Eurobond gelirlerinin vergilendirilmesi

0
188

Değerli okuyucularım, bu ayki yazımda gerçek kişiler tarafından eurobondlardan elde edilen gelirlerin vergilendirilmesine ilişkin önemli bir farklılığa işaret etmek istiyorum. Konuyla ilgili başka bazı detaylar da var, ancak yer darlığı ve basitleştirmek adına bu detaylara girmeyeceğim.

Bilindiği üzere, yabancı para cinsinden yurtdışı piyasalarda uzun vadeli ve kuponlu olarak ihraç edilen borçlanma araçları eurobond olarak tanımlanmaktadır. Eurobondlardan faiz veya alım satım kazancı olmak üzere iki tür gelir elde edilmektedir. Eurobondlardan elde edilen faiz gelirleri yüzde “0” oranında tevkifata tabidir. Ancak, elde edilen faiz gelirinin ilgili yılda belirlenen beyan sınırını aşması halinde (2015 için 29 bin TL), tam mükellef gerçek kişiler tarafından beyan edilmesi gerekir (dar mükellef gerçek kişiler için böyle bir zorunluluk yoktur).

Eurobondların alım-satım kazançları da vergilendirilmektedir. 1 Ocak 2006 öncesi ihraç edilen eurobondlara ilişkin alım-satım kazançları, istisna tutarını (2015 için 23 bin TL)  aşması halinde beyan edilmesi gerekir. Eurobond 1 Ocak 2006’dan sonra ihraç edilmişse tutarına bakılmaksızın alım-satım kazancının tamamı vergilendirilir. Görüleceği üzere, eurobondlardan elde edilen, faiz olsun alım-satım kazancı olsun, her iki gelir türünde de genel kural olarak tam mükellef gerçek kişilerin beyanname verme yükümlülüğü bulunmaktadır. Ancak, beyan edilecek ve üzerinden gelir vergisi alınacak tutar hesaplanırken, ortaya çıkan kur farkı üzerinden vergi alınıp alınmayacağı noktasında çok önemli bir fark ortaya çıkmaktadır.

Konuya dair detaylı düzenleme 258 no’lu Gelir Vergisi Genel Tebliği’nde yapılmıştır. Tebliğ uyarınca, eurobondların vadesini bekleyip itfa geliri elde eden tam mükellef gerçek kişilerin vergi matrahı hesaplanırken, alım ile vade tarihi arasında doğan kur farkları vergilendirilmiyor. Bu GVK’nın 75’inci maddesinde açıkça yazılı bir hüküm olup tebliğde de tekrarlanmış. Ancak aynı kişi, vadeyi beklemeyip eurobond’u elden çıkardığında, vergi matrahı hesaplanırken kur farkı geliri beyana tabi gelir olarak dikkate alınıyor. Her ne kadar maliyet bedeli, toptan eşya fiyat endeksine bağlı bir şekilde artırılsa da (artış oranının yüzde 10’u geçmesi şartıyla), bu eskalasyon çoğu kez kur farkı artışının altında kalmakta.

Çarpıcı bir örnek vermek gerekirse, vade gününde itfa geliri elde eden kişi kur farkı için vergi vermezken, aynı mükellef vadeyi beklemeyip itfadan bir gün önce elden çıkardığında kur farkı için vergi vermek durumunda kalıyor. Bu farklılık itfa gelirinin “menkul sermaye iradı”, elden çıkarma kazancının “değer artış kazancı” olarak tanımlanmasından kaynaklanmaktadır ki doğaları gereği her iki gelir türü de vergi kanunları açısından farklı düzenlemelere tabi tutulmaktadır. Bu örnekten de anlaşıldığı gibi, eurobond işlemleri yapan tam mükellef gerçek kişilerin elden çıkarma ya da itfayı bekleme konusunda karar verirken oluşacak vergi yükünü hesaplayarak karar almalarında fayda var.

Tam mükellef tüzel kişiler ise elde ettikleri gelir, itfa ya da elden çıkarma geliri olduğuna bakmaksızın kur farkı geliri de dahil bütün nominal kazanç üzerinden kurumlar vergisine tabi tutulacaktır. Dar mükellef gerçek ve tüzel kişiler, yani çok kısaca ikametgahı, iş merkezi ya da kanuni merkezi Türkiye’de olmayanlar eurobondlardan elde ettikleri faiz geliri ve alım satım kazancına ilişkin Türkiye’de hiç beyanname vermeyecekler, elde ettikleri gelir stopaja da tabi olmadığı için, bu kişiler fiilen Türkiye’de vergi vermeyeceklerdir.