Dijital teknolojiler, mobil, internet, iletişim altyapısı, veri, bulut, yapay zeka derken yerel yönetimler başarılı örneklere imza atıyor. Akıllı şehir uygulamaları yıllar itibariyle hızlı bir ivme kaydetti. Akıllı şehirler, gelişen şehir nüfusunun çevre, enerji, ulaşım, sağlık, eğitim, insan gibi kaynakların daha verimli, sürdürülebilir ve kontrol edilebilir düzeyde kullanımını hedefliyor.
ŞULE LALELİ
Akıllı şehir standartlarının belirlenmesi gelecekte, ülke kaynaklarının daha verimli kullanılması, mevcut yönetim modelleri için akıllı karar destek sistemleri ile daha hızlı ve sürdürülebilir kararların verilmesi, yatırımların da uzun vadeli ve planlı hale gelmesini sağlayacak önemli konulardan biri.
Fortune Türkiye, İSBAK ve bir Hewlett Packard Enterprise şirketi olan Aruba’nın destekleriyle gerçekleşen ‘Şehirlerde Akıllı Yönetim’ panelinde konuyla ilgili kanaat liderlerini biraraya getirdi.
2021 ve sonrası için şehirlerin teknoloji ve dijitalleşme konusundaki stratejileri ve hedefleri neler?
İşte yenilikçi akıllı şehir projelerinden önemli başlıklar ve görüşler…

Esat Temimhan İSBAK Genel Müdürü
Veriyi doğru analiz ederek, teknolojiyi somut çözümlerle hayata geçiriyoruz
• Akıllı şehir tanımı nedir ve nasıl olmalı?
Akıllı şehir kavramı son yıllarda dünyada ve Türkiye’de önemli bir olgu olarak öne çıkıyor. Teknoloji, her konuda çözüm geliştirerek, şehirlerin ve dünyanın yaşadığı sorunlara çareler üretilmesini sağlıyor. Bu kavramdan yola çıkarak, akıllı şehir tanımını, teknolojinin insan hayatını rahatlatacak, kolaylaştıracak, konforunu artıracak daha mutlu olmasını sağlayacak çözümler bütünlüğü olarak açıklayabiliriz. Asıl önemli olan halkın hizmetine uygun çözümler üretebilmek. İBB olarak birçok iştirakimizle ciddi yatırımlar yapıyoruz. Akıllı uygulamalarla daha rahat, katılımcı, demokratik ve uygar biçimde ekolojik yapıya, çevreye uygun çözümler geliştiriyoruz. Ekiplerimizle beraber üniversiteler, yeni kurulmuş startup şirketler ve bünyemizdeki çalışma arkadaşlarımızla aktif olarak çalışıyoruz.
• Şehir verisinin yaşam döngüsü ne olmalı, hangi olumlu süreçleri üretmeli?
Veri, hem depolanması hem güvenliği hem de sürdürülebilirliği, yani verinin işlenmesi açısından çok önemli. Çünkü veri öyle bir hale geldi ki, üniversitede okurken bahsettiğimiz ve bize çok uzak gelen terabayt’larca veri, artık günümüzün normali. Şimdi farklı bir dönemdeyiz. Önemli olan verinin işlenirken doğru şekilde değerlendirilmesi. İkinci önemli konu da güvenlik ve mahremiyet. Bu alanda İETT ile birlikte yürüttüğümüz ortak projelerimiz var. Ulaşım alanında sahada kullandığımız İSBAK’ın ürettiği çözümler var. Amacımız bu verileri sensörler aracılığıyla trafikte çözüm noktasında işleyip, sahada kullanıcı, sürücü ve yaya açısından verimli hale getirebilmek.
Bir örnek vermek gerekirse, COVID-19’dan sonra, çalışanlarımızdan birinin aklına gelen bir iş fikrini hayata geçirdik. Pandemi döneminde ilk aylarda herkeste nesnelere dokunamama endişesi vardı. Buradan hareketle sahada yer alan yaya butonlarını temassız yaptık. İstanbul Kalkınma Ajansı ve İSBAK’ın Ar-Ge birimiyle bu projeyi hayata geçirdik. Elektronik donanımlar, akıllı çipler ve bileşenler devreye alındı. Ulaşım Daire Başkanlığımız halihazırda hibe kredi ile veriyi işlemek üzere çalışmalar yapıyor. Öte yandan araç tanıma konusunu devreye aldık. Bağdat Caddesi’nde Kadıköy Belediyesi’nin açtığı yeni bisiklet yolları var. Bisiklet kullanımının ne düzeyde olduğunu yapay zeka ile tespit ediyoruz. Türkiye’de henüz bisiklet kullanım oranı düşük olsa da umut ediyoruz ki özellikle kısa mesafelerde, ulaşım ağını ördüğümüz yerlerde alternatif bisiklet yolları olacaktır. Veriyi gerçekten doğru şekilde topladıktan sonra, somut çözümlerle teknolojiyi hayata geçirmek en büyük hedefimiz.
• Gelecek dönem beklentiler, stratejiler neler olacak?
Gelecek dönem en önemli konulardan biri deprem olacak. En son yaşanan İzmir depreminin etkilerini ilk elden yerinde görüp değerlendirme imkânım oldu. Deprem İBB’nin stratejik planlarında da en öncelikli konu. Olası bir büyük depremde ulaşım çok ciddi sorun teşkil edecek. Erişim ve enerji boyutunda da ciddi güçlüklerle karşılaşılabilir. Örneğin İzmir’de İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne servis istasyonlarımızı yolladık. Şarj üniteleri ancak şarj istasyonlarına elektrik iletilebilmesi durumunda faydalı olabilir. Bu durumu öngörüp jeneratör de gönderdik. İstanbul da depreme hazırlık konusunda ciddi çalışmalar yapılması gerekiyor. Hem İBB, hem Kentsel İyileştirme Daire Başkanlığı hem de İSBAK olarak deprem toplanma alanlarından 5G teknoloji ve fiber optiğe kadar geniş bir yelpazede bu konuya yönelik çözümler üretmek için çalışıyoruz. İSBAK olarak Boğaziçi Üniversitesi ve Kandilli Rasathanesi ile de işbirliği başlattık. Teknolojik çözümlerimizi bu alana yoğunlaştırıyoruz. İstanbul’da yaşayanlardan bilinçlenme konusuna yeterince önem vermelerini rica ediyoruz.

Ersin Uyar Ülke Müdürü, Aruba, a Hewlett Packard Enterprise Company
Yapay zeka inovasyonlarına yatırım yaparak,
en temel sorunları çözüyoruz
• Aruba Türkiye olarak gündeminizde, akıllı şehirlerle ilgili neler var? Genel bir akıllı şehir tanımı yapar mısınız?
COVID-19 nedeniyle tüm yaşamımız değişti. Gündelik hayatımızda yemek yeme tarzımızdan tutun da alışveriş, seyahat etmeye kadar her şey değişim içinde. Değişimin olduğu yerde dijital dönüşüm, dijital transformasyon diye dillendirdiğimiz insan hayatına dokunan yeniliklerin önemi daha da arttı. Özellikle dünyanın COVID-19 ile mücadelesinde önleyici tedbirlerin efektif uygulanması için teknolojiye çok büyük görevler düştüğü bir kez daha ortaya çıktı. Hatta yeni nesil teknolojiler nereden baksanız bugün tüm devletlerin en büyük destekçisi oldu ve ön saflarda yerini aldı. Bu tür salgınların yayılma hızının düşürülmesi ve dünyanın daha önceki gibi güvenli halini alması için geliştirilmesi gereken hususlar var. Aruba olarak bizler de hem Türkiye hem de globalde dijital altyapı ve mühendislik kabiliyetlerini geliştirmek adına pandemi ile yüzleşiyoruz. Yüzleştiğimiz gibi hem topluluk güdümlü hem de iletişim takibini sağlayan bir dolu uygulamayla COVID-19’un yayılımının önüne geçmeye çalışıyoruz. Bu süreçte kamu kurumları, vatandaşlar ve özel sektör olarak işbirliği içinde çalışıyoruz. Dolayısıyla bizim için bu tür operasyonları, bu tür hakları engellemek özellikle sosyal mesafenin korunması, uzaktan çalışma, iş hayatımızın devamlılığı, dijital güdümler gibi çözümler hayatımızın temelinde. Şimdi bir taraftan yeni teknolojileri kullanırken bir taraftan da genel konular da gündeme geliyor. Nedir bunlar? Pandemi ile mücadelede başarı sağlamada dijital altyapıdan yararlanmak. Aruba olarak, üretilen verinin anlamlandırılması ve bu anlamlandırılan verinin de gerçekten karar verme destek süreçlerine nasıl katkı sağlayacağı konusunda çözümler sunuyoruz. Aruba olarak tüm dikey segmentlerde farklı, proaktif çözümler sunuyoruz. İnsan hayatına dokunurken, aktif rol alan üretici konumundayız. Misyonumuz, yapay zeka inovasyonlarına yatırım yaparak en temel sorunları çözmek. Yapay zeka, daha az kaynakla daha fazlasını yapmayı mümkün kılarak, zorlu hedeflere ulaşmamızı sağlıyor.
• Akıllı şehirlerin alt yapısı, teknolojisi nasıl olmalı?
Şehir, sürekli yaşayan bir yer ve devamlı etkinlik üretiyor. Şehir yaşamının sorunları karmaşık. Başarılı çözümler sunmak gerek ve bunun için de fırsatlar var. Akıllı şehirler bu karmaşayı ortadan kaldırmak için dizayn ediliyor. Hem kaynaklarımızı hem de eldeki varlıklarımızı ne kadar verimli şekilde kullanacağımızı anlamak için elektronik verileri toplamak, saklamak ve bunları en doğru şekilde anlamlandırmak gerekiyor. Tabii sadece bilgiyi anlamlandırmak değil, teknolojik gelişmelerin kent uygulamalarından ziyade şehirde yaşayan vatandaşların yaşam kalitesini arttırdığını ve entegre bir yaklaşım sunduğunu da düşünüyorum. Günümüzde kent planlaması, değişim teknolojilerindeki gelişmelerden faydalanma, daha akıllı sistemler akıllı şehirlerdeki teknolojinin temel taşları. Hepimiz bir sensör gibiyiz. Bugün elimizdeki telefonla, bilgisayarımızla hepimiz birer sensörüz. Sürekli bir veri oluşturma ve sürekli veri üretme modundayız. Algoritmalar altyapıda ortak olarak kullanılacak değerler. Mesela, ortak algoritmaların kullanılması, şehir teknolojisinde salgını takip ederken, şeffaflık, izlenebilirlik yanlış söylentilerin önüne geçmek bence çok önemli. Aruba olarak bulut çözümleriyle anlık karar verip, anlık şekilde aksiyon alınmasını sağlıyoruz. Dolayısıyla bulut bilişim teknolojileri de yapay zekanın bu verileri kullanması, sınır ötesi çevrimiçi iletişimin sağlanması, işbirliğini kolaylaştırıyor. Türkiye’de olup olmadığını bilmemekle beraber akıllı ses tarama sistemleri önemli bir konu. Mesela akıllı ses tarama sisteminin, çağrı merkezlerinin makine öğrenmesi ile kullanıcıları araması, onların hallerini sorması, sağlıkları ile ilgili bilgi alıp bunları analiz edip, ilgili kurumlara iletmesi insanların uzaktan sağlık hizmetlerini almasını kolaylaştırıyor. Kaldı ki 5G teknolojisi diye bir teknolojiden bahsediyoruz yeni dönemde artık büyükşehirlerde, hastanelerde uzman kaynağını en iyi şekilde kullanmak amacıyla bu uzaktan danışma sistemi, 5G gibi yapay zeka bileşenlerini artık sıkça duyacağız. Büyük veri teknolojileri entegre edilerek, belki hayal gibi ama 5G devriye robotları ile- çevresel davranışları analiz eden, algılayan robotlarla- belki ilerde çalışacağız. İnsan yoğun olan yerlerde duraklarda, metro istasyonlarında ateşlerini ölçen, maskeleri var mı yok mu diye bunları ileten robotlar olacak. Yeni dönemde belki de iletişim altyapılarında da bu konulara odaklanacağız. Hayatımıza giren drone’lar ile geniş alanlar dezenfekte edilebilir. Termal kameralar yardımıyla insanların vücut sıcaklıkları ölçülebilir. Bu tür alt yapıların hazırlığı konusunda hem güvenli hem de erişilebilir altyapıların sağlanması hususunda destek olmaya devam edeceğiz.
• Hedefler ve stratejiler…
Aruba olarak elimizdeki verilerin kullanımı konusunda çalışmalarımızı sürdürüyoruz. İstanbul dünyanın en güzel şehri ve bu güzel şehirde yaşadığımız için çok şanslıyız. İstanbul çok kalabalık bir şehir ve pandemi döneminde hizmet anlamında çok efor harcanıyor. Tüm yöneticilerimize özellikle de İstanbul’a kattıkları değer için çok teşekkür ediyorum.

Nihat Narin İSTTELKOM Genel Müdürü
“Fiber altyapısında yerel yönetimlerin olduğu ortak çalışma modeli şart”
• Akıllı şehirlerde haberleşme altyapısı neden kritik önemde? İstanbul’daki iletişim ve haberleşme altyapısının temel unsurları neler, IoT’den nasıl yararlanılıyor?
İSTTELKOM olarak fiber altyapı, Wi-Fi hizmetleri, telsiz hizmetleri ve data center faaliyetlerinde bulunuyoruz. Yeni yönetim stratejisinin parçası olarak “telekom ve teknoloji system entegretörlüğü” iş modeline dönüşüm sürecini başlattık. Yeni iş modellerimizle özellikle dijital dönüşümü gerçekleştirecek ve Endüstri 4.0’a da bizi taşıyacak altyapı çalışmalarımız ve teknolojik çalışmalarımızı planladık ve çalışmalarımızı hızlandırdık. Yeni odak alanımız bulut bilişim, iş analitiği, big data, siber güvenlik ve depreme hazırlık gibi konular olacak. İş modelimizin ana omurgası doğal olarak fiber altyapısı. Maalesef şuan ne İstanbul ne de Türkiye bu alanda istenen seviyede değil. Fiber altyapısı güçlü olmayan bir alt yapı üstüne hangi teknolojiyi hangi ürünü, hangi inovatif gelişmeyi inşa ederseniz edin hedeflerinize gitmeniz zorlaşacaktır. En son açıklanan BTK verilerine göre ise Türkiye de toplam fiber altyapı uzunluğu 400 bin km’dir. İstanbul’da ise bu rakam sadece 52 bin km. Gelişmiş ülkelerde kişi başı fiber uzunluğu 500-600 mt iken maalesef İstanbul’da bu sadece 3-4 metredir. Kabul edilebilir bir fark değil bu. Yapılacak diğer yatırımlarında verimliliğini olumsuz etkileyecektir. Bu nedenle özellikle 2021’de fiber ağımızı genişletmeyi planlıyoruz.
• İstanbul’un halihazırdaki fiber iletişim altyapısından nasıl yararlanılıyor?
Olaya makro açıdan ve tüm Türkiye olarak bakmalıyız. Sadece İstanbul gibi düşünmemek lazım. İstanbul Türkiye’nin önemli vitrini ama izdüşümünü diğer illerde, ilçelerde her yerde görmek mümkün. İBB, bir kamu otoritesi olarak sınırlı yetki ve bütçelere sahip. Ookla-Speedtest kuruluşunun yaptığı Ekim 2020 raporuna göre 176 ülke arasında sabit internet hızı sırasında Türkiye 102. sırada ve ortalama hızı da 28.74 megabit. Aynı firmanın mobil için yapmış olduğu araştırmada 139 ülke arasında Türkiye 58’inci sırada. Mobilin hızı da ortalamada 36.79 megabit. Bu durumda sormak lazım, 3G ve 4.5G lisanslarına neden milyar dolarlar verildi? Neden GSM mobil iletişim alanına milyar dolarla harcandı? Demek ki konu sadece GSM değil, GSM yatırımlarının anlamlı olması için eş zamanlı fiber alanına da ağırlık vermek gerekiyor. 85 milyon nüfuslu bir Türkiye için 400 bin km fiber altyapısı övünülecek bir uzunluk değil, uzmanlar sadece İstanbul’un ihtiyacının 1-2 milyon kilometre fiber altyapı olduğunu belirtiyorlar.
Neden bu konuda geri kalındığına bakmak ve çözüm üretmek gerekiyor. Acil olarak mevzuat ve düzenlemelerde revizeler yapılarak yerel yönetimlerinde sürece dahil olduğu bir devlet politikası ile tüm paydaşların bir araya gelmesi gerekiyor. Bu konuda ciddi bir koordinasyonsuzluk mevcut.
Bugün 1 metrelik bir fiber kazısı için 270 gün bekleyebiliyorsunuz ve sonuç alacağınızda garanti değil. Kimse altyapısını paylaşmak istemiyor.
Aslında çözüm var, gelişmiş ülkelerde örnekleri mevcut. Model paylaşım ekonomisi prensiplerine uygun “altyapı paylaşım” modelidir. Ve bu da yerel yönetimlerin dahil olduğu “Ortak Altyapı Modelidir”.
Bir şehri defalarca kazamazsınız, özellikle metropol şehirlerde plansız yatırım yapamazsınız. Su, gaz gibi kazılar planlaması içinde fiber altyapısını da tek hamlede çözebilirsiniz. Ardından da bu yatırımları tüm paydaşların ortak kullanımına açarsınız.
Modelin örnekleri gelişmiş ülkelerde var. Bugün Türkiye Cumhuriyeti’nin bütün telekom operatörlerinin değerlerini toplasak uluslararası bir Fiber & Tower şirketinin değerine ulaşamıyor. Ortak altyapı modelini kurgulayan ve bunu da halka arz ederek değer yaratmış diğer ülkeler. Neden aynı noktada 3 baz istasyonu veya neden bir caddeye 3 ayrı kazı ile fiber yapılıyor. Zaten siz bunları birleştirdiğinizde model oluşmuş olmaz mı? Bu modele büyük ve küçük tüm paydaşları dahil edecek, yerel yönetimlerinde dahil olacağı bir modeli kurarak birleştirip ve halka açarak değer kendiliğinden oluşacaktır.
Yine haberleşme teknolojilerine bir başka örnek uydu iletişimidir. Yeni nesil uydu faaliyeterinde Alçak İrtifa Uydu Yörüngeleri (Low Earth Orbit-LEO) sistemi yavaş yavaş uygulamaya geçecek gözüküyor. 2 bin kilometrelik mesafede dünyayı 360 derece sarabilecek bütün teknolojiler eşliğinde fantastik bir teknoloji sunulacak bizlere. İnternet altyapısı zayıf ülkelere büyük bir fark yaratması bekleniyor bu teknolojinin. Altyapı malesef tüm Dünya’nın sorunu sadece İstanbul’un meselesi değil.
İBB olarak bir planlama yaptık, hem İSTTELKOM’un hem de İBB Bilgi İşlem Daire Başkanlığı’nın bir planlaması var. İmkanlarımız sınırlı doğal olarak. Özetle fiber altyapıların daha etkin yaygınlaştırılması için paylaşım ekonomisi modeli ile bakanlığımız liderliğinde yerel yönetim kurumları ve telekom şirketlerinin içinde olacağı ortak altyapı oluşumu ile bu sorun çözülebilir. Ortak yatırımlarla ayrıca önemli ölçüde mükerrer kazı ve kaynak israfının önüne geçmiş olunacaktır.
• Son hedefler…
İBB ve 30 iştiraki büyük bir holding. Sorumluluklarımız büyük. Önemli odağımız, kamuda dijital dönüşüm projelerini mümkün mertebe hızlandırmak. Free Wi-Fi erişim noktalarını artırmak istiyoruz. Halihazırda 7500- 8000 noktada İstanbul’da yılda 4 milyon aboneye hizmet veriyoruz. Dijital dönüşümde dijital arşiv ve Ar-Ge süreçlerine ağırlık vereceğiz. Akıllı otopark ve kazı erken uyarı sistemleri kurma hedeflerimiz var. Gelecek dönem projelerimizi hayata geçirmek için çalışmalarımızı aralıksız sürdüreceğiz.

Can Ayata İETT Bilgi İşlem Daire Başkanı
ATAYOL projesiyle ulaşım sistemlerini
akıllı hale getiriyoruz
• İETT’nin akıllı uygulamaları konusunda neler yapılıyor ve siz şehre akıllı uygulamalarınızla nasıl nefes aldırıyorsunuz?
İETT’nin nasıl tarihsel bir süreçten geldiğini, nasıl büyük bir operasyon yönettiğini ve bu sürece nasıl akıllı çözümler üretebildiğini anlatmakla başlamak gerek. İETT, toplu taşıma tecrübesiyle 150 yıldır ayakta. Dünyanın en eski ikinci metrosunu işletiyoruz. 145 yaşında TÜNEL. Ayrıca İETT dünyada da öncü ve ilkler arasında. Gerek araç sayısı, gerek sefer ve yolculuk sayısı olarak inanılmaz bir yerde. Bugün pandemi şartlarında da her gün 6000 aracımızla, 3 milyona yakın yolcumuz, 50 bine yakın seferimiz ile 1.5 milyon kilometre yol yapıyoruz. Tabii böyle bir operasyonu yönetebilmek için teknolojinin sunmuş olduğu çok fazla enstrümanı bir arada kullanmak gerekiyor.
Bunlardan biri bizim MOBİETT uygulamamız. Yolcularımızın akıllı telefonlarından hat, durak, sefer bilgilerine ve otobüs varış sürelerine kadar takip edebildiği uygulamamız. Tabii bu vatandaşlarımıza doğrudan temas eden yüzümüz. Şu anda ulaşım yönetim sistemimizin büyük bir çoğunluğu el ile diyerek tabir edebileceğimiz yani emek yoğun olarak işletiliyor. Sefer plan bilgilerinden yoğunluk haritasına kadar emekçi arkadaşlarımız bizzat oturarak, üzerinde çalışarak yapıyorlar. Peki biz bu süreci nasıl geliştireceğiz? Belediye başkanımız Sayın Ekrem İmamoğlu özel halk otobüsü ve İstanbul Ulaşım A.Ş. araçlarının tümünü İETT’ye bağlayarak zaten bu dönüşüm değişim sürecini başlattı. Artık İstanbul’da sarı, mavi, mor yani İETT, özel halk otobüsü, erguvan gibi bir ayrım yok; hepsi İETT otobüsü. Burada bu da bize esnek ve bir planlama imkanı sağlıyor. Biz de bu sürecin tamamını yönetmek adına ilk defa burada sarf edeceğim ATAYOL projesini hayata geçiriyoruz. ATAYOL ismi, akıllı taşımacılık ve yolcu sistemi kısaltmalarından oluşan bir isim. Burada neler yapıyoruz yapay zeka destekli hat ve araç ve şoför optimizasyonu, makine öğrenmesi ile araç içi ve dışı bilgilendirme, video analitik ile sürücü davranışı ve araç içi yoğunluk analizleri M2M teknolojileri ile kara kutu ve ADAS (Gelişmiş Sürücü Destek Sistemi) sistemlerini kullanarak yolcularımıza en az sarfiyat ile hızlı, güvenilir toplu taşıma hizmeti sunmayı hedefliyoruz. Şu anda bu projemiz yüzde 80’ler civarında tamamlanmış durumda. Bu arada bu projemiz de en büyük destekçimiz, çözüm ortağımız olan belediyemiz şirketi İSBAK’a da ayrıca teşekkür etmek isterim. Kendilerinin de yoğun bir emeği var, bu süreçte en büyük destekçilerimizden biri oldu. Sadece akıllı çözümler üretmek ile İstanbul’un ulaşımına nefes aldırmış olmuyoruz. Bunun bilincindeyiz. Çağımızın gerekliliklerinden biri de sürdürülebilir olmak. Biz de bu gereklilikten yola çıkarak elektrikli otobüs dönüşüm sürecimizi başlattık ve yakın gelecekte İstanbul trafiğinde yarı otonom elektrikli otobüslerimizi göreceğimizi şimdiden söylemek isterim.
• Akıllı durak projenizin dışında gündeminizde neler var?
2016’da İstanbul Kalkınma Ajansı ile beraber ortaklaşa yapılan bir proje akıllı durak projesi. Bu kapsamda durak tipi ve direk tipi olarak olarak 950 durakla vatandaşlarımıza hizmet veriyoruz. 15 bine yakın durağı olan İstanbul’da tabiki tüm hemşerilerimiz bu uygulamadan yararlanamıyor. Akıllı duraklarımız o duraktan geçen hat bilgisi, otobüsün durağa varış süresi ve hat bilgileri duyuruları yapılıyor. Dezavantajlı vatandaşlarımız için bir de bas konuş sistemimiz var. Belirli bir süre basılı tuttuğunuzda durağı, en yakın zamanda gelecek ilk beş hattın bilgisini ve varış zamanını; biraz daha uzun basılı tuttuğunuzda yolcu hizmetleri ile anlık canlı görüşme sağlıyor. Ayrıca İstanbul kartınızı okuttuğunuzda bakiyenizi öğrenebiliyorsunuz, mobil cihazlarınızı da buradan şarj edebiliyorsunuz. Ancak bizim daha fazla yaygınlaştırmayı düşündüğümüz bir çözüm değil bu konu. Mobilitenin bu kadar arttığı neredeyse herkesin bir ya da daha fazla akıllı cihaz kullandığı bir dönemde web ya da mobil uygulamalar ile çok daha fazla vatandaşımıza çok daha ucuza mal ederek bu hizmetleri verebilecekken böyle devasa yapılara, koca koca demirlere, duraklara bu yatırımları yapmak pek mantıklı gelmiyor bize. Bu kaynağı daha akıllı kullanabileceğimizi düşünüyoruz. Biz zaten yolcumuz durakta beklemesin ve otobüsün içinde konforlu seyahat etsin istiyoruz. Bu bağlamda MOBİETT uygulamamızın kapsamını da genişletme yaygınlaştırmaya İstanbul Büyükşehir Belediyemizin hizmetleri ve uygulamaları içinde bunu bir uygulama olarak ve bir servis olarak sunmayı hedefliyoruz. Özellikle dezavantajlı vatandaşlarımız dahil tüm İstanbullu hemşerilerimize ulaşmak en temel hedefimiz. Böyle bir uygulama ile yolcularımızı bas konuş özelliklerinden, çok daha tutarlı ve anlık çalışan otobüs varış tahminlemesine, hat ve yoğunluk bilgisine, rota oluşturma ve nasıl giderim çözümlerine çok daha az maliyetle ve hızlı bir şekilde ulaştırmak istiyoruz. Ayrıca bu verileri navigasyon dünyasının global oyuncuları ile de paylaşarak hatta Büyükşehir Belediyemizin açık veri portalı ile de bunu vatandaşlarımızla da paylaşarak ulaşılabilirliği arttırmayı hedefliyoruz. Hatta diyoruz ki, mobil İETT ile artık her durak akıllı hale gelecek.

Naim Erol Özgüner İBB Bilgi İşlem Daire Başkanı
Yeni süper App ile İBB mobil uygulamalarında
en iyi kullanıcı deneyimini sunacağız
• Akıllı şehirlerde güvenliğin kritik önemi nedir ve entegre şehir güvenliğini nasıl sağlıyorsunuz?
Akıllı şehir kavramına, literatür ve dünyada yapılan çalışmalarda, özellikle kamu ve belediyecilik gözüyle bakmak gerek. Şehirde yaşayan insanların yaşam kalitesini arttıracak teknolojik çözümlerin bütünü olarak akıllı şehir tanımını yapmak mümkün. Teknoloji ve insan entegrasyonunun en üst düzeyde olduğu yeni bir yaşam konsepti olarak karşımıza çıkıyor akıllı şehirler. Dolayısıyla günümüzde bu teknolojik gelişmelere baktığımızda, insanların içselleştirdiği, teknolojiyle bir arada olduğu ve yaşamaya başladığı yaşamlar ve domine edilen uygulamalar dikkat çekiyor. Teknolojik çözümlerin tamamı bir mobil cihaz üzerinden veya başka bir şekilde sağlanıyorsa veya kullanım belli ekipmanlarla hayatımızın içindeyse biz de her kullanım noktasında isim soyad, telefon numarası, TC kimlik no’su veya mail gibi bilgileri paylaşıyorsak mutlaka izler bırakıyoruz. Dolayısıyla bu izlerin de alındığını, saklandığını ve kullanıldığını, işlendiğini bilmek gerek. Bu şöyle bir noktaya götürüyor bizi.. Mevcut işleyen süreçlerinizi veya gerçek zamanlı yönettiğiniz yerlere yapılan saldırılar o an için operasyonunuzu etkileyebilir fakat yedeği aldığınız yere erişemez olursanız, geri dönemeyecek noktaya geliyorsunuz. İBB Bilgi İşlem Daire Başkanlığı olarak ağ erişim kontrolleri yapıyoruz, Uç nokta güvenlikleri, tehdit korumaları, DNS güvenlik araçlarımız var. Bunlar çok önemli konular dolayısıyla daha sayabileceğim birçok teknolojinin toplamının bir bütününden bahsediyoruz.
• Akıllı şehirlerde bulut teknolojilerinin ve yapay zekanın rolü nedir ne olmalıdır? İBB olarak bu teknolojilerden nasıl yararlanıyorsunuz?
2020 Ocak ayında açık veri portalının lansmanını yaptık ve belediyemizin kamuya mal olabilecek bazı veri setlerini girişimciler, araştırmacılar, üniversiteler ve teknoloji şirketlerinin kullanımı için bir portal üzerinden paylaşım yaptık.Şu anda 155 adet veri seti var açık veri platformumuzda. günlük 107 bin ziyaretçi alıyor portalımız. Şu ana kadar da İstanbul nüfusu kadar bir ziyaretçi aldı ve çok önemli bir platform burası.Yaklaşık 900 GB‘lık veri transferi oldu. Veri çok önemli ve pandemide de gördük ki bacasız sanayi turizim olarak isimlendiriliyordu ama ülkemizin bacasız sanayisinin sadece turizim olmadığı gerçeği karşımıza çıktı. Artık bacasız sanayinin teknoloji, yazılım dünyası, donanım dünyası olduğunu idrak etmekte geç kaldığımızı söylemek gerek. 21. yüzyılın bacasız sanayisi yazılım ve teknoloji dünyası diyoruz. Pandemide kendini geliştiren sektör, teknoloji dünyası oldu. Şubat sonu Haziran başı arasındaki dönemde teknoloji dünyası bu üç ayı küçük bir kuluçka dönemi olarak geçirdi. Teknoloji dünyası yaşamımızın içine bu kadar çok girince doğal olarak üretilen veri miktarı arttı. Verinin de üremesi, toplanması, sınıflandırılması, anlamlandırılması gerekiyor. Bunların hepsinin devamında da doğal olarak siber suçlarla karşılaşıyoruz. Sadece açık veri portalı için değil, Türk Ceza Kanunu’nun 346. maddeleri bilişim suçlarını içeriyor. Temelde de sisteme girme, sistemi engelleme, bozma yok etme, değiştirme ki burası veri tarafını çok ilgilendiriyor. Türkiye’de ceza caydırıcılığı maalesef yok. Bu yıl Ocak ayında yaptığımız açık veri, kamuda ilk kez yapılmış bir uygulamaydı ve çok ses getirdi. İyi bir örnek olduğumuzu düşünüyorum. Uçtan uca teknolojik altyapımızı siber güvenlik anlamında koruma ile ilgili bir bütünlük içinde olmak gerek.
• Gelecek döneme ilişkin öngörüleriniz neler?
2021’de açık veri platformumuz, büyük veri platformumuz biraz daha gelişecek, veri setleri biraz daha zenginleşecek. KVKK uygunluğumuzun yüzdesi biraz daha artacak. Önemli bir yatırım yapıyoruz. Startup HUB noktalarımız var. Bu yılın sonuna doğru önümüzdeki yılın başında Başakşehir’de veri merkezimizin hemen yanına veri laboratuvarı açıyoruz. Orada veri analizi, analitiği ile ilgili girişimci firmaları ayarlayacağız, destekleyeceğiz ve birlikte çalışacağiz. Veri analitiğine çok önem veriyoruz. Bununla ilgili projelerimiz de var. İstanbul’un trafik ihtiyaçlarını veri analitiğiyle çözmek noktasında tüm iştirak şirketlerimizle beraber çalışıyoruz. Elektrikli araçlarımız Adalar’da başladı. İstanbul’da otonom metrolarımız devrede. Dolayısıyla bu teknoloji zaten uygulanıyor ve hayatımızın içinde. Yeni yılın başında İstanbulluları bir süper App ile kucaklamayı planlıyoruz. Bu süper App’in içinde çok kullandığınız İBB’nin bütün web ve App uygulamaları farklı kullanıcı deneyimleri ile sunulacak. İstanbul halkını dijital kimlikle ve blokchain zinciri alt yapısının da uygulandığı daha güvenilir, teknolojik çözümlerle buluşturmayı planlıyoruz. Robotik süreç otomasyonlarımız var. Parklarımızı, otoparklarımızı akıllandırıyoruz. Kentin önemli ihtiyaçlarından biri erişilebilirlik. Özellikle görme engelli, işitme engelli vatandaşlarımızın belediye hizmetlerinden faydalanabilmeleri için hem teknolojik hem de fiziksel çözümler üzerinde çalışıyoruz. Pandemi döneminde sosyal destek ihtiyacı olan aile sayısı yaklaşık dört, dört buçuk kat arttı. Çok ses getiren ‘askıda fatura’ diye bir uygulamayı hayata geçirmiştik. Çok büyük bir dayanışma örneği gösterdi İstanbul ve Türk halkı. Umarız öyle günlerimiz olsun ki askıda faturalara ihtiyaç olmasın.

Oğuzhan Eren Ülke Teknik Müdürü, Aruba, a Hewlett Packard Enterprise company
Aruba, yüksek kapasiteli, sağlam ve güvenli kablolu ve kablosuz altyapıları ile farklılık sağlıyor
• Aruba Türkiye olarak akıllı şehir yönetiminde hangi teknolojileri öne çıkarıyorsunuz?
Hibrit bulut, kritik bir kavram. Günümüzdeki teknolojik trendlere baktığımızda aslında bulut kavramının epey detaylıca konuşulduğunu görüyoruz. Biliyorsunuz bulut üzerinden her şeyi yapmak mümkün, zaten her şeyi buluta depoluyoruz ve çoğu işimizi bulut üzerinden yapıyoruz. Eğer insanları bilgiyle buluşturacaksak, insanlara hızlı bağlantılar sunacaksak, afet gibi felaketlerde ulaşacaksak bunu ancak hibrit bulut teknolojileri ile sağlayabiliriz.
Aruba’nın Aruba Central adında bir bulut çözümü var. Aruba’nın buradaki rolü her yerde verimli bağlantıyı sağlayabilmek, her yerde kullanıcıların internete girerken hızlı bağlantılarını gerçekleştirmek. 4.5 G, 5G gibi teknolojilerle operatörlerin sağladığı İnternet olsun, ister Aruba’nın, ya da belediyelerin sahada sağladığı Wi-Fi bağlantıları olsun, ister değişik tipteki binalarda bina içlerinde sağlanabilecek iç ortam bağlantıları veya kablolu network bağlantıları olsun tüm bu teknolojilerden faydalanmamız lazım. Aruba olarak akıllı şehirlere sahadaki Wi-Fi bağlantılarını sağlayabilmek için verimli teknolojiler sunuyoruz. Tabii ki kullandığımız Aruba Central adındaki bulut bilişim altyapısının kritik noktalardan birisi de bütün bu sistemlerin doğru çalışabilmesi için yapay zekanın kullanılması. Aruba bulutta çalışan yapay zekayı kullanıyor.
Diğer yandan, hibrit bulut konusu çok söylenen ama detaylarına inilmeyen konulardan biri. Hibrit bulut ile bazı yazılımlar anlık karar verebilmek için sahada çalışırken, bazıları da bulutta çalışacak. Yani hibrit bulut, iş mantığının kısmen sahada ve kısmen bulutta çalışması demek. Bütün bu teknolojileri doğru oranda bir araya getirdiğimizde, en verimli hibrit cloud sistemleri ortaya çıkacaktır.
Akıllı şehirler özelinde baktığımızda, Aruba kullanıcılarımızın akıllı şehirlere giden yoldaki en kritik noktalardan biri olan Wi-Fi bağlantılarını sağlıyor.
• Afet yönetimi ve olağanüstü durum hallerinde iletişim ve telekomünikasyon altyapısının kesintisiz çalışması büyük önem taşıyor. Yerel yönetimler bu noktada hangi teknolojilerden ne şekilde yararlanabilir? Aruba bu konuda ne gibi kritik çözümler sunuyor?
Dijital haberleşmede öne çıkan detay, doğru ve hızlı iletişim. Tümüyle IP üzerinden sağlanan tamamen dijital haberleşme en büyük verimliliği sağlıyor. Dijital haberleşmenin de sadece operatörler tarafından kurulabilecek ve en ağır şartlarda bile herkesin telefon görüşmesini kaldırabilecek teknolojisinin adı 5G. Ama burada ufak bir nüans var: ‘5G sadece operatörler tarafından’ kurulabilecek bir teknoloji. Oysa ki her bir şirketin kendisine ait olarak kurabileceği ve en verimli şekilde kullanabileceği teknolojinin adı, Wi-Fi6. Wi-Fi6 teknolojisi sadece operatörlere tanınan 5G teknolojisini kurma yetkinliğinin ve yetkisinin bireylere verilmiş benzer versiyonunun adı. Yani eğer ben bir operatörsem 5G’yi kuruyorum, tabi ki destekleyici olarak Wi-Fi6 da kuruyorum ama İBB veya ilçe belediyeleri veya diğer kurumlar kendilerine ait verimli bir şebeke kurmak istiyorlarsa bunun adı da Wi-Fi6 oluyor. Wi-Fi6, teknoloji olarak 5G’ye benzer bir teknoloji. Tabii diğer yandan Wi-Fi6 teknolojisi de ilerliyor. Wi-Fi6, Wi-Fi6E oluyor; sonuna bir E harfi daha ekleniyor. Wi-Fi6E sayesinde 6Ghz spektrumunda yeni bir frekans bandı daha açılıyor ve artık Wi-Fi teknolojisi çok geniş yeni bir frekans bandına daha kavuşuyor. Bu frekans bandı sayesinde artık en yoğun ortamlarda dahi herkesin aynı anda haberleşme yapması mümkün oluyor. Buradaki kritik noktalardan biri de paket önceliklendirmeleridir. Peki Wi-Fi6 önceliklendirmesi nasıl yapılacak? Bunların hepsi aslında üreticilerin kendi önceliklendirme mekanizmalarıyla belirleniyor. Aruba burada kendine özel mühendislik kaynaklarıyla geliştirilmiş teknolojileri kullanıyor. Bu sayede Wi-Fi6 teknolojisi önceliklendirme mekanizmalarıyla beraber çok verimli çalışıyor. İnsanlar artık şu soruyu soruyor: ‘Evet 5G geliyor, 5G çok güzel bir teknoloji ama sadece operatörler kuracak, benzer verimlilikteki networkleri biz nasıl kuracağız? Wi-Fi teknolojisi profesyonelce konumlandırıldığı zaman, profesyonel donanımlarla ve yazılımlarla desteklendiği zaman gerçekten inanılmaz verimlilikte çalışabiliyor. Aruba olarak Wi-Fi teknolojilerine yönelik çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bahsettiğim teknolojiler, bu ağır yük altında dahi çalışan teknolojilerdir ve mutlaka kurumlar, organizasyonlar tarafından afet durumlarında da kullanılabilmek üzere şekillendirilmelidir.
• Hedefler ve son görüşler…
Birçok durumda elde ettiğimiz kazanımları bazen sonuna kadar kullanamıyoruz. Bunların artmasını diliyoruz. Ne kadar elimizde teknolojik olarak bizi ileri götürme potansiyeli olan hardware, software varsa, bunların içinden maksimum faydayı çıkarabiliyor olmak gerekiyor. Aruba bulutta çalışan yapay zekayı kullanıyor. Hibrit bulut teknolojilerine ağırlık veriyor. Donanım ve yazılım gücünün herkes için kullanılmasının, teknolojiden toplum olarak maksimum fayda elde edilmesine yol açacağını düşünüyorum.