Troy pazarın yüzde 10’una talip

0
209

Geçtiğimiz yıl kullanıma sunulan Türkiye’nin ilk yerli ödeme markası Troy, birinci yılında 350 bin kart sayısına ulaştı. BKM Genel Müdürü Dr. Soner Canko, “2023 yılı nakitsiz toplum” hedefine hazırlandıklarını belirtirken, Türkiye’de bankacılık kesiminin ulaşmadığı 23 milyon kişiyi odaklarına aldıklarını söylüyor. Şu anda Türkiye’de 60 milyon kredi kartı, 120 milyon banka kartı olmak üzere toplam 180 milyon kart bulunuyor. Bunun üç yıl sonra 210 milyona ulaşması öngörülüyor. Canko’ya göre, 210 milyon kartın 40 milyonu Troy logolu olacak. Diğer yandan Troy sadece cüzdanlarda kart olarak kalmayacak, dijital platformlarda da yerini alacak. Uluslararası bir ödeme sistemiyle anlaşma da yaptıklarını ve yurtdışında kullanımının da başlayacağı bilgisini paylaşan Canko, sorularımızı yanıtladı.
 
-Troy logolu kart sayısının yılsonunda kaç banka ve kaç kart adedine ulaşmasını hedefliyorsunuz?
Nisan 2016’dan bu yana bir yılı aşkın sürede Troy’un altyapı çalışmaları tamamlanırken, tüm standart ve kurallar da belirlendi. Şu anda 15’i banka, biri de banka dışı olmak üzere 16 kurum Troy logolu banka kartı, ön ödemeli kart ve kredi kartı basabilir duruma geldi. Bugün Troy logolu kart sayısı 350 bine yaklaştı. Çok kısa sürede bir ivme yakaladık. Hedefimiz yüzde 100 nakitsiz ödemeler toplumuna giden bu yolda tüm bankaların Troy logolu kartlarını kullanıcılara sunması ve her cüzdanda en az bir Troy logolu kart bulunması. Yılsonunda 30 üyemizin 30’unda da kart görmeyi hedefliyoruz. Troy’un bankalarımızın ve toplumumuzun iş birliğiyle Türkiye’nin yükselen markası olacağına inanıyoruz.
 
-Neden yerli bir ödeme sistemi markası sunma ihtiyacı duydunuz?
Türkiye’de şehirde yaşayan insanların cebinde bugün 2.2 adet kredi kartı bir o kadar da banka kartı varken, 23 milyon kişinin hâlâ banka hesabı, banka kartı ve kredi kartı bulunmuyor. Kabaca bir hesap yaparsak, her kişi kartla aylık 40 lira harcama yapsa, bu senelik yaklaşık 500 liraya karşılık gelir. Yani 23 milyon kişinin potansiyeli bu noktada 10 milyar liraya tekabül ediyor. Bu 10 milyar lira Türkiye’nin GSYİH’si için önemli bir rakam olmasa da bireysel emeklilik sistemindeki fon tutarının 69 milyar liraya aştığı düşünüldüğünde bu hacmi yaratmak kamu, perakende ve bankacılığa büyük bir ivme kazandıracağı açık. Troy üzerinde beş yıldır çalışıyoruz, hazır olduğumuz noktada tüm bankaların da desteğini alarak Troy’u hayata geçirdik. Amacımız, kart sayısını artırmak değil, banka hesabı, banka kartı ve kredi kartı olmayan 23 milyon kişiye dokunmak.
 
-Troy için ne kadarlık bir yatırım yaptınız?
Troy 32 milyon lira gibi oldukça küçük sayılabilecek bir yatırımla kuruldu. Projenin asıl yatırımı ise aslında değer biçilemeyecek olan ilham, inanç ve emek… Bankalarımızın ortak girişimi ile BKM çatısı altında bunu hayata geçirdik. Ödeme sistemlerindeki gelişmiş insan kalitesi, teknoloji ve bilgi birikimimizle de çok büyük bir sinerji yarattık. Bu sinerjiyle Troy’u büyütmek ve çok daha iyi noktalara getirmek için yatırımlara devam edeceğiz.
 
-Dünyadaki yerel ödeme sistemlerinde büyüme hikayeleri var mı?
Dünyada yerel ödeme sistemlerinin pek çok örneği var. Bu örnekler söz konusu ülkelerin yerel kültürleri kadar çeşitli. Bu çeşitlilik yerel ödeme yöntemlerinin doğuş, kullanım, benimsenme ve hedef belirleme süreçlerine de yansıyor. Dünyadaki yerel ödeme sistemlerine örnek vermek gerekirse, 200 milyon nüfuslu Brezilya’da, yerel ödeme yöntemi Elo’ya sahip 110 milyon kart kullanılıyor. 1,3 milyar nüfusa sahip Hindistan’da ise 645 milyon adetlik banka kartı pazarının yüzde 38’ini Hindistan’ın yerel ödeme yöntemi olan Rupay oluşturuyor. Bir Akdeniz ülkesi olan 59 milyon nüfuslu İtalya’da ise yerel ödeme yöntemi olan Bancomat markalı 37 milyon adet kart kullanılıyor. Kanada’da Interac logolu kartlarla yıllık 5.5 milyar adet işlem yapılırken, bunun cirosal büyüklüğü ise 222 milyar dolar seviyesinde bulunuyor. Almanya’nın yerel ödeme yöntemi Girocard logolu kartlarla ise yıllık 3 milyar adede yakın işlem yapılırken, bunun cirosal büyüklüğü de yıllık 151 milyar euro seviyesinde. Rusya’nın 2015 yılında duyurduğu yerel ödeme sistemi MIR de şu an 1 milyon adet karta ulaştı.
 
-Troy bu noktada nasıl bir hikâye yazabilir? Troy’un önümüzdeki üç yıl içinde nerede olmasını planlıyorsunuz?
Amacımız “yüzde 100 nakitsiz ödemeler toplumu” vizyonunu hayata geçirmek. Nakit ödemeyi terk eden bir toplumda kayıtdışı ekonomi de ortadan kalkacak ve kaynaklar daha adil dağılacak. Troy bu hedefe giden yolda çok önemli bir kilometre taşı ve sonraki atılımlarımızın en sağlam basamağını oluşturuyor. Kısa vadede yurtdışına ilişkin öncelikli hedefimiz Troy kartların yurtdışında kabulünü ve kullanım yaygınlığını genişletmek. Bu kapsamda, uluslararası bir ödeme kuruluşu ile işbirliği çalışmasında sona yaklaştık. Önümüzdeki dönemde, kart basan üyelerimiz, dilerlerse bu işbirliği kapsamındaki kuruluş ile dilerlerse kendi tercih edecekleri diğer global ödeme kuruluşlarıyla yurtdışında da geçerli Troykart basabilecekler. Bugün ülkemizde yaklaşık 120 milyon banka kartı ve 60 milyon kredi kartı olmak üzere toplam 180 milyon kart bulunuyor. BKM verilerine göre, üç yıl içinde bu rakam 210 milyon civarına ulaşabilir. Troy ise bu pazarın yüzde 10’unu hedefliyor.
 
-Türkiye’deki kart kullanım alışkanlıkları ile ilgili bilgiler verir misiniz? Troy’un rakibi nakit mi?
Troy’u hazırladığımız beş yıllık sürede kullanıcı alışkanlıklarını da test ettik. Eskiden enflasyonist dönemde her bir alışverişimizi küçük dahi olsa kredi kartları ile alıp 30-40 gün geç ödemek gibi bir alışkanlığımız vardı. Dolayısıyla 40 TL’lik bir alışveriş de yapsak 400 TL’lik bir alışveriş de yapsak kartla ödeyelim, hem puan kazanırız hem de geç öderiz deniyordu. Her geç ödeme o dönemde yüzde 10 kazandırırdı. Bir diğer konu ise enflasyonist dönemde tüketiciler maaşlarını alır almaz ya yatırım fonu ya da yabancı para alırdı. Şimdi artık bu alışkanlıklar kalmadı. Ayrıca enflasyonun düşmesiyle birlikte kredi kartından çok banka kartı tercih edilmeye başladı. Bir diğer konu da artık mikro ödemeleri de kartla yapar olduk. Üçüncüsü ise gelir seviyesi düşük insanlar da kart kullanmak istiyor. Eskiden gelir seviyesi yüksek olan insanlar, lüks tüketim için kullanır şeklinde bir algı vardı. Banka kartı eskiden hep ATM’den para çekmeye yarayan kart olarak kullanılırdı, insanlar alışveriş yapmazdı. Asgari ücretli çalışanların da maaşları kartlarla ödenince onlar da artık daha çok ATM’den POS’a gitmeye başladı. Bu da son dönemde gördüğümüz önemli değişimlerden.  Bu değişimleri rakamlar da destekliyor. Kredi kartları hız kesmiyor, pozitif büyümeye devam ediyor ama banka kartları kredi kartlarının üç katı kadar hızlı büyüyor.

Bir diğer konu ise gençlerin davranışları. Eskiden gençler finansal hayata daha erken katılmıyordu, kredi kartlarına karşı daha mesafelilerdi. Şimdi ise 18 yaşından önce verilen kartlarla ayağını yorganına göre uzatma konusunda gençler bizlerden daha dikkatli. Finansal tecrübelerini daha erken öğreniyor ve daha iyi kullanıyorlar. Bunlar Troy için cesaret verici gelişmeler. 30 sene önce bir bireyin hayatında ayda 10 tane finansal işlem varken, şimdi günde 10 tane finansal işlem var. Kullanıcı alışkanlıklarını geliştiren teknolojiden de önce çevresel faktörler var. Artık her adımımızda ödeme alışkanlığı var. Geleceğin ödeme sistemini inşa edebilmek için yurtdışına bağlı olmadan diğer markalarla test ve sertifikasyon yapmadan kendi sisteminiz üzerinden istediğiniz hızda ilerleyebilirsiniz.
 
-Türkiye’de son birkaç yıldır gündemde olan Fintech alanında BKM’nin de çalışmaları var. FinTech İstanbul’u destekliyorsunuz. Buradaki amacınız nedir?
Türkiye’de Fintech ekosisteminin sağlam bir temel üzerine inşa edilmesi ve Türkiye’den başarılı Fintech oyuncularının çıkmasına yardımcı olmak amacıyla 2016 yılının başında FinTech İstanbul platformunu hayata geçirdik. Türkçe içerikler üretiyor, ekosistemin bir araya geldiği ve uluslararası arenada Fintech’in öncü isimlerinin ağırlandığı buluşmalar düzenliyor, eğitim programları organize ediyor ve uluslararası iş birlikleri yapıyoruz. Fintech’in dünyada finansal servisleri baştan yapılandıracağına inanıyoruz ve çalışmalarımızı, Türkiye’nin bölgesinde lider, dünyada örnek bir Fintech merkezi olması hedefi doğrultusunda yürütüyoruz.
 
-Fintech’ler finans kurumlarını nasıl etkiliyor? Kurumlar bunun ne kadar farkında ve bu konuda neler yapıyor?
Fintech’te bugüne kadar yaşanan gelişmeleri üç döneme ayırabiliriz. 2008 yılına kadar olan dönemde Fintech şirketlerinin bankalara rakip olacağı düşünülüyordu. Ancak, önemli bütçeleri olan, binlerce şubesi, milyonlarca müşterisi olan bankalarla yarışmak çok da kolay değildi. 2008 yılından sonra ise Fintech’lerin parladığı dönem oldu. Özellikle niş alanlara ve müşterilere odaklanan girişimler hızlı büyüme sergilediler ve Fintech oyuncuları ile bankalar arasında iş birlikleri kurulmaya başlandı. Önümüzdeki dönemde ise bulut, yapay zekâ, blockchain, API gibi yeni nesil teknolojilerin ve çözümlerin yaygınlaşması ve açık bankacılığın önünü açan düzenlemeler ile birlikte yeni bir döneme gireceğiz. Tüm bu süreçte Fintech rüzgârı, geleneksel oyunculara teknolojilerini ve iş modellerini yenilemeleri gerektiğini gösterdi. Whatsapp’ın SMS’e, Spotify’ın müzik dünyasına, Netflix’in film endüstrisine, Uber’in taksilere, Airbnb’nin konaklama sektörüne yaptığı etkinin bir benzerini Fintech’ler bankacılığa yapıyor. Kurumlar da bu rüzgârın farkında, işbirlikleri kuruyorlar, teknolojilerini yeniliyorlar.
 
-Türkiye Fintech alanında yabancı yatırımları çekiyor mu?
Yabancı yatırımcıların, bir ülkeye ilgisini etkileyen çok sayıda değişken var. Bu anlamda 2016 yılının Türkiye için zorlu bir yıl olduğunu biliyoruz, gerçekleşmek üzere olan bazı yatırımların ötelendiğini okuduk, duyduk. Buna karşın hızlı bir toparlanma yaşadık ve Fintech oyuncularına önemli yatırımlar yapıldığını gördük. 2017 yılında da sevindirici yatırım haberlerini almaya devam ediyoruz. Yabancı yatırımcı ilgisini arttırmak için FinTech İstanbul bünyesinde uluslararası iş birlikleri kuruyor ve katıldığımız etkinliklerde Türkiye’yi, ülkemizde finans sektörünü tanıtmaya çalışıyoruz. Yenilikçi ve etkileyici bir finans dünyasına sahibiz. Yabancı profesyoneller ve yatırımcılar da Türkiye’de Fintech ekosisteminin çok büyük bir potansiyele sahip olduğunu düşünüyor. İlerleyen dönemde yabancı yatırımcı ilgisini çekmeyi başaran Fintech girişimi sayısının artacağına inanıyoruz.
 
“Blockchain ile ilgili gelişmeleri takip ediyoruz”
 
-Dünyada yeni kullanım alanları oluşmaya başlayan blockchain’in önümüzdeki yıllara damgasını vurması bekleniyor. Bu konuda çalışmalarınız bulunuyor mu?
Blockchain, orta vadede finanstan lojistiğe, sigortadan sağlığa birçok sektörde gelecek vadeden ve çok sayıda kurum tarafından denemeleri yapılan bir teknoloji. Biz de blockchain ile ilgili gelişmeleri yakından takip ediyoruz. Yurtiçinden ve yurtdışından birçok kişi ve kurum ile fikir alışverişinde bulunuyoruz. Sahip olduğumuz bilgiyi anlamlandırmak ve işin içine girip teknolojiyi daha yakından tanımak için bir kavram kanıtlama çalışması da yapmaya karar verdik. Bu doğrultuda 2017 yılının başında dijital kimlik, dağıtık defter yapısı, akıllı sözleşmeler gibi kavramları denediğimiz şirket içi kavram kanıtlama çalışmasını hayata geçirdik. Bu tür çalışmaların sayısının artması önemli. Biz, orta kısa vadede blockchain’in birçok alanda katma değerli çözümler sunulmasına aracılık edeceğine inanıyoruz.