‘2018’de 100 milyon araç üretilecek’

0
32

Otomotiv Yetkili Satıcıları Derneği (OYDER) Başkanı Ziya Alp Gülan, dünyada üretim ve satışın doğuya doğru kaydığını belirterek, “Tahminlere göre 2018 yılında dünyada 100 milyon araç üretilecek. Bunun sadece 30 milyonu Çin’de üretilip satılacak” dedi.
 
Gülan, bu yıl “Otomotiv Perakendeciliğinin Geleceği” ana temasıyla düzenlenen OYDER Otomotiv Kongresi’nde yaptığı konuşmada, otomotiv sektörünün gerek üretim ve ihracat gerekse iç pazar olarak çeşitli dalgalanmalara maruz kalsa da büyümeye devam ettiğini söyledi.
 
İç pazar satışlarında 2014 yılında yaşanan düşüşe rağmen 2015’in ilk çeyreğinde yakalanan sonuçların yüz güldürdüğünü aktaran Gülan, ÖTV artışı, kurlardaki artış, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (BDDK) yaptığı uygulamalar ve taşıt kredisi faiz oranlarının yükselmesi ile beraber çok zor bir 2014 yılı yaşandığını dile getirdi.
 
Avrupa’da en büyük üretim kapasitesine sahip oldukları hafif ticari araçların K1, K2, SRC1 belge uygulamaları, öz mal kavramı ile operasyonel kiralama yapılamaması gibi etkenler nedeniyle hafif ticari araç pazar payının düşmesine neden olduğunu bildiren Gülan, K2 belgesindeki fiyat indirimi sayesinde hafif ticari araç satışlarındaki düzelmeyi büyük bir memnuniyetle gözlemlediklerini ifade etti.
 
Gülan, 2010 senesine kadar ikinci el kullanılmış araç tescilinin 3 ayrı kamu kurumuna gidilerek yapıldığını ve 50 bin liralık bir araç için en az 700 liralık vergi ödendiğini anımsatarak, şöyle devam etti:
 
“2010 itibariyle Türkiye’de kullanılmış araç sayısı 1,4 milyon idi. Yani bir yılda 1,4 milyon araç el değiştiriyordu. O tarihlerde çalışmalarla Asbis (Araç ve Sürücü Bilgi Sistemi) içinde noterler üzerinden devir işlemi hayata geçti. Geçen sene itibariyle kullanılmış araçtaki noterlerdeki devir sayısı 5,7 milyondur. Bunun 3,7 milyonu binek otomobillerdir. Kamu bu işten çok istifade etti, çünkü gelirleri arttı. Devir işlemi yapılamadığı için arkadaş ve dost üzerinde kalan arabalardan doğan davalar binlerle ifade edilmektedir. Kamu bunların da hepsinden kendini kurtardı.”
 
Gülan, devir konusunda ise şunları kaydetti:
 
“Bizim teklifimiz, her malın girdiği KDV’den çıkması gerekiyor. Bizler taciriz. Tezgahta duran mal gibi hangi KDV ile ürünü alıyorsa, o KDV ile çıkışının yapılması gerektiğine inanıyoruz. Bürokrat dostlarımızın da bizimle bu konuda aynı fikirde olduğunu biliyoruz.” 
 
“16 yaş üstündeki bir aracın verdiği zararın temizlenme maliyeti araç başına 8 bin 464 euro” 
OYDER Başkanı Gülan, Türkiye’de 16 yaşın üzerinde 3,5 milyon araç olduğunu belirterek, “Bu araçların 1 kilometredeki karbondioksit salınımları 220 gramdır. Bugün satılan araçlarda ise bu rakam 130 gramdır. Aradaki 90 gramlık farkı, araç parkında bulunan 16 yaş üstü araç sayısı ile çarptığımızda 550 milyon ağacın temizleyebileceği kadar hava kirliliği yarattığı ortaya çıkmaktadır” dedi.
 
Gülan, Avrupa Birliği hesaplarına göre de 16 yaş üstündeki bir aracın çevreye verdiği zararın temizlenme maliyetinin araç başına ortalama 8 bin 464 euro olduğu bilgisini verdi.
 
Avrupa’dan gelen ikinci el araçların tırlarla Türkiye üzerinden Irak gibi çevre ülkelere taşındığına işaret eden Gülan, sektörün kullanılmış araçlarla ilgili düzenlenecek bir ihracat uygulamasına ihtiyacı olduğunu dile getirdi.
 
Ziya Alp Gülan, uzun zamandır yaşanılan karsızlık problemleri ve yoğun rekabetin getirdiği sorunlar nedeniyle sıkıntılı günlerden geçtiklerini vurgulayarak, “Sektörün gelişmesi için kuvvetli bir iç pazar, olmazsa olmaz. Eğer bu olmaz ise yeni yatırımcının gelmesi çok zor” ifadelerini kullandı.
 
Dünyada üretim ve satışın doğuya doğru kaydığına işaret eden Gülan, “Dünyada üretim ve satış doğuya doğru kayıyor. Tahminlere göre 2018 yılında dünyada 100 milyon araç üretilecek. Bunun sadece 30 milyonu Çin’de üretilip satılacak” diye konuştu.
 
Gülan, otomotiv perakendecileri olarak kamu ile sanayicinin el ele vererek yapacağı çalışmalarda üretilecek bir yerli otomobili satmak için çok büyük bir heyecan içinde olduklarını da vurguladı.

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Davut Kavranoğlu, Türkiye’nin kendi otomobili olmasına büyük önem verdiklerini belirterek, “Bunun da içten yanmalı, konvansiyonel araçlarla olamayacağını görüyoruz. Çünkü orada oturmuş, çok büyük oyuncuların olduğu bir pazar var. Onun için biz Türkiye olarak bunun menzili artırılmış elektrikli otomobil (range-extended) modelinde olmasını öngörüyoruz. Sayın Bakanımızın da, hükümetimizin de yaklaşımı bu yönde ve yakın zamanda açıklayacağımız gelişmeler de bu yönde olacak” dedi.
 
Kavranoğlu, bu yıl “Otomotiv Perakendeciliğinin Geleceği” ana temasıyla düzenlenen Otomotiv Yetkili Satıcıları Derneği (OYDER) Otomotiv Kongresi’nde yaptığı konuşmada, Türkiye’nin 2023 hedeflerini anımsatarak, “İşte bu vizyonu, bu hedefleri yakalayacak Türkiye’ye Yeni Türkiye diyoruz” dedi.
 
Hükümet olarak Ar-Ge’ye ayırdıkları kaynak 2002’de 1 milyar dolar iken, bugün bunu 8 milyar dolara çıkardıklarını aktaran Kavranoğlu, projesi olanlara bol bol ve çeşitli yöntemlerle kaynak aktardıklarını, ancak arzu ettikleri sıçramanın sağlanamadığını, bekledikleri yeni ekonominin dinamosu olacak teknolojilerin ortaya çıkmadığını söyledi.
 
Bunun çeşitli sebepleri olduğuna işaret eden Kavranoğlu, “Ama en önemlilerinden biri, bizim bilim ve teknoloji üretmesi gereken yüksek öğrenim düzenimiz. Maalesef 1980 darbesinden sonra bu amaçla kurgulanmamış olan ve Türkiye’nin eline ayağına dolaşan bir yüksek öğrenim düzenimiz var” şeklinde konuştu.
 
Güney Kore’nin 20 sene önce aşağı yukarı Türkiye ile aynı seviyede olduğunu anımsatan Kavranoğlu, bugün söz konusu ülkenin Samsung’u ile, Hyundai ve çok çeşitli teknoloji şirketleri ile gittikçe artan bir ivme ile parlamaya devam ettiğini söyledi.
 
Kavranoğlu, bunun gibi diğer kalkınmış ülkeler ile dünyaya örnek olmuş şirketleri izlediklerini vurguladı.
 
“İyi eğitilmiş bir nüfus ve iyi bir internet altyapısı ile yeni ekonomide çok hızlı adımlar atılabilir” 
Kavranoğlu, dünyanın en parlak fikirlerinin üniversitelerden ve bunların etrafındaki oluşumlardan beslendiğini, üniversitelerin de kendilerini buna göre yeniden şekillendirdiğini söyledi.
 
“Eğer doğru adımları atarsanız, bugünün dünyasında yeni teknolojilerle, yeni ekonomide çok kısa sürede çok önemli gelişmeler elde etmek ve geçmişten gelen açıkları hızla kapatmak mümkün” diyen Kavranoğlu, iyi eğitilmiş bir nüfus ve iyi bir internet altyapısı ile yeni ekonomide çok hızlı adımlar atılabileceğini dile getirdi.
 
Türkiye olarak bir an önce devlet eliyle teknoloji geliştirmek, devlet eliyle kalkınma yaklaşımından birçok sektörde olduğu gibi vazgeçilmesi gerektiğini anlatan Kavranoğlu, daha çok özel sektörün ve girişimcilerin önünün açıldığı bir paradigma değişikliği ile yola devam edileceğine inandığını, yeni hükümet kurulduğunda da bu yönde atılmış adımların görüleceğini ifade etti.
 
Gelecek teknolojilere değinen Kavranoğlu, “Mesela benim kapım yıllardan beri internete bağlı, internet üzerinden açıyorum onu, artık kumanda aramıyorum” dedi.
 
Artık sürücüsüz araç devrine girildiğine işaret eden Kavranoğlu, “Dün gece internette okudum. Japon bir otomobil şirketi 2016 senesinde Japonya’da sürücüsüz aracı piyasaya çıkaracağına dair taahhütte bulundu” şeklinde konuştu.
 
10 gün önce Amerika’da iken Amazon’un paketlerini insansız hava araçları ile ulaştırmak için lisans aldığını öğrendiğini anlatan Kavranoğlu, dünyadaki değişime dikkati çekti.
 
Türkiye’nin de kendi otomobili olmasına büyük önem verdiklerinin altını çizen Kavranoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
 
“Bunun da içten yanmalı, konvansiyonel araçlarla olamayacağını görüyoruz. Çünkü orada oturmuş, çok büyük oyuncuların olduğu bir pazar var. Onun için biz Türkiye olarak bunun menzili artırılmış elektrikli otomobil (range-extended) modelinde olmasını öngörüyoruz. Sayın Bakanımızın da, hükumetimizin de yaklaşımı bu yönde ve yakın zamanda açıklayacağımız gelişmeler de bu yönde olacak. Burada yerli araçtan kastettiğimiz, sahibinin Türk olduğu değil. Türkiye’de tasarlanmış, lisansı Türkiye’de bir şirkete ait olan, Türkiye’de geliştirilmiş ve üretilen, icabında başka ülkelere de lisanslanan bir aracı kastediyoruz.”