Çin serveti dünyaya yayıyor

0
58

YÜKSEK BİNALARIN YER ALDIĞI Dubai şehri her tür lüks seçeneğe ev sahipliği yapan bir yer: Kapalı mekanlarda kayak pistleri, külçe altın otomatları, palmiye ağacı şeklinde geniş yapay takımadalar… Ancak kıyıdan uzaklaşıp da 10 km kadar içeriye girdiğinizde, şatafattan çok uzak, şaşırtıcı bir manzarayla karşılaşılıyor: Ortadoğu’daki ilk kömürle çalışan elektrik santrali.

Dubai’nin de içinde yer aldığı Birleşik Arap Emirlikleri’nin enerji kaynaklarını çeşitlendirmesi gerekiyor. Dubai 2030 yılında doğalgaz ve güneş enerjisini dengelemeyi ve enerjinin yüzde 7’sini kömürden elde etmeyi hedefliyor. Bu konudaki ilk adımı ise şu: Devasa bir “temiz kömür” projesi. 2023’te tamamlanması beklenen tesisin inşaatı için kasım ayı başlarında temel atıldı.

Petrolün egemen olduğu bu bölge kömür enerjisinde pek deneyimli sayılmaz. Ancak sıra dışı kaynaklardan yardım sayesinde bu Dubai için pek bir sorun oluşturmayacak. Yaklaşık 2 milyar dolarlık proje Çin hükümetinden ve bankalardan gelen 1,4 milyar dolarlık bir fonla destekleniyor ve Çinli inşaat çalışanları tarafından inşa edilecek.

Peki petrol içinde yüzen bir emirliğin kömür için bu derece cömert davranmasının nedeni ne? Nedeni Dubai’nin, Çin’in Ortadoğu, Avrupa ve Afrika’da 60’ı aşkın ülkeyle ticari ve diplomatik ilişkiler kurmak amacıyla gündeme getirdiği iddialı bir yabancı yatırım projesi olan “Tek Kuşak, Tek Yol”a dahil etmek üzere seçtiği ülkelerden biri olması. Çin potansiyel müttefikler için çek defterini açmış durumda: Ülkenin kıyı bölgesinden başlayıp Xinjiang eyaletinin çöllerinden ve Orta Asya’nın steplerinden geçerek Batı’da İspanya’ya ve en uç noktadaki İskandinavya’ya kadar uzanan yerleşim alanlarında uygulanacak olan ve gelecek 10 yıla yayılan programa 1 trilyon dolar -uzun vadede bu miktar 3 trilyon dolara çıkabilir-ayırıyor.

Çin Kalkınma Bankası’na göre, halen yaklaşık 900 milyar dolar tutarında proje planlama ya da uygulama aşamasında ve ilk baştakiler hemen hemen tamamlanmış sayılır. Karaçi’de 2,1 milyar dolarlık termal enerji tesisinin gelecek yılın sonunda, inşaatın başlamasından tam 40 ay sonra tamamlanması bekleniyor.
“Tek Kuşak, Tek Yol” Çin’in şimdiye kadarki en geniş çaplı, deniz aşırı yatırım projesi; söz konusu proje enflasyona göre uyarlandığında, İkinci Dünya Savaşı sonrasında Batı Avrupa’nın küllerinden doğmasını sağlayan ABD’nin tarihi yardım programı Marshall Planı’nın en az 12 kat daha büyüğü. Söz konusu girişim bu tür temel yatırımlara aç gelişmekte olan piyasa ekonomilerinde enerji santralleri, demiryolları ve boru hatları kurulmasına olanak tanıyor. Ancak özellikle de, Avrupa, ABD (altyapı yatırımlarına odaklanacak Trump yönetimine rağmen) ve bizzat Çin’in kendisine kıyasla bu tür ülkelerde çok daha geniş çaplı büyüme fırsatları gören büyük Batılı mühendislik ve inşaat devlerinin çok daha iyimser olmasını sağlıyor.

Marshall Planı’nda olduğu gibi burada da tabii ki başka ülkelere yararlı olmanın çok ötesine uzanan niyetler söz konusu. Çin’in devasa devlete ait altyapı şirketleri kendi ülkelerinde büyümenin yavaşlamasıyla sıkıntı yaşadıklarından, daha az endüstriyel ve daha tüketim odaklı bir ekonomiye geçiş sürecinde dökümhanelerinin ateşini harlayacak ve işçilerinin de maaşlarını ödeyebilecek projelere ihtiyaç duyuyorlar. Böyle bir süreçte, “Tek Kuşak Tek Yol” da (Çin hükümetinin adlandırmasıyla), ABD ve Avrupa’nın yurtdışında yatırım yapma iştahının azaldığı bir süreçte Çin’in diplomaside puan toplamasını sağlıyor.

Ancak bu demek değil ki, Batılı şirketler bundan yararlanmayacak. Dubai’nin 2 bin 400 megawattlık Hassyan kömür santrali projesinin planlarının tamamlanmasını sağlayan temmuz ayındaki imza töreninde, tesisi kuracak olan Çinli grupla işletmeciliğini üstlenen Suudiler bir ortak himayesinde bir araya getirildi; General Electric’in yöneticilerinden biri olan bu ortak, imza töreni sırasında şirketin mavi logosu altında mağrur bir şekilde duruyordu. GE çalışanları bu projede oyuncu olmanın ötesinde bir rol üstlenecek; onlarla temas kurulmaması ve uzmanlıklarından yararlanılmaması halinde, Hassyan tesisi gibi projeler çizim tahtasından öteye geçmekte zorlanır. GE Greater China’nın başkanı ve CEO’su Rachel Duan, Tek Kuşak Tek Yol’un “GE için çok büyük bir anlaşma” olduğunu söylüyor. Duan’ın başında olduğu birim 23 bin çalışanıyla, rüzgar türbininden petrol boru hattı ekipmanına kadar her şeyi imal eden 34 ortak girişim aracılığıyla Çinli şirketlerle işbirliği halinde. GE’nin Çin’deki en büyük müşterileri devlete ait devasa kuruluşlar ve bunlar da yurtdışında Dubai’ye ve daha başka yerlere gittiklerinden, Duan GE’nin tam da bunlara yardım edecek şirket olduğunu belirtiyor; GE şimdiden Kuşak projesiyle bağlantılı 65 ülkenin 60’ında faaliyetler yürütüyor. GE halen ekstra ekipman satışından yılda en az 2 milyar dolar kazanıyor ve bu para da GE ölçeğindeki bir şirket için bile önemli bir kaynak sayılır. Duan, “Bunlar zor projeler; tek bir şirketin ya da tek bir ülkenin altından kalkabilmesi mümkün değil” diyor; Çinli şirketlerin GE’nin kapısını çalmalarının nedeni de zaten bu derece zorlu işlerin altından kalkabilecek kapasiteye sahip olması.

Projelerin ilerleyen zamanlarda getiri sağlayıp sağlamayacağı ise, cevaplanamayan bir soru; bazıları Çin’in küresel düzeyde ortaklıklar oluşturabilmek amacıyla bu projeleri rastgele fonladığına dikkat çekiyorlar. Ancak şu bir gerçek ki, Tek Kuşak Tek Yol hem Çinli şirketler hem de çok uluslu şirketler için eşit derecede fırsat yaratıyor.

YENİ İPEK YOLU
TEK KUŞAK TEK YOL’UN tarihi bir selefi var: Yüzyıllar boyunca Çinli tüccarları Avrasya stepleri, Filistin ve Türkiye aracılığıyla Ortadoğu ve Avrupa’dakilerle bağlayan eski İpek Yolu. Vagon karavanların ve yelkenlilerin damga vurduğu bir çağda, bu ticaret bağları o sırada dünyadan yalıtılmış olan Çin’in jeopolitik etki alanını genişletme konusunda pek bir yarar sağlamadı. Ancak Tek Kuşak Tek Yol’un bugün geçmişe kıyasla çok daha sıkı bağlar oluşturması bekleniyor.

2013 yılında resmen duyurulan program Çin Devlet Başkanı Xi Jinping’in fikri. Çin politikaları konusunda uzman olan Hong Kong’daki Çin Üniversitesi’nden Profesör Willy Lam, Xi’nin diğer modern Çinli liderlere kıyasla askeri ve ekonomik alanlarda çok daha hızlı bir şekilde güç kazandığını belirtiyor. Xi’nin bir sonraki önceliği Çin’in etkisini yurtdışına yaymak; Tek Kuşak Tek Yol tam da bunu yapmak amacıyla tasarlanmış. Lam projeyle ilgili olarak, “Çin’in sert ve yumuşak gücünü Doğu Afrika kadar uzak yerlere yaymayı amaçlıyor ve normal şartlarda ABD’ye bağımlı olmayı sürdürecek ülkelerle bağ oluşturmasını sağlıyor” diyor.

McKinsey’in Hong Kong’daki faaliyetlerinin yöneticisi olan Joe Ngai, orta ve güney Asya’da ve aynı zamanda Afrika’daki gelişmekte olan ekonomilerde yıllık 2 trilyon dolar ile 3 trilyon dolar arasında değişen bir altyapı harcamasına gerek duyulduğunu belirtiyor. Tek Kuşak da Xi’nin bu talebe cevap verme stratejisinin kara temelli unsuru. Demiryolu, petrol boru hatları ve diğer projelerden oluşan ağ Kazakistan ve Rusya’dan geçerek Çin’den kuzeybatıya uzanıyor. Kuşak batıya dönüp Belarus ve Polonya üzerinden Avrupa’ya yönelmeden önce sayısız Asya ülkesinden geçiyor; bu rota özellikle mali kriz sonrası dönemde bütçe kesintisi nedeniyle altyapı harcamalarının hemen hemen durduğu ülkelere yatırım getiriyor.

Tek Yol ise (bazen kafa karıştıracak şekilde) Çin’in güneyinden Endonezya’ya, Afrika’nın batısına, Ortadoğu’ya ve Avrupa’nın güneyine uzanan deniz hatları üzerinde limanları iyileştirmeyi amaçlayan deniz yolları yatırımlarını kapsıyor. Bu bölgelerden pek çoğu son on yılda zaten oldukça fazla Çin yatırımı aldı; bundan dolayı da bazı uzmanlar Tek Kuşak Tek Yol’un yalnızca, mevcut Çin politikasına eklenmiş zarif bir etiket olduğunu belirtiyor. Bununla birlikte, yeni proje için öngörülen mali kaynağın yüzeysel olduğunu söylemek abesle iştigaldir.

KARAR VERİCİLER
TEK KUŞAK TEK YOL için Çin’in yurtdışı harcamalarının gelecek on yıl içinde yılda 100 milyar dolara ulaşması bekleniyor; Çin bu projelere 3 trilyon dolarlık bir bütçe ayırdı. Para Çin’in desteklediği kalkınma bankalarından, Çin’in kamu işletmeleri ve hatta yerel Çin yönetimlerinden geliyor. Fonlama karışık bir süreç ancak kısa süre önce kurulan Asya Altyapı Yatırım Bankası (AIIB) Çin’in Dünya Bankası’na yanıtı; AIIB 100 milyar dolarlık bir kredi vererek işe başlıyor. Çin bankanın finansmanında üçte bir ile yarısı arasında değişen bir paya sahip olacak ancak üyeleri Çin dışından hemen hemen 60 ülkeden oluşuyor.

AIIB’nin yönetim kurulunun değerli destekçilere ihtiyacı var ve bunu sağlayan da Çin’in yerli bürokrasisi. Hong Kong merkezli araştırma kuruluşu Gavekal Dragonomics kısa süre önce kaleme aldığı yazıda, “Merkezi hükümet eyaletler ve kentlerde Tek Kuşak Tek Yol kotaları oluşturdu ve proje bulmaları için de yurtdışına delegasyonlar gönderiyor” ifadesini kullandı.

Projeleri seçmek Xi’nin yönetiminin görevi. Çin’in merkezi hükümeti hangi ülkelerle birlikte çalışacağını kararlaştırıyor ve bu ülkeler de fonlama için gereken projeleri seçiyor. Analistler, Çin’in tercihlerinin hem ticari hem de siyasi çıkarlarını yansıttığını belirtiyor. Eğer ev sahibi ülke siyasi nedenlerden dolayı Çin için önemliyse, Pekin yönetimi inşaatta zarar etmeyi göze alabilir; ancak eğer siyasi bir önemi yoksa bu durumda Çin pozitif getiriler sağlayacak işbirliklerine yatırım yapacaktır. Aslında Tek Kuşak Tek Yol’un siyasi unsurları geçen ekim ayında, ülkesini eski ittifaklarından uzaklaştırmak için hem Başkan Obama hem de Papa Francis’i aşağılayan Filipinler’in patavatsız devlet başkanı Rodrigo Duterte Xi’nin ilgisine mazhar olmak için Çin’i ziyaret ettiğinde ortaya çıkmıştı. Duterte’nin delegasyonu bu ziyaretten 24 milyar dolarlık bir fon ve liman, maden ve demiryolu yatırımı vaadiyle döndü.
 
PARANIN İZİNDE
TEK KUŞAK TEK YOL projelerinden bazıları şimdiden uygulama aşamasında. 23 milyar dolarlık yüksek hızlı tren Çin’den başlayarak Tayland üzerinden Singapur’a uzanıyor. Pakistan’ın güneyinde Arap Denizi boyunca, iki büyük kömürle çalışan elektrik santralinin inşaatı sürüyor. 55 milyar doları aşkın bir yatırımla, Sibirya’dan geçerek Rusya’dan Çin’e uzanan bir boru hattı inşa ediliyor. Avrupa’da ise, nehir havzalarını Polonya’dan Slovakya’ya ve oradan da Avusturya’ya bağlayan devasa bir Çek Cumhuriyeti kanal projesi var; buna hem Çin hem de Çekler birer milyar dolar yatırıyor.

PwC’nin danışmanlık birimi Strategy&, Tek Kuşak Tek Yol’a bir yılda harcanan 100 milyar doların yaklaşık yüzde 50’sinin beton ve çelik gibi hammaddelerde kullanılacağını belirtiyor. Çin açısından bu her şeyden önce yerli ekonomiyi teşvik edecek bir girişim: Çinli yetkililer Tek Kuşak Tek Yol projesinin, ülkenin inşaat sektöründeki baş döndürücü büyümenin hız kesmesiyle ortaya çıkan demir çelik fazlasını emebileceğini umuyor.

Toplam harcamada ayrıca bir yüzde 30-40’lık pay da inşaat, mühendislik ve ileri teknoloji ekipmanına gidecek. Bu aşamalarda ise, belli başlı işlere kaynak sağlama konusunda Çinli kreditörler üzerinde tam bir hakimiyete sahip olan Çinli mühendislik, tedarik ve inşaat müteahhitleri (EPC) başı çekecek. Çin’in amacı nihayetinde, ekonomik açıdan verimli projelere özel sektör yatırımcılarını çekmek. Örneğin, Katar’ın devlete ait yatırım fonu Pakistan elektrik santrali projesinde yüzde 49’luk bir pay alırken, Çinli müteahhit Power Construction geri kalan yüzde 51’i üstlendi.

Ancak State Construction International, Metallurgical Corp. Of China ve Energy Engineering Corp gibi EPC’ler, Tek Kuşak Tek Yol ülkelerinin pek çoğunda çok sıkı bağlara sahip değil. İşe bu noktada Batılı ülkeler devreye giriyor. Nitekim, devlete ait inşaat şirketleri borcu üstlenip, yatırım yaparken, Batılı mühendislik ve inşaat devlerini de alt yüklenicileri olarak seçecekler. Strategy&’de Tek Kuşak Tek Yol girişimlerini yöneten JoshuaYau, “Batılı bir şirket yerel ilişkilerini ve geçmişteki performans karnesini getirirken, Çinli şirketler ise düşük maliyet ve Çin finasmanını sunabiliyor” diyor.

BATI’DA KİMLER KAZANABİLİR?
EPC’LER kimlerle çalışacak? İlk işaretler, ABD’den GE ve Honeywell, Almanya’dan Siemens, İsviçre-İsveç devi ABB ve İtalyan-Arjantin ortaklı Techint Group gibi zaten Çin’le işbirliği halinde olan şirketlerin bu işten kârlı çıkacağını gösteriyor. Bu şirketlerden büyük bir bölümü AIIB’ye dahil olmayan ülkelerde merkezlere sahip; ancak yine de bu şirketlerin ait oldukları ülkelerin hükümetleri bu inşaat furyasına dahil olunmasını engellemediler. PwC’nin tahminlerine göre, Tek Kuşak Tek Yol’un gelecek birkaç yılda şirketler için toplamda 10 milyar dolar ile 20 milyar dolar arasında değişen yıllık ilave satış değerleri yaratması gerekiyor.
Bazı Batılı şirketler hâlâ erken başlayan projelerde yer kapma peşinde. Honeywell için Çin halen hem en büyük uluslararası pazar hem de büyüme için başlıca itici güç. Honeywell haziran ayında Macau’da, 20 Çinli mühendislik şirketine hizmetlerinin reklamını yaparak, kapasite fazlasından mustarip olanların sermayelerini yurtdışına yaymak suretiyle kendilerine yardımcı olabileceğini belirtti.

Diğer şirketler ise görünüşe göre çok daha hızlı bir biçimde projeye dahil olmuş durumda. Avrupa’nın en büyük mühendislik şirketi olan Siemens’in Çin’de 70 ortak girişimi var. Ve her ne kadar şimdiye kadar Tek Kuşak Tek Yol’la ilgili herhangi bir anlaşma açıklamadıysa da, boru hattında hissesi olduğuna inanılıyor. Ayrıca GE de var; Dubai Hassyan kömür santrali GE’nin taahhüt ettiği bir dizi proje arasında yer alıyor. Ekim ayında Pekin’de, GE Başkan Yardımcısı John Rice bir balo salonunu dolduran Çinli inşaat devlerinin yöneticilerine şirketin deneyiminden ve küresel çaptaki erişiminden söz etti. Anlaşmaların birkaç yıl içinde çoğalmaya başlamasıyla Tek Kuşak Tek Yol’un GE’nin satışlarında yıllık 5 milyar dolarlık bir artış sağlaması bekleniyor.
Son yıllarda fiyatların gerilemesinden olumsuz etkilenen belli başlı emtia oyuncuları da, ilk baştaki yatırımların büyük bir bölümü hammaddelere yöneleceğinden Tek Kuşak Tek Yol’u büyük bir heyecanla bekliyor. Madencilik devleri BHP Billiton ve Rio Tinto’daki yöneticiler kısa süre önce yatırımcılara yaptıkları açıklamada Tek Kuşak Tek Yol projesinin Çin’in maden ihracatını artırarak, demir cevherine olan talebi desteklemesini umduklarını kaydettiler. Rio Tinto’nun kısa süre önce emekli olan CEO’su Sam Walsh’in bu yılın başında dediği gibi, “tabii ki, tüm bunlar çeliğe gereksinim duyacak.”
 
ABARTILI BİR GİRİŞİM Mİ?
PROJEYE YÖNELİK eleştirileri olanlar Tek Kuşak Tek Yol’un ekonomik açıdan yararının siyasi getirileri kadar anlamlı olup olmadığını sorguluyor. Hong Kong’daki Çin Üniversitesi’nden Lam, “Özellikle gelişmekte olan ülkelerde, devasa altyapı projeleri gereksiz işlerdir” diyor; ”Yatırımın geri dönüşü en az 30 yılı bulabilir ve üstelik buna devasa yönetim maliyeti ve güvenlikten kaynaklanan maliyet dahil değil.” Lam Çin’in kısa süre önce Pakistan’ın batısında, özellikle de ayrılıkçı terörizmin vurduğu Baloçistan’da liman, demiryolu ve yol yapımı için 50 milyar dolarlık bir bütçe ayırdığına dikkat çekiyor. Bölgede mühendislerin kaçırılmaması için Çinli askerler sevk edilirken, bunun da projenin maliyetine ek milyonlarca dolarlık bir yük getireceği aşikar.
Ancak bu tür engeller nihayetinde Batılı devler için pek bir şey ifade etmeyebilir. Çin hükümeti bu projelerin ekipmanı ve knowhow’ı için ödeme yapıyor ki zaten, aksi takdirde de bu projelerin gerçekleştirilmesi mümkün değil. Ayrıca bu yatırımların kâr sağlayıp sağlamayacağından bağımsız olarak, altyapı söz konusu ülke ekonomilerine uzun vadeli bir destek sunarak, bu ekonomileri global düşünce biçimine sahip bir şirket için süreç içinde önemli pazarlara dönüştürebilir.

Geçen sonbahar Pekin’de, Rice’ın yaptığı konuşmanın ardından GE, aralarında halen yeni AIIB’nin başkan yardımcısı olan Dünya Bankası veteranı Joachim von Amsberg ve Çin dışişleri bakanı eski yardımcısı He Yafei’nin de katılımcılar arasında yer aldığı bir panel düzenledi. He sahnede yaptığı konuşmada, ABD ve İngiltere’nin kendi içlerinde izolasyonist siyasi girişimlerle mücadele ettiğini belirtmekte sakınca görmedi. Batılı ülkelerin liberal ekonomik yaklaşımlarının dünyada eskisi kadar ağırlığının kalmadığına dikkat çekerek, ortaya çıkan boşluğun doldurulmasına Çin’in yardım ettiğini sözlerine ekledi.
Ardından söz alan von Amsberg de, büyük bir sevinçle AIIB’yi “bloğun yeni çocuğu” olarak tanımladı. Altyapı yatırımları için trilyonlarca dolara ihtiyaç duyulduğunu söyledi. Salondaki hemen herkes de bu sözü teyit anlamında başını salladı. Hemen hepsi de yeni çocukla oyun oynamaya ve payına düşeni almaya hazırdı.