Vısa, Fintech’lerle yakın çalışacak

0
74

Visa Güneydoğu Avrupa Genel Müdürü Berna Ülman, “Visa’nın globaldeki API’lerini pazarlarımıza getirmek ve bölgedeki fintech’lerle yakın çalışmaya odaklanacağız” diyor. Visa 40’ı aşkın API’nin kullanımını fintechlere açıyor. Böylece, fintechler biometrik doğrulamadan kişiden kişiye ödemeler gibi birçok alanda ürün ve hizmet geliştirmek için çalışmalarına hız verebilecek.

Fintech’lerin esnek yapıları, düşük maliyetli iş modelleri ve yenilikçi çözümleri ödeme sistemlerini değiştiriyor. “Fintech’lerin rolünü son derece önemsiyoruz” diyen Visa Güneydoğu Avrupa Genel Müdürü Berna Ülman, bölgedeki fintech’lerle yakın çalışmaya odaklanacaklarını ve Visa’nın globaldeki API’lerini getireceklerini söylüyor. Ülman, biometrik doğrulama özelliğinden, tokenizasyon altyapısına kadar 40’ı aşkın API’nin fintech’lere açılacağını söylüyor. Hem kart çıkartan hem de dijital ürün ve hizmet sunan fintech’lerle çalıştıklarını belirtiyor. Buna örnek olarak Turkcell’in Paycell ve Romanya’da Orange Money ile yaptıkları işbirliklerini veriyor. Ödemelerin güvenli gerçekleşmesinin Visa’nın öncelikli konularından biri olduğunu kaydeden Ülman, bunun için geliştirdiklerini tokenizasyon sistemiyle ödemelerde kart numarasının yerini sembolik numaralara bıraktığını belirtiyor. Örneğin, çamaşır makinesinin deterjan sipaşi verdiği ödeme sürecinde gerçek kart numarası kullanılmıyor. Bu teknoloji yurtdışında kullanılıyor. Ülman bu teknolojiyi Türkiye’ye de getirmek istediklerini söylüyor.

Ülman, kurucusu kadın olan fintech’lerle de ilgilendiklerine dikkat çekerek yüzde 50 kadın fintech’lerini kapsamak istediklerini belirtiyor. Bu fikrin nasıl ortaya çıktığını da şöyle anlatıyor: “Geçtiğimiz yaz Women Who Tech isimli Amerikalı bir sivil toplum kuruluşundan Women Startup Challenge – Europe yarışmasında jüri üyesi olmak için bir teklif aldım. Women Who Tech, teknolojide çığır açan kadınları bir araya getirerek kadınlara ilham vermeyi amaçlayan bir sivil toplum örgütü. Yarışmanın arkasındaki ana fikir, teknoloji alanında çalışan kadınların yükselmesine ilham kaynağı olmak ve kadın start-up’larının daha çok yatırıma erişmesini sağlamak. Bu yarışma sayesinde dünyadaki start-up yatırımlarının yüzde 90’ının erkekler tarafından kurulmuş olan girişimlere gittiğini öğrendim Bu bir dönüm noktası oldu. Yani girişimlerini olduğundan daha iyi gösteriyor ve satıyorlar. Kadınlar ise daha muhafazakâr fizibiliteler sunuyor ve daha az yatırım talep etmekle yetiniyorlar. Start-up girişimlerine yapılan yatırımlarda kadınların maruz kaldığı eşitsizliği gidermek için kendi çalışmalarımızda davet ettiğimiz fintech’lerde dengeli cinsiyet dağılımını gözetmeye karar verdik. Programlarımızda yer alacak fintech’lerin yarısının kurucusu kadın ya da kurucuları arasında kadınların olduğu fintech’ler olmasını kıstas olarak benimsedik.”

Bu arada Visa 2015 yılından bu yana dünya çapında düzenlediği fintech yarışmasını bu yıl ilk defa global ölçekte kadınlar için düzenlemiş. Başvurular 14 Nisan’a kadar yapılabiliyor. Kadınlara yönelik bir diğer çalışmanın da kadın futbolunu hem Avrupa hem de dünya çapında sponsorluklarla desteklemek olduğunu anlatan Ülman, “Visa, vizyoner bir yaklaşımla kadın futbolunu destekleyen ilk UEFA sponsoru oldu. Bu, UEFA’nın alışılagelmiş sponsorluk modelinde devrim niteliği taşıyan bir anlaşma. Sponsorlukla kadın futbolunun desteklenmesi bir anlaşmanın yan hakkı olmaktan çıkıp ana amacına dönüşüyor. Bu bakımdan bu işbirliğinin ayrı bir anlamı var. Kadın futbolu ekosistemi Avrupa’da 21 milyon kadın ve genç kızı içeriyor. Futbol oynayan kadınların her biri güçlüklere karşı dirençli, güçlü ve yetenekli olmalarıyla diğer kadınlara ilham veren birer rol model. UEFA Kadın Futbolu sponsorluğu ile amacımız, dünyanın her yerindeki kadınlara potansiyellerinin farkına varmaları ve hayallerinin peşinden gitmeleri için ilham vermek ve onları güçlendirmek” diyor. Fortune Türkiye’nin hazırladığı ‘en güçlü 50 kadın’ listesinde de yer alan Visa Güneydoğu Avrupa Genel Müdürü Berna Ülman sorularımızı yanıtladı.

Türkiye’nin de aralarında olduğu Güneydoğu Avrupa Bölgesi açısından 2018 yılı nasıl geçti?

Visa’nın Güneydoğu Avrupa bölgesi 7’si AB üyesi olan 9 ülkeden oluşuyor. Visa’nın Avrupa’da en hızlı büyüyen bölgesiyiz. 2018’de de bu özelliğimizi koruduk. Her bir pazarımız, Avrupa ortalamasından hızlı büyüdü. Toplam kart harcamalarında, kredi kartı ve ticari kart harcamalarında çift haneli büyüdük. Bu yönümüzle Visa’nın Avrupa operasyonlarında stratejik öneme sahip bir bölgeyiz. 2018 yılında pek çok yeniliğe imza attık. Örneğin, Turkcell’in ödeme hizmetleri markası Paycell ve Romanya’da Orange Money ile işbirliği yaptık. İsrail’de inovasyon merkezi açtık. Bulgaristan’da inovasyon programı hayata geçirdik. Giyilebilir ödeme teknolojilerini hayata geçirdik. Yunanistan ve Romanya gibi bölgeler gençlik ve müzik festivalleriyle öne çıkıyor. Buralarda güzel örnekler oluşturduk, ödeme yapabilen bileklikler gibi. Türkiye’de Visa Golf Challenge golf turnuvasında Yapı Kredi ile işbirliği yaptık. Güneydoğu Avrupa bölgesi hem büyüme açısından hem de inovasyon açısından önemli uygulamalar gerçekleştirdi. Bölgenin en büyük ve en gelişmiş pazarı ise Türkiye.

Türkiye özelinde nasıl bir yıldı?

Türkiye, Güneydoğu Avrupa bölgesinin lokomotif pazarı. 2018 yılının sonunda 100 milyonuncu Visa kartını kutladık. Yılı yüzde 20 gibi sağlıklı bir büyüme ile kapattık. En çok büyüyen alan ise banka kartları oldu. Banka kartlarının alışverişlerde kullanımı yüzde 37 oranında arttı. Bu oldukça sağlıklı bir gelişim. Ayrıca ticari kartların yaygınlaşması sonucu kullanım oranı da yüzde 24 arttı. Kredi kartı kullanımı da yüzde 16 arttı. Dolayısıyla hem bölge hem Türkiye açısından güzel bir yıl geçirdik.

Visa’nın önümüzdeki dönemde odaklandığı alanlar nelerdir?

Bu dönem Visa’nın globaldeki API’lerini pazarlarımıza getirmek ve bölgedeki fintech’lerle yakın çalışmaya odaklanacağız. Uygulama geliştiricileri için Visa Developer Platformu’nu (VDP – Visa Geliştirici Platformu) devreye aldık. VDP üzerinden Visa’nın en çok talep gören ürün ve hizmetine Visa API’leri ile kolay erişim hakkı veriyoruz. 40’ı aşkın API sunuyoruz, bunlar arasında: Biometrik doğrulama özelliği (yüz / ses / parmak izi tanıma), kart işlem kontrolleri, tokenizasyon altyapısı, gerçek zamanlı ödemeler, kişiden kişiye ödemeler gibi pek çok ürün ve hizmet yer alıyor. Bu API’lerden bankalarımız, birlikte çalıştığımız fintech’ler yararlanabildiği gibi içinde ödeme barındıran herhangi bir uygulamanın yazılımcısı da yararlanabilir. Her bir pazarımızdaki ihtiyaç ve ticari stratejiye göre bu API’lerimizi pazarlarımızda iş ortaklarımıza sunmaya başladık. Fintech’lerin dünyaya açılmalarında da öncü rol oynayabileceğiz. Çünkü, Visa olarak dünyadaki önemli oyuncularla yakın çalışma şansına sahibiz. Diğer yandan fintech’ler de bize geliyor. Büyük oyuncularla fintech’leri biraraya getirebileceğiz. Türkiye’de de bir inovasyon programı üzerinde çalışıyoruz. Türkiye’deki ödeme sistemleri çok iyi bir yerde. Buradan çıkacak fikirlerin dünyadan alıcısı olabilir.

Türkiye’de ödeme sistemleri pazarı nasıl gelişiyor?

Türkiye ödeme sistemleri bakımından gelişmiş bir pazar ve sağlıklı büyüyor. Ödeme sektöründeki sadakat programları ve taksit yapımız Avrupa’da çok ilgi çekiyor. Buna rağmen yapılacak çok şey var. Kartlı ödemeler hâlâ nakiti geçemedi. Kartlı harcamaların hanehalkı harcamalarındaki payı geçmiş yıllarda yıldan yıla artarken, artık son yıllarda bu pay yatay seyrediyor. Hanehalkı tüketiminin hâlâ yüzde 60’ı nakitle gerçekleşiyor. Kapsanacak önemli alanlar var. Örneğin, Noter ödemelerinde hâlâ kart kullanamıyoruz. Kamu alımlarında yurtdışında olduğu gibi kartlı ödemeler devreye alınabilir, bunun kamuya takip kolaylığı, hata paylarının minimize edilmesi ve verimlilik artışı gibi pek çok yararı olduğu biliniyor. Kamuya yapılan ödemelerde yol kat edilse de (belediye vergileri veya online vergi ödemeleri gibi) kartlar her alanda geçmiyor, kapsam genişletilebilir. Vergi dairelerinde kart kabulü yok. Küçük işyerlerinde nakit yerine kart kullanımı hâlâ çok düşük, halbuki burada da takip kolaylığı, verimlilik veya harcamaların kontrolü gibi önemli avantajlar var. Kadınların, gençlerin ve yaşlıların finansal alanda kapsanmasında sıkıntı var. Temassızda ise sınıfta kaldık.

Temassız ödemeler Türkiye’de neden yaygınlaşamıyor?

Temassız altyapısının yaygınlaşması, bir sonraki aşama olan mobil ödemelere geçiş için olmazsa olmaz. Mobil ödemeler, telefondan olsun, giyilebilir teknolojiler şeklinde olsun, mobil cüzdan veya xPay diye adlandırdığımız ödemeler olsun, toplu taşımada kartlı geçişler olsun, temassız altyapısı üzerinde çalışıyor. Bu konuda çok başarılı ülkeler var. Mesela Polonya’da ödeme altyapısının tamamı temassız, Romanya’da bu oran yüzde 80’in üzerinde. Polonya’da ödeme işlemlerinin yüzde 85’i temassız gerçekleşiyor, Romanya’da bu oran yüzde 70 seviyesinde. Türkiye’de ise BKM’nin son açıkladığı rakamlara göre, POS terminallerinin yüzde 55’i temassız özellikli. Ödeme işlemlerinin ise yüzde 6’sı temassız olarak gerçekleşiyor. Bu yıl odaklanacağımız konulardan biri temassız altyapısının yaygınlaşması olacak. Temassız ödemelerde Türkiye’de bazı erken denemeler iştahı azaltmış olabilir. Ama bunu sektör olarak işbirliği içinde çözmemiz lazım.

Son dönemde ulaşımda kart kullanımı yaygınlaşıyor. Belki bu temassız kullanımını artırabilir…

Temassız olmayınca toplu taşıma da gelişemiyor. Dünya nüfusunun yarıdan fazlası büyük şehirlerde yaşıyor. Türkiye’de de durum farklı değil. Toplu ulaşım, köprü ve otoyol geçişleri şehir hayatının önemli unsurları arasında. Bugün başta Londra olmak üzere Avrupa’daki pek çok şehir toplu taşımada bilet ya da kapalı devre abonman kart uygulamasını geride bıraktı. Toplu taşıma sistemleri kart kabul eden temassız sistemlere dönüştü. Bu toplu taşıma işletmecilerine operasyonel verimlilik, kullanıcılara rahatlık sağlıyor. Şehirlere turistik değer katıyor. Örneğin, Londra’nın kendi sakinleri de, kenti ziyaret eden milyonlarca turist de temassız Visa kartlarıyla metroya, otobüslere kolayca binebiliyor. Arkada çalışan akıllı sistem, en optimum fiyatlamayı hesaplayıp yansıtıyor. Belli bir süre zarfında iki metro hattı arasında aktarma yaptıysanız, geçişte okuttuğunuz temassız Visa kartınıza iki değil, tek bilet bedeli yansıyor. Visa’nın “Nakitsiz Şehirler” raporuna göre; toplu ulaşım, köprü veya otoyol işletmecileri fiziksel olarak kazandıkları her bir nakit doların yüzde 14,5’ini maliyet olarak kaydediyor. Oysa altyapılarını dijitalleştirdiklerinde bu oran her bir dolarda yüzde 4,2’ye düşüyor. Türkiye’de de toplu ulaşımda temassız ödemelerin yaygınlaşmasını hem verimlilik açısından, hem de başta turizm olmak üzere pek çok sektörün gelişmesindeki etki bakımından son derece önemsiyoruz.

Fintech’leri rakip olarak görüyor musunuz?

Fintech’ler ödemeler sektörünün yeni oyuncuları. Sektörde önemli bir rol oynuyorlar. Teknolojiyi kullanarak yaratıcı çözümler getiriyorlar. Düşük maliyetli iş modelleri ile çalışıyorlar. Geleneksel bankalara göre daha çevik yapıdalar. Erişilmesi güç kitlelerin finans sistemine kazandırılmasını sağlıyorlar. Kitlesel olmayan ihtiyaçların karşılanmasında önemli rol üstleniyorlar. Bu açıdan fintech’ler büyük oyuncuların rakibi değil, aksine tamamlayıcısı. Visa dünyasında fintech’leri iki grupta görüyoruz: Kart çıkaran fintech’ler, ve genelde dijital olarak ürün ve hizmet üreten fintech’ler. Her iki grupla da çalışıyoruz. Kart çıkaran fintech’lerle çalışmamıza iki örnek, Türkiye’de Turkcell’in ödeme markası Paycell ve Romanya’da Orange Money. Her iki kuruluş da Visa markalı kart basıyorlar ve pazarlarında önemli birer oyuncular. Ürün ve hizmet üreten fintech’lerle ise inovasyon programları dahilinde çalışıyoruz. Ekim ayında Bulgaristan’da bankalarımız ve yerel bir hızlandırıcı (Eleven) ile inovasyon programı başlattık. Yunanistan’da aynı modelde bir program lanse ettik (Crowd Policy). Bir üçüncü program için çalışmalarımız sürüyor.