Microsoft ile tweet’leşen var mı?

0
71

Microsoft’un ne şirketi olduğunu anlamak her zaman zor olmuştu ama artık olaylar iyice karmaşık bir hal aldı. Microsoft’un önce Nokia’nın tuşlu telefon üretimi yapan bölümünü marka hakları ile birlikte Foxconn’a devretmesi, ardından LinkedIn’i satın alması ve Twitter’ı satın alacağına dair spekülasyonların başlaması, bu karmaşık hikayenin güncel ve önemli unsurları.

LinkedIn’i satın almanın sonuç vermeyeceği ve Twitter’ı satın almanın yanlış olacağına ilişkin haberler ile köşe yazıları birbirini izliyor. O zaman Microsoft zekasını yitirmiş bir durumda başı kesik tavuk gibi sağa sola mı koşturuyor? Pek sanmıyorum. Üstelik bir yandan bu kadar kötü kararlar alıp diğer yandan nakit olarak yapılacak ödemeyi kredi ile karşılayacak kadar finans zekasına sahip olmak çok sık karşılaşılan bir durum değil.

Microsoft, sanıldığı gibi lisanslı yazılım ürettiği için değil, lisans yönetimini doğru yaparak ve ürününü kendi kontrolü altında tutarak büyük olmuş bir bilişim teknolojileri şirketidir. Daha açık anlatmak gerekirse, Microsoft ilk yaptığı anlaşmada işletim sisteminin haklarını IBM’e devretmiş olup, ürününü başka oyunculara lisanslama hakkından feragat etseydi bugüne belki de asla ulaşamayacaktı. Bu yapıda olan Microsoft’un zayıf yanı ise günümüzde bir eski ekonomi şirketi olarak kalmış olmasıdır.

Bu şirketin gelir modeli de ilgi çekicidir. Adının birlikte anıldığı Windows işletim sistemi değil, Office paketi asıl gelir kalemini oluşturuyordu. Bu bilinen bir nokta ancak dikkat çekici boyutu, Microsoft’un bu şekilde platform ve üzerinde işleyen çözümler ikilisine sahip olmasıydı. Bu ikili Samsung ve Apple gibi şirketlerin günümüzdeki başarısını da getiren koşulu sağlıyordu; platform şirketi olmayı.

Nokia satın alması, gelişen mobilite tarafında bu tür bir platforma sahip olamamaktan kaynaklanan eksikliği ortadan kaldırmaya yönelik bir adımdı. Başarılı olmayan bu hareketten vazgeçebilmek de önemli bir cesaret göstergesi oldu. Microsoft’un cihaz tarafında yeni tercihi, hızla yükselen ikisi bir aradalara (tablet-laptop) odaklanmak olduğu için cep telefonunu feda ettiğini düşünüyorum. Bu, Y kuşağının ardından gelen Z kuşağı ile birlikte çok doğru bir tercih olarak ortaya çıkabilir.

Deloitte Kanada Araştırma Direktörü Duncan Stewart, bugünün ergenlerinin iş hayatına atılırken tablet yerine dizüstü bilgisayar (laptop) tercih edeceklerini söylüyor. Bunun nedeni çok ilgi çekici bir biçimde “bebeklerin bile tablet kullanabilmesi”. Bu kuşak kendisi ile küçük kardeşleri arasındaki farkı göstermek için statü sembolü olarak cihaz tercihini yaparken Microsoft için bugünküne göre çok daha olumlu koşullar yaratabilir.

Ancak Microsoft’u takip etmeyi daha önemli hale getiren bir gösterge, CEO Satya Nadella’nın kendisi. Nadella, LinkedIn satın alması ile ilgili açıklamasında iki yıla yakın bir süre bu konuyu düşündüğünü söylüyor. Bu daha da uzun olabilir. Üç dört sene önce Microsoft Yönetim Kurulu Başkanı John
W. Thompson bana Nadella hakkında, “Aklında çok farklı şeyler var ama bunların hepsini şimdilik yönetim kurulu ile paylaşmıyor” demişti. Benim için, Nadella’nın durumu kurtarmak için hızlı ve boş kararlar veren biri olmadığını düşünme noktasında önemli bir girdi ama yine de Microsoft’un Office gelir modeli ile kurtuluşunu getirmeyecektir.

Soru şu: Microsoft, yeni platformu olarak Windows yerine LinkedIn’i kullandığı bir yapı kurabilir mi?

Ya da Twitter’ı alırsa, tweet atacağımız kadar yakın hissettiğimiz bir şirkete dönüşebilir mi?