor. Grubun Co-CEO’su Kerim Müderrisoğlu’na Rebul markalarının pazardaki konumlanışını, gelecek hedeflerini ve bu hedeflere odaklanırken nasıl bir misyon yüklendiklerini sorduk.
Rebul ailesinin üçüncü kuşak eczacısı olan Kerim Müderrisoğlu; Rebul, Atelier Rebul ve Private Brands olmak üzere üç ayrı koldan dünyanın birçok noktasına ulaşan ürünlerinin, nesilden nesle aktarılan “koku uzmanlığı” ile fark yarattığını düşünüyor. 1895 yılından bu yana Türkiye’nin yaşayan en eski kolonya markası olan Rebul’un 2013’te yarattığı exclusive perakende markası Atelier Rebul ile müşterilere doğrudan ulaşarak, kokunun her alanında geliştirdikleri koleksiyonları sunduklarını ifade eden yönetici, “Parfümden kolonyaya, mumdan çubuklu oda kokusuna, banyo ve vücut ürünlerinden cilt ve saç bakım kategorisine kadar kozmetik ve ev için kaliteli ürünleri yenilikçi ve transparan bir yaklaşımla üretiyoruz” diyor. Rebul, Private Brands koluyla ise yurt dışında önde gelen perakende markalarının kozmetik ürünlerini geliştirip, fabrikalarında üretiyor, böylece yerli ve yabancı birçok markanın ürünlerinde şirketin imzası bulunuyor.
Rebul, bu çapta bir üretim için geçen yıl Çerkezköy Organize Sanayi Bölgesi’ndeki yeni fabrikasını faaliyete geçirdi. Toplam 45 bin 750 metrekare arsa ve 22 bin 500 metrekare kapalı alan üzerine inşa edilen fabrika alkol ve su bazlı olmak üzere dokuz üretim hattıyla açıldı. Burada, “Kolonya, parfüm, banyo ve vücut bakımı, cilt bakımı, saç bakımı (kişisel bakım) ve ev kozmetiği ürünleri üretimi gerçekleştiriyoruz” diyen Müderrisoğlu, aylık 3 milyon 500 bin adet katma değerli üretim kapasitesine ulaştıklarını belirtiyor ve ekliyor: “Bizleri çok heyecanlandıran bir yeniliğimiz ise üretim hatlarına bir yenisini daha eklemiş olmak; günde 12 bin adet mum üretme kapasiteli, Türkiye’nin ilk entegre mum hattını kurduk.”
DOĞA DOSTU ÜRETIM
Bu fabrika ile hedeflerinin Türkiye’yi kozmetikte tasarım, ürün geliştirme ve üretimde ilk akla gelen ülkelerden biri yapmak olduğunu dile getiren Müderrisoğlu, misyonlarının çevreye saygılı, sürdürülebilir üretim yaklaşımıyla ürün geliştirmek olduğunu söylüyor. Sürdürülebilirlik çabalarının tümünü ‘Gezegene Teşekkür’ başlığı altında topladıklarını belirten Rebul Şirketler Grubu Co-CEO’su, “Sürdürülebilirlik esaslarına dayanan doğaya saygılı üretim teknolojilerimiz ve doğa dostu ürünlerimizle sorumluluklarımızı yerine getiriyoruz. Yeni fabrikamız da tamamen bu anlayış üzerine inşa edildi. Kullandığımız yeni nesil teknolojilerle doğa dostu üretimlerimize devam ederken sıfır karbon hedefi içindeyiz. 1 Mayıs 2021’den itibaren yüzde 100 yenilenebilir enerji kullandığımız fabrikamızda Yeşil Enerji Sertifikası’na sahibiz. Birim ürüne düşen enerji maliyetini yüzde 50 oranında düşüren bir teknolojiyle ilerliyoruz. Yeni hava sistemleri yatırımımız sayesinde ısı geri kazanım üniteleri aracılığıyla yüzde 30 enerji tasarrufu sağlıyoruz. Atıklarımızı kaynağında ayrıştırarak, cam- plastik-kâğıt olarak geri dönüşüme kazandırıyoruz. Sürdürülebilirlik çalışmalarımız kapsamında, fabrikamızdaki en son güzel haber ise; sıfır atık belgesini almış bulunmaktayız” diyor.
Temiz formüllü ürünlerin ilk günden beri hep odaklarında olduğunu belirten Müderrisoğlu, doğa dostu üretim çerçevesinde formüllerinde paraben, silikon, petrol türevi ham maddeler kullanmayarak, temiz içerikli, cilde ve çevreye dost ham maddelere yer verdiklerini dile getiriyor ve şöyle devam ediyor: “Atelier Rebul markamızın yüzde 95’in üzerinde doğal içeriklerden oluşan Pharmacy Koleksiyonu geçen aylarda Vegan Sertifikası da aldı. Aynı zamanda bir ağaçlandırma projesi de sürdürüyoruz. Küresel iklim krizine karşı sürdürülebilir ve yenilikçi çevre teknolojileri geliştiren sosyal girişim ecording işbirliği ile gerçekleştirdiğimiz projenin finalinde, toplam 500 bin tohum topu ecoDrone’lar aracılığıyla doğayla buluşuyor. Yüzde 85 kadın oranıyla 17 kişinin çalıştığı Ar-Ge merkezimizde toplam 1.000 metrekarelik bir laboratuvarımız faaliyet gösteriyor.
Şirket ciromuzun yüzde 5’ini Ar-Ge ve Ür-Ge faaliyetlerine ayırıyoruz. Ar-Ge vizyonumuzun temellerinde yenilikçi, temiz, sürdürülebilir, Vegan ve Cruelty Free formüller yer alıyor. Yeni fabrikamızdaki tüm üretimimizde temiz oda (clean room) teknolojisiyle çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Özel havalandırma sistemlerine sahip koku deneyim odaları da bulunuyor.”
ATELIER REBUL JAPONYA’DA
Rebul Şirketler Grubu’nun yurt dışı faaliyetlerine dair güncel bilgileri paylaşan Müderrisoğlu, Private Brands yapısıyla, yurt dışında önde gelen perakende markalarının kozmetik ürünlerini geliştirip, bunları ağırlıklı olarak İngiltere, Hollanda, İspanya gibi Avrupa ülkelerine ve Kanada’ya ihraç ettiklerini belirtiyor. Mağazacılık tarafında ise; Atelier Rebul markasının yurt dışında sekiz ülkede 21 “mono brand” mağazasıyla ve toplam 11 ülkedeki 500’den fazla seçilmiş “shop in shop” butikle tüketicilere ulaştığını öğreniyoruz. Geçen yılın en büyük heyecanlarından birini Atelier Rebul markasıyla Japonya pazarına girerken yaşadıklarını ifade eden Müderrisoğlu, “Japonya’nın en prestijli departmant store’ları olan Osaka’daki Hankyu Umeda’da, Tokyo ve Kyoto’daki ISETAN Shinjuku Store’da Japonya’ya özel hazırladığımız koleksiyonla giriş yaptık. 2021’in ilk günlerinde de Hollanda’nın en lüks mağaza zinciri olan De Bijenkorf’un online alışveriş sitesinde ilk Türk kozmetik markası olarak yer almaya başladık. Uluslararası platformdaki markalarla gerçekleştirdiğimiz işbirliklerine de durmaksızın devam ediyoruz” diyor.