Yellen, Fed’e ‘mükemmel’ bir performansla veda ediyor

    0
    122

    ABD Merkez Bankasının (Fed) ilk kadın başkanı Janet Yellen, ülke ekonomisini tam istihdama ulaştıran “mükemmel performansı” sayesinde, tarihe Fed’in en başarılı liderlerinden biri olarak geçecek.

    Fed’e 2014 -2017 arasındaki zorlu geçiş sürecinde kaptanlık yapan Yellen, koltuğunu 3 Şubat itibariyle bankanın yeni başkanı Jerome Powell’a devredecek.

    ABD Başkanı Donald Trump’ın kendisini yeniden başkanlığa aday göstermemesinin ardından Fed’i Yönetim Kurulu’ndan ayrılacağını açıklayan Yellen, aslında dün biten Federal Açık Piyasa Komitesi toplantısıyla görevini teknik olarak tamamlamış oldu.

    Yellen’in 4 yıl süren başkanlık döneminde özellikle istihdam alanında çok iyi iş çıkardığını düşünen ekonomistler, Fed’in ilk kadın başkanının başarılı bir miras bıraktığı konusunda hemfikir.

    “Yellen’in performansı tek kelimeyle mükemmeldi”
    New York Fed’in eski Başkan Yardımcısı Frederic Mishkin, AA muhabirine yaptığı değerlendirmede, uzun yıllar birlikte çalıştığı Yellen’in başkanlık görevini kusursuz yürüttüğünü ifade etti.

    Şu an Columbia Üniversitesi’nde ekonomi dersleri veren Mishkin, “Yellen’in performansı tek kelimeyle mükemmeldi. ABD ekonomisinin durumunu diğer gelişmiş ülkelerle karşılaştırdığınızda, Yellen’in ne kadar iyi bir iş çıkardığını görebilirsiniz” dedi.

    Moody’s Analytics Direktörü Ryan Sweet ise Yellen’in özellikle iletişim konusunda çok başarılı bulduğunu belirterek, “Eğer Fed’in geçmişe bakarsak, eski başkanlardan Ben Bernanke ve Alan Greenspan’in piyasaları alt üst eden açıklamaları oldu ancak Yellen’in böyle bir hatası olmadı” değerlendirmesini yaptı.
    Fed’in Yönetim Kurulu’na 2010 yılında Yellen ile birlikte atanan Sarah Bloom Raskin de Yellen’e tam puan verenler arasında yer aldı.

    Duke Üniversitesi’nde Öğretim Görevlisi olarak görev yapan eski Fed Guvernörü Baskin, “Yellen zor bir dönemde çok iyi iş çıkardı. Kesinlikle yaptığı bir hatadan ötürü yeniden atanmadığı söylenemez” ifadelerini kullandı.

    Peterson Uluslararası Ekonomi Enstitüsü Uzmanı Joseph Gagnon ise Yellen’in yeniden başkan atanamamasının altında siyasi nedenlerin yattığını vurgularken, “Eğer Fed Başkanı sadece ekonomiye bakılarak belirlenseydi, Yellen’in seçilmesi garantiydi” yorumunu yaptı.

    Nobel ödüllü ekonomist Joseph Stiglitz ise geçen yıl verdiği bir mülakatta, Yellen’in para politikasının sınırlarını kabul etmesi ve gelir eşitsizliğine yönelik ilgisi nedeniyle diğer Fed başkanlarından ayrıldığını belirtmişti.
    “Yellen, para politikasının gelir eşitsizliğine yönelik etkilerini kabul eden ilk merkez bankası başkanıydı” değerlendirmesini yapan Stiglitz, Yellen’in Fed’deki şahinleri dengelemekte de oldukça iyi bir performans gösterdiğini söylemişti.

    Wall Street Journal’ın geçtiğimiz ay yaptığı ankete katılan ekonomistlerin çoğu da Yellen’e “A”, yani muhtemel en yüksek notu vermişti.

    İşsizlik, Yellen’le son 17 yılın en düşük seviyesine geriledi
    ABD ekonomisinin Yellen’in görev süresince gösterdiği gelişme ve makroekonomik veriler de ekonomistlerin Yellen’in performansına yönelik görüşlerini destekliyor.

    Yellen, Ocak 2014’te eski ABD Başkanı Barack Obama’nın ataması ve Senato’nun onayıyla Fed’in başına geçtiğinde ABD ekonomisi, 2007-2009 finansal krizinin etkilerinden kurtulmaya çalışıyordu.
    Ülkede gayri safi yurt içi hasıla 2013 yılında sadece yüzde 1,7 artmıştı. Amerikan ekonomisi, Fed’in tam istihdam ve yüzde 2 enflasyon hedeflerinden de oldukça uzaktaydı.

    İşsizlik oranının yüzde 6,7 – 6,8 civarında seyrettiği ülkede 11,5 milyon işsiz kalmıştı ve krizin etkilerinin giderilmesi için en az 8 milyon kişiye istihdam yaratılması gerekiyordu. Ayrıca, düşük özel sektör yatırımları, sorunlu krediler ve olumsuz uluslararası gelişmeler para politikasının sınırlarını zorluyordu.
    Fed’in dümenine bu şartlar altında geçen Yellen’den faiz oranlarını, piyasalara ve ekonomiye zarar vermeden ustaca artırması bekleniyordu. Yellen’in bu zorlu görevi başarabilmesi için hem Fed’deki “şahinleri” dizginlemesi, hem de piyasaları yavaş yavaş sıkılaştırmaya hazırlaması gerekti.

    Yellen, başkanlık koltuğuna oturunca, Kongre’deki Cumhuriyetçilerden gelen tüm baskılara rağmen Fed’in faiz oranını, işsizlik oranı en az yüzde 6,5 civarına düşene kadar sıfıra yakın tutacağını açıklayarak piyasaları sakinleştirdi. İşsizlik oranı, Yellen’in başkanlığının ilk yılında yaklaşık 3 milyon kişiye istihdam yaratılmasıyla yüzde 5,6’ya gerilemişti. Yellen, bu olumlu gelişme ışığında tahvil alım programını ekim 2014’te sonlandırmasına karşın faiz oranlarını bir yıl daha artırmamayı tercih etti.

    Banka, tarihler 16 Aralık 2015’i gösterdiğinde yaklaşık 10 yıl aradan sonra faiz artırarak parasal sıkılaştırma dönemini başlattı. Buna karşın, Yellen yavaş adımlarla ilerlemeye kararlıydı. Banka ikinci faiz artışı için tam bir yıl daha bekledi. Yellen, bu dönemde özellikle şahinler tarafından çok eleştirildi.

    Trump, Yellen’i siyasi davranmakla itham etmişti
    Fed’in faiz artırmamasını politik bulanlar da oldu. Bu isimler arasında ABD Başkanı Donald Trump da vardı. Seçim kampanyası boyunca Fed’in Obama yönetimini desteklemek için faizleri düşük tuttuğunu savunan Trump, Yellen’i siyasi davranmakla itham etmişti.

    Ancak ekonominin şu an geldiği nokta Yellen’in sabırlı adımlarının doğru olduğunu ortaya koyuyor. İşsizlik yüzde 4,1 ile son 17 yılın en düşük seviyesine geriledi. Birçok ekonomist tarafından tam istihdam olarak kabul gören bu oran, Yellen’i 1970’ten bu yana en düşük işsizlik oranıyla veda eden Fed Başkanı yaptı.

    Hala gücünü koruyan iş gücü piyasası, Trump’ın ilk, Yellen’in son görev yılı olan 2017’de 2 milyonu aşkın kişiye istihdam yarattı.

    Trump, hemen her gün övündüğü istihdam artışı ve düşük işsizliği büyük ölçüde siyasi davranmakla eleştirdiği ve yeniden atamadığı Yellen’e borçlu…

    Büyüme hızlandı, Borsa rekor üstüne rekor kırdı
    Fed’in Yellen liderliğinde uyguladığı kademeli sıkılaştırma politikası sadece iş gücü piyasasını değil büyümeyi de güçlendirdi.

    ABD ekonomisi, Yellen görevine başlamadan önceki yıl yüzde 1,7 genişlemişti. Büyüme, Yellen’in Fed’e başkanlık ettiği 2014-2017 arasında yıllık ortalama yüzde 2,2’ye yükseldi.

    Ayrıca, 2007-2008 krizi sonrasında yere çakılan hisse senetleri, Yellen döneminde yüzde 58 ila yüzde 80 arasında prim yaparak tarihlerinin en yüksek seviyelerine ulaştı.

    AA muhabirinin, Yahoo Finance’den derlediği verilere göre, Dow Jones Endeksi, Yellen’in göreve başladığı 3 Şubat 2014’ten bugüne kadar yüzde 66 değer kazandı. Bu oranlar, Standard & Poor’s 500 ve Nasdaq Teknoloji endeksleri için sırasıyla yüzde 58 ve yüzde 80 oldu.

    Enflasyonda hedefe ulaşılamadı ama korkulan da olmadı
    ekonomisinin dört yıllık başkanlığı süresince 9 milyon 500 bin kişiye istihdam yarattığı ve tam istihdama ulaştığı Yellen, enflasyonda aynı başarıyı gösteremedi.

    Fed’in tercih ettiği enflasyon göstergesi olan kişisel tüketim harcamaları (PCE) fiyat endeksi , Yellen göreve geldiğinde yüzde 1,5 seviyesindeydi. İstihdamdaki sıkılaşmayla yüzde 2’ye doğru yükselen enflasyon, 2015’te petrol fiyatlarının yarı yarıya düşmesiyle yeniden yüzde 1,5 civarına geriledi.

    Enflasyonun petrol fiyatlarındaki düşüşün etkisinden kurtulması yaklaşık bir yıl sürdü. Ocak 2017’de yüzde 2’ye ulaşan PCE fiyat endeksi daha sonra düşüşe geçerek en son yüzde 1,7 seviyesinde ölçüldü.
    Yellen, aralık ayında düzenlediği basın konferansında görev süresince tamamlayamadığı işin enflasyonu yüzde 2 hedefine döndürmek olduğunu söylemişti.

    Buna karşın, Yellen’in izlediği kademeli sıkılaştırma politikasının enflasyonda ani bir artışa neden olacağı korkuları boşa çıktı.

    Ülkede enflasyon Yellen’in 4 yıllık görev süresi boyunca yüzde 1,5-2,00 aralığında kalarak oldukça istikrarlı bir çizgide ilerledi.

    ABD basını Yellen’i övgüyle uğurluyor
    Ekonomik verilere bakıldığında, Fed’in 104 yıllık tarihindeki en başarılı başkanlardan biri olan Yellen’in yeniden başkan atanmaması birçok kişiyi hayal kırıklığına uğratmıştı.

    Fed’in siyasetten bağımsız bir kurum olarak görüldüğü ülkede, Yellen’in ikinci kez başkan atanmaması, ABD tarihinde nadir yaşanan bir olay olarak kayıtlara geçmişti.