Rupert Murdoch skandallar içindeki hayatını anlatıyor

0
185

Skandallarla sarsılan bir gazete imparatorluğunu savunmak, global bir medya devini halka açık iki şirkete bölmek, yüksek profilli bir boşanmayı yönetebilmek ve artık büyümüş olan çocuklarla ilişkileri düzeltmeye çalışmak… İşte, Rupert Murdoch’un son birkaç yıldır yapmaya çalıştığı işler.

Murdoch 83 yaşına bastıktan bir hafta sonra, 2009 yılından bu yana basınla ilk geniş kapsamlı söyleşisi için Fortune’un kıdemli serbest editörü Pattie Sellers’la bir araya geldi. Enerjik, fikirlerinde ısrarcı (yalnızca hukuki gerekçelerden dolayı, İngiltere’deki News Corp. Gazetecilerinin yasadışı telefon dinlemeleri yaptıklarına dair iddialar hakkında konuşmak istemedi) ve hikayelerle dolu hayatının en büyük zorluklarını eğlenceli bir dille anlatmaya hazırdı.

Murdoch krizler ve anlaşmazlıklardan –ayrıca söyleşide ortaya çıktığı üzere kısa süre önce kafaüstü düşme kazasından- dolayı ciddi darbeler almış olsa da, dünyanın en güçlü global medya milyarderi olarak yakın zamanda kendisini güvenceye almayı başardı. 1952 yılında babasından miras kalan Avustralya menşeli tek bir gazeteyle işe başlayan Murdoch the Wall Street Journal, the New York Post, the Times, Avustralya’daki belli başlı gazeteler, yayınevi HarperCollins’i çatısı altında barındıran News Corp.’u kurdu.

Geçen temmuz ayında Fox TV’yi, Fox News ve ESPN’in yeni rakibi Fox Sports 1’i, 21st Century Fox film stüdyosunu, Avrupa, Asya ve Ortadoğu’da uydu yayınlarını içeren 21st Century Fox’la News Corp.’u birbirinden ayırdı. İki şirketinin toplam borsa değeri 80 milyar doların üzerinde. Murdoch kısa süre önce imparatorluğunun anahtarlarını iki oğluna teslim etti. Lachlan (42), hem News Corp hem de 21st Century Fox’un icra yetkisi olmayan yeni yönetim kurulu başkanı; bu pozisyon, tepe yönetimle anlaşmazlıkları olduğu için 2005 yılında News Corp.’tan ayrılarak kendi imparatorluğunu kurmak üzere Avustralya’ya dönen büyük oğul açısından muhteşem bir dönüş anlamına geliyor. News Corp’un telefon dinleme skandallarında sarsılan 41 yaşındaki oğlu James 21st Century Fox’a baş işletme sorumlusu olarak atandı.
 
Son birkaç yılınız çok olaylı geçti. Bu zorlu süreci geride bırakmayı nasıl başardınız ve bazı dersler aldınız mı?
Oldukça gerilimli bir dönemdi. Bu konularda konuşmaya açığım. Şirketin bölünmesi konusunda isteksizdim ama şimdi şunu diyebilirim ki, yanılmışım. Bölünme bana göre büyük bir başarı hikayesidir. Üstelik hisse piyasasından da bahsetmiyorum. Önceden ikisi bir arada olan iki şirket şimdi artık çok daha fazla odaklanmış halde ve bu da daha
hızlı bir büyümeyi beraberinde getirecek.
 
Şirketi bölme konusunda neden isteksiz davrandınız?
Sanırım duygusal bir tavırdı.
 
Bazılarına göre siz, yaklaşık 3 milyar dolar nakdi olan News Corp.’u ihya ettiniz. Öte yandan, Time Inc. 1,3 milyar dolarlık borçla Time Warner’dan ayrılıyor. Bu sizin için bir anlam ifade ediyor mu?
Hayır. Yani aslında, burada bir eleştiri getirmek istemiyorum. Çok büyük varlığı olan iyi bir şirket. Ancak basın zor zamanlardan geçiyor. Her şeyi dijitalleştirmeye çok para harcamak gerekiyor. Bir yandan yeni bir dünyada ilerlemek ve rekabet etmek, bir yandan da eski dünyanızı korumak zorundasınız. Bu nedenle, cebinizde biraz nakit olması size epey güven verecektir. Time’da da yeni yönetimin yapacağı ilk işin nasıl hemen para biriktirebileceğine bakmak olduğunu düşünüyorum. Umarım parayı çarçur etmiyor, harcıyoruzdur.
 
İnsanların sizin hakkınızda anlamadıkları nedir?
Sanırım derimin o kadar da kalın olmadığına inanıyorlar. Biliyorsunuz, insanların hakkımda ne dedikleri umurumda değil. Hakkımda yazılan hiçbir kitabı okumadım.
 
Bu sizin en zor döneminiz mi oldu?
Her şey üst üste geldi gibi. Mutsuz bir durumdaydım ve bütün endişem de, şu evlilikten olan iki güzel küçük kızdı (kızlarının annesi olan eşi Wendi Deng’den geçen kasım ayında boşandı). Kızlarım gelip uzun süre bende kalabiliyor. Hayatımda yeni bir sayfa açmış gibi hissediyorum.
 
Ne kadar yaşayacağınızı düşünüyorsunuz?
Annem 103 yaşında öldü, o halde bu bir başlangıç. Normalde ebeveynlerinizden 20 yıl daha uzun yaşamanız gerekiyor. (Gülüşmeler.) Bu gerçekçi olmayabilir ama doktorlara göre, sağlık durumum iyi. Endişelenmeye gerek yok; zihinsel kapasitemde azalma başlarsa bunu bana ilk söyleyen çocuklarım olur zaten. İşte o zaman da geriye çekilmek için vakit gelmiş demektir.
 
Gazete işinden söz edelim. Burada oyunun püf noktası, maliyeti düşen gelire kıyasla daha hızlı kesintiye uğratmaktır demek doğru olur mu?
Kesinlikle hayır.
 
Peki yanlış olan ne?
Kuşkusuz, zor bir döneme girdiğinizde, tüm masraflarınıza çok ama çok dikkatle bakarsınız. Ancak bu konuda L.A.Times ve Chicago Tribune ya da diğer daha küçük gazeteler gibi çok ileri gitmedik. Wall Street Journal’a çok şey ekledik. Dürüstçe söylemek gerekirse, bunun dünyanın olmasa da ABD’nin en iyi gazetesi olduğuna inanıyoruz.
 
New York Post’u sürdürmenizin sebebi ne? Geçen yıl ne kadar zarar etti bilmiyorum ama sanırım 2012’de 40 milyon dolar kaybetti.
Bu rakam civarında bir şey söz konusu.
 
Peki niçin ayakta tutuyorsunuz?
Reklam çok zor oldu. Post’la ilgili çeşitli planlarımız var. Dijital versiyonu için çok çalışıyoruz.
 
Bu anlattıklarınızı, gelecek beş yılda Post’un yazılı gazete olarak ortadan kalkacağı ve bunun yerine dijitalin geçeceği şeklinde yorumlayabilir miyiz?
Bu benim için sürpriz olurdu. Ama imkansız demiyorum. Bana göre, bunun için bir 10 yıl kadar beklemek gerekiyor.
 
Peki ya Wall Street Journal? 10 yıl sonra hâlâ yazılı olarak var olabilecek mi?
Sanırım evet. Ama belki 20 yıl sonrası için hayır diyebiliriz. Pek çok insan gazetesini iPad’inde ya da telefonlarında, akıllı telefonlarında okuyabildiği için çok mutlu. London Times’ta tirajın üçte biri tablette. Gazeteyi tablette okuyanlar da, kağıttan okuyanlara göre yüzde 20 daha fazla zaman harcıyor.
 
News Corp’un genişleme sürecine baktığımızda, en büyük zorluk dijital girişimleri paraya çevirmekmiş gibi gözüküyor.
Evet doğru ve bu da bizi pek çok şeye kanalize ediyor. Örneğin, Londra’da dijitalimiz videoyu da içeriyor. İngiltere Premier League’in ve maçların en önemli anlarının video haklarını satın aldık. Şimdi London Times’a baktığınızda, bir dizi fotoğrafa dokunduğunuzda bunların videoya dönüştüklerini görüyorsunuz. Kanımca gazeteler bu şekilde hayat buluyor. Gazetelerde kağıt olgusunu bir kenara ayırmak gerekiyor. Bunlara “haber organizasyonları” olarak bakmak daha doğru.
 
Bu iyi bir fikir.
Hissedarlarımıza mümkün mertebe en iyi getiriyi sunmakla yükümlüyüz ancak aynı zamanda biz bu insanları hissedardan öte görüyoruz. Bunlar işimizi iyi yönde etkileyecek önemli bir güç olabilirler. Ve bu yaklaşım da beni geçmişe, o günlerin standardına göre bana özel olarak gümüş bir kaşık bırakmış olan babama götürüyor. O, medyada yararlı bir hayata sahip olabilme fırsatını yakalayacağımı ummuştu. Bahsettiği şey de para kazanmak değildi.
 
Babanız hakkında çok düşünür müsünüz?
Evet. Çok sık yaptığım bir şey olmasa da, dönüp arkama baktığımda, geçmişte hayran olduğum en öğretici etki ve sima olarak ortaya çıkıyor.
 
News Corp. DJX adlı, Bloomberg ve Thomson Reuters’la rekabet etmek üzere veri hizmetlerini toplayan aboneliğe dayalı bir web girişimini gündeme getirdi. Bu ilk günden beri sallantıda değil mi?
Evet.
 
Bundan nasıl bir ders alınabilir ve gelecek için ne söylenebilir?
İyi bir iş yapmadık diyebiliriz. Kanımca konsept son derece doğru ama daha uzun bir hazırlık süreci ve her şeyi doğru yapmak gerekiyordu. Bunun merkezinde Factiva var; şimdi bunu iyileştirmek için çok çalışıyoruz ve insanlarla olan ilişkilerimizi onarıyoruz. İnsanlar Factiva’yı sevdiler. Factiva’nın müşterilerine şöyle dedik: “Bakınız, çok daha fazla para ödemek zorunda kaldınız; bunun karşılığında çok fazla şey aldınız ya da hiçbir şey almadınız.” Onların cevabı ise, “Hiçbir şey almadık” oldu. Şimdi işte biz bunu onarıyoruz. İlk önce Factiva’yı düzelteceğiz; ardından diğer özel hizmetleri doğru şekilde yapacağız. Ama acaba bunları tam da bu şekilde mi toparlayacağız, çok emin değilim.
 
Bloomberg’e kıskançlıkla mı yoksa hayranlıkla mı bakıyorsunuz?
Kastettiğim şirket, adam değil. Ben şirketten çok adama, yani Michael Bloomberg’e bakıyorum.
 
Adam hakkında ne düşünüyorsunuz?
Adamı seviyorum. Ve ona hayranım. Şirkete gelince, inanılmaz bir şans yakaladı, büyük fırsatı gördü ve bir şeyler kurdu. Şimdi de bunu güçlendiriyor. Bloomberg’i kullananlar büyük paralar ödüyor, bunsuz yapamıyorlar. Mike’ın sanal bir tekelliği söz konusu. Maliyet biraz yükseldiğinde, fiyatlar da yükseliyor ve kimse iptal etmiyor. Yavaş yavaş da büyüyorlar. Çok küçük, seçkin bir pazar. Kendisi bir gün beni Post’taki bir eleştiriyle ilgili olarak aramıştı. Ona şöyle demiştim: “Biraz önce Bloomberg View’u okudum. Kesinlikle beni hedef alıyordu.” O da bunun üzerine, “Oh, zaten onu kimse okumuyor” diye cevap vermişti. (Gülüyor.)
 
News Corp., muhtemelen okurlarımızın çoğunun bilmediği Realestate.com.au adlı Avustralya’da başarılı bir faaliyete de sahip.
Çok hızlı büyüyor. Oğlum Lachlan 2001 yılında ilk yüzde 44’ünü 1 milyon dolara satın aldı.
 
Ciddi misiniz?
Evet. Geri kalan yüzde 18’ini almak için ise yaklaşık 100 milyon dolar ödedik. Şimdi yüzde 60’ına sahibiz. Piyasa değeri 7 milyar Avustralya doları (6,5 milyar ABD doları.) Çok fazla izleyicisi var. İnsanlar başkalarının nasıl evlerde yaşadıklarını görmek için buraya bakıyor. Bazıları da, “Belki de bunu satın alacağım” diyor. Avustralya’daki herhangi bir emlakçıyla konuştuğunuzda, işlerinin yüzde 90’ından fazlasının REA’dan geldiğini söyleyecektir; REA kuşkusuz bazı gazetelerimizdeki seri ilanlara darbe indirdi.
 
Bundan alınacak ders nedir? Realestate.com.au başka yerlerde de uygulanabilir mi?
REA’yı Avustralya dışına yaymak için çalışıyoruz. ABD’deki bu konuyla ilgili bütün şirketlere baktık: Zillow ve Trulia, vs. Bunların çok pahalı olduğu kanısına vardık.
 
Biraz da 21st Century Fox’tan bahsedelim.
Film şirketi çok iyi ve tabii ki şimdi satın alma programlarıyla gelen Nerflix’ler ve Amazon’lar sayesinde artı bonusu da var. Belli başlı filmlerin prodüksiyonunu artırmayı planlıyoruz. Şimdi elimizde, tarihin en büyük filmi olan Avatar’ın devamı gibi olacak bir, iki belki de daha fazla proje var.
 
Bir tanesini biliyorum. İki devam olabilir mi?
2016 yılının sonunda ilk devam gelecek. Bunu yaparsak, Jim Cameron’un zamanında ya da öngörülen bütçeyle bitirdiği ilk film olacak. Ama o beni hiç kaybetmedi. Filmlerini nihayet bitirebildiğinde, bunlar gerçekten hit oluyor.
 
DreamWorks’ün CEO’su Stacey Snider’ı işe alacak mısınız?
İsterdim. Onun yaptıklarına hayranım. Kendisiyle uzun sohbetlerim de olmuştur. Sanırım onlar önemli bir karar aşamasındalar ve bu konuda daha fazla konuşmak da doğru olmaz. Onu işe almak Jim Gianopulos’un (Fox Studio sorumlusu) görevi.
 
Yeni Fox Sports 1 kanalınız iddialı bir bahis.
Evet, gerçekten öyle. Tahminimizce, bir ya da iki yıl birkaç yüz milyon dolar zararımız olacak; ancak daha sonra kâra geçebileceğiz; bunu aşamalı olarak ESPN’ye önemli bir alternatife dönüştüreceğiz. ESPN’yi saf dışı bırakmayacağız.
 
ESPN’nin niye bir alternatife ihtiyacı var?
Halkın seçme hakkının olduğunu düşünüyorum.
 
Niçin?
ESPN çok çok iyi bir faaliyet ve bir altın madeni. Hatta Fox News’dan daha büyük bir altın madeni. Fox News oraya ulaşamayacak demiyoruz. Fox News bu yıl 1 milyar doları aşkın bir kâr elde edecek ve daha da iyisini başarabilir. Dünyadaki hiçbir kablolu yayın şirketi evinin yanmasını istemediği müddetçe bunu bırakmaz. (Gülüşme.) Ancak ESPN Monday Night Football sayesinde Amerika’daki her eve kablolu yayının girmesini sağladı. Ücret kişi başına 5 dolar. ESPN’si olan kaç kişi var? Halkın üçte biri mi, yarısı mı?
 
21st Century Fox ocak ayında STAR China TV’deki yüzde 47’lik hissesini sattı. Çin’i niçin elden çıkarıyorsunuz? Bunun boşanmanızla bir ilgisi var mı?
Hayır. Çin’de hiçbir şey yapmayan birkaç kanalımız vardı. Ve şansımıza, sürpriz bir şekilde bunlara Shanghai Media Capital tarafından birkaç yüz milyon dolarlık değer biçildi. Kanalın yüzde 52’sini aldılar ve kârlı hale getirdiler. Elimizde kalan diğer yarısını satın almak üzere de opsiyon aldılar.

Çin’den artık bıktığınızı söylemek doğru bir yorum olabilir mi?
Bakın eğer kendi medyanızı yönetmek istiyorsanız yani Çin’de medya kontrolünü elinizde tutmak istiyorsanız- çok çabuk bıkarsınız. Peki, bu koşullarda yine de Çin’de yatırım yapmak ilginç olabilir mi? Evet, olabilir. Çin’de meydana gelen çok fazla yenilik söz konusu. Zaten orada çok fazla ilişkimiz var: Bunlar kısmi dostluklar, Jack Ma’yla (Alibaba’nın kurucusu) olduğu gibi ama aynı zamanda Pekin’de devasa bir bulut faaliyetini başlatan Edward Tian’la da… Tian yüzde 20 hissemizin olduğu birkaç fonu yönetiyor ve bunlar çok iyi performans sergilediler. Çin’de film yapmaya gelince, tekrar deneyeceğiz. Ancak geçmişte Amerikalı yönetmenleri oraya götürmek imkansızdı. Çünkü orada her filmde her satırı sansürlemek istiyorlar ve tek bir satır hakkında karar vermeleri de bir ay sürebiliyor.
 
Acaba Fox News’un ABD’de siyasi memnuniyetsizliğe büyük ölçüde katkıda bulunduğu, siyasi süreci kösteklediği ve belki de, Çay Partisi’ni fazla öne çıkararak Cumhuriyetçi Parti’ye bile zarar verdiği yönündeki görüşler sizi rahatsız ediyor mu?
Ben Fox News’un mutlak olarak siyaseti kurtardığına inanıyorum. CNN’in liberalizm şakşakçılığından fena halde sıkılan insanların sesi oldu ve onlara umut verdi. Bu arada, biz Çay Partisi’ni desteklemiyoruz. Bu iddialar safsata. Yalnızca varlıklarını tanıyoruz.
 
Facebook’un çok başarılı olması ve MySpace de bir Facebook olabilirdi düşüncesi sizi rahatsız ediyor mu?
Sanırım bu bizim en büyük hatalarımızdan biriydi.
 
Yanlış olan neydi? Onu (MySpace’i) satın almak mı?
Fox’un bir parçasıydı. Kimse bunun hakkında bir şey bilmiyordu ve böylece bunu izlemeye çalışan birkaç kişi yerleştirildi. Eğer bu insanlar işin başındakilerin performansından memnun değildiyse, gidip Mark Zuckerberg’i ya da onun gibi birisini işe almalar gerekmez miydi? Mark geldiğinde, biz yeni MySpace’i 600 milyon dolara satın almıştık. Herkes bunun değerinin 6 milyar dolar olduğunu düşünüyordu ve insanlar bizi alkışlıyordu. Mark’ın çiftliğimde beni ziyaret ettiğini hatırlıyorum. 20-21 yaşlarında çekingen, sessiz bir gençti. Bir araya gelmemizi istiyordu. Ama ben bu önerisini pek önemsemedim. Bence, çok parlak bir iş yaptı.
 
Şimdi Facebook’a para yatırır mıydınız?
Silikon Vadisi’ndekiler pek benimle aynı düşüncede değiller ama şirket ne kadar iyi olursa olsun, 200 milyar dolarlık bir piyasa değerini uzun vadede haklı çıkarmak zor olacaktır. Herhangi bir sosyal uygulama ya da sosyal ağın kalıcılığına inanmıyorum.
 
Kuşkusuz Twitter’ı seviyorsunuz.
Ailem Twitter’da olmamdan dolayı dehşete kapılmış durumda. Bunun gülünç olduğunu düşünüyorlar. Robert Thomson (News Corp. CEO’su) ise şöyle diyor: “Hayır, hiç de gülünç değil. Yalnıza para kazanmanın ötesinde bir şeyle ilgileniyor olman son derece
iyi bir halkla ilişkiler çalışması.”
 
Kablolu (ABD’deki Comcast-Time Warner Cable) birleşmesi en büyük kaygınız mı?
Hayır. Şu an hepimiz geride duruyor ve bu büyük kablolu birleşmesine bakıyoruz; bunda bize karşı bir tehdit olup olmadığına henüz karar vermedik. Bu diğer TV yayıncılık şirketleri ve Silikon Vadisi şirketleri için de geçerli. Bu konuda teslimiyetçi mi davranmamız yoksa çok fazla heyecanlanmamız mı gerektiği konusunda şimdilik kesin bir cevabımız yok. Bakın, Comcast çok iyi bir hizmet sunuyor. Time Warner’ı kendileri kadar iyi bir şirkete dönüştürebilmeleri halinde, pek çok insan bundan yararlanacaktır.
 
Siz nasıl bir lidersiniz?
Ben hep meraklı birisi oldum. Bazen işle ilgili olmayan şeylerle de ilgilenerek zaman kaybedebiliyorum. Beni canlı tutan kuşkusuz, merak.
 
ABD’deki gelecek başkanlık seçim yarışıyla ilgili düşünceleriniz neler?
Bu konuda kesin düşüncelerim yok. Bunu büyük bir ilgiyle izliyorum.
 
Peki, kesin olmayan düşünceleriniz neler?
Sanırım çok ilginç bazı adaylar var.
 
Hillary Clinton başkan seçilirse, bununla yaşayabilir misiniz?
Kim olursa olsun, yaşamak zorundayız. Başka seçimimiz yok.
 
Kendinizi Hillary’yi desteklerken düşünebiliyor musunuz?
Bu tamamen Cumhuriyetçiler’in adayının kim olacağına bağlı.
 
Sizce Cumhuriyetçiler’in adayı kim olacak? Ya da kimin olmasını istersiniz?
Kafamda dört, beş kişi var. Aralarında biraz daha fazla tercih ettiklerim olsa da, tam bir tercih sırası olmadan söyleyeyim: Özel bir hayranlık duyduğum Jeb Bush ve Paul Ryan. Her ikisini destekliyorum. (Chris) Christie düzelebilir. Hakkında bir şey bilmediğim Scott Walker ve pek çok belli başlı konuda kendisiyle hemfikir olduğum ama bazı konularda da kesinlikle karşı durduğum Rand Paul var; hatta ona oy vermeyecek kadar karşı bile diyebilirim.
 
Paul’le en keskin şekilde ayrıldığınız konu ne?
Dış politika.
 
Niçin Paul Ryan’a hayransınız?
Şimdiye kadar tanıdığım en sıkı adam. Çok çalışıyor. Washington’da her bir doların nereye gittiğini biliyor. Doğal bir lider olarak ortaya çıkıyor. Bulunduğu konum nedeniyle, halen Washington’da partisindeki en önemli değil ama en etkili Cumhuriyetçi olduğunu düşünüyorum.
 
Jeb Bush’ta beğendiğiniz özellik nedir?
Çok iyi bir karakteri olduğunu düşünüyorum. Çok önemli bir vali. Özellikle de, benim çok hassas olduğum bir konu olan eğitim politikasını çok beğeniyorum. Bir numaralı favorim.
 
Eğitim alanına çok büyük paralar harcıyorsunuz. Önümüzde Amplify örneği var. Bu sanki “Rupert Murdoch’un en sevdiği oyunlardan biri”ymiş gibi bir izlenim yaratıyor.

Evet, çok tutkuyla bağlandığım bir oyun. Hatta oyun da demeyelim. Yüzlerce insan bu konuda çalışıyor, sınıfları ve bunlara uyumlu yazılımı hazırlıyor. Öğretmenin öğrenciyi her gün değerlendirmesini sağladığı tableti aldığınızda, hem öğretmenlere hem de çocuklara büyük bir yardımda bulunmuş oluyorsunuz. Çünkü çocuklar üç yaşındayken elektronik bir aygıt üzerinde çalışıp öğrenecekler. Şimdi her ders animasyonlu olduğundan, bu zaman alıyor. Biz daha sonra bunları çocukların önünde test ediyor ve hazırladığımız her 40 dakikalık sınıfa grup halinde öğretmenleri getiriyoruz.
 
Bunun büyük bir getirisi olan bir işe dönüşeceğine inanıyor musunuz?
Potansiyel olarak evet, gelecekte olacak ama daha birkaç yıl beklemek gerekiyor.
 
Kısaca HarperCollins’ten söz edelim. Kitap yayıncılığı bir başka zorlu bir alan.
Bu yıl rekor kâr bekliyoruz. e-kitap işi çok iyi. İnsanlar daha fazla kitap alıyor. Bu kitapları daha düşük fiyatlardan satın alıyorlar. Hâlâ iyi bir marjımız var ve büyük depolara sahip olmak, dünyadaki her bir kitapçıdan getiri beklemek zorunda değiliz. e-kitap deneyimimiz çok iyi ve bunu daha da yaygınlaştırmayı planlıyoruz.
 
iPad’inizde kitap okuyor musunuz?
İtiraf etmeliyim ki, hayır. Hiç Kindle satın almadım. Sanırım artık bir tane almalıyım. Bizim işimize baktığımızda, Kindle’ın iPad’den, Amazon’un Apple’dan çok çok daha büyük olduğunu görüyoruz. Apple onları yakalayabilir, bilemiyorum.
 
James ve Lachlan’ın yeni pozisyonları, emekli olmanızın ardından işleri yönetecek ilk sıradaki adaylar oldukları anlamına mı geliyor?
Pekala, henüz işimin başındayım. Ama evet, potansiyel aday oldukları doğru. Ama şunu unutmayalım ki, uzun süre burada olacağım. Aynı şekilde (21st Century Fox başkanı ve COO) Chase Carey ve News Corp. CEO’su Robert Thomson da işlerinin başında olacaklar. Robert üçümüzden en genç olanı, bundan dolayı da onunla daha uzun yıllarımız olacak.
 
James 21st Century Fox’un başkanı ve COO’su olan Chase Carey’yle eşit ya da hemen hemen eşit mi?
Chase şirketin başkanı. James muhtemelen Chase’e rapor verecek ancak eskisine göre çok daha fazla insan James’e bildirimde bulunacak.
 
Lachlan’ı geri gelmeye nasıl ikna ettiniz?
Bakın, o her halükarda geri gelecekti. Lachlan 12 yaşından beri medyaya tutku derecesinde bağlı olan birisi. Bütün tatillerini matbaalarda çalışarak geçirirdi. Ancak Lachlan, James ve ben geçen yılın temmuz ayında ekip olarak nasıl çalışabileceğimize dair ciddi bir konuşma yaptık. Allen & Co konferansındaydık. Yemek için ara vermiştik. Beraber iki, üç saat geçirdik. Lachlan’ın geri gelmemesi gibi bir durum söz konusu değildi. Ne şekilde çalışabileceğimizle ilgili bir görüş alışverişi söz konusuydu. Nasıl ekip olabilirdik? Lachlan ayakları çok sağlam yere basan mükemmel birisi. Her ne kadar bizim yönetim kurullarımızda kalmayı sürdürse de, Avustralya’da kendisine çok ilginç bir iş kurdu. James için de aynı şeyi söyleyebilirim. Londra’da herkes telefon dinleme olayını konuşuyor. Bunlar James’in işin başına gelmesinden çok önce olan biten şeyler. STAR televizyonunu aldı ve Hindistan’da yaklaşık sekiz kanalıyla bir numaralı yayıncı yaptı; böylece bu ülkede önemli bir fark yarattı. Daha sonra BSkyB’ye geçtiğinde, insanlar, “Bu adam kayırmadır” dediler. Oysa o pek çok testten geçerek bu işe gelmişti. Onu oradaki günlük işlerin sorumluluğundan alıp da yönetim kurulu başkanı olarak atadığımızda, bu sefer de aynı hissedarlar sızlandılar ve onu kaybetme lüksümüzün olmadığını söylediler. James BSkyB’yi tamamen değiştirdi ve her anlamda çıtayı yükseltti; News Corp.’a devasa bir değer kattı.
 
Liz prodüksiyon şirketi Shine’ı News Corp.’a sattı. Niçin News Corp.’un yönetim kuruluna girmeyi reddetti?
Bilmiyorum. Bu konuyla pek ilgilenmiyorum. Biz çok kapalı bir aileyiz. Kapalı ailelerin nasıl olduklarını bilirsiniz. Kahvaltıda, akşam yemeklerinde bir araya gelirler. Ve iyi argümanları vardır. Ancak bu birbirlerini sevmedikleri ya da birbirlerinin hayatlarında yerleri olmadığı anlamına gelmez.
 
Liz’in MacTaggart konuşmasından (Edinburgh Uluslar arası Televizyon Festivali’nde yaptığı konuşma) rahatsız oldunuz mu?
Liz bunun üzerinde çok çalıştı ve büyük gurur duydu; herkes tarafından da tebrik edildi, ben hariç. Bu konuşma bana göre BBC tarzıyla çok fazla örtüşüyordu. Sanırım konuşmasını pek beğenmediğimi söylediğimde biraz alındı.
 
Aile içindeki sıkıntıların atlatıldığını düşünüyor musunuz?
Ah, umuyorum. Dün kendisiyle telefonda uzun ve sevgi dolu bir konuşma yaptım. Ancak daha çok çocuklarından söz ettik, işten konuşmadık.
 
Tekrar işe dahil olması mümkün mü?
Bu tabii ki fazlasıyla mümkün. Bu kadarını söyleyebilirim.
 
Wendi’ye ait olduğu iddia edilen günlükleri okuduğunuzda ne hissettiniz?
Şoke oldum. Ancak bunları boşanma davası açtıktan sonra edindim ve okudum.
 
Eminim ki bunları okuduktan sonra boşanmakla doğru bir şey yaptığınızı hissetmişsinizdir.
Evet. Vanity Fair’deki haberlerden esef duyuyorum. Keşke sessizce boşanabilseydik.
 
İnsanlarda şöyle bir düşünce var ve sanırım siz de duymuşsunuzdur: “Rupert, bir karar verir ve uygular.”
Şey, biliyorsunuz, herkes bunlar hakkında konuşuyordu ve bana hiçbir şey söylenmiyordu. Bu konuda daha fazla konuşmak istemiyorum. Ancak daha sonra bana çiftlikle ilgili (Vanity Fair’e göre Deng burada kalıyordu) tesadüfen iki şey söylendi. Avustralya’daydım. Geri geldiğimde, doğal olarak çalışanlara sordum ve her şey ortaya çıktı. Hikaye budur.
Daha sonra da biliyorsunuz, bir hafta sonra boşanma davası açtım. Avukat bulur bulmaz harekete geçtim.
 
Şimdi yolunuza devam ediyor ve emlak satın alıyorsunuz. Yeni bir çiftlik (Moraga) ve New York’ta yeni bir daire satın aldınız.
Bu hayatınızda yeni bir sayfa açmak gibi bir şey. Wall Street Journal’da emlak ilanlarında Moraga’yı gördüm ve sahibiyle 20-25 yıl kadar önce, siyasi bir figür olmamasına rağmen Başkan Reagan’la beraber bir partide tanışmış olduğumu hatırladım. 93 yaşındaydı ve ölüyordu; çok kötü bir anfizem hastasıydı. Bu nedenle de çiftliği, “Bu şekilde sürdüreceğim ve araziyi bölmeyeceğim” diyecek birisine satmak istiyordu.
 
Sahibi, sonradan Northrop Grumman olan Northrop’un eski CEO’su Tom Jones’du.
Kendisi büyüleyici bir hayat yaşamıştı. Henüz 19 yaşındayken Japonları batırıp Avustralya’yı kurtaran bombardıman uçağının tasarımında çalışmıştı. Emekli olmadan önce de, gizli bombardıman uçağına yatırım yaptı. Bundan dolayı, Northrop Grumman’daki kariyeriyle ilgili olarak konuşmak istedim. O ise, nasıl iyi üzüm yetiştirileceği ve nasıl iyi şarap yapılacağı hakkında konuşmak istiyordu. Böylece, sıkı bir dostluk kurduk. Onun biraz daha uzun yaşamasını bekliyordum; evde de kalabileceğini söyledim. Şimdi evi ben satın aldım. Mütevazı bir dekoratörle anlaştım. Rustik bir şey istedim.
 
Moraga civarında bir başka eviniz daha var, değil mi?
Evet. Ailemin satmamam için çığlık attığı çok güzel bir evim var. Birbirine birkaç kilometre mesafede iki eve sahip olmayı istemiyorum.
 
Diğer ev satışta mı?
Satışa çıkarılmıştı ama geri çektim. James ve Lachlan’ın ricaları üzerine.
 
“Bu bizim evimiz, satamazsın” mı dediler?
Ben, “Paralarınızı koyun” dedim. Ama daha bir şey görmedim.
 
New York’taki evinizi nasıl buldunuz?
Natalie (Ravitz, personel sorumlusu) evi buldu. Ben şehir dışındaydım. Hastaydım. Ocak ve şubat aylarım çok kötü geçmişti. San Francisco’da düşmüştüm. Otel odasında meydana gelen saçma sapan bir kazaydı. San Francisco’daki bir yürüyüş için botlarımı giyiyordum ki, birden düştüm ve çok fena kafamı çarptım. Bu düşmeyle omurgamda nerdeyse saç teli inceliğinde bir çatlak oluştu. Halının üzerine düştüm ama kafa üstü düştüm. Hayatımda böyle bir ağrı hissettiğimi hatırlamıyorum. Bir arkadaşım, beni görmesi için beyin cerrahı olan arkadaşını yolladı; o hemen beynimde hasar olmadığını söyledi. Bu olaydan sonra çiftliğime döndüm ve
üç hafta dinlendim.
 
Şanslıymışsınız. New York’taki daireniz ne zaman hazır olacak?
Dekoratöre sorun. Ona dört ay dedim, o da sekiz ay diye cevap verdi. Başkaları ise 12 ay sürer diyor.
 
James Cameron’un film yapması gibi bir şey.
Evet, öyle. Çok mütevazı bir dekorasyonla başlamak istiyorum. Pahalı antikalar ya da yapması uzun sürecek büyük şeyler koymayacağım. Hoş, çok modern olmayan eşyaları tercih edeceğim. Ama burası modern bir yer. Çok yüksek.
 
Hangi katta?
58, 59 ve 60’ıncı katlar. Tripleks. İki kızım hayatlarında ilk kez kendi odalarına sahip olacak. Buraları da kendileri dekore edecekler.