Intel’in yeni arkadaşları

0
62

Microsoft Windows ve Intel’în adlarından oluşan Wintel platformu Windows 10 ile birlikte kendisini yeniden hatırlatıyor ancak büyük bir değişim geçiren Intel’in artık Google gibi yeni arkadaşları var. 
 
ABD’de düzenlenen CES’te Intel Yeni Teknolojiler Başkan Yardımcısı Ayşegül İldeniz’in bileklik şeklindeki giyilebilir cihazı geliştirme sürecinde yaşadıkları hakkında anlattıklarının ardından bir Intel yöneticisinin insanı şaşırtacak açıklamalar yapmasını beklemiyordum. Ancak Intel Başkan Yardımcısı ve Avrupa, Ortadoğu, Afrika Pazarlama Direktörü Bernadette Andrietti, IFA sırasında Intel’deki değişimin bundan ibaret olmadığını göstererek beni bir kez daha şaşırtmayı başardı.

Ofis içinde mobiliteyi artıracak kablosuz çalışma olanakları, mobil cihazları destekleyen masalara entegre edilmiş kablosuz şarj, yeni kimlik doğrulama sistemleri, “real sense camera” ile şifreleri ortadan kaldırmaktan drone ya da insansız hava araçlarını saatte 25 kilometre hıza kadar çıkaran uygulamalar… Bunların hepsi ilgi çekici ancak Intel’de insanı etkileyen değişim bu değil.

Dünyanın en büyük işlemci üreticisinde asıl çarpıcı değişim, Intel’in kimliğini bugünün kurallarına uygun bir noktaya taşıyabilmesi. Geçmişte “Intel Inside” (İçinde Intel var) sloganını teknolojik değişimle öne geçmeye atıfta bulunan “Leap Ahead” (İleriye Atıl) sloganı ile değiştiren Intel, IFA’da “Intel Inside” sloganına geri dönmüştü. Ancak bunun yanına eklediği yeni bir söz grubu da vardı: “Amazing Things Outside” ya da “Dışarıda Hayranlık Uyandıran Şeyler Oluyor.”

Bu belki de Intel’in şimdiye kadar kullandığı en başarılı slogan; kullanım alışkanlıklarını teknoloji ile kucaklamak, teknolojiden anlamanın yerini alırken Intel, bu yeni dünyaya ayak uydurmasını sağlayacak adımın sloganını yaratmayı başarmış durumda. Üstelik bu sadece slogandan ibaret değil. Örneğin, altı adet “real sense camera” (geleneksel kameraların tanıdık özelliklerinin üzerine kızılötesi olanaklarını ekleyerek üç boyutlu görüntü oluşturmayı ve bununla tanımlama yapmayı sağlayan bir görüntüleme sistemi) ile hız sınırını aşan insansız hava aracını geliştiren ekibin lideri, bir zamanlar ulaşımda devrim yaratacak ürün olarak insanların aklını uçuklatan Ginger’ın paten-ayakkabı arasında bir forma kavuşturulmuş versiyonuyla ofiste nasıl oynadıklarının videosunu cep telefonundan gösterdi. Kurumsal bir video ya da geliştirme süreciyle ilgili bir video değil; ofiste, geliştirilen ürünle oynama videosunun söz konusu olduğunun altını çizmek gerekiyor.
Intel’in eski CEO’su Craig Barrett, işin başındayken böyle rahatlıkları olan bir yöneticiydi ancak sosyal medya tarafında Facebook geçişini gerçekleştirmemişti. Intel içinde şu anda bu entegrasyon başarıyla tamamlanmış görünüyor. Bunda şirketin yeni arkadaşlarının da payı olduğu aşikar.

Google ile birlikte geliştirilen Project Tango ya da Tango Projesi, sadece Intel’in yeni kamerasını cep telefonunun üzerine taşıyarak sanal gerçeklik alanını yeniden tanımlamakla kalmıyor; Intel’in zayıf olduğu mobil tarafını bir yerinden yakalaması için işlemcinin ötesinde bir tutunma noktası sağlıyor.
Bu sanal alemde gerçek dünyanın gerçekte olduğu gibi modellenmesi anlamına geliyor. Tabletin üzerine yerleştirilen “real sense camera” ile ortamın ya da kişinin taranmasının ardından, bilgisayar oyunlarında oyuncuların kendi görüntüleri ile oyuna dahil olmasının ya da oyunun içinde bulunulan ya da kaydedilmiş bir ortama taşınmasının kapısı açılıyor. Windows 10 ile birlikte düşünüldüğünde bu özellik “dışarıda çok daha muhteşem bir şeye” dönüşüyor. Microsoft Xbox oyunlarını Windows 10 platformuna taşırken bunlardan video üretmeyi ve paylaşmayı son derece geliştiriyor. Birbirine bağlanan bütün bu sistemlerde Intel’in oynadığı rol, şirketin yeni bilişim dünyasındaki kimliğini de belirliyor.

Oyunlar, bu dünyada sanıldığından çok daha önemli. Andrietti, bunun bambaşka bir örneğinin kendisini ne kadar heyecanlandırdığını anlatıyor. Şeker hastalığı yaşlanan nüfusla beraber daha fazla gündeme gelen bir sorun olsa da çocukları da etkileyen bir sorun olarak ortaya çıkıyor. Andrietti, “Bir arkadaşımın çocuğunda da olduğu için şeker hastası çocukların krize girmemesi için uymaları gereken kurallara ne kadar aykırı hareket etme eğiliminde olduklarını biliyorum. Biz teknolojiyi ve cihazları, bu şeker hastası çocukların ne yapmaları gerektiği konusunda oyunlaştırma ile eğitimi için kullanıyoruz. Bunun işe yaradığını görmek beni heyecanlandırıyor” diyor.

Bütün teknolojinin ve cihazların ötesinde Intel’de yaşanan değişimi en iyi anlatan ifade bu. Konuya dönüşüm tarafından bakıldığında, daha çarpıcı olan ise Andrietti’nin “27 sene önce Intel’de beni işlemci tasarlamak için işe aldılar ama bugün bambaşka bir dünyaya uyum sağlamak zorundayız. Uygulamalar, oyunlaştırma; bunların hükmünün geçtiği bir dönemdeyiz. Bu gerçekten çok ciddi ve heyecan verici bir dönüşüm” şeklinde konuşuyor.
Kan şekerini dengeleyen kontakt lensler, evlere akıllı termostat, kendi kendine park eden otomobiller yarının dünyasına bugünden işaret eden tanıdık örnekler olarak ortaya çıkmaya başladı bile. Ancak her şey çok başında ve Andrietti’nin Intel cephesinden anlattığı birçok ayrıntının yanında ortaya çıkan bir gerçek, bu yeni dünyanın farklı özelikleri olan “sürünün dışından” insanların da katkısıyla kurulacağı. Andrietti, giderek genişleyen ekosistemleri ile bu koşulu da yerine getirme adımlarını attıklarını kaydediyor.

Ancak bugün gerçekleşenler, olması gerekenle karşılaştırıldığında sadece emekleme aşaması olarak kabul edilebilir. Bunun en çarpıcı örneklerinden birini, kahve makinesi ile insan arasındaki ilişkiyi geliştirmek adına yapılan çalışmalarda görmek mümkün. Intel, “real sense camera” ile kahve makinesinin karşısına gelip gülümseyen birine kahve servisinin yapıldığı bir çözümü hayata geçirmiş. İlk anda önemsiz görünse de bu yaklaşım felsefi olarak büyük önem taşıyor çünkü şu andaki kahve makinelerinde bir tuşa ya da dokunmatik ekrana basmak, geleneksel olarak makineleri çalıştırmak için devreyi kapatacak düğmeye basmanın gerekmesinden kaynaklanan “insani olmayan” bir uygulama. Bu, Intel’in çok doğru olarak tespit ettiği bir nokta ancak gülümsemek de asıl olarak bebeklik döneminde kullanılan bir iletişim biçimi ve çok ileri bir iletişim biçimi olduğunu söylemek kolay değil.

Üstelik böyle bir dünyada insan ile kahve makinesi arasındaki iletişimi, insanın kahve makinesinin başına gitmesi senaryosu ile hayal etmek de çok gerçekçi değil. Sonuçta nasıl bir kamera sistemi ve robot ya da drone gibi bir araç kullanılır bilinmez ama burada çok farklı senaryoların düşünülmesinin gerekeceği kesin. Geçerli bir senaryo sabah saatlerinde yatağında esnediği tespit edilen kullanıcıya servis yapmak olabilir. Ancak bu, gece esneyen birinin başına robotun kahve götürmesini engellemeyi de içeren bir algoritma oluşturmak da gerekebilir.
Buradaki davranış biçimlerinin bir anda değişmeyeceği açık ancak aynı açıklıkta olan bir şey de, 2020 yılında 50 milyar internete bağlı cihaz ile o tarihte 8,3 milyara ulaşması beklenen dünya nüfusunu oluşturacak insanlar arasındaki ilişkinin doğru kurgulanması keyfe keder bir iş olmaktan da çıkacak. Bu kadar büyük bir ölçek, kabul edilen yöntemler geliştiren şirketlerin büyük sıçrama yapmasını sağlarken yapamayanların ortadan kalkmasına neden olacak kadar güçlü bir etki yaratacak. Intel, gerçek hayattaki konular ile alışılmadık teknolojiyi birleştirme vizyonuna sahip Andrietti gibi yöneticileri ile bu dünyada şanslı görünüyor. Asıl şansı ise, şirketin yönetim takımının bu bilinmezlikler dünyasında oyunlarla yolunu bulmaya açık olması.