Türkiye’de faaliyetleri CRIF grubu bünyesinde yer alan Dun & Bradstreet, “2024 Küresel İflas Raporu”nu açıkladı. Rapor, Dun & Bradstreet Worldwide Network (WWN) üyelerinin 47 ülkeden sağladığı kapsamlı verilerin, Dun & Bradstreet’in deneyimli ekonomistleri tarafından titiz bir şekilde analiz edilmesiyle hazırlandı. Dun & Bradstreet, “2024 Küresel İflas Raporu”, küresel anlamda şirket iflaslarının son 12 yılın en yüksek seviyesine çıktığını ortaya koydu. Raporda, 2024 yılında Türkiye’nin de içerisinde bulunduğu 47 ülkenin yüzde 65’inde bir önceki yıla kıyasla şirket iflaslarında artış gözlenirken, 12 ülkede ise şirket iflaslarında düşüş yaşandığına dikkat çekildi. Rapora göre, pandemi sonrası sağlanan devlet desteklerinin sona ermesiyle açığa çıkan yapısal zayıflıklar, sıkı para politikaları ve yüksek faiz oranlarının borç yükünü artırması, zayıf küresel talep, küresel ekonomik büyümenin yavaşlaması, tedarik zincirinde yaşanan sorunlar ve jeopolitik gerilimler gibi olumsuz birçok faktör geçen yıl küresel anlamda yaşanan iflaslardaki artışta etkili oldu.
Ukrayna, yüzde 126 artışla şirket iflaslarında birinci sırada
Dun & Bradstreet, “2024 Küresel İflas Raporu”na göre, Ukrayna, Polonya, Fransa, Kanada, Suudi Arabistan, Endonezya ve Avustralya’da şirket iflasları son dört yılda yıllık yüzde 20’nin üzerinde arttı. Rusya ile savaşın sürdüğü Ukrayna, 2024 yılında bir önceki yıla kıyasla şirket iflaslarında yüzde 126 rekor seviyede artışla incelenen ülkeler içerisinde birinci sırada yer aldı. 2024 yılında bir önceki yıla kıyasla şirket iflaslarında yüzde 40 artışla Singapur, incelenen 47 ülke içerisinde ikinci olurken, onu yüzde 39 artışla Belarus izledi. Rapora göre, 2024 yılında bir önceki yıla kıyasla şirket iflaslarında Avustralya’da yüzde 37, Kanada ve Romanya’da yüzde 35, Hollanda’da yüzde 30, İspanya’da yüzde 26, Lüksemburg ve İsveç’te yüzde 24, Almanya’da yüzde 22, İtalya’da yüzde 20 artış yaşandı. 2023 yılında bir önceki yıla göre şirket iflaslarında yüzde 79 artışla en fazla oransal artışın yaşandığı ABD’de ise 2024 yılında şirket iflasları 2023’e göre yüzde 6 gibi sınırlı bir artış yaşandı.
Rapor, Türkiye’de ise 2024 yılında şirket iflaslarında yüzde 23 artış yaşandığını gösterdi. CRIF İzleme Servisi tarafından, ticari sicil verileri ve Ticaret Sicil Gazetesi’ne yansıyan değişikliklerin detaylı incelenmesiyle oluşturulan analize göre, Türkiye’de geçen yıl toplamda 465 şirket iflas etti.
Yunanistan’da şirket iflasları yüzde 48 azaldı
Dun & Bradstreet “2024 Küresel İflas Raporu”, 12 ülkede şirket iflaslarında düşüş yaşandığını ortaya koydu. Rapora göre, Yunanistan, şirket iflaslarında 2024 yılında bir önceki yıla kıyasla yüzde 48 düşüşle en iyi performans gösteren ülke oldu. Rapora göre, Kolombiya’da 2024 yılında bir önceki yıla göre şirket iflasları yüzde 43, Hong Kong’da yüzde 37, Çin’de 31, Ukrayna ile savaşta olan Rusya’da yüzde 26, Avustralya’da yüzde 19, Arjantin’de yüzde 18, Kazakistan’da yüzde 17, Güney Kore, Finlandiya Ve Danimarka’da ise yüzde 12 düşüş yaşandı.
“İflaslardaki artış sürpriz olmadı”
Dun & Bradstreet COO’su Julian Prower, Küresel İflas Raporu’na yazdığı önsözde, 2024 yılında küresel şirket iflaslarındaki artışın, pandemi sonrası uygulanan devlet desteklerinin sona ermesi ve faiz oranlarının yükselmesi nedeniyle sürpriz olmadığını,
beklenen bir gelişme olduğunun altını çiziyor. Prower kaleme aldığı önsözde şu değerlendirmeyi yapıyor; “2020–2022 arasında devlet destekleri sayesinde iflaslar yapay biçimde düşük seyretmiş olsa da, ekonomik gerçekler 2023’ten itibaren kendini göstermeye başladı. 2024’te 47 ülkeden yüzde 65’inde şirket iflasları arttı. Özellikle dar marjlı sektörlerdeki şirketler, zayıf talep ve yüksek borçlanma maliyetleri nedeniyle zorluk yaşadı.” Dijitalleşme ve tüketici alışkanlıklarındaki değişimin de birçok şirketi olumsuz etkilediğini belirten Prower, şirketlerin bu ortamda ayakta kalabilmesi için proaktif ve stratejik bir risk yönetimi yaklaşımını benimsemeleri gerektiğine dikkat çekiyor. Prower yazısında ayrıca şunları öneriyor; “Müşteri, tedarikçi ve iş ortaklarının finansal sağlığını yakından izlemek, potansiyel kırılganlıkları büyümeden önce tespit etmeye yardımcı olabilir. Kredi değerlendirmelerini güçlendirmek ve sağlıklı bir nakit akışı sürdürmek, likidite baskılarını yönetmek açısından kritik önemdedir. Aynı zamanda, tedarik zincirlerini ve müşteri portföyünü çeşitlendirmek, değişen piyasa dinamikleri karşısında istikrar sağlayabilir. Nihayetinde, veri odaklı içgörülerden faydalanan ve çevik kalan işletmeler, belirsizliklerle başa çıkmada ve sürdürülebilir büyüme sağlamada daha avantajlı olacaktır.”
“Küresel iflaslar bu yıl da artmaya devam edecek”
Dun & Bradstreet Baş Ekonomisti Dr. Arun Singh ise 2024 yılında küresel şirket iflaslarının, pandemi sonrası dönemin gecikmeli etkileriyle birlikte son on iki yılın en yüksek seviyesine ulaştığını vurguluyor. Singh şu değerlendirmeleri yapıyor; “Dun & Bradstreet’in takip ettiği 47 ekonominin yüzde 65’inde iflaslarda artış görülüyor. Bu durum hem döngüsel ekonomik baskıların hem de yapısal kırılganlıkların bir sonucu olarak ortaya çıkıyor. Pandemi döneminde uygulanan devlet destekleri ve düşük faiz politikaları sayesinde birçok işletme ayakta kalabilmişti; ancak bu desteklerin geri çekilmesiyle birlikte faiz oranlarının hızla yükselmesi, özellikle borçla çalışan firmaların bilançoları üzerinde ciddi baskı oluşturdu. Aynı dönemde küresel enflasyonun hâlâ yüksek seyretmesi, tüketici harcamalarının yavaşlaması, perakende satışların düşmesi ve zayıflayan işgücü piyasaları, ekonomik büyümeyi sınırlayarak şirketlerin gelirlerini olumsuz etkiledi. Özellikle perakende, konaklama, inşaat ve imalat gibi kâr marjı düşük sektörlerde faaliyet gösteren şirketler iflas riskiyle daha fazla karşı karşıya kaldı. Dijitalleşme eğilimleri de yeni bir baskı unsuru hâline geldi; e-ticarete yeterince adapte olamayan ya da yalnızca dijital ortama yönelip fiziksel mağaza yapısını ihmal eden işletmeler, değişen tüketici davranışları karşısında rekabet gücünü kaybetti. Tedarik zincirlerinin yeniden yapılanması, küresel ticaret akışlarını bozar ve ihracata bağımlı firmaları zor durumda bırakırken; jeopolitik gerginlikler ve sermaye akışlarındaki belirsizlik de riskleri artırdı.” Singh, 2025 yılında, faiz oranlarının ve enflasyondaki düşüşün umut verdiğini ancak bu değişimin etkilerinin zaman alacağını ifade ediyor. Finansman koşullarının sıkı kalmaya devam etmesinin, düşük kredi notuna sahip şirketler için refinansman zorluklarını artıracağını ve iflas riskini besleyeceğini ileri süren Singh, “Bu nedenle 2025 boyunca iflasların artmaya devam etmesi, ciddi bir rahatlamanın ise ancak yılın sonlarına doğru mümkün olması bekleniyor” değerlendirmesinde bulunuyor.