S&P yeni rekorlar kırarken

0
31

2015’te S&P’nin zirve yaptığı tarihten bu yana birkaç kez sert satışlar yaşanmasına rağmen yeni bir ayı piyasasının başlaması için henüz vakit olduğunu ve S&P’nin yeni zirveler göreceğini iddia ettim ve çeşitli makalelerimde de bu görüşümü paylaştım. Peki raporlarda ve medyada şahit olduğunuz -ve bir kısmı son derece haklı- kötümserliğe rağmen ABD endeksleri nasıl yeni zirveler kaydediyor? Piyasada üç ana varlık olduğunu varsayabiliriz. Bunlar nakit, hisse ve bono. Her biri bir “yükümlülük” temsil ediyor (Altının son noktada avantajı birisinin yükümlülüğü olmaması”). “Bir alan bir satan varken borsaya para girişi/çıkışı nasıl olur veya kenarda duran nakit tam olarak nasıl olabilir” şeklindeki borsacı “geyiğine” girmiyorum. Neticede “doğru fiyatı” bulduğu sürece bu üç varlık her zaman birisinin elinde duruyor.

O halde portföylerdeki hisse oranı = hisselerin değeri / hisse + bono + nakit büyüklüğü. Şayet bu oranı sabit tutacaksanız denklemin sağ veya sol tarafındaki değişiklikleri göz önüne almanız gerekiyor. Denklemin sağındaki değişiklik oranı tarihi diplere yakın bir seviyede. Şayet bu taraf daralıyor olsa hisselerin oranının sabit kalması için satılması veya zaten fiyatlarının düşmesi gerekecekti. Brexit sonrası bonolarda yaşanan değerleme ve hisselerdeki sert satış fonlarda olması gereken alokasyonu çarpıttığı için ay/çeyrek/yarı sonuna hisse alımı yaparak girmek zorunda kalan fonlar oldu.

Sol tarafa bakalım. Sağ taraf zayıf da olsa büyüme gösterirken oran nasıl sabit kalabilir? 1) Hisselerin piyasa değeri yani fiyatı artar. 2) Hisselerin de arzı aynı oranda artar. Son yıllarda hisse senedi arzı nasıl bir seyir izliyor dersiniz? Yok… Yani hisse oranını sabit tutmak için veya hisse talebi artıyorsa değişkenlik gösteren şey “fiyatlar” olmak durumunda. Hele bir de şirketler düşük faizden bono ihraç ederek piyasadan hisselerini geri alıyorlarsa. Kısacası şayet piyasa bono veya nakit alokasyonunu değiştirmek niyetinde değilse hisse fiyatlarında otomatik pilotla yükselişten bahsediyoruz. Hele bir de QE’yi para basmak zanneden bir piyasa varsa hisse talebi de kaçınılmaz şekilde artacaktır (QE para basmak olmadığı için “helikopter” gündemde). Şu anda bono portföyünde veya herhangi bir şekilde nakitte oranını artırmak isteyen olduğunu sanmıyorum.

BEER olarak bilinen “bond equity earning yield ratio” yani bono getirileri ile S&P getirisini karşılaştıran bir metrik vardır. FED modeline benzer bir durum… Shiller PE endeksine baktığımızda son seviyesi olan 26,2 tarihi ortalamadan (15,30) yaklaşık iki SDT sapmış (6,5) görünüyor. Kesinlikle ucuz değil. Ancak BEER endeksine S&P ile baktığımızda yüksek oranın S&P’de tepelere düşük oranların ise diplere denk düştüğünü görebilirsiniz. Bu oran kullanılırken -akla da yatkın olan- eleştirilerden bir tanesi hisse ve bononun farklı tipte varlıklar (hisse spekülatif, vadeye kadar tutulan bono ise güvenli) olmaları nedeni ile bono getirileri yüzde 6 ve üstünde olmadığı sürece iki varlığın geçişken varlıklar olarak değerlendirilemeyeceğidir. Belki… Ancak şu sorunun cevabı neden şu anda bu iki varlığın birbirini ikame edebileceğini açıklayabilir.

Bonoyu neden alırsınız? İki nedenle alıyor olabilirsiniz. 1) Gelir maksatlı, yani güzel bir kupon getirisi yakalamışsınızdır ve bunu alıyorsunuz 2) Getirisi için, yani eksi yüzde 0,5’ten bonoyu aldınız çünkü daha büyük bir “enayinin” (greater fool) bu bonoyu sizden eksi yüzde 1 getiride almasını (sermaye kazancı) bekliyorsunuzdur. İkinci tip yatırımcının bir hisse yatırımcısından farkı yoktur. 26,2 PE’den alım yaptığınızda önümüzdeki beş yıllık dönemde kâr etme oranınız tarihe baktığınızda çok düşük olduğu gibi eksi getirili bir bonodan da benzer sonucu alma ihtimaliniz çok yüksek. Kısacası BEER’in makul bir sinyal verdiği dönemlerden bir tanesinde olduğumuzu düşünüyorum. (Not: Bu yazının ilk bölümü büyük ölçüde philosophicaleconomic sitesinden alınmıştır.)