Yapay Zekâ Etiği 2019’da çok konuşulacak

0
106

Yapay zekâ ve robot teknolojilerinin yükselişe geçtiği günümüz dünyasında, konunun hukuki ve etik boyutlarını tartışmaya açmak amacıyla Etik ve İtibar Derneği (TEİD), 26 Aralık 2018 tarihinde Moroğlu Arseven‘in ev sahipliğinde “Etik ve Hukuk Açısından Yapay Zekâ“ konulu bir seminer düzenledi.

Geleceğin Mesleği Robot Psikoloğu!

Seminerin moderatörü, TEİD Yönetim Kurulu Üyesi, Av. Altuğ Özgün, son dönemde yapay zekâ teknolojisinin baş döndürücü bir hızda gelişmesiyle birlikte iş hayatında gitgide daha fazla yer bulmaya başladığını belirtti. Dünya Ekonomik Forumu’nun 2018 İşlerin Geleceği Raporu’ndan bahseden Özgün, gelecekte yapay zekânın 1 milyon adet işi insanlardan devralacağını ancak bir o kadar da yeni iş alanı yaratacağını, insan ve makine etkileşiminin iş hayatının vazgeçilmezi olacağını belirtti. Gelecekte robotlarla ilgili işlerin revaçta olacağını belirten Özgün, insansı robotların daha fazla üretilmesi ile robot psikoloğu gibi yeni işlerin ortaya çıkacağını belirtti. Yapay zekânın insanlardan daha hızlı işlem yapmasının iş hayatında her zaman doğru karar vermesi anlamına gelmeyeceğinin altını çizen Özgün, en son Amazon’un işe alma amacıyla oluşturduğu yapay zekâ kullanan sistemin kadın çalışanlar aleyhine karar verdiğinin anlaşılması üzerine kapatıldığını, dolayısıyla yapay zekâ konusunda etik problemlerin konuşulması gerektiğini belirtti.

 

Robotlar Yeni Bir Hukuki Kişilik Mi?

Seminerde ”Yapay Zekâ, Etik ve Hukuk” başlıklı bir sunum gerçekleştiren Moroğlu Arseven Ortaklarından Av. Burcu Tuzcu Ersin, yapay zekânın ilk sanayi devrimi gibi toplumu dönüştürücü bir etkiye sahip olduğunu, ancak bu dönüşümün 3.000 kat daha hızlı bir etkiye sahip olmasının beklendiğini söyledi. Yapay zekânın insanların özerkliğine ve güvenliğine karşı bir tehdit gibi algılandığını ifade eden Ersin, kontrolün insandan çıkıp insan olmayan bir varlığa devredileceği korkusunun var olduğu kaydetti.

 

Ersin, özellikle derin öğrenme yoluyla kendini geliştiren ve kendi kendine karar veren yapay zekâya hukuken ayrı bir kişilik atfedilip atfedilmeyeceğine tartışmalarının yaşandığını kaydetti. Ersin, insansı robot ve yapay zekâların farklı hukuk sistemlerinde insan-eşya arasında bir hukuki kişiliğe sahip olması ihtimalinin değerlendirildiğini bunun da özellikle hak sahipliği ve sorumluluk bakımından farklı ve esaslı etkileri olacağını sözlerine ekledi.

 

Gelecekte Çalışma Arkadaşınız Yapay Zekâ Olabilir!

Yapay zekâyla ilgili hukuki düzenlemelerin nasıl gerçekleştirebileceğine dair güncel tartışmalar hakkında bilgi veren Ersin, şunları belirtti: “Yapay zekâ çok hızlı gelişiyor, ancak hukukun bu gelişmeleri kapsayıcı şekilde düzenlemek bakımından aynı hızda ilerlemesi beklenemez. Bu sebeple yapay zekânın esnek hukuk uygulamalarıyla öncül şekilde düzenlemesi yapay zekâ etiği ve teknolojinin geliştirilmesi sırasında uygulanabilecek standartların geliştirilmesi yönündeki çabalar geçmiş senelerde ön plana çıkmaya başlamıştır. Diğer taraftan yapay zekâ uygulamalarının beklenen olumsuz etkilerinden korunabilmek ve piyasa aktörleri bakımından bağlayıcı ve hukuki kesinlik içeren düzenlemeler yapmak konunun hukuk tarafından düzenlenmesi gerektirir. Ayrıca, doktrinde ve uygulamada oluşan genel yaklaşım yapay zekâya yönelik bütünsel nitelikli hukuki düzenlemelerden ziyade, mümkün olduğu ölçüde mevcut hukuki düzenlemelerin konuya doğrudan veya kıyasen uygulanabildiği ölçüde uygulanmasını tercih etmek ve gerçek anlamda hukuk boşluklarının tespit edildiği alanlar bakımından düzenleme yapmak yönünde evrilmektedir. Bu bağlamda, yapay zekânın mevcut etkilerini gözettiğimizde özellikle temel hak ve özgürlükler, hukuki kişilik, hak sahipliği ve sorumluluk, sigorta, fikri mülkiyet ve kişisel veriler alanında hukuki düzenleme yapılmasına yönelik ihtiyaçların kaçınılmaz olduğu tartışılmaktadır. Ayrıca, yapay zekâ uygulamaları sürekli olarak geliştiği için ve varsayımsal surette veya beklentiler ışığında hukuki düzenleme yapılması mümkün olamayacağı için, bu alanda uygulanan teknolojiden bağımsız ve nötr hukuki düzenlemeler yapılmasının iyi bir çözüm olacağı değerlendirilmektedir.” dedi

 

Yapay Zekâ Etiği Bugünün Sorunu

Seminerde yapay zekânın etikle ilişkisini mercek alan Al Ethics Lab Kurucu Direktörü Dr. Cansu Canca “Yapay zekânın kullanım örneklerindeki değer yargıları bu teknolojilerin etik/doğru kullanımı ve geliştirilmesi ile ilgili soruları doğuruyor. Örneğin bilgiye erişimimizin çoğunlukla Google, Facebook ve Twitter gibi platformlar aracılığı ile olduğunu kabul edersek, bu platformların algoritmalarının hangi bilgileri ve seçenekleri bize nasıl sunduğu bizim dünyamızı ve karar verme mekanizmamızı büyük ölçüde şekillendiriyor. Mesela yüksek gelirli iş fırsatlarını ya da yüksek kalitedeki eğitim seçeneklerini toplumun belirli bir kesimine göstermeyen bir algoritma, bu kesimin—farkında bile olmadan—belirli fırsatlardan mahrum kalmasına ve dolayısıyla haksızlığa uğramasına sebep oluyor. Bunlar yaygınlaşan yapay zekâ kullanımının karşımıza çıkardığı çok sayıda etik sorudan sadece bazıları.” dedi.

 

Yapay Zekâ Etiğinin Teknoloji Ar-Ge Sürecine Entegrasyonu

Yapay zekâ etiği ile hukuku arasındaki etkileşime dikkat çeken Canca, yapay zekâ hukuku ile ilgili düzenlemelerin öncesinde etik tartışmanın gerekliliğini vurguladı: “Yapay zekâ ile ilgili düzenlemelerin eğer iyi ve doğru sonuçlar doğurmasını istiyorsak öncelikle bu ‘iyi’ ve ‘doğru’ sonuçların ne olduğunu etik analizler ile belirlemek zorundayız. Etik konusunu sonraya bırakmamız demek, kompleks düzenlemeler yerini bulduktan sonra bu düzenlemeleri geriye dönük değerlendirmek zorunda kalmamız demek olur. Bu da hem hukuk açısından hem de teknoloji açısından çok daha masraflı bir süreç.” Buna ek olarak Canca, hukukun ‘dijitalleşmede kabul edilebilir davranış / teknoloji’ çerçevesini belirlemede ve bunu uygulatmadaki önemini vurgularken, etiğin görevinin bununla sınırlı kalmadığını belirtti: “Etiği teknoloji araştırma ve geliştirme sürecine entegre ederek gelişen teknolojinin (ve dolayısıyla içinde yaşadığımız dünyanın) sadece ‘yeterince’ iyi değil, daha iyi, daha yararlı ve daha adil olmasını hedef almalıyız.”

 

Yapay zekâ etiğinin teknoloji geliştirme sürecinin en sonunda göz önüne alınan ve ar-ge sürecinden bağımsız bir alan olarak görülmesini eleştiren Canca, etkili olması için etik analizin baştan sona sürecin içine yedirilmesi gerektiğini savundu. Araştırma ile başlayan bu sürecin, geliştirme, tasarım, deney, piyasaya sürme ve güncelleme aşamalarını da kapsadığına dikkat çekti ve çoğu önemli etik sorunun bu aşamalara yayıldığını sözlerine ekledi. Yapay zekâ kullanan risk analiz araçlarından örnek veren Canca, bu araçların kime kredi verileceğinden kimin işe alınacağına kadar önemli ve geniş kullanım alanları olduğundan bahsetti. Ancak, bu araçlar hem sistemin bileşenlerine (örn., veri seti) hem de uygulama alanına (örn., sosyal yapı) dikkat ederek geliştirilmediği takdirde, algoritmik önyargılara—yani sistemin bazı kesimleri dezavantajlı duruma düşürmesine sebep olduğunu belirtti. Bunu engellemek için yalnızca araştırma aşamasındaki ya da piyasaya sürme aşamasındaki etik sorulara odaklanmak yerine etik analizi ar-ge sürecinin doğal parçası haline getirmenin gerekliliğini vurguladı.