Portofino’ya lezzet yolculuğu

0
86

Adını hakkında aşk şarkıları yazılmış Güney İtalya’nın sevimli sahil kasabası Portofino’dan alan Ristorante Portofino, Akdeniz mutfağının lezzetli örneklerini yaz dönemi boyunca misafirleriyle buluşturuyor. Zorlu Center içindeki Eataly İstanbul’da yer alan restoran, kış sezonu boyunca hizmet veren İtalyan Dağ Evi Alpi’nin yerine açıldı. Restoranın kapısından adım atar atmaz Akdeniz kıyılarındaymış hissine kapılacağınız bir tasarımla karşılaşıyorsunuz. Mavi ve beyaz tonlarının dinlendirici etkisi, limon ağaçları, salıncaklar ve boğaz manzarasının yanında Eataly’nin executive şefi İtalyan Claudio Chinali’nin hazırladığı renkli Portofino tabakları bir bütünlük oluşturuyor. Yaz dönemi için özel oluşturulan konsept ile eylül ayı sonuna kadar Eataly İstanbul’da misafirler ağırlanmaya devam edecek.
 
Eataly İstanbul’da hemen her sezon farklı bir konsept yaratılarak, çeşitlilik ve devamlılık sağlanıyor. Konseptler, Eataly’nin bulunduğu ülkeye ve ihtiyaca göre değişiklik gösteriyor. Konseptler için belirlenen bölgeler, her ülkenin kültürüne daha tanıdık, sıcak ve popüler gelen şehirlerle özdeşleştirilerek oluşturuluyor. Farklı bir İtalyan şehrini konsept olarak belirledikten sonra şehir ile bütünleşen çoğu detaya tasarım ve yemeklerde yer veriliyor. Yaz sezonu için Portofino temasının seçilmesinde Türklerin sıklıkla tercih ettiği, İtalya’nın en popüler koylarından biri olması göz önünde bulunduruldu.

Dekorasyonunu mimar ve tasarımcı İsmail Öklügil’in üstlendiği Ristorante Portofino, Addresistanbul Ev Dekorasyon Merkezi imzasıyla “marin” konseptinden ilham alınarak oluşturulmuş bir mekan. Tasarımında sadelik öne çıkıyor. Türkiye’de ambiyansın yemekten önce geldiğine değinen şef Chinali, “İnsanların geldiklerinde rahat bir nefes alabilecekleri, farklı bir tat olabilecek bir alan yaratmak istedik. Türk misafirler, tüketiciler farklı ve hızlı olanı tercih ediyor. Biz de Eataly’de belirli sıklıklarda değişimler yapıyoruz. Ristorante Portofino da onlardan biri” diyor. Tasarımda doğal patineli ahşap masalar, vintage renkli sandalyeler, güneşlenme şezlongları, sarı ve mavi tonlarının hakim olduğu yastıklar, limon ağaçları ve salıncaklar dikkat çekiyor. Salıncakların bulunduğu alan Boğaz manzarasıyla birleştiğinden burada sallanmak ayrı bir keyif veriyor.

Tasarım ve yemeklerin birbiriyle uyum içinde olduğu mekanın kapasitesi ise yaklaşık 100 kişilik. Ristorante Portofino menüsünde yer alan portakal ve incir Portofino’dan özel olarak getiriliyor. İtalyan yemeklerinin Fransız, Türk, Yunan, Mısır gibi birçok farklı kültürden izler taşıdığından bahseden şef Chinali, “İtalya’da çok popüler olan bir yemek, Türklerin damak tadına hitap etmeyebiliyor. Bir defasında Sicilya’nın meşhur yemeği kuskusu denedik. Ama burada çok tercih edilmedi. Biz de farklı bir lezzet ile değiştirdik. İtalya’da o kadar farklı yemek çeşitleri var ki uygun lezzeti bulabilmek için sadece iyi araştırma yapmak gerekiyor” diyor. Chinali, İtalyan mutfağıyla ilgili bir de şöyle detay veriyor: “Çiğ balıklar Japon mutfağı ile özdeşleşmişse de İtalya’da biz yüzyıllardır çiğ balık yiyoruz. Ama Japonlar gibi wasabi ile değil, zeytinyağı ve bol limon sıkarak tüketiyoruz.”

Ristorante Portofino’da sadece pazar sabahlarına özel canlı caz müziği performansıyla kahvaltı servisi veriliyor. “Zeytinyağı olmazsa İtalyan yemeği de olmaz” diyen Chinali, yemeklerinde Portofino’nun Ligurya bölgesinde özel olarak üretilmiş zeytinyağını kullanıyor. Başlangıç menüsünde yer alan “pesce marinato”da (38 TL), somon, levrek ve sardalya, ligurya usulü marine edilerek servis ediliyor. Makarnalardan karışık deniz mahsulleri ile sunulan “linguine al frutti” (48 TL) ve ana yemeklerden karışık kızarmış deniz mahsullerinin bulunduğu “fritto misto” (49 TL) favoriler arasında. Tatlılardan sorbet “granit adi agrumi” (15 TL) hafif kıtır yapısıyla öne çıkıyor. Sassello amaretto aromalı “mousse semifreddo” (18 TL) ise incir reçeli ile servis ediliyor.

Ristorante Portofino’da otururken dilerseniz Eataly içerisinde bulunan “La carne e il pesce” gibi diğer restoranların menüsünden de sipariş verebiliyorsunuz. Eataly İstanbul, çoğu malzemeyi günlük üretmesi ile diğer şubelerden ayrılıyor. Peynirler için her sabah Trakya tarafından süt geliyor ve Eataly’nin aşağı katında bulunan laboratuvarına gidiyor. Burada gerekli kontrol sürecinden geçip onaylandıktan sonra peynir ustaları tarafından ürünler hazırlanmaya başlıyor. Chinali, “Bizde her şey sıfırdan, günlük yapılıyor. Hazırda donmuş ürünümüz yok, donmuş ürünleri saklayacağımız bir oda da yok. Dolayısıyla her şeyi her gün yeniden hazırlamaktan başka şansımız kalmıyor” diyor ve ekliyor: “Bizdeki tek donmuş ürün dondurmalarımız.” Tüm bu çalışmaların ise her gün saat 11’de bitip, servise ve satışa hazır olması gerekiyor. Üretimin doğru sayıda olması bir sonraki gün çöpe gidecek malzemenin miktarı açısından da önemli.  Şu an makarna, peynir, grisini tarzındaki gevrek çeşitlerini yapan Eataly ekibinin, sosları da üretme konusunda planları var.

Eataly İstanbul’da sezona bağlı temaların yanı sıra her ay için de farklı tema çalışmaları bulunuyor. Mayıs ayında peynir temasını işleyen Eataly ekibi, haziran ayı için makarna temasını seçti.

Haziran ayında Eataly’nin market reyonlarında, makarna ürünleri özel fırsatlarla ön plana çıkacak. Restoran bölümlerinde ise o ayın temasına uygun yeni tabaklar menüye ekleniyor. Mutfak atölyesinde ise yine temaya uygun dersler açılıyor. Eataly’nin dünyada 32 şubesi bulunuyor. İtalyan yemeklerini yiyebileceğiniz ve satın alabileceğiniz çoğu şeyi aynı çatıda toplayan Eataly, son şubesini ise Moskova’da açtı. Yakın zamanda ise sırasıyla Paris, Londra, Los Angeles ve Toronto’da şube açmak planlanıyor.