Varlık barışı neler getirecek?

0
40
EY Türkiye Ortağı ve Vergi Danışmanlık Hizmetleri Lideri A. Feridun Güngör, yapılandırma ve varlık barışında gelinen noktaya kadar yaşanan süreci, bu yönde oluşan ihtiyacın nedenlerini ve bundan sonraki döneme ilişkin beklentileri değerlendirdi.

Göngör’ün değerlendirmesi şöyle;

“Zamanlamayı tercihten çok bazı koşulların oluşması belirledi
Geçmişteki örnekleriyle karşılaştırıldığında bu yeni yapılandırmanın vergi barışının yanı sıra varlık barışını da içermesi nedeniyle en geniş kapsamlısı olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Dünya ekonomisinde ardı ardına yaşanan krizler, genel olarak büyümenin yavaşlaması, konjonktürün gelişmekte olan ülkeler aleyhine dönmesi son birkaç yıldır Türkiye’nin performansını da etkiledi. Başta küçük ve orta ölçekli şirketler olmak üzere ekonominin tüm oyuncuları, bugün daha zor koşullar içinde faaliyette bulunuyorlar. Son zamanlarda pek çok şirketin iflas ertelemeye gittiğini görüyoruz ki bu durum içinden geçilen ekonomik güçlüklerin bir işaretidir.
 
Vergi barışı olsun varlık barışı olsun, bunlar bir ihtiyacın sonuçlarıdır. Zamanlaması ise bir tercih olmaktan ziyade belli koşulların oluşmasıyla belirginleşmektedir.
 
Vergi davaları 5-6 yıl sürüyor    
Ağırlaşan ekonomik koşulların yanı sıra, vergi barışı ve varlık barışı ihtiyacını doğuran başka önemli faktörler de söz konusudur. Maalesef, yargı organları etkin ve hızlı bir şekilde çalışamamaktadır. Bir vergi davasının sonuçlanması neredeyse 5-6 yılı bulmaktadır. Kamuoyunda haklı bir yargı reformu beklentisi oluşmuştur. Hükümet ve siyasi partilerin bu konuda mutabakat içinde olmaları sevindiricidir. Kısa süre içinde bir reformun hayata geçirileceği anlaşılmaktadır. Bu süreçte vergi barışı, yargının birikmiş iş yükünün hafifletilmesi, reformlar için bir soluklanma fırsatı vermesiyle de çok önemli bir fırsat yaratmaktadır. 
 
Uluslararası değişikliklere uyum    
Bu arada, uluslararası vergi dünyasında yaşanan önemli değişikliklerin etkilerini de ihmal etmemek gerekiyor. 2008 finansal krizinin ardından G20’nin liderliğinde OECD ve ardından AB’nin yürüttüğü çalışmalarla uluslararası vergi ilke ve düzenlemeleri çok ciddi değişiklere uğramıştır. Bunlardan en önemlisi BEPS olarak bilinen Matrahın Aşındırılması ve Kazanç Aktarımı (Base Erosion and Profit Shifting ‘BEPS’) eylem planıdır. Uyum, şeffaflık ve özün önceliğini esas alan bu düzenlemelerle uluslararası vergi kayıp ve kaçağı ile daha etkin bir mücadelenin alt yapısı oluşturulmaya çalışılmıştır. Ülkeler arasında etkin ve sürekli bir işbirliği için önemli adımlar atılmış, CRS ve FATCA kısaltmalarıyla anılan iki taraflı veya çok taraflı anlaşmalarla otomatik bilgi değişiminin önü açılmıştır. Ekim ayından itibaren Amerika’yla, 2018’den itibaren ise OECD ülkeleriyle finansal kurumların elindeki mükellef bilgileri düzenli olarak paylaşılacak, değişime tabi tutulacaktır. Bunun anlamı, Türk vergi idaresine, kendisi istemese dahi anlaşmaya taraf olan ülkelerden mükelleflerin o ülkelerin mali sistemlerindeki gelir ve servetine ilişkin olarak bilgi akmaya başlayacak olmasıdır. Dolayısıyla, uluslararası plandaki bu değişikliklere vatandaşların ve şirketlerin uyum sağlayabilmesi için bir fırsat tanınması ihtiyacı söz konusudur ki gerek vergi barışı gerekse varlık barışı, bu açıdan da tam zamanında getirilmiştir. 
 
Bütçe dengesinin korunması için önemli    
Son olarak söylemekte fayda var. Bu tür yapılandırmaların bütçe açısından da inkâr edilemez bir önemi bulunuyor. Hükümetin bugüne kadarki önceliklerinden biri de hiç kuşkusuz bütçe dengesinin korunması olmuştur. Borçların yeniden yapılandırılması, matrah artırımı ile ilave kaynak yaratılması bütçe dengesi açısından çok önemlidir. Bütçenin tahkim edilmesi darbe girişimi sonrası uluslararası mali piyasalarda oluşan tedirginliklerin giderilmesine de yardımcı olacaktır. Yurt dışındaki varlıkların Türkiye’ye getirilmesi ise özellikle cari açığın finansmanı açısından etkili olacaktır.
  
Dünyada da örnekleri var     
Bunlar sadece bizim ülkemize has uygulamalar değil. Çok yakın zamanda Rusya, Arjantin ve Endonezya gibi ülkelerde uygulandığını görüyoruz. 2008 finansal krizi sonrasında, pek çok ülke artan bütçe açıklarını karşılamak ve ekonomilerini canlandırmak için vergi borçlarının yapılandırılması ve yurt dışı varlıkların ülkelerine geri getirilmesi için kolaylıklar sağlamışlardır.
  
Rekor seviyede varlık girişi bekleniyor    
Varlık barışı özellikle son yıllarda birçok kez uygulandı. 2008 yılında çıkarılan 5811 sayılı yasa, yurt dışındaki varlıkların ekonomiye kazandırılması ve yurt içindeki kayıt dışı bazı varlıkların kayda alınarak işletmelerin sermaye yapılarının güçlendirilmesini sağlamak amacıyla çıkarılmıştı. En son 2013 yılında çıkarılan 6486 sayılı yasa ise sadece yurt dışında bulunan bazı varlıkları içeriyordu. Dönemin Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, 2013 yılındaki varlık barışı uygulaması kapsamında ülkeye 10.5 milyar lira tutarında kaynağın geldiğini ve bu varlıklar üzerinden %2 oranında alınan vergilerin de 209 milyon lira olarak gerçekleştiğini açıklamıştı. Bugünkü varlık barışı düzenlemesi kapsamında yurda gelecek olan varlıklar konusunda şu aşamada bir şey söylemek mümkün değil. Ancak, hükümet tarafından rekor seviyede bir varlık girişi beklendiği ifade ediliyor. 
 
Yapılandırılacak tutar 162 milyar lira dolayında    

Diğer taraftan yasanın bir de borçların yapılandırılması boyutu var. Maliye Bakanı Naci Ağbal, geçtiğimiz günlerde vergi dairelerine kayıtlı 90 milyar liralık yeniden yapılandırılacak tutar bulunduğunu ayrıca 4.5 ile 5 milyon mükellefin bu düzenlemeden yararlanacağını belirtmişti. Sosyal güvenlik primleri olarak da yaklaşık 72 milyar liralık yeniden yapılandırılacak tutar olduğunu, vergi artı prim olarak yaklaşık 162 milyar liralık borcun vatandaşın lehine yeniden yapılandırılacağını eklemişti. 

Vergi ödenmeden getirilebiliyor    
Daha önceki varlık barışı uygulamalarında genellikle yurt dışından getirilen varlıklarda yüzde 2, yurt içinde olup da kayıt dışı olan varlıkların kayda alınmasında ise yüzde 5 oranında vergi ödeniyordu. Bu düzenlemenin eskilere göre temel farkı vergi ödenmeyecek olması. Ayrıca bu varlıklar dolayısıyla hiçbir inceleme veya soruşturma da yapılmayacak.
 
Mevcut haliyle kanun teklifinin bunu ne kadar güçlü bir güvenceye kavuşturduğu tartışmalıdır. Sadece getirilen varlıklara değil bunların oluşmasına ilişkin faaliyet ve işlemlere ilişkin de inceleme ve vergileme yapılmayacağının daha açık bir şekilde belirtilmesi, içinde bulunduğumuz koşullarda ekstra tedirginlik yaşayan vatandaşları rahatlatacaktır.
 
Teklifin en çok kişiyi ilgilendiren tarafı, vergi ve prim borçlarının yapılandırılması    
Başta vergi ve SGK prim borçlarının yeniden yapılandırılması olmak üzere; varlık barışı, matrah artırımı ve işletmelerin kayıtlarında düzeltme imkânı sağlayan yasa teklifi, Meclis Plan Bütçe Komisyonu’nda kabul edildi.
 
Hiç kuşkusuz teklifin en çok kişiyi ilgilendiren kısmı vergi ve prim borçlarının yapılandırılması. Kanunun yayımlandığı tarih itibarıyla vadesi geldiği hâlde ödenmemiş olan vergilerin, hesaplanacak enflasyon farkıyla birlikte ödenmesi durumunda bugüne kadarki gecikme faiz ve zamları silinecek. Ödemeler, peşin olarak yapılabileceği gibi 18’e kadar (36 ayda ödeme) taksitlendirme imkânını da içeriyor. Cezaların ise tamamı veya bir kısmı siliniyor. Yasa, Ağustos ayında yürürlüğe girerse borçlarını yapılandırmak isteyen mükelleflerin Ekim ayı sonuna kadar (yasanın yayımlandığı tarihi izleyen ikinci ayın sonuna kadar) ilgili idareye başvuruda bulunmaları gerekiyor.
 
Varlık barışı ise yurt dışında bulunan para, altın, menkul kıymet gibi varlıkların Türkiye’ye getirilmesi esasına dayanıyor. Yurt içinde bulunan kayıt dışı varlıklar da kayıt altına alınabilecek. Bu işlemler dolayısıyla herhangi bir inceleme ve soruşturma yapılmayacağı gibi vergi ödenmesi de söz konusu olmayacak.”